script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

Peygamber Efendimiz (SAS) Gaybı Bilir mi?


 
Gaybi haberlerden ve ileride olacak olaylardan haber vermesi, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in mucizelerindendir. Bu konuda varid olan Hadis-i şerifler, dibine ulaşılamayan ve nihayetine erişilemeyen bir okyanus gibidir. İşte bu mucizeler, onu nakleden ravilerin çokluğundan, varid olan haberlerin Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in gaybe muttali olduğunu ifade eden manada ittifak ettiğinden dolayı, bizlere kesinlik ifade eden tevatür yoluyla gelmiş, diğer mucizeler kabilindendir.


Bana, Ebu Bekir Muhammed bin Velid el-Fihri→ Ebu Ali Tusteri→ Ebu Ömer el-Haşimi→ Lü'lü→ Ebu Davud→ Osman bin Ebu Şeybe→ Cerir→ A’meş→ Ebu Vail, senedi ile Huzeyfe (r.anh)'tan rivayet ettiği hadiste o şöyle anlatıyor: Birgün Rasulullah (Sallâllâhu aleyhi vesellem) kalktı ve bizlere hitap etti. O günden, kıyamet gününe kadar olacak olaylardan anlatmadığı hiçbir şey bırakmadı. Bu anlatılanları ezberleyen ezberledi, unutan unuttu. İşte şu arkadaşlarım anlatılanları biliyorlar. Zira bir adamın, kendisinin yanında olmayan bir kişinin yüzünü unutup sonra onu gördüğünde onu hatırlaması gibi, ben de bu anlatılanlardan birisi vuku bulduğunda, onu biliyorum.


Huzeyfe şöyle devam ediyor: "Bilmiyorum, arkadaşlarım bu anlatılanları unuttular mı ya da Allah-u Teâlâ tarafından unutturuldular mı? Allah'a yemin olsun ki, Rasulullah (Sallâllâhu aleyhi vesellem) kıyamet gününe kadar fitne koparacak ne kadar kişi ve onların, sayıları üç yüz veya daha fazla olan yandaşları varsa hepsinin ismini, babasının ismini ve kabilesinin ismini zikretmiştir.Ebu Zer (r.anh) anlatıyor: "Rasulullah (Sallâllâhu aleyhi vesellem) bizleri terk ettiğinde, havada uçan kuşa kadar her şeyden bizlere bir bilgi vermişti." 

Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in ashabına bildirdiği ümmetinin düşmanları üzerlerine galip gelecekleri, Mekke'nin fethi, Beytü-l Makdis, Yemen, Şam ve Irak'ın fethini vaad etmesini, Güvenliğin sağlanacağı, öyle ki bir kadının Kufe'den, Mekke'ye Allah korkusundan başka bir korkusu olmadan yolculuk yapacağı, Medine'de savaş yapılacağı, (Bir rivayette Medine'nin virane haline geleceği) Bir gün sonra Hayber'in Ali (r.anh) komutasıyla fethedileceği, Allah Teâlâ'nın ümmetine vereceği dünya nimetlerini ve onların Kisra ve Kayser'in hazinelerini bölüştüğünü, ümmetinin arasında meydana çıkacak fitneler, ihtiraflar, sapkınlıklar ve kendilerinden öncekilerinin gittiği yoldan gideceklerini, ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağından, onlardan sadece bir fırkanın kurtulacağını, onların döşekleri olacağından, sabahleyin bir elbise akşamları başka bir elbise giyeceklerini, yiyecek dolu kapların biri gidip biri geleceğinden ve evlerini Kâbe'yi örttükleri gibi örtecekleri gibi, gaybi haberleri, sahih kaynak sahipleri ve imamlar kitaplarında tahriç etmişlerdir.
Sonra Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hadisin sonunda şöyle buyurdu: "Sizin bugünkü haliniz o günden daha hayırlıdır" Onlar böbürlenerek yürüdükleri zamanda, Fars ve Rum kızları onlara hizmet ettiği zamanda Allah Teâlâ onların arasına düşmanlık verir ve onların şerli olanlarını hayırlı olanları üzerine musallat eder.


(Peygamber (Sallâllâhu aleyhi vesellem)’in haber verdiği gaybi haberlerden bazıları) ümmetinin Türklerle, Hazarlarla ve Rumlarla savaşması, Kisra'nın ve Farslıların ortadan kalkacağı, ondan sonra Kisra ve Farslıların gelmeyeceği, Kayser'in gideceği ve ondan sonra Kayser'in gelmeyeceği haberleridir. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Rumların kıyamete kadar asırlık devletlerle devam edeceğini, (şöyle ki onların bir kralı helak olsa da peşine başka bir kral bırakacağı) İnsanların en hayırlılarının önde gideceğini, zamanın hızlı geçeceğini, ilmin kalkacağını, fitnelerin ve toplu ölümlerin ortaya çıkacağını haber vermiştir. Şöyle buyurdu (Sallallahu aleyhi vesellem) "Yaklaşan şerden Arapların vay ha-line..!


Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) için yeryüzü dürülerek ona doğusu ve batısı gösterilmiş ve ümmetinin mülkünün oralara kadar ulaşacağı bildirilmiştir. Ve böylede olmuştur. Ümmeti Muhammed’in mülkü hiçbir ümmetin sahip olamadığı kadar doğunun en uzak noktası Hindistan'ın bir ucundan batıda kendisinden sonra yerleşim olmayan Tanca sahillerine kadar uzanmıştır. Kuzey ve güney yönlerinde ise bu kadar ilerleyememiştir. (Zira hadisi şerifte Doğu ve Batı buyrulmuş, Kuzey ve Güney denilmemiştir.) Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Garb ehli kıyamete kadar doğruluk üzerine kalacaklardır." İbn-i Medini hadisteki "garb ehlinin" Araplar olduğunu söylemiştir. Zira Araplar kendilerine ait bir özellik olan "garb" adındaki kova ile su içerlerdi. Bir başkası ise kast edilenin "Mağrib ehli olduğunu söylemiştir. Nitekim hadiste de Mağrib ehline bu manada övgü gelmiştir. Ebu Ümame'den gelen başka bir rivayette: "Ümmetimden bir gurup her daim doğruluk üzerine olacak, düşmanlarına galip olacaklardır. Allah'ın hükmü onlara gelene kadar onlar bu hal üzeredirler" buyurdu. "Ya Rasulallah onlar nerededirler?" diye sorulunca, "Beytü-l Makdis'tedir" diye cevap verdi.


Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Emevilerin hükümdarlığını ve Muaviye (r.anh)'ın hilafetini haber vermiş ve ona nasihatte bulunmuş Emevilerin Allah'ın malını kendileri için harcamalarını, Abbasilerin siyah sancaklarla ayaklanmalarını, onların hükümdarlığının başkalarının hükümdarlığından kat kat fazla olacağını, Mehdinin çıkışını, ehli beytinin öldürülmeleri ve sürgün edilmeleri hakkında başlarına gelecekleri, Ali (r.anh)'ın öldürülmesini, onların en azgınının Ali (r.anh)'ın sakalını başının kanıyla boyayacak olan kimse olduğunu, Ali (r.anh) (Cennet) ve Cehennem arasında ayırıcı olduğunu, O'nun dostlarının Cennete, düşmanlarının Cehennem'e gireceğini, Harici ve Nasibilerin ona düşmanlık yapacaklarını Rafizilerden ona mensup olan bir grubun (kendi zanlarınca O'nun hakkı olan halifeliği başkasına bıraktığı için) Ali (r.anh)’i küfre nispet edeceklerini haber vermiştir. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Osman, Mushaf okurken öldürülecektir." Umulur ki Allah Teâlâ ona hilafet gömleğini giydireceğini, ancak onların o gömleği çıkartmak isteyeceklerini, O'nun kanının (Pek yakında Allah sana kâfi gelecektir)Bakara: 137 âyet-i kerimesi üzerine akacağını,


Ömer (r.anh) hayatta olduğu sürece fitnelerin baş göstermeyeceğini, (Cemel vaka-sında) Zübeyr bin Avvam'ın haksız olarak Ali (r.anh) ile savaşacağını, bazı hanımlarının üzerine Hav’eb denilen mekandaki köpeklerin uluyacağını ve O'nun etrafında çok sayıda kimselerin öleceğini, o hanımının ise az kalsın ölecek iken kurtulacağını haber vermiş; Aişe (r.anha) Basra'ya giderken Hav’eb'in köpekleri ona ulumuştur. Sonra azgın bir topluluğun Ammar'ı öldüreceklerini buyurmuş, (Sıffın Savaşı'nda) Muaviye'nin ordusu onu öldürmüştür. Abdullah bin Zübeyr (r.anh) için: "Vay insanların senden çekeceklerine, vay senin in-sanlardan çekeceğine" buyurmuştur.(Kahramanca savaşan ancak niyeti Allah rızası için olmayıp münafık olan) Kuzman, Müslümanlarla birlikte şecaat gösterdiği bir savaşta "O Cehennemliktir" buyurmuş, Kuzman (Hayber Savaşı'nda) kendi canına kıymıştır. Meleklerin yıkadığı Hanzala (r.anh) için "Hanımına O'nun halinden sorun. Zira meleklerin onu yıkadığını gördüm" buyurmuş, sorduklarında hanımı, Hanzala acele ettiğinden dolayı cünüp olarak savaşa çıktığını söylemiştir. Ebu Said, "Başından sular damladığını görmüştük" der.Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) "Hilafet Kureyş'tedir. Kureyş dinin hükümlerini yerine getirdiği sürece hilafet onlarda kalacaktır" buyurmuştur. "Sakif kabilesinden bir yalancı ve bir helak eden zalimin çıkacağını buyurmuştur." Selef uleması onların Muhtar ve Haccac olduğunu söylemişlerdir."Allah Teâlâ Müseyleme'yi helak edecektir" buyurmuş, ailesinden ona ilk olarak Fatıma (r.anha)'nın kavuşacağını haber vermiş, riddet ile uyarmış, kendisinden sonra hilafetin 30 sene olacağını, ondan sonra hükümdarlığa dönüşeceğini buyurmuş, Hasan bin Ali'nin hilafeti ile böylece de olmuştur. Şöyle buyurdu: "Bu ümmetin dini, nübüvvet ve rahmet ile başladı sonra rahmet ve hilafet oldu, sonra saltanat ve gaddarlık oldu, sonra zalimlik ve azgınlık ve ümmetin fesadı oldu."


Üveys el-Karani'nin haberlerinden,
namaz vaktini geciktirecek hükümdarlardan ve ümmetinde dördü kadın otuz yalancı (peygamber çıkacağından) haber vermiştir. Diğer bir hadiste: "Otuz yalancı adam vardır. Onların sonuncusu yalancı Deccal'dır. Onların hepsi Allah ve Rasulüne iftira ederler" buyurdu. Diğer bir hadiste: "Sizin aranızda Acemlerin (Arap olmayan milletlerin) çoğalacağı, mallarınızı yiyeceği ve boyunlarınızı vuracağı vakit yaklaşmıştır. Kahtan kabilesinden bir adamın insanları sopasıyla sevk edene kadar kıyamet kopmaz" buyurdu. Diğer bir hadiste: "Sizin en hayırlınız benim zamanımda yaşayanlardır. Sonra onları takip edenler, sonra onları takip edenlerdir. Sonra öyle bir toplum gelecek ki, kendilerinden şahitlik yapmaları istenmeden şahitlik yapacaklardır. Hıyanet edecekler, bundan dolayı kendilerine güvenilmeyecektir. Söz verecekler ancak sözlerinde durmayacaklardır. Ve onlarda şişmanlık ortaya çıkacaktır" buyurdu.


Diğer bir hadiste: "Hiçbir zaman gelmesin ki sonrası ondan daha şerlidir" buyurdu.
Şöyle buyurdu: Ümmetimin helakı Kureyş'ten küçük bir çocuğun eli ile olacaktır." Bu hadisin ravisi olan Ebu Hüreyre (r.anh) şöyle der: "Dileseydim onları "Falan oğulları, falan oğulları" diye size sayardım." (Ancak fitne ve fesada sebep olur korkusuyla açıklamıyorum.)Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) "Kadercilerin ve Rafızîlerin çıkacağını, ümmetin sonunda gelenler başında gelenlere söveceğini, ensarın, yemekteki tuz misali azalacağını, onların bir cemaati kalmayana dek azalacaklarını, kendisinden sonra insanların kendilerini onlara tercih ederek (hak ettikleri mal ve makamları onlardan mahrum edeceklerini) haber vermiştir. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) haricilerden onların evsafından, reislerinin yaratılışındaki noksanlığından, onların alametlerinin saçlarını kazıtmak olduğundan, koyun çobanlarının insanların reisleri olacağından, (bir zamanlar) başı açık ayağı çıplak olanların yüksek binalarda böbür-leneceklerinden, cariyenin efendisini doğuracağından, Kureyş'in ve diğer kabilelerin Müslümanlarla ebediyen savaşmayacaklarını, onlarla savaşa başlayanın Müslümanlar olacağını haber vermiştir. Ve yine Beytü-l Makdis'in fethinden sonra veba salgını olacağını, Basra şehrinin kurulacağını, onların, hükümdarların tahtlarına oturduğu gibi deniz üzerinde gazaya çıkacaklarını ve şayet din Süreyya yıldızında asılı olsa dahi Farslı erkeklerden bazılarının o ilme nail olacaklarını haber vermiştir. (Aliyyü'l-Kari şerhinde bu kimsenin İmam Azam Ebu Hanife olduğunu söyler.) Bir savaş esnasında kuvvetli bir rüzgâr estiğinde "Rüzgâr bir münafığın ölümü için esti." buyurmuş, Medine'ye döndüklerinde (Rufa bin Zeyd adındaki) münafığın öldüğünü görmüşlerdir.
Meclisinde oturan kimselere: "İçinizden birinizin azı dişi Cehennem'de Uhud Da-ğı'ndan büyük olacaktır" buyurmuştur. (O mecliste bulunan) Ebu Hüreyre (r.anh) şöyle anlatıyor: "O mecliste oturanların tümü öldüler. Onlardan sadece ben ve bir adam kaldık. Derken Yemame gününde o adam mürted olarak öldürüldü.” (Hayber Savaşı'nda) Yahudilerin ganimet malından bir inci aşıran adamı bildirmiş inci, adamın eşyaları arasından çıkmıştır. Yine ganimet malından bir örtü aşıran köleyi açıklamış örtü oracıkta bulunmuştu. Aynı şekilde Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir savaştan dönerken devesi kaybolmuş, devenin nerede olduğunu ve yularının nasılda bir ağaca dolandığını bildirmiş, başka bir haberde Mekke ehline (gizlice) mektup gönderen Hatıb bin Ebu Belta'nın durumunu haber vermiştir.


Umeyr bin Vehb ve Safvan bin Ümeyye, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’i öldürmek üzerine gizlice konuşarak anlaşmış, Umeyr, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’i öldürmek için geldiğinde, Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ona durumunu ve gizli işini haber verince Umeyr, Müslüman olmuştur. (Bedir Günü esir düştüğünde fidye vererek kendisini kurtarabileceği söylenildiğinde malı olmadığını söyleyen) amcası Abbas (r.anh)'a karısı Ümmü-l Fazl'ın yanında gizlediği malı haber vermiş, bunun üzerine Abbas (r.anh): "O malı o ve benden başkası bilmiyordu" diyerek Müslüman olmuştur. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Übeyy bin Halef'i öldüreceğini, Utbe bin Ebu Lehia'yı Allah'ın köpeklerinden bir köpeğin parçalayacağını, bedirde kâfirlerin öldü-rüleceği mekânları bildirmiş dediklerinin tümü olmuştur.
Hasan (r.anh) için: "Şu oğlum seyyiddir. (Yumuşak huylu ve keremlidir) Pek yakında iki topluluğun arasını ıslah edecektir" buyurmuş, diğer bir rivayette Sa'd bin Ebi Vakkas (Mekke'de hastalandığında) umulur ki Allah Teâlâ senin ölümünü erteler de senin sebebinle bazı kavimleri faydalandırır, bazılarını zarara uğratır" buyurmuştur.


Mute Savaşı'nda şehit edilen Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebu Talib, Abdullah bin Revaha'nın (r.anhum) şehadetlerini, bir aylık ya da daha fazla mesafeden haber vermiş, Necaşi'nin Habeşistan'da öldüğünü bildirmiştir.
(Fars hükümdarı Kisra'nın veziri olan) Feyruz Kisra'nın elçisi olarak O'nun yanına geldiğinde, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Kisra'nın o gün öldüğünü haber vermiş, Feyruz olayı araştırıp gerçek olduğunu öğrenince Müslüman olmuştur.
Ebu Zer (r.anh)'ın Medine'den çıkartılacağını haber vermiştir.Şöyle ki: Ebu Zer mescidde uyurken ona: "Bu mescitten çıkartıldığın zamanda ne yaparsın?" buyurmuş, Ebu Zer "Mescid-i Haram'da otururum" diye cevap vermiş, bunun üzerine oradan da çıkartıldığında ne yaparsın"? -el-hadis- buyurmuş, tek başına yaşayacağını ve tek başına öleceğini haber vermiş ve bu şekilde olmuştur.


Hanımlarından kendisine ilk kavuşanın eli en uzun olanı, olacağını haber vermiş, sadaka vermekte eli en uzun olan Zeyneb binti Cahş, ondan sonra ilk vefat eden olmuştur. Hüseyin (r.anh)'ın "Taff" (günümüzde Kerbela) denilen yerde şehit edileceğini haber vermiş, (kendisine orası gösterilerek) oranın kırmızı toprağından almış ve "onun kabri oradadır" buyurmuştur. Zeyd bin Suhan için "Senin bir uzvun senden önce Cennet'e girecektir" buyurmuş, cihad esnasında bir eli kesilmiştir. Hira'nın üzerinde iken (dağ onların heybetinden sallanmaya başlayınca) "Dur, zira senin üzerinde bir peygamber, bir sıddık ve bir şehit vardır" buyurmuş, (orada kendisiyle birlikte olan) Ali, Ömer, Osman, Talha ve Zübeyr şehit edilmiş, Sa'd ise aldığı yaradan dolayı vefat etmiştir.Sürâka için: “Kisra'nın bileziklerini takındığın zamanda ne yaparsın?” buyur-muş, Ömer (r.anh)'a Kisra'nın bilezikleri getirildiğinde, onları Sürâka'ya takarak: "Onların Kisra'dan çıkartan ve Sürâka'ya giydiren Allah Teâlâ'ya hamdolsun" buyurmuştur. Bir hadiste şöyle buyurdu: "Yakında Dicle, Düceyl, Kutrubul ve Surat arasında bir şehir kurulacaktır. Yeryüzünün hazineleri o şehirde toplanacaktır. O şehir, (halkının zulmünden dolayı) yerle bir edilecektir. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu şehirle Bağdat'ı murad etmiştir.
Diğer bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Bu ümmette kendisine Velid denilen bir adam çıkacaktır. O bu ümmet için Firavun'un kavmine karşı yaptıklarından daha şerlidir.”


Şöyle buyurdu: "Davaları bir olan iki cemaat savaşmadığı sürece kıyamet kop-maz."
(Hudeybiye andlaşmasında Kureyş'in hatibi olan Süheyl'i öldürmek için müsade isteyen) Ömer (r.anh)'a: "Ey Ömer birgün olur öyle bir iş yapar ki, seni çok sevindirir." buyurmuş, böyle de olmuştur. Zira Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in vefat haberi Mekke'ye ulaştığında Süheyl, Ebu Bekir (r.anh) gibi kalkmış O'nun hutbesine benzer bir hutbe vermiş ve insanların dinde sebat etmelerini ve kalplerinin kuvvetlenmesini sağlamıştır. Halid bin Velid'i Kinde meliki Ükeydir’a gönderdiğinde, "Onu vahşi inek avlarken bulacaksın" buyurmuştur. Bu zikredilen haberlerin tümü ya O'nun hayatından ya vefatından sonra vuku bulmuş (yada bulacaktır.)(Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in Allah Teâlâ'nın bildirmesi ile gaipten haber vermesi öyle bir dereceye ulaşmıştır ki) yanında bulunan kimselerin gizli işlerini ve içlerinde sakladıklarını onlara haber vermiş, münafıkların sırlarını ve küfürleri ona aşikâr olmuştur. Öyle ki münafıklar Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), ya da müminler hakkında konuşurken birbirlerine şöyle derlerdi: “Sus! Senin yanında, konuştuklarını ona haber verecek kimse yoksa da, kesinlikle şu vadinin taşları ona haber verirler.”


Cebid bin Asam'ın kendisi ile sihir yaptığı sihir malzemelerinin tarak ve saç köklerinin kurumuş bir hurma dalında olduğunu ve onların Zervan kuyusuna atılmış olduğunu buyurdu ve sihir bu vasıflar üzerine bulundu. Kureyş'in Haşimoğullarına düşmanlık üzerine hazırladıkları ve onlarla akrabalık bağlarını kestiklerini yazan sahifenin güve tarafından yenildiğini, sahife üzerinde sadece Allah Teâlâ'nın ismi kaldığını bildirmiş ve sahife bu şekilde bulunmuştur. İsra mucizesini inkâr eden Kureyş'e Beytü-l Makdis'i vasfetmesi ve bu vasfetmesi, Beytü-l Makdis'i bilen kimselerin anlatımına uygun düşmesi ve İsra esnasında yolda rastladığı kervanlarını onlara bildirmesi ve onlara ulaşma vakitlerini söylemesi ve tüm bunların söylediği gibi meydana gelmesi O'nun mucizelerindendir.(Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in bildirdiği gaybi haberlerin bir kısmı da) henüz meydana gelmemiş ileride olacak haberlerdir. Bunlardan bir kısmı öncü alametlerinin meydana geldiği olaylardır. Nitekim şöyle buyurmuştur: "Beytü-l Makdi’sin imar edilmesi, Medine'nin harab olması demektir. Medine'nin harab olması büyük savaşların habercisidir. Büyük savaşların çıkması, Kostantiniyye'nin fethidir."


Kıyamet alametlerinin öncülerini, kıyametin kopmasından önceki büyük işaretleri, haşir ve neşiri kıyamette salih ve facirlerin durumlarını Cennet ve Cehennem'i ve kıyamet sahnelerini haber vermesi henüz meydana gelmemiş olayları haber verdiğine dair örneklerdir. Bu fasıl başlı başına bir kitap olup içinde sadece bu konunun işlenmesi gerekir. Bizim değindiklerimiz sadece nüktelerdir. Zikrettiğimiz hadisler bu konuda yeterli ve çoğu da sahih kaynaklar ve imamların rivayetlerindendir.

Şifa-i Şerif Tercümesi


Cübbeli Ahmet Hocamiz - Sultangazi Gayb Konulu Sohbeti
 

 
 
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9