A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
İlk Müslümanlar
İlk îmân
eden insan Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir.
Bu husus âyet-i kerîmelerde şöyle bildirilmektedir:
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ
وَالْمُؤْمِنُونَ
“Peygamber,
Rabbi tarafından kendisine indirilene îmân etti…” (el-Bakara, 285)
قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ مُخْلِصًا
لَّهُ الدِّينَ
(11)
وَأُمِرْتُ لِأَنْ أَكُونَ أَوَّلَ الْمُسْلِمِينَ
(12)
“De ki: Bana,
dîni Allâh’a hâlis kılarak O’na kulluk etmem emrolundu. Ve ben, müslümanların
ilki olmakla emrolundum.” (ez-Zümer, 11-12)
Fahr-i Kâinât
Efendimiz’den sonra ilk müslüman, muhterem zevcesi Hazret-i Hatîce
-radıyallâhu anhâ- idi.
Âlemlerin
Efendisi, kavminin hakâret, alay ve eziyet gibi kötü tavır ve davranışlarına
mâruz kalarak mahzûn ve mükedder bir hâlde evine döndükçe, Allâh Teâlâ
O’nun hüznünü Hazret-i Hatîce vâlidemizin tesellî ve teşvîk edici
sözleriyle hafifletmiş, ilâhî nusretiyle vazîfesini kolaylaştırmıştır.138
Hazret-i Hatîce
-radıyallâhu anhâ- îmân edince Efendimiz’in kızları Hazret-i Rukıyye,
Ümmü Gülsüm ve Fâtıma da müslüman olmuşlardı.139
Hazret-i
Ali -kerremallâhu
vecheh- de Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile Hazret-i Hatîce’nin
namaz kıldıklarını görmüş ve:
“–Nedir
bu?” diye sormuştu.
Allâh Rasûlü
-sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Bu, Allâh’ın
kendisi için seçtiği dînidir. Ben seni tek olan Allâh’a îman ve ibâdet
etmeye, hiçbir fayda ve zararı olmayan Lât ile Uzzâ’yı da inkâra dâvet
ediyorum!” buyurdu.
Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-:
“–Ben bu dîni
şimdiye kadar hiç işitmedim! Babam Ebû Tâlib’e sormadan bir iş yapamam!”
dedi.
Fahr-i Kâinât
Efendimiz, o sıralar teblîğ faâliyetlerini gizliden gizliye devâm
ettirdiği için:
“–Ey Ali! Şâyet
müslüman olmayacaksan sana bahsettiğim bu husûsu gizli tut, açığa
vurma!” buyurdu.
Hazret-i Ali, o gece bekledi. Allâh Teâlâ onun kalbine İslâm muhabbetini
bahşetti. Sabahleyin Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in
yanına gitti ve İslâm dîni hakkında suâller sordu. Aldığı cevaplar
üzerine, Allâh Rasûlü’nün buyruğunu hemen yerine getirip müslüman
oldu. Babasından çekinerek, müslümanlığını bir müddet gizli tuttu.
Hazret-i Ali, bu sıralarda on yaşında idi. (İbn-i İshâk, s. 118; İbn-i
Sa’d, III, 21)
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- namaz kılmak
istediğinde, Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- ile birlikte Mekke vâdilerine
doğru çıkıp giderler ve insanlardan gizli olarak, namazlarını oralarda
kılarlar, akşamleyin de dönerlerdi. Allâh’ın dilediği zamâna kadar
bu böyle devâm etti.
Ebû Tâlib, oğlu ve sevgili yeğeninin gizli gizli namaz kıldıklarına
muttalî olunca, Peygamber Efendimiz, çok sevdiği amcasını da İslâm’a
dâvet etti. Ebû Tâlib ise bu dâvete şöyle cevap verdi:
“–Ey kardeşimin oğlu! Benim, atalarımın dîninden ayrılmaya gücüm
yetmeyecek! Lâkin Sen gönderildiğin şey üzere devâm et! Vallâhi ben
hayatta olduğum müddetçe Sana kimse zarar veremeyecektir!”
Hazret-i Ali’ye de:
“–Evlâdım! O, seni ancak hayır ve iyiliğe dâvet eder. Sen, O’nun yoluna
sımsıkı sarıl. O’ndan hiç ayrılma!” dedi. (İbn-i Hişâm, I, 265)
Abdullâh bin Mes’ûd140 -radıyallâhu anh-, Mekke’ye ticâret
için geldiğinde Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i Hazret-i
Hatîce ve Hazret-i Ali ile birlikte Kâbe’yi tavâf ederken gördüğünü
ve bu esnâda Hazret-i Hatîce’nin tesettüre çok dikkat ettiğini
söylemektedir. (Zehebî, Siyer, I, 463)
Ufeyf el-Kindî de, ticâret için Mekke’ye gelmiş ve Abbâs -radıyallâhu
anh-’ın evine misâfir olmuştu. Ufeyf, Peygamber Efendimiz’in, Hazret-i
Hatîce’nin ve Hazret-i Ali’nin Kâbe’de namaz kıldıklarını görmüş, Abbâs
-radıyallâhu anh-’tan onlar hakkında mâlumât istemişti. Hazret-i
Abbâs da onlardan bahsettikten sonra:
“–Vallâhi ben yeryüzünde bu dîne inanan şu üç kişiden başka kimse
bilmiyorum!” demişti.
Ufeyf -radıyallâhu anh- hidâyetle şerefyâb olduktan sonra hep
şöyle hayıflanırdı:
“–Âh ne olurdu
o zaman îmân edeydim de ikinci erkek mü’min ben olaydım! Onların dördüncüleri
olmayı, ne kadar arzu ederdim!” (İbn-i Sa’d, VIII, 18; İbn-i Hacer, el-İsâbe,
II, 487)
Peygamber
Efendimiz’in âzatlı kölesi Zeyd bin Hârise -radıyallâhu anh-,
Hazret-i Ali’den sonra müslüman olmuş, namaz kılmış, Rasûlullâh -sallâllâhu
aleyhi ve sellem-’in maiyyetinden ve hizmetinden hiç ayrılmamıştı.
Tâifli sergerdelerin Peygamber Efendimiz’e attıkları taşlara kendi
vücûdunu siper edip kanlar içinde kalacak kadar fedâkârâne bir muhabbetle
kendisini Allâh Rasûlü’ne adamış, buna mukâbil Âlemlerin Efendisi’nin
husûsî muhabbet ve iltifâtına mazhar olmuştu.
TERAVİH NAMAZI
Ramazan ayı teravih namazı
1. Teravih namazı, sünnet-i müekkededir. Hulefa-i
Raşidin (dört büyük halife (Radıyallahu Anhum) buna devam etmiştir.
Teravih namazına niyet nasıl yapılır.?
2. Bu namazın niyetinde teravih namazına veya
gecenin kıyamına veya vaktin sünnetine veya ramazan-ı şerifin kıyamına niyet
edilebilir.
Teravih
namazının hepsi bir namaz mesabesinde olduğundan, her iki rekatında ayrıca
niyet lazım gelmez, en doğru görüş budur.
Teravih namazı kaç rekat kılınır.?
3. Teravihin rekat sayısı hakkında birkaç görüş
varsa da, efdal olanı, Ömer (Radıyallahu Anh) Osman (Radıyallahu Anh) ve Ali
(Radıyallahu Anh) zamanlarında uygulanan şekliyle yirmi rekat olarak kılmaktır.
Çünkü
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dört büyük halifenin sünnetine sıkıca
sarılmayı emretmiştir.
Teravih namazı ne vakit kılınır?
4. Teravih namazı, yatsı namazıyla şafak’a yakın
zaman arasındaki süre içinde kılınır. Fukahanın cumhuruna göre; en efdali olanı
yatsının son sünnetinden sonra ve vitirden önce kılınmasıdır.
Hanefilere
göre; teravihin vakti, yatsı namazı ile vitirnamazı arasıdır.
Teravih namazı hızlı kılmak
5. Teravih namazı diğer namazlardan farksız olduğu
için, namazın sünnetlerini, ve adabını ihlal edici bir hızla kılınmamalıdır.
Bunu acele bitirme hususunda maalesef bazı imamlar ve bir kısım cemaat adeta
yarışmaktadır.
Hatta
bazen Ta’dil-i erkanı bile terk ederek, işi namazının ifsadına (bozulmasına)
kadar götürülmektedir. Rabbim cümlemize şuur ihsan eylesin!..
Teravih namazında kıraatin uzatılması
6. Teravih namazında imamın,
sünnet miktarı kraatten fazla okuyarak uzatması cemaati yormaya ve kaçırmaya
sebep olacağından, mekruh sayılmıştır.
Teravih Namazı Nasıl kılınır.
Teravih namazı tek başına kılınabilen bir namazdır.
Gücü yeten tek başına da kılabilir.
En güzeli cemaatle kılınmasıdır. Nitekim
Ama yinede en makbul olanı cemaatle kılınmasıdır
nitekim.
Ali (Radıyalllahu Anh): “Ramazan
ayı çıkıncaya kadar her gece yatsıyı cemaatle kılan kimse, muhakkak onun
kıyamını yerine getirmiştir.”
Teravih
namazı yatsı namazı ile birlikte kılınır.
1. Öncelikle yatsının ilk dört
rekatlık sünneti kılınır.
2. Sonra yatsı namazının dört
rekatlık farzı cemaatle kılınır.
3. Sonra yatsı namazının son
iki rekatlık sünnetini kılarız.
4. Son sünneti kıldıktan sonra
cemaatle birlikte yirmi rekat teravih namazı kılınır.
5. Ve son olarak vitir namazı
cemaatle kılınır.
Ramazan-ı şerif ayı ile ilgili tüm konulara
Cübbeli Ahmet Hocamızın Ramazan-ı Şerif Risalesinden ulaşabilrisiniz.
·Ramazan-ı şerife ait hususiyetler
·Ramazan-ı şerifin günleri
·Ramazan-ı şerifin orucu
·Ramazan-ı şerifin namazları
·Ramazan-ı şerifteki
faziletli ameller
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)