ZIHAR BAHSİ



ZIHAR BAHSİ
ZİHAR'IN HÜKÜMLERİ
ZİHARIN KEFFARETİ
Zihar: Kişinin, karısını kendisiyle evlenmesi haram olan herhangi bir kadına benzetmesidir.
Zihar'in Hükmü: Kötü ve asılsız bir söz olduğundan haramdır. Allah'u Teâlâ zihar yapan kocalar hakkında şöylebuyuruyor:
"İçinizde karılarını "Zihar" yapanlar bilsinler ki, kanları anneleri değildir; anneleri ancak, onları doğuranlardır. Doğrusu söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affedendir, bağışlayandır."
(Mücadele: 2)

NİSA SURESİ FAZLETLERİ


Nisa sûresi de Kur'ân-ı Kerîm'in en uzun sûrelerinden biridir. İsmet ve iffet sadefi Hazret-i Âişe'den (radıyallahü an-hâ); Hâtemü'l-Enbiyâ (sallâllahü aleyhi vesellem) buyurdular ki:



«Kur'ân'm yedi uzun sûresini —ki Nisa sûresi de onlardandır — kim öğrenip bellerse o kişi âlim sayılır.» (94)
Ay yüzlü sahâbîlerden Abdullah İbn-i Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir:
— [Nisa sûresinde beş âyet vardır ki, onlar karşıhğmda (Jünya ve dünyada olan şeylere mâlik olmak beni sevindirmez.
(94) Ahmed ibni .Hanbel



(Dünya bütün ni'metleriyle bana gelse onları dünyaya değişmem). Bu beş âyet şunlardır:

Muhafazakâr - Mehmet Şevket Eygi



1. Muhafazakarlık lafla ve edebiyatla olmaz, aksiyon ve hal ile olur. 

2. Muhafazakar, millî kimliğe ve kültüre bağlı olur, onları yaşar ve yaşatır. 

3. Muhafakarlığa karşı olan bir Kemalist, bir Komünist Osmanlıca bilmeyebilir ama bir muhafazakarın mutlaka bilmesi gerekir. Hem muhafazakarlık taslıyor, hem de bin yıllık millî yazımızı bilmiyor, bu yaman bir çelişki değil midir? (Hemen öğrenmeye başlamalı) 

4. Lise bitirmiş, üniversitede okumuş ve divan edebiyatına az da olsa vakıf değil, bu ne biçim muhafazakarlıktır. 

5. Türkiyeli bir muhafazakar Osmanlı edeb, terbiye ve görgüsüne sahip olmaya mecburdur. 

ISTIRCA´IN FAZILETI


 
Arifan Dergisi Haziran 2011

O Sabredenleri Müjdele...


 

O sabredenleri müjdele! Onlar ki, başlarına bir musibet geldiği zaman: “Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz.” derler.


وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ


Muhakkak ki biz sizi korkuyla, açlıkla ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. O sabredenleri müjdele! Onlar ki, başlarına bir musibet geldiği zaman: “Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz.” derler. (Bakara 155-156)


Bu ayet-i kerimede Müminlerin, Allah-u Teâlâ’nın hikmeti gereğince, hoşlanmayacağı bazı hâllerle karşılaşacaklarını ve o zaman Cenab-ı Hakk’ın takdirine teslimiyet gösterenlerin büyük bir mükâfata kavuşacakları açıklanmaktadır. Şimdi, ayet-i kerimede beyan buyrulan imtihan çeşitlerini teker teker ele alalım:


Muhakkak ki biz sizi korkuyla imtihan edeceğiz… Hazin tefsirinde beyan buyrulduğuna göre bu ayet-i kerimede geçen korkudan murad, düşman korkusudur. İmam Şafi ise bu korkunun “Allah korkusu” olduğunu beyan buyurmuştur.