script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

Ihlas

 
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Ameller, niyetlere göredir…” buyurmuştur. (Buhârî, Îmân, 41; Müslim, İmâre, 155)
Bu itibarla başta ibâdetler olmak üzere bütün hayırlı amellerin, Allâh rızâsı için yapılması esastır. Bu da, ancak ihlâs ile tahakkuk edebilir. Diğer bir ifâdeyle, yapılan amelleri ancak ihlâs ile ulvî bir gâyeye bağlayarak ibâdet vasıf ve derecesine yükseltmek mümkündür. Dolayısıyla Allâh katında amellerin makbûliyetinin asıl şartı, ihlâstır.
İhlâs, amelleri sırf rızâ-yı ilâhîyi kasdederek îfâ etmek ve onlar üzerine nefsânî gâyelerin gölgesini düşürmemektir. Beden için ruh ne ise, amel için ihlâs da o mesâbededir. İhlâssız amel, özden mahrum kuru bir yorgunluktan ibârettir.
İhlâs, Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşabilme gâyesiyle her türlü dünyâ menfaatlerinden kalbi koruyabilmektir.
İhlâs, amellerin, başta riyâ ve ucub olmak üzere her türlü mânevî kirden arınmasıdır. Zîrâ bunlar, ihlâsı bulandıran ve onu yok eden kalbî hastalıklardır.
Cenâb-ı Hakk’ın rızâsından gayri bütün emelleri gönülden söküp atmak, müslümanın îfâsına mecbûr olduğu büyük bir vazîfedir.
Lâkin şuna dikkat etmek lâzımdır ki, ihlâs sâhibi kimseler her an nefsâniyetin galebesi neticesinde bu güzel hâllerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Zirvede durmak nasıl zor ise, ihlâsı muhâfaza edebilmek de o derece güçtür. Nitekim bu hususta Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri’nin şu sözü pek meşhurdur:
“Bütün insanlar ölüdür, âlimler bundan müstesnâdır. Bütün âlimler uykudadır, ilmiyle âmil olanlar bunun dışındadır. İlmiyle amel edenlerin de aldanma ihtimâli vardır, ancak ihlâslılar müstesnâdır. İhlâslılar da (dünyâda her an) büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar…”16
Bütün zorluğuna rağmen ihlâsı muhâfaza edebilen kullar ise pek çok ilâhî lutuflara mazhar olurlar. Ezcümle:
İhlâs, kulları en büyük hayır olan ilâhî rızâya nâil eyler. Çünkü Allâh’ın, insanların amellerinden murâdı, ancak kendi rızâsının hedeflenmiş olması, yâni ihlâstır. Âyet-i kerîmelerde buyrulur:
(Ey Rasûlüm!) Şüphesiz ki Kitâb’ı Sana hak olarak indirdik. O hâlde Sen de dîni Allâh’a has kılarak ihlâs ile kulluk et!” (ez-Zümer, 2)
“De ki: Ben, dîni Allâh’a has kılarak ihlâslı bir şekilde O’na kulluk etmekle emrolundum.” (ez-Zümer, 11)
İhlâs, mü’mini, en büyük düşmanı olan şeytanın tasallutundan kurtarır. Zîrâ o, ancak ve ancak ihlâsta zaaf gösterenlere musallat olabilmektedir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
(Şeytan) dedi ki: Ey Rabbim! And olsun ki, beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlakâ azdıracağım. Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların müstesnâ!”
(el-Hicr, 39-40)
İhlâs sâhibi olanlar, cehennem azâbından âzâd olurlar. Cenâb-ı Hakk’ın: (Azaptan) ancak Allâh’ın hâlis kulları istisnâ edilecektir.” (es-Sâffât, 40)
buyruğu bu hakîkati müjdelemektedir.
İhlâsla yapılan amel, az da olsa, sâhibinin kurtuluşuna kâfîdir. Nitekim Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Dîninde ihlâslı ol! Böyle yaparsan az amel bile sana kâfî gelir.” buyurmuştur. (Hâkim, IV, 341)
İhlâs, ilâhî nusreti celbeder. Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-:
“Allâh bu ümmete, zayıfların duâsı, namazları ve ihlâsları sebebiyle yardım eder.” buyurmuştur. (Nesâî, Cihâd, 43)

Ağlayan hurma kütüğü


Peygamberlerin, mûcize sûreti ile ortaya koydukları hârikalar, insandaki gafletin izâlesi istikâmetinde bir şok te’sîri husûle getirmek içindir. Tâ ki, insanoğlu hiçten daha hiç olduğunu anlasın ve tam bir teslîmiyetle Rabb’ine kul olsun!..

İnsanoğlunun gafletini yırtıp izâle edecek bu hârikulâde hâdiseler, gâfillerin idrâklerini acze mahkûm etmek ve ehl-i îmânın da yakînini artırmak içindir. Cansızlar, bitkiler ve hayvanların Rab’lerine olan tesbîhleri, Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’i tanımaları ve O’na muhabbetle meyletmeleri gibi tecellîler, bu cümledendir.

Bu mûcizeler, âşikâr bir sûrette gözler ve gönüller önünde defalarca sergilenmiştir. Bunların en meşhûrlarından biri de, bir hurma kütüğünün meşhur olan feryâd ü figânıdır:

Mâlûmdur ki, Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, ashâbına vaaz ederken mescid direklerinden bir hurma kütüğüne dayanır, öyle sohbet ederlerdi. Bu hurma kütüğü de, kendisine Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in yaslandığını duyar, bu mazhariyetle mes’ûd olurdu.

Gün geldi, mescidde sohbet dinleyen ashâb o kadar çoğaldı ki, sahâbelerin mühim bir kısmı, kalabalıktan Rasûlullâh -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in mübârek yüzünü göremez oldular ve:

“–Yâ Rasûlallâh! Bizler, mescid hayli kalabalık olduğundan mübârek yüzünüzü göremiyoruz!” diye haklı olarak şikâyette bulundular.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’den  mescide bir minber yapılmasını ve O’nun bu minbere çıkarak hutbesini îrâd etmesini taleb ettiler.

Bunun üzerine mescide bir minber yapıldı. Nûr-i nübüvvet, Varlık Nûru, artık bu minbere çıkarak sohbet edecekti. Fakat Rasûlullâh -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in bu yeni minbere ilk çıkışında beklenmeyen mûcizevî bir hâdise oldu:

O Âlemlerin Efendisi’nin daha evvel hutbe okurken kendisine yaslandığı hurma direği; duyan, düşünen, hicran ve hasret içinde kavrulan bir insan gibi feryâd u figân ile âh edip inlemeye başladı.

Bu, derin ve yanık bir ney sadâsı gibi öyle içten bir seslenişti ki, o sohbet meclisinde bulunan, genç ve yaşlı, bütün mü’minler bu feryâdı duydular. Feryâd bir sadâ olmaktan da çıkarak, âdetâ bir muzdarip lisân hâline geldi.

Bütün ashâb, kuru bir hurma ağacının bu kadar yanık bir sesle içindeki hasret ve ızdırâbını ifâde etmesi karşısında hayret ve dehşet içinde kaldı. (Buhârî, Menâkıb 25, Buyû 32)

AŞURE GÜNÜN ÖNEMİ FAZİLETLERİ


 

Muharrem'în onuncu günü aşure günüdür. Aşure günü çok büyük ve mühim hadiseler meydana gelmiştir. Bu ayın en kıymetli gecesi de Aşure gecesidir.  

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Aşure günü Nuh aleyhisselamın gemisi, Cudi dağına indirildi. O gün Nuh ve yanındakiler, Allahü teâlâya şükür için oruçlu idiler. Hayvanlar da hiç bir şey yememişti. Allahü teâlâ denizi, beni İsrail için, aşure günü yardı. Yine Aşure günü Allahü teâlâ Adem aleyhisselamın ve Yunus aleyhisselamın kavminin tevbesini kabul etti. İbrahim aleyhisselam da o gün doğdu.) [Taberani] 

Fakih Ebülleys Hazretleri'nin beyanına göre Aşure günü meydana gelen hadiselerden bazıları şunlardır. 

Aşure günü Meydana gelen olaylar :  

1. Yerlerin ve göklerin yarılması, 

2. Hazreti Adem'in tevbesinin kabul edilmesi, 

3. Hazreti Musa'nın Firavn'ın şerinden kurtulması ve Firavn'ın helak olması, 

4. Hz. İbrahim'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması, 

5. Eyup Aleyhisselam'ın hastalıktan şifa bulması, 

6. Yunus Aleyhisselam'ın balığın karnından kurtulması 

7. Süleyman Aleyhisselam'a satanat verilmesi, 

8. Nuh Aleyhisselam'ın gemisinin karaya oturması, 

9. Hazreti Hüseyin'în şehid edilmesi 

10. Kıyametin kopması da Aşure günü olacaktır. 

Aşure Günü Ne Yapılır? 

1- Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani]

2- Sıla-i rahim yapmalı. Yani akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. Hadis-i şerifte,  

(Sıla-i rahmi terk eden, Aşure günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur) buyuruldu. (Şir’a) 

3- Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte,  
(Aşure günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

4- Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte, 
 (Aşure günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a) 

5- Çoluk çocuğunu sevindirmeli! Hadis-i şerifte,  

(Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur) buyuruldu. (Beyheki)

7- İlim öğrenmeli! Hadis-i şerifte,  

(Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer) buyuruldu.  

Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun bir kitap, [mesela İslam Ahlakı veya Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye] okumalıdır. 

 Ayrıca Kur’an-ı kerim okumalı, kazası olan kaza namazı kılmalı. (Şir’a)

8 - O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur. 

9 - O gün gusledenler, bir sene ufak tefek hastalık görmezler. 

10 - 10 defa şu dua okunur :  

" Sübhanallahi mil el-mizan ve müntehel-ılmi ve mebleğarrıza ve zinetel arş."
 

Aşure Günü Namazı :  

Aşure günü kuşluk vakti kılınacak namaz : 

 Yine Aşure Günü'ne mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rekat namaz kılınır. Her rekatta 1 Fatiha-i şerife, 50 İhlas-ı Şerif okunur. 

Namazdan sonra 100 defa : 

" Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina muhammedin ve Ademe ve Nuhın ve İbrahime ve Musa ve İsa vema beynehüm minen nebiyyine ve'l-mürsein. Salevatü'llahi ve selamühu aleyhim ecmain." 

Aşure günü öğle ikindi arası kılınacak namaz :  

 Öğle ile ikindi arasında 4 Rekat namaz kılınır. ve her Rekatta 1 Fatiha, 50 İhlası Şerif okunur. 

Namazdan sonra : 

70 İstiğgarı şerif , 70 Salevatı şerife ,  

ve 70 defa :

 "La havle vela kuvvete illa billahi'l- aliyyi'l-azıym, " okunur. 

Ümmeti Muhammed'in hidayeti ve halası için dua edilir. 

Aşure Günü Okunacak dua :  


(Elhamdülillâhi Rabbil-âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allahümme entel-ebediyyü'l-kadîm, el-hayyül-kerîm, el-hannân, el-mennân. Hâzihî senetün cedîdetün. Es'elüke fîhe'l-ısmete mineşşeytânirracîm, vel avne alâ hâzihin-nefsil-emmâreti bissûi vel-iştiğâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ zel-celâli vel-ikrâm, birahmetike yâ erhamerrâhimîn. Ve sallallâhu ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn.)
 

Cübbeli Ahmet Hoca - Asure Sohbeti
 

 
 

 

MUHARREM AYININ FAZİLETLERİ


 

    Muharrem ayı, Kur'an-ı kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Muharremin birinci günü oruç tutmak, o senenin tamamını oruç tutmak gibi faziletlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.) [Müslim] 

Kıymet verilen dört aydan biri

Muharrem ayının, Zilkade, Zilhicce ve Receble beraber Kur'an-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biri olduğu bildirilmektedir. (Tevbe 36) Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
 

Muharrem ayı ve Muharrem ayı orucu ile ilgili hadisler

(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma'dır.) [Deylemi]
 

(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim] 

(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut, çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]

(Aşure günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak Yahudilere muhalefet edin.) [İ.Ahmed] 

[Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!] 

Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:

(Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşure günüdür.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

Muharrem ayında Kılınacak Namazlar 
 

Sene Sonu Ve Sene Basi Dualari

Tarihler 2012 ye aittir, yaniltmasin...
Sene sonu 3 Kasim Pazar Günü
Sene Basi 4 Kasim Pazartesi Günüdür...
 

1 9