AYET-İ KERİME
“Apaçık olan Kitab’a
andolsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz
insanları uyarmaktayız.” Duhan 2,3
HADİS-İ ŞERİF
“Berat gecesi göklerin
kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler.”
[Nesai, Beyheki, A, Münziri]
ALİMLERDEN ÖĞÜTLER
"Kur'an-ı
kerimden ve Resul aleyhisselamın hadis-i şeriflerinden sonra en kıymetli kitap,
İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat kitabıdır. Hanefi mezhebinde en mükemmel
ve en kıymetli fıkıh kitabı, İbni Abidin'in Dürrül-Muhtar haşiyesidir. Şafii’de
Tuhfet-ül-Muhtac kitabıdır."
Seyyid Abdülhakim-i Arvasi
BERAAT GECESi İLK SECDEDE YAPILACAK DUA
Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh
(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in beraat gecesi kıldığı nâfile namazın ilk
secdesinde: “Karartım da hayalim de Sana secde etti. Gönlüm sana iman
etti. İşte elim ve onunla kendi aleyhime işlediklerim.
Ey her büyük şey için kendisine umut bağlanan Büyük Allah’ım! Ey büyük!
Büyük günahları affet! Yüzüm, kendisini yaratan, kulağını ve gözünü yar(ıp
yarat)ana secde etti. Nimetlerini Sana karşı ikrar ediyorum. Büyük
günahlarımı itiraf ediyorum.
Ben nefsime zulmettim. Öyleyse beni bağışla. Zira günahları Senden başkası
affedemez. Azâbından affına sığınıyorum. Hışmından rahmetine, gazâbından rızana
sığınıyorum. Senden sana sığınıyorum. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem.
Zat’ın, pek yüce olmakta daim oldu. Sen kendini övdüğün gibisin”
dualarında bulundu.
İKİ SECEDE ARASINDA YAPILACAK DUA
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) beraat gecesi kıldığı namazda iki
secde arasında: “Ey Allâh! Bana şerden arınmış bulunan takvâ sahibi olan, kâfir
ve bedbaht olmayan bir kalp bağışla” diye dua etti.
(Beyhakî, Fadâilü’l-evkāt, no:26-29, sh:126-132; Şu‛abü’l-îmân, no:3556-3557,
5/362-365; Münzirî, et-Terğîb, no:1546, 2/124; Süyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr,
13/257-260)
İKİNCİ SECDEDE YAPILACAK DUA
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) beraat gecesi kıldığı namazın
ikinci secdesinde:
“Yâ Rabbi! Sana kardeşim Dâvud (Aleyhisselâm)ın dediği gibi diyorum.
Seyyidim için yüzümü toprağa sürüyorum. Efendimin cemâli için tüm yüzler
toprağa sürülmeye değer” diye duada bulunmuştur.
(Beyhakî, Fadâilü’l-evkāt, no:26-29, sh:126-132; Şu‛abü’l-îmân, no:3556-3557,
5/362-365; Münzirî, et-Terğîb, no:1546, 2/124; Süyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr,
13/257-260)
BU GECE DUALARLA SABAHLAMALIYIZ
Ey kardeşler! Bizler yalvarıp yakarmaya muhtacız, zira bizim günahlarımız
haddinden aşkındır. Peygamberimiz bizim için ağlarken bizim de kendimize
ağlamamız ve bu mübârek gecede hem kendimiz, hem âilemiz, hem de tüm İslam
ümmeti için dualarla sabahlamamız daha ziyade yakışır.
Allâh-u Teâlâ bu gecenin fazîleti hakkında şöyle buyurmuştur:
“Hâ! Mîm! O (hidâyet yollarını) iyice açıklayıcı Kitâb (olan Kur’ân)a yemin
olsun!
Muhakkak Biz onu (bereketi bol olan) mübârek bir gecede indirdik. Şüphesiz
Biz dâima (kullarımızı önlerindeki tehlikelerden) uyarıcılar olduk. Her
hikmetli iş onda ayrılır. Katımızdan pek önemli bir iş olarak (ki, o
geceden, bir daha seneki benzeri geceye kadar meydana gelecek ecellerin kesimi,
hacca gideceklerin yazımı, zelzeleler, yıldırımlar ve harplerin kaydı ve
bunlarla ilgili nüshalamanın başlaması bu önemli işimizin
örneklerindendir)!
MÜBAREK GECEDEN MAKSAT
Şüphesiz ki Biz dâima (kullarımıza elçiler) göndericiler olduk!
Senin Rabbinden (kullarına) büyük bir rahmet olsun için! Şüphesiz ki O (tüm
işitilenleri hakkıyla duyan) Semî’de, (yaratıkların tüm halleri dâhil olmak
üzere, bütün malumatı çok iyi bilen) Alîm de ancak O’dur!” (Duhân Sûresi:1-6)
Beydâvî, Nesefî, Hâzin ve Âlûsî (Rahimehumullâh) gibi birçok mûteber
müfessirin beyânı vechile; bu âyet-i kerîmelerde geçen mübârek geceden maksat;
bazı müfessirlere göre kadir gecesi ise de, Ikrime (Radıyallâhu Anh) ile
müfessirlerden bir cemaate göre beraat gecesidir.
KADER VE KAZALAR
Bu görüş Kur’ân’ın kadir gecesinde indirilmiş olmasıyla çelişmez. Zira bu
görüşün sahipleri indirilen şeylere âit zamiri Kur’ân’ı Kerîm’e değil de,
ilerisinden anlaşılan: “Kaderle ilgili büyük bir emr”e raci kabul
etmişlerdir.
Buna göre mana: “Biz eceller, rızıklar, zengin etme, fakir kılma, diriltme ve
öldürme gibi önemli emirlerimizi beraat gecesinde takdir edip, Cibrîl, Mîkâîl,
İsrâfîl ve Azrâîl’e bildirdik ki, bir dahaki seneye kadar kullarımız hakkında
bu hükümleri icrâ etsinler” demektir.
Ebu’d-Duhâ (Radıyallâhu Anh)ın beyanına göre Allâh-u Teâlâ
şabânın yarı gecesinde kaza ve kaderleri takdir eder, kadir gecesinde ise
bu hükümlerin yazılı bulunduğu nüshaları erbâbı meleklere teslim eder.
MELEKLERİN TAKİBİ
Zemahşerî (Rahimehullâh)ın beyanına göre; bir senelik hâdiselerin
levh-i mahfûzdan istinsâhı (kopyalanması)na beraat gecesi başlanır, kadir
gecesi bitirilir ve bu dosyalar dört meleğe tevdî edilir (ısmarlanır). Bu
nüshalar şunlardır:
1) Rızıklarla ilgili nüsha Mîkâîl (Aleyhisselâm)a,
2) Harplerle ilgili dosya Cebrâîl (Aleyhisselâm)a,
3) Zelzeleler, yıldırımlar ve yer çöküntüleriyle ilgili, bir de kulların
amellerini zapteden evrak birinci kat semânın görevlisi olan İsmâîl isimli
büyük bir meleğe,
4) Hastalıklar ve ölümlerle ilgili kayıtlar da ölüm meleğine teslim
edilir.
Beyhakî (Rahimehullâh)ın beyanına göre; kadir gecesi bir dahaki seneye
kadar Kur’ân-ı Kerîm’den indirilecek olan sûre ve âyetler takdir edilir. Beraat
gecesi ise yeryüzünün yönetimiyle ilgili meleklerin takip ettiği diğer işler
vuzûha kavuşturulur.
LEYLE-İ MÜBAREKE
Dolayısıyla: “Her hikmetli ve önemli iş, tarafımızdan pek önemli bir iş o
gece ayrılır” kavl-i şerîfinde geçen: “Her muhkem iş” tâbiri, kadir gecesiyle
ilgili olarak: “Kur’ân’ın cüzleri, sûre ve âyetleriyle alâkalı her önemli konu”
diye tefsir edilir.
Beraat gecesi hakkında ise: “Kulların rızıkları ve ecelleri gibi önemli
meseleleri” şeklinde izah edilir. (Beyhakî, Şu‛abü’l-îmân, 5/253) Bu yüzden
ulemâ: “Recebin fazîleti ilk gecesinden dolayı ilk onunda, şabânın fazîleti
yarı gecesinden dolayı ortasında, ramazanın fazîleti ise kadir gecesinden
dolayı son onundadır” demişlerdir. (Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:42)
Leyle-i mübârekeden beraat gecesinin kastedildiği görüşünü destekleyen
birçok hadîs-i şerîf ve rivâyet mevcuttur.
Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
ECELLER YAZILIR
“Eceller şabândan şabâna (belirlenip) kesilir. Hatta (beraat gecesi) adamın
ismi ölüler arasında (yazılıp) çıkmışken, o (başına geleceklerden habersiz bir
şekilde) nikâh yapar ve çocuğu doğar.” (İbni Zencüveyh, Deylemî, no:2410; İbni
Ebi’d-dünyâ, İbni Cerîr et-Taberî, 21/10; Beyhakî, Şu‛abü’l-îmân, no:3839-40;
İbni Hacer, Tesdîdü’l-kavs, 2/115; Süyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr, 13/253-254)
Râşid ibni Saîd (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şabânın yarı gecesi Allâh-u Teâlâ ölüm meleğine o sene öldürmek istediği
her canlının rûhunu kabzetmesini vahyeder (bir dahaki seneye kadar öldüreceği
canlıların isimlerini bildirir).” (Dînevrî, Süyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr, 13/254)
Ikrime (Radıyallâhu Anh): “Her hikmetli ve önemli iş o gece ayrıntılı bir
şekilde yazılır” âyet-i kerîmesinin tefsiri hakkında şöyle buyurmuştur:
“Şabânın yarısının gecesinde senenin tüm işleri kesin karara
bağlanır. Yaşayacak olanlar, ölecek olanlardan ayrılıp yazılır.
Hacca gidecekler de yazılır, artık ne onlara bir kişi ilave olunur, ne de
onlardan bir kişi eksiltilir.” (İbni Cerîr et-Taberî, 21/9-10; Süyûtî,
ed-Dürru’l-Mensûr, 13/252-253)
ŞABAN AYI VE ORUÇ
Atâ ibni Yesâr (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir. “Rasûlüllâh
(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şabân ayında tuttuğu kadar hiçbir ayda oruç
tutmazdı. Bunun sebebi de o sene ölecek olanların ecellerinin o ayda (levh-i
mahfûzdan alınıp) nüsha (kopyalanarak görevlilerine ısmar) lanmasıdır.” (İbni
Ebî Şeybe, el-Musannef, 3/103; Süyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr, 13/253)
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) şöyle demiştir.
“Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şabân ayında tuttuğu
oruçtan daha çok hiçbir ayda oruç tutmazdı. Çünkü o ayda, o sene
ölecek olanların ruhları nüsha (dosya)lanır. Hatta adamın adı ölenlerin
arasında yükseltilmişken, o düğün yapar, ismi ölenler arasında kaldırılmış olan
bir adam da hacca gider.” (İbni Asâkir, Târîh-u Dimeşk, 61/250; Süyûtî,
ed-Dürru’l-Mensûr, 13/253-254)