A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Sapitanlar 6 - REŞİD RIZA
REŞİD
RIZA (1865 – 1935)
Efgani ile başlayan yenilikçi veya reformist üçlüsünün sonuncusu olan Reşid Rıza, şimdi Lübnan sınırları içinde bulunan Trablusşam yakınlarında doğmuştur. Irak asıllı olup, Hazreti Hüseyin’in soyundan geldiği iddia edilen köklü bir aileye mensuptur. Bu sebeple Reşid Rıza el-Hüseyni olarak bilinir. Efgani’yi görmemi fakat O’nun yetiştirmesi Abduh ile yakın temas sonucu, mezhep düşmanı bir reformist olmuştur. Önce Hüseyin elCisr’den ders almış ve İmam-ı Gazali’nin “İhyau Ulumiddin” adlı eserinin tesiriyle düzgün bir ilim adamı olma yolunda ilerlerken Efgani ve Abduh’un birlikte çıkardıkları “Urvetü’l Vüska” adlı dergi ile karşılaştığında, kendi tabiri ile “elektrik çarpması gibi bir tesirle” onların fikri mesleğine intisap etti. Abduh’un Beyrut’taki derslerine devam etti ve sonra O’nunla 1888 yılında Mısır’a döndü.
Burada Abduh’un da tasvip ve tensibiyle “el-menar” adıyla dergi çıkarmaya başladı ki, bunu,
ölümüne kadar devam ettirmiştir. Bir taraftan dergicilik ve telifle meşgul
olurken, diğer taraftan da Hindistan’a, Batı ülkelerine ve hatta Türkiye’ye
seyahatler yaptı. İlmi cemiyetler kurdu ve böyle cemiyetlerin reisliklerinde
bulundu. Yaşadığı devrenin bütün siyasi hadisleri hakkında dergisinde değerlendirmeler
yapan Reşid Rıza, 1908’de meşruiyetin ilanı üzerine İttihatçıları tutmuşsa da
onların Türklüğe yönelmeleri karşısında bundan vazgeçmiş, Arap milliyetçiliğine
yönelmiştir. Şerif Hüseyin ile Suudiler arasındaki ihtilafta Vehhabiliğe meyyal
görüşleri sebebiyle Suudileri, fakat daha sonra ondan da vazgeçmiştir.
….
Reşid Rıza’nın çeşitli dini ve siyasi fikir ve iddiaları arasında en dikkat
çekicisi, O’nun mezheplere ilan-ı harp etmesidir. Bu maksatla yazdığı “Muhaveretü’ş-muslih ve’l-mukallid fi mes’eleti’l-ictihad
ve’t-taklid” isimli eser, değerli alim Ahmed Hamdi Akseki tarafından
1914 yılında “Mezhebin telfiki ve İslam’ın Bir Noktaya Cem’i” adıyla Türkçeye tercüme edilmiş, önce
Sebilürreşad Dergisi’nde tefrika edilmiş, sonra da kitap halinde basılmıştır.
HAYRETTİN KARAMAN YİNE DEVREDE
HAYRETTİN KARAMAN YİNE DEVREDE
Peygamberimizin Yüce Ahlaki - Şefkati,
FAKİR HIRSIZ
Medine'de kıtlık yaşanmaktadır.
Aç bir Müslüman bir bahçeye girerek ağaçlardan hurma toplar ve yer. Fakat bahçe
sahibi tarafından yakalanır. Dövülür ve yediği hurmalara karşılık olarak
elbiselerine el konulur. Sonra da fakir hırsız, yanında kendini döven ve soyan
bahçe sahibi olduğu halde Hz. Muhammed (asv)'in yanına gelir. Fakir hırsız
gördüğü davranıştan ötürü bahçe sahibini şikâyet eder. Hz. Muhammed (asv) her
ikisini de dikkatle dinledikten sonra bahçe sahibine döner:
"O cahildi, sen ona öğretmeliydin; o açtı, sen onu
doyurmalıydın."
Bahçe sahibi önce fakir hırsızın
elbiselerini iade eder, sonra da ona attığı dayağa bedel olarak kendi
ambarından yüz seksen kilo buğday verir. [1]
DÜŞMANA YARDIM
Mekke'nin tahıl ihtiyacının
bütününü karşılayan Hamame isimli bir kabile reisi Müslüman olur. Ve Mekke'ye
tahıl satışını durdurur. Aniden açlık tehlikesiyle yüz yüze kalan Mekke'li
putperestler önce Hamame'ye başvururlar. Fakat sonuç olumsuzdur. Bunun üzerine,
son çare olarak Hz. Muhammed (asv)'e bir elçi heyeti gönderirler."Eğer senden de bir çare bulamazsak, hepimiz açlıktan kırılırız." derler.
O, Mekkelilerin üç yıl boyunca kendiyle beraber bütün Müslümanlara bir tek buğday tanesi bile vermediklerini hatırına getirmez. Müslüman arkadaşlarıyla beraber kendisine sadece "Rabbim Allah'tır." dedikleri için, vatanlarında hayat hakkı tanımayıp, göç etmek zorunda bıraktıklarını düşünmez. Kendisini defalarca öldürmeye kastettiklerini dikkate almaz. Defalarca ordu düzüp Medine'ye yürüdüklerini unutur. Unutur ve Hamame'ye emreder, Mekke yeniden tahılına kavuşur.[2]
CANINA AZAP ETMESİN
Yaşlı birinin develeri üzerindeki
iki oğlunun arasında yaya olarak Kâbe’ye gittiğini görür. Sebebini sorar.
Öğrenir ki bu yaşlı adamın bir adağıdır. Fakat güçlükle yol alabilmektedir.
Kendisine haber gönderir.
"Allah bu kişinin kendi canına azab etmesine muhtaç değildir. Söyleyin
ona bir deveye binsin."[3]
TAİF AÇ KALINCA
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


