script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

ON GÜNLERİN FAZİLETİ - Cübbeli Ahmet Hoca




Âlimler zülhiccenin ve muharremin ilk onunu, ramazanın da son onunu fazîletli görmüşlerse de, birçok hadîs-i şerîf ve rivâyetten anlaşılan odur ki, içerisinde terviye, arefe ve kurban bayramı günlerini barındıran şu günler diğer iki ondan daha üstündür. Ebü’z-Zübeyr (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Dünyâ günlerinin en fazîletlisi, şu on günlerdir” buyurmuştur.

Allâh-u Te‘âlâ’ya, nîmetlerine karşı gelecek bir hamd ile hamd-ü senâdan, Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e, Ehl-i Beytine ve ashâbına, ilm-i İlâhinin kapladığı sonsuz mâlûmât adedince salât-ü selâmlardan sonra: İdrak etmiş olduğumuz şu günler Allâh-u Te‘âlâ’nın kasemine mazhar olmuş çok kıymetli gecelerin günleridir. Nitekim Allâh-u Te‘âlâ: “Andolsun (tan yerinin ağarma vakti olan) o fecre! (Zülhiccenin başındaki) o çok kıymetli on geceye de! (Her şeyin, özellikle bu gecelerin ve namazın) çift(in)e de, tek(in)e de/o çift (olan her şey)e de, O tek (olan Allâh’u Zü’l-Celâl)e de/! Bir de geçip gittiğinde o geceye! İşte sana! (Yanlışlardan) engelleyici bir akıl sahibi için bun(lar)da yemin konusu olacak önemli bir şey vardır, değil mi?” (Fecr Sûresi:1-5) buyurarak bu mevsimin büyüklüğüne dikkat çekmiştir.


İmâm-ı Mücâhid (Rahimehullâh) bu âyet-i kerîmede kendisine yemin edilen “Fecr”in, Kurban Bayramı gününün sabahı olduğunu söylemiştir. İmâm-ı Dahhâk (Rahimehullâh) ise Zilhicce’nin ilk gününün sabahı olduğu görüşündedir. Gerçi Arefe gününün sabahı olduğunu söyleyenler de mevcuttur. (İbnü’l-Cevzî, Müsîru’l-azmi’s-sâkin, 1/225)
Âyet-i kerîmede geçen “On gece”nin, Zilhiccenin on gecesi olduğu hakkında müfessirler neredeyse görüş birliği içerisindedirler. (Taberî, Câmi‘u’l-Beyân: 30/169) Mesrûk (Rahimehullâh)a bu âyet-i kerîmeler sorulduğunda, kurban ve hac menâsiki gibi özel ibâdetleri içerisinde barındıran bu günlerin, sene günleri içerisinde en fazîletli günler olduğunu zikretmiştir. (Abdürrezzâk, el-Musannef, 4/376, et-Tefsîr, 2/369; Taberânî, Fazlü Aşri Zilhicce, no:24, sh:41)
 
Âlimler zülhiccenin ve muharremin ilk onunu, ramazanın da son onunu fazîletli görmüşlerse de, birçok hadîs-i şerîf ve rivâyetten anlaşılan odur ki, içerisinde terviye, arefe ve kurban bayramı günlerini barındıran şu günler diğer iki ondan daha üstündür. Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhumâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Amel-i sâlih, bu günlerde olduğu kadar, hiçbir günde Allâh’a daha sevimli gelmez.”
O zaman: “Yâ Rasûlallâh! Allâh yolunda cihad da mı?” dediklerinde:
“Allâh yolunda cihad da (bu günlerin ibâdetine denk olmaz)! Ancak canıyla ve malıyla çıkıp da sonra (şehit olduğu için) bir şey döndüremeyen müstesnâ!” buyurmuştur. (Buhârî, no:969; Ebû Dâvûd, no:2438; Tirmizî, no:757; İbni Mâce, no:1727)

Ebü’z-Zübeyr (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Dünyâ günlerinin en fazîletlisi, şu on günlerdir” buyurmuştur.
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Bu on günlerden herbirinin orucu, bir senenin orucuna denktir, herbir gecenin kıyâmı da Kadir gecesinin ihyâsı gibidir.” (Tirmizî, no:758; İbni Mâce, no:1728)

İbni Receb (Rahimehullâh) şöyle demiştir: Ramazanın son onu, içinde bulunan tek bir gece sebebiyle fazîletli kılınmışken, bu on gecenin her biri o tek geceye denk ise, demek ki bu on geceden daha üstünü olamaz. (Letâifü’l-me‘ârif, 1/468)
Bu on gece ve gün, amellerin sevaplarının katlanması bakımından da çok fazîletlidir. Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhumâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Allâh katında, bu on günden daha fazîletli ve amellerin Allâh-u Te‘âlâ’ya daha sevimli olduğu hiçbir gün yoktur. O halde bu günlerde tevhîd ve tekbîr zikirlerini çok yapın. Çünkü bunlar Allâh-u Te‘âlâ’yı zikretme, tehlîl ve tekbîr getirme günleridir. Bunlardan herbir günün orucu, bir senenin orucuna muâdildir. Bunlarda yapılan amel de yediyüz kat katlanmıştır.” buyurmuştur. (Beyhakî, Şu‘abu’l-îmân, no:3481; Fezâilü’l-evkat, no:172)
İşte bundan dolayı Sa‘îd ibni Cübeyr (Radıyallâhu Anh) bu günler girdiğinde kendisini ibâdete o kadar zorlardı ki, artık dayanamayacak hâle gelirdi.

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Zilhiccenin onunda yapılan amel, diğer zamanlarda katlanmadığı kadar katlanır.” (İsbahânî, et-Terğîb, no:372)

İbni Ömer (Radıyallâhu Anhumâ) ise bu günlerde yapılan herhangi bir amelin, bir senelik sâlih amele denk olduğunu söylemiştir. (İbni Receb, Letâifü’l-me‘ârif, sh: 460)

Bu on günde duâların kabul olunduğu da rivâyet edilmiştir. Nitekim Ebû Musâ el-Eş‘arî (Radıyallâhu Anh): “Bu günlerde yapılan duâ geri çevrilmez. Nasıl geri çevrilebilir ki bu günlerin içerisinde, dünyâ günlerinin en fazîletlisi olduğu rivâyet edilen Arefe günü bulunmaktadır. (İbni Hibbân, el-İhsân, no:3853; Ebû Ya‘lâ, no:2090)
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhumâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “İşte bu (arefe) öyle bir gündür ki, kendisinde kulağına ve gözüne sahip olan kişi için Allâh-u Te‘âlâ geçmiş günahlarını bağışlar.” buyurmuştur. (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 1/356; İbni Huzeyme, 4/261)

Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh): <“On günlerin herbirinin fazîleti bin kattır. Arefe gününün fazîleti ise onbin kattır” demiştir. (Beyhakî, Şu‘abu’l-îmân, 2/16)
Ebû Katâde (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Arefe gününün orucu var ya, Ben Allâh-u Te‘âlâ’dan umuyorum ki o, kendisinden sonraki seneye de, kendisinden önceki seneye de keffâret olacaktır.” (Müslim, no:1162, 2/819)
Artık bu fazîletli mevsime kavuşmuş olan bizlere yakışan odur ki, bu kıymetli geceleri ve günleri boş geçirmeyelim, amellerin en fazîletli olduğu şu günlerde eğlencelerle meşgul olarak âhirete eli, cebi boş gitmeyelim. Özellikle de ihyâsı müstehab olan terviye, arefe ve nahr (yediyi sekize, sekizi dokuza ve dokuzu ona bağlayan) geceleri ihyâ ederek hem birçok müstecab duâlara nâil olalım, hem de îmansız ölmekten ibâret olan kalp ölümünden emin olalım. Nitekim Ebû Ümâme (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim iki bayram gecesini, sevabını yalnızca Allâh’tan umarak (ibadette) kıyamla geçirirse, kalplerin öldüğü günde onun kalbi ölmez.” (İbni Mâce, no:1782, 1/567)

Tükenmeyecek ecirler, ardı arkası kesilmeyecek mükâfatlar ve ölmeyecek kalpler temennîlerimle Rabbime emânet olunuz.

NOT, KASRI ARİFAN DERGİSİ ARALIK 2008 SAYISINDAN ALINTIDIR. AHMET MAHMUT ÜNLÜ CÜBBELİ HOCAEFENDİ
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9