Maide suresi 33.ayetin tefsiri ve reddiye



MUSTAFA İSLAMOĞLU’NUN GEREKÇELİ MEAL-TEFSİR KİTABINDA BİR ÂYETİN İNKÂRI



Sohbetlerimize devam eden kardeşlerimizin: “Mustafa İslamoğlu nasıl biri? Kitapları okunabilir mi ve derslerine gidilebilir mi?” şeklindeki ısrarlı soruları üzerine bu fakir kardeşiniz, bu kişinin kitapları hakkında bir araştırma yapmak zorunluluğu hissettim. Elime geçen “Yahudileşme temâyülü” kitabı, bana bu kişinin ne kadar çelişkili ve karmaşık batıl görüşlere sahip biri olduğunu kolayca anlatmış oldu.



Rahmân ve Rahîm olan Allâh ism-i şerîfiyle!
Bizleri Ehl-i Sünnet itikadı üzere sabit kılan Allâh-u Te‘âlâ’ya hamd-ü senâdan, Cumhur’un yolundan ayrılanları, İslâm ipini boynundan çıkarmakla niteleyen Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e salât-ü selamdan ve O’nun yolundan bir karış bile ayrılmayan âl-i ashâbına hayırla duadan sonra: Sohbetlerimize devam eden kardeşlerimizin: “Mustafa İslamoğlu nasıl biri? Kitapları okunabilir mi ve derslerine gidilebilir mi?” şeklindeki ısrarlı soruları üzerine bu fakir kardeşiniz, bu kişinin kitapları hakkında bir araştırma yapmak zorunluluğu hissettim. Elime geçen “Yahudileşme temâyülü” kitabı bana bu kişinin ne kadar çelişkili ve karmaşık batıl görüşlere sahip biri olduğunu kolayca anlatmış oldu. Bu esnada fıkıh âlimlerinin cumhurunu, “Hayızlı kadınların camiye giremeyeceği” gibi bazı fetvalarından dolayı Yahudilere meyletmekle suçladığını görmem de işin tuzu biberi oldu.
Sonra bana verilen “Üç Muhammed” kitabında, onun Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in şanına tazim sadedinde yazılmış olan Kâzî İyaz (Rahimehullâh)ın “eş-Şifâ”sı ve İmâm-ı Süyûtî’nin “el-Hasâis”i gibi muteber eserlerde geçen sahih rivâyetleri tenkit ederek, “Bu kitaplarda anlatılan hârikulâde vasıfların Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)de bulunmadığı”nı söylemiş olduğunu görmem, bende tedavisi kabil olmayan çok derin bir yara açtı.

Ayrilirken...Asr Suresi



"Resûlullahın Eshâbından iki kimse karşılaştıklarında,
biri diğerine Asr sûresini okumadan ayrılmazlardı.
Sonra biri diğerine selâm vererek ayrılırlardı."
( Beyhaki, eş-Şuab)



İmâm-ı Şâfiî buyurdu ki:

"Kur´ân-ı kerîmde başka hiçbir sûre nâzil olmasaydı,
şu pek kısa olan Asr sûresi bile, insanların dünya ve âhiret saadetlerini te´mine yeterdi.
Bu sûre, Kur´ân-ı kerîmin bütün ilimlerini içine alır."





Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Asra yemin ederim ki
2. İnsan gerçekten ziyan içindedir.
3. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.


Selamunaleyküm



Cübbeli Ahmet Hoca - Asr Suresi Tefsiri (mp3)



Cübbeli Ahmet Hocamızın Mahkemeyle İlgili Duyurusu

Kamuoyuna Hürmetle Arz Ederim!


Mahkemede yaptığım savunmayla ilgili olarak medyada çıkan çelişkili ve maksatları saptıran açıklamalar beni bazı elzem konuları izaha muhtaç bırakmıştır.

İlk olarak: Savunma beyanlarım arasında yer alan “Ben günahkârım” ifadesi kesinlikle benim bu suç-lardan birini işlediğim anlamında kullanılmamıştır. Zaten gazetelerde yer alan “ ben insan satacak, cinsel saldırıda bulunacak ve birinin hürriyetini tahdit edecek birimiyim? 35 senedir insanları bu işlerden nehyetmeye çalışıyorum, binlerce aile benim sohbetlerim sayesinde kurtuluyor, bunlardan birini yaptıysam imansız öleyim” şeklinde ki beyanım, maksadımın suçluluk ifadesi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Zerre kadar imanı olan kişi insanın ebedi ahretini kaybetmesine sebebiyet vere-cek bu sözün ağırlığını takdir eder. Bazı gazeteler bu sözü “Ben günah işledim” şeklinde vererek sözün lafzını dahi değiştirmişlerdir ki ben böyle bir söz sarf etmedim, gerçi başlık altında ki yazılar konuyu vuzuha kavuşturur nitelikteyse de maalesef halkımızın bir kısmında okuma alışkanlığı gelişmediğinden başlık yazısıyla bir kanaate varmakta, alt kısmı okumaya ihtiyaç duymamaktadırlar, tabi ki buda sebebiyet verdikleri yanlış kanaat, şahsi ve ailevi zararlar nedeniyle basın mensuplarına iki cihanda da mesuliyet ve vebal olarak dönecektir. Meselenin aslını açılamak gerekirse ben deniz motoru olayını anlatırken “insanlar bana kutsallık atfediyorlar, ben “bindim” dediğim halde bazıları beni tenzih gayesiyle “hoca öyle şeyler yapmaz” diyorlar, halbuki o alete binmek zaten günah da değil, “ben masum değilim, ben de günahkar biriyim” dedim ve doğru söyledim. Zira peygamberler dışında kimse masum olmadığına göre hangimiz hatta evliyamız bile “ben günahkâr değilim” diyebilir. Demek ki herkes “ben günahkârım” demek durumundadır. Ama bu söz belli bir konuda “ben günah işledim” anlamına gelmez, ancak “masum olmadığıma göre günah işleyebilirim” demek olur ki bu “kul hatasız olmaz” sözü gibi değerlendirilmelidir.