script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

ZIHAR BAHSİ



ZIHAR BAHSİ
ZİHAR'IN HÜKÜMLERİ
ZİHARIN KEFFARETİ
Zihar: Kişinin, karısını kendisiyle evlenmesi haram olan herhangi bir kadına benzetmesidir.
Zihar'in Hükmü: Kötü ve asılsız bir söz olduğundan haramdır. Allah'u Teâlâ zihar yapan kocalar hakkında şöylebuyuruyor:
"İçinizde karılarını "Zihar" yapanlar bilsinler ki, kanları anneleri değildir; anneleri ancak, onları doğuranlardır. Doğrusu söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affedendir, bağışlayandır."
(Mücadele: 2)
ZİHAR'IN HÜKÜMLERİ:
1 - Eğer bir kimse karısına: "Sen benim için annemin sırtı gibisin" derse, karısı ona haram olup keffaret vermeden onunla cinsel ilişkide bulunamaz, ona dokunamaz ve onu öpemez.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Karılarına zihar yapıp, sonra dediklerini geri a-lanların, birbiri ile temas etmeden önce, bir köle azad etmeleri lâzımdır. İşte size bununla öğüt veriliyor. Allah her yaptığınızdan haberdardır."
(Mücadele: 3)
2 - Eğer kişi keffaret vermeden karısıyla cinsel i-lişkide bulunursa, ona keffaret vermekten başka bir şey lâzım gelmez. Sadece tevbe edip Allah'tan mağfiret dileyecek ve keffaret vermeden bir daha yapmayacaktır.
İbn Abbas (r.a)’den;
Bir adam Rasulullah (s.a.s)'in yanına gelip şöyle demiştir:
- "Yâ Rasulallah! Ben zevceme karşı zihar yaptım. Ve keffaret vermeden önce kendisi ile münasebette bulundum." Rasulullah (s.a.s):
-"Allah, sana merhamet etsin. Bunu ne diye yaptın?" diye sordu. Adam:
-"Ayın ışığında halhallarını gördüm de, dayanamadım" dedi. Rasulullah (s.a.s):
-"Allah'ın emrini yerine getirmeden, yâni keffaret vermeden önce artık ona yaklaşma" buyurdu..
(Ebu Davud, Nesei, Ibni Mace, Tirmizi) Tirmizi bu hadis için Hasen-Sahih- Garib dedi.
3- Kişinin, karısına: "Sen benim için annemin sırtı gibisin" veya "Sen benim için annemin karnı" veya "uyluğu" veya "bacaklarının arası gibisin" dediği zaman da zihar yapmış olur.
Aynı şekilde; kişinin, kırışını -kız kardeşi, halası, teyzesi ve süt annesi gibi- kendisiyle evlenmesi caiz olmayan herhangi bir kadına da benzetmesi zihardir.
4- Eğer bir kimse, karısına: "Sen benim için annem gibisin" dese, ona: "Sen bu sözünden, neyi kastettin?" diye sorulur. Eğer; "Ben ona: "Sen benim için annem kadar değerlisin" demek istedim" dese, kabul olunur. Eğer; "Ben bu sözümle ziharı kastettim" dese, zihar o-lur. Çünkü, kadın annenin tamamına benzetilince, onun organına da benzetilmiş olur. Fakat, bu deyim bu manada açık olmadığı için niyete muhtaçtır. Eğer, "Ben bu sözüm ile onu boşamak istedim" derse, bain talak ile boşanma olur. Çünkü bu söz kadını, haramlıkta anneye benzetmek olduğu için, sanki "Sen bana haramsın" deyip bu sözü ile onu boşamak istemiştir. Eğer hiç bir niyeti yoksa o zaman bu söz bir şey değildir.
5- Eğer kişi, "Sen benim için annemin sırtı gibi haramsın" der ye bu sözü ile kadını boşamak veya ilâ etmek isterse, İmam Ebu Hanife'ye göre zihardan başka bir şey değildir. Diğer iki imam ise "Neyi kastederse o olur" demişlerdir.
ZİHARIN KEFFARETİ
1- Bir köle azad etmek.
2- Eğer kişi köle bulamazsa, içinde Ramazan ayı ve bayram günleri bulunmayan iki ay peşpeşe oruç tutar.
- İki Ay Peşpeşe Oruç Tutmanın Şartları: a - İki ay içinde gece olsun gündüz olsun, özürlü veya Özürsüz unutarak veya kasten ailesi ile münasebette bulunan kimse iki aylık oruca yeniden başlar.
b - Eğer kişi bir gün mazeretli veya mazeretsiz olarak oruç tutmazsa peşpeşe tutmuş olmadığı için yeni baştan tutması gerekir.
3 - Zihar eden kimse, oruç tutmaya gücü yetmiyorsa o zaman keffareti; altmış yoksulu doyurmaktır.
Her bir yoksula ya yarım sa' buğday, ya bir sa' arpa veya hurma veyahut bunların değeri verilir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Karılarını zihar yoluyla boşamak isteyip, sonra sözlerinden dönenlerin, ailesiyle temas etmeden bir köle azad etmeleri gerekir. Size bu hususta böylece öğüt verilmektedir. Allah, işlediklerinizden haberdardır. Azad edecek köle bulamayanın, ailesiyle temastan önce iki ay birbiri peşinden oruç tutması gerekir. Buna gücü yetmeyen, altmış düşkünü doyurur. Bu kolaylık, Allah'a ve peygamberine inanmış olmanızdan ötürüdür. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. İnkâr edenler için can yakıcı azab vardır."
(Mücadele: 3-4)
Seleme b. Sahır (r.a)'den:
Başkasına kıyas edilmeyecek kadar kadınlara karşı zaafı olan birisi idim. Ramazan ayı girince zevcemle münasebette- bulunacağımdan korktum. Bunun için, Ramazan çıkıncaya kadar, zihar muamelesine gittim. Bir gece, etrafımda hizmet yaparken vücudunun açılmış bir tarafını ansızın gördüm. Dayanamadım ve kendisi ile münasebette bulundum. Sabah kalkınca vaziyeti kavmime anlattım.
-"Beraberce Rasulullah (s.a.s)'in yanına gidelim" dedim.
-"Hayır, Vallahi..." dediler. Bunun üzerine bizzat gidip meseleyi Rasulullah'a anlattım.
-"Sen mi bunu yaptın?" diye azarlayıcı bir ifade kullandılar. Ben:
-"Yâ Rasulallah! İki defa bunu yaptım. Yüce Allah'ın emrine sabredeceğim. Allah ne buyurdu ise hakkımda öyle karar ver" dedim.
-"Bir köle azad et" buyurdular. Ben:
-"Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, boynumdan başka bir şeye malik değilim" dedim ve elimle boynuma vurdum.
-"Şu halde aralıksız iki ay oruç tut" buyurdular. Ben:
-"Başıma gelen zaten oruçtan gelmedi mi?" dedim.
-"Öyle ise bir vesk (yâni; altmış sa') hurma ile altmış miskini doyur" buyurdular: Ben:
-"Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, her ikimiz aç kaldık, yiyecek bir şeyimiz yok" dedim. Bu sefer Rasulullah (s.a.s): "Züreyk oğullarının zekât memuruna git, sana versin. Bir vesk hurma ile altmış miskini doyur, kalanını da çoluk çocuğunla ye" buyurdular. Bunun üzerine kavmime döndüm ve:
-"Sizde darlık ve kötü düşünce, Rasulullah (s.a.s)'in yanında ise iyi düşünce buldum. Bana sadakanızdan verilmesini emrettiler" dedim.
(Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Ahmed)
İbni Huzeyme ve İbni Carud bu hadis için Sahih dediler.,

 
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9