Esma'ul Hüsna 33. İsm-i Şerif


Sapitanlar 3 - MASON ABDUH VE HEZEYANLARI

 
Muhammed Abduh miladi 1849 yılında Mısırda doğdu ve 1905’de orada öldü. O dönemde Mısır’da çıkan Vekayı’-ul-Mısrıyye gazetesinde ve El-Menar dergisinde ve El-Ahram gazetesindeki yazıları, bozuk düşüncelerini ortaya koymaktadır.
Bir müddet Beyrut’ta da faaliyette bulundu. Ehli sünnet alimleri bunun kötü maksatlarını anladığı için yüz bulamayınca Paris’e gitti. Orada İslam’a karşı mason planlarını hazırlamaya çalışan Afgani’nin çalışmalarına katıldı.
Orada “El-urvetulvuska” dergisini çıkardılar. Sonra Beyrut ve Mısır’a gelerek alınan planları uygulamaya ve genleri aşılamaya başladı ise de hidiv Tevfik Paşa hükümeti, derslerinin ve yazılarının zararlı olduğunu anlayarak onu mahkeme ve memurluklarında kullandı.
Masonları desteği ve entrikaları ile Mısır müftüsü oldu. Ehlisünnete saldırmak için iyi fırsat bulmuştu. İlk olarak Cami-ul Ezher üniversitesini ders programlarını bozmaya, gençlere değerli ilimlerin öğretilmesini engellemeye başladı. Üniversiteden birçok dersi kaldırdı. Lise ve ortaokulda okutulan kitaplar, yüksek sınıflarda okutuldu.

En'am Suresi Faziletleri

Âlemlere rahmet olan sonsuzluk neBîsi buyururlar ki:

«cEn'âm sûresi bana bir defada ve yetmiş bin melekle teşyi' edilerek indi. Teşyi' sırasmda meleklerin tesbîh ve tah-mîd avazları vardı.» (100)

Sahâbîler saraymm sultanlarmdan Abdullah -ibn-i Mes'-ûd (radıyallahü anh) den; ResûlüUah (sallâllahü aleyhi ve-^ sellem) şöyle buyurdular:
«Kim sabah namazını cemâatle kılar ve namazı kıldığı yerde oturarak En'âm sûresinin başından üç âyet okursa, Allah bu sayede (ona) yetmiş melek* görevlendirir. Bunlar kıyamete kadar Allah'ı tesbîh (ve tenzih) ederler ve o kişiye de istiğfarda bulunurlar.» (101)

Muhkem – Müteşâbih Ayetler Ve Tevili

Kur’an-ı Kerim ayetlerinin bir kısmı herkesin anlayabileceği bir şekilde (muhkem), bir kısmı da herkesin anlamayacağı bir şekilde (müteşâbih) idi. Kur’an-ı Kerîm’de muhkem ve müteşâbih ayetlerin varlığına işaret eden bizzat yine Kur’an-ı Kerîm’in kendisidir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:

“(Habibim) sana kitabı indiren O’dur. Ondan bir kısım ayetler muhkemdir ki bunlar Kitab’ın anası (temeli)dir. Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir. İşte kalblerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına göre) Onun te’viline yeltenmek için Onun müteşâbih olanına tabi olurlar. Hâlbuki Onun te’vîlini Allah Teâlâ’dan başkası bilmez. İlimde yüksek payeye erenler ise, “Biz O’na inandık. Hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bunları) salim akıllardan başkası iyice düşünmez.”1