script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

Nişanlılar Dinen Birbirlerine Yabancıdır - Cübbeli Ahmet Hoca Efendi


Nişan hiçbir zaman nikâhtan bir parça değildir. Bu yüzden nişanlıların iki yabancı gibi mahremiyet kaidelerine titizlikle riâyet etmeleri, halvet olmamaları, kapalı yerde yalnız kalmamaları, telefon ve internet görüşmelerine yönelmemeleri, zarûrî birkaç görüşme yaptıklarında da lâubâlî davranmamaları ve birbirinin ellerini asla tutmamaları gerekir.

MAHREMiYET SAGLAMAZ

Burada şunu belirtmek gerekir ki, nişan hiçbir zaman nikâhtan bir parça olmadığı için nişanlıların dînen birbirlerine yabancılığı sürmektedir. 

Bu yüzden nişanlıların evde olsun, arabada olsun, umûmî gezi yerlerinde olsun iki yabancı gibi mahremiyet kaidelerine titizlikle riâyet etmeleri, halvet olmamaları, kapalı yerde yalnız kalmamaları, telefon ve internet görüşmelerine yönelmemeleri, zarûrî birkaç görüşme yaptıklarında da lâubâlî davranmamaları ve birbirinin ellerini asla tutmamaları gerekir. 

RASÛLÜLLÂH YALNIZ KALINMASINI YASAKLADI

Zira nişanlılık başkasının nişan yapmasına mânî olmak dışında iki taraf arasında hiçbir mahremiyet sağlamaz, dolayısıyla nişanlı çiftler arasında nâmahremlik devam etmektedir ki Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) birbirine nâmahrem olan iki kişinin bir yerde yalnız kalmasını şiddetle yasaklamıştır. 

Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:   “Bir adam, beraberinde mahremi olmayan kadınla asla tenhâda kalmasın.” (Buhârî, et-Terğîb fi’n-nikâh:110, no:4935, 5/2005) 

Bilindiği üzere büluğa ermiş bir erkeğin mahremi olmayan yabancı kadınların avret yerlerine bakması câiz değildir. Kadının avret yeri ise el ve yüz dışındaki bütün bedenidir. 

Bu bakışın şehvetli veya şehvetsiz olması yâhut fitneye sebep olacak şekilde olup-olmaması netîceyi değiştirmez. Nitekim Allâh-u Te‛âlâ: “ Habîbim! İmanlı erkeklere de ki;  haramlara karşı gözlerini yumsunlar da sadece helâllere baksınlar ve tenâsül uzuvlarını zina ve livâta gibi haramlardan  korusunlar! 

İşte sana!  Günahlara düşüp kirlenmelerindense bu kendileri için daha temiz bir  hareketdir. Muhakkak Allâh onların kime bakmakta ve ne yapmakta olduklarının görünen-görünmeyen yönlerini hakkıyla bilen bir Habîr’dir. İmanlı kadınlara da de ki; gözlerini erkeklerin ve kadınların avret yerlerine bakmaktan yumsunlar ve tenâsül uzuvlarını  zinadan ve şehvetle birbirine sürtünmeden korusunlar.  Örf ve âdete göre, zorunlu olarak kendilerinden görünen  yüzler, ayaklar ve eller dışında ziynet  mahalleri olan vücutlarının diğer yerlerini meydana çıkarmasınlar” (Nûr Sûresi:30-31’den) âyet-i kerîmelerinde inanan erkek ve kadınlara gözlerini haramlardan sakınmalarını emretmiştir.

ZARURET MÜBAH KILAR

Büreyde (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)a: “Bir bakışa diğerine tâbi kılma. Zira (kasıtsız olan) ilk bakış sana âittir (mübahtır), sonraki ise senin lehine değildir” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Nikâh:44, no:2151, 2/212; Tirmizî, Edeb:28, no:2777, 5/101) 

Ebû Ümâme (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte de Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Hangi bir Müslüman ilk bakışta bir kadının güzelliklerini görür de sonra Allâh korkusuyla gözünü yumursa mutlaka Allâh-u Te‛âlâ ona tadını hissedeceği bir ibadet (şuuru) verir” buyurmuştur. (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:22332, 5/264) Ancak şerîat zarûretten dolayı evlenecekler için bu bakma yasağını kaldırarak: 

 “Zarûretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar” kāidesini devreye sokmuştur ki, bu zarûretler de şâhitlik, hastalık, boğulma veya yangın gibi felâketlerle karşılaşmak ve evlenme niyetiyle bakmak gibi durumlardır.

NİŞANLIYLA GÖRÜŞME

Hikmet sahibi olan Şâri‛ Teâlâ son derece huzur ve rıza üzere tamamlanmasını nazar-ı îtibâra alarak nişan yapacak kişinin nişanlısına bakması husûsunda izin vermiştir.

Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “Bir kere ben Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in yanında bulunuyorken bir adam gelerek ensardan bir kadınla evlenmek istediğini söyleyince Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona:

 ‘Onu gördün mü?’ diye sordu. Adam: ‘Hayır’ deyince Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Git ona bak! Zira ensârın gözlerinde (küçüklük ya da mavilik gibi beğenmeyeceğin) bir şey olabilir’ buyurdu.” (Müslim, Nikâh:12, no:3550, 4/142)

Muğîre ibni Şu‛be (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre kendisi bir kadınla evlenmek istediğinde Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):    

 “Ona bak, zira gerçekten bu aranızda ülfet oluşması için daha uygundur” buyurdu. (Tirmizî, Nikâh:5, no:1087, 3/397) Bu hususta birkaç mesele vardır: a) Bir erkeğin nişanlısından görmesi mübah olan uzuvları sadece yüz ve ellerdir.

Nitekim Muhammed ibni Mesleme el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:  “Allâh-u Te‛âlâ sizden birinin kalbine bir kadınla nişanlanma isteğini attığı zaman o kadının yüzüne ve ellerine baksın, zira bu aralarının ısınması için daha uygundur.” (Abdülkādir el-Geylâni, el-Ğunye, 1/99; Taberânî, el-Mu‛cemu’l-kebîr, no:505, 19/226)

EVLENME NİYETİ

Ulemânın beyân-ı vechile; yüz güzelliğin göstergesidir, eller ise vücûdun zarif ya da kaba olduğunun anlaşılmasına yarar. Burada biri: “Yüz ve eller zaten avret değildir, dolayısıyla oralara başka kişiler de bakabilir. O halde nişanlayan kişiyle diğerlerinin bir farkı kalmamıştır” diyecek olursa, buna şöyle cevap verilir: “Burada bir fark vardır, o da nişan için bakan kişinin o uzuvlara güzelliği anlamak için araştırmacı bir gözle bakmasının câiz oluşudur. Evlenme niyetiyle olmaksızın bir kadının yüzüne ve ellerine bu şekilde bakan ise günahkâr olur.”

Lâkin evlenme niyetiyle bakanın da lezzet alma kastıyla bakması câiz olmaz, aksi takdirde o da günahkâr olur.

VEKİL KILMAK CAİZDİR

b) Bir erkeğin kendisine vekâleten başka bir adamı veya kadını nişanlısının yüzüne ve ellerine bakmak üzere vekil kılması câizdir. Bu durumda aracı olan, nişanlanacak kızın evsâfını nişanlayacak erkeğe anlatır. Lâkin vekil olan kişi kadın ise nişanlanacak kızın yüzünden ve ellerinden daha fazla uzuvlara bakabilir.

Nitekim Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivâyete göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ümmü Süleym (Radıyallâhu Anhâ)yı bir kıza bakması için gönderirken:

KIZLARINIZI ZORLAMAYIN

“Onun (ağız kokusu olup-olmadığını anlamak için) dişlerini kokla ve ayak topuğundaki damara bak (çünkü onun görünmesi cismin zerâfetine, görünmemesi ise çok etli ve kaba olduğuna delâlet eder)” buyurmuştur. (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:13448, 3/231)

c) Erkeğin nişanlayacağı kıza bakması câiz olduğu gibi, kadının da nişanlanacağı erkeğe bakması caizdir. Zira kadının da erkeğin talepleri gibi istekleri vardır.

Bundan dolayı Ömer (Radıyallâhu Anh): “Genç kızlarınızı çirkin erkeklerle evlenmeleri için zorlamayın. Çünkü onlar da (bu konuda) sizin sevdiklerinizi severler.” (İbni Ebî Şeybe, el-Musannef, no:17962, 4/411) 

ZARURİ KONUŞULABİLİR

d) Nişanlanacak kızın bilgisi olmaksızın kendisine bakılması mekruhtur. 

Bazı âlimler Ebû Dâvud (Rahimehullâh)ın tahric ettiği Câbir hadisinden dolayı evlenme husûsunda niyeti düzgün olan kişinin, evlenceği kadının gâfil bir ânını yakalayarak onun bilgisi olmaksızın kendisine bakmasını câiz görmüşlerse de cumhur ulemâ kötü niyetli kimseler nişanlanmayı bahane ederek insanların mahremlerine bakma kapısı açmasınlar diye kadının ya da velîsinin bilgisi olmaksızın nişanlanacak kadına bakılmayı mekruh görmüşlerdir ki sahih olan görüş de budur.

e) Bir erkek evlenmek istediği kıza, kız da erkeğe İslâmî ölçüler içinde bakabilir. Ancak yanlarında üçüncü bir kişi bulunması veya herkese açık bir yerde olmaları şarttır. Kapalı bir yerde halvet olmaları ise haramdır. Bu İslâmî sınırlar muhafaza edildiği takdirde evlilik düşünen bu kişilerin lâubâli konuşmalar yapmaksızın ciddi şekilde karşılıklı konuşmaları da zarûrî konularla sınırlı kalmak şartı ile câiz görülmüştür.

Ömer (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte de Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:  “Bir adam bir kadınla asla tenhâda kalmasın, zira bu durumda mutlaka üçüncüleri şeytan olur (ve o şeytan ikisinin de kalbine karşı tarafın kendisine meylettiğine dâir vesveseler vererek onları zinaya sevketmeye çalışır).” 

(Nesâî, ‛Işru’n-nisâ:97, no:9223, 5/388)

‘KOCANIN YAKINLARI ÖLÜMDÜR’
‛Ukbe ibni ‛Âmir (Radıyallâhu Anh)dan rivayet göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): 
 “(Yabancı) kadınların yanına girmekten sakının” buyurmuş, bunun üzerine ensardan bir adam: “Ey Allâh’ın Rasûlü! (Yanına girilecek kimse) kocasının (kardeşi veya amcaoğlu gibi) yakınları olursa ne buyurursunuz?” diye sorunca Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Kocanın yakınları ölümdür (en büyük felâkettir, en çok onlardan sakınılmalıdır)” buyurmuştur. (Buhârî, Nikâh:110, no:4934, 5/2005; Müslim, Selam:8, no:5803, 7/7) Nitekim nişanlılık devresindeki bu tür yasak samîmiyetler yüzünden nice nişanlar bozulmakta ve büyük fesatlar ortaya çıkmaktadır.  Bu yüzden Yaratanın koyduğu sınırlar çok iyi korunmalıdır, zîra yarattığı kullarının ne yolla huzurlu olacaklarını en iyi ancak O bilir. 
 
Ayet-i Kerime
Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. (Nahl/77)

Hadis-i Şerif
İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz; Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.  (Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.)

 
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9