Nurun Nübüvvet Duası


 
Nurun Nübüvvet Duası (Işığın Peygamberi Duası) büyük bir nimet olarak bilinir.Çeşitli amaçlar ve ilahi güç için okunur.

Kara büyü,büyücülük,büyü,şantaj,zehir,kötü rüya ve nedeni bilinmeyen garip hastalıkları önler.
Kıskançlık ,aldatma veya hıyaneti önlemek için de nurun nübüvvet duası okunur.

kalem suresi 51-52 neml suresi 16.ayet Buruç 15.ayet Yasin 70.ayet İsra 81.ayet ve saffat suresi 180. 181. ve 182.ayetlerinden oluşmaktadır.


Efendimiz ( s.a.v )sabah camide ibadet ederken bu duayı Cebrail a.s dan teslim almıştır.

Cebrail a.s Peygambere şöyle dedi: "Ben Nuru Nübüvvet duasını getirmek için Allah tarafından gönderildim."

Ayrıca tüm günahlar ( büyük günah şirk hariç) bu dua sayesinde Allah af eder.

Allah tarafından Cebrail aracılığı ile Peygamber Efendimiz (s.a.v ) e gönderilmiştir.
Bu dua Allah'ın hediyesidir.


Nübüvvet namazını da peygamberimiz s.a.v öğretmiştir.Bu hem zenginlik amaçlı hem de büyü,büyücü,sihir,nazar ve hastalık tedavisi için okunan büyük bir şifadır.
İmam Hasan ve İmam Hüseyin bu koruyucu duayı okumuşlardır.

Nurun Nübüvvet anlamı Işığın, kehanetin peygamberi demektir.

Nübüvvet Duası Arapça Okunuşu



Latince Okunuşu

Erba´in-i İdrisiyye 2. İsm-i Şerif


Kimler Şehittir?



بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

 

1) Allah Yolunda Öldürülen Şehittir

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabelere:

−‘Sizler kendi aranızda kimi şehit sayıyorsunuz?’ dedi.

Sahabeler:

−Ey Allah’ın Rasulü! Allah yolunda öldürülen kimse şehittir, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−‘Şüphesiz o zaman ümmetimin şehitleri az olur.’

Sahabeler:

−Onlar kimlerdir ey Allah’ın Rasulü deyince? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah yolunda öldürülen şehittir. Allah yolunda ölen de şehittir. Taun’dan (Veba’dan) ölen şehittir. Karın hastalıklarından ölen şehittir. Suda boğularak ölen şehittir’ buyurdu.”

Müslim 1915/165, Ahmed 522, İbni Mace 2804 Hâkim 2/159, Beyhaki

2) Allah Yolunda Ölen Şehittir

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Herkim Allah yolunda (evinden) çıkar da ölür ya da öldürülürse o kimse şehittir. Devesi ya da atı düşürür (boynu kırılırsa) yahut bir yer haşeratı onu sokarsa ya da yatağı üzerinde Allah’ın dilediği herhangi bir şekilde ölürse şüphesiz ki o kimse şehittir ve muhakkak onun için cennet vardır’ buyurdu.”

Ebu Davud 1/391, Hâkim 2/78, Beyhaki 9/166

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘…Allah yolunda ölen şehittir…’ buyurdu.”

Müslim 1915/165, Ahmed 522, İbni Mace 2804, Hâkim 2/159, Beyhaki

3) Tâun (Veba) Hastalığından Ölen Şehittir

Muhammed Esed ve Kur’an Mesajı isimli Meâl-Tefsiri

Değerli okuyucular! “Sonradan müslüman oldu.” görülen niceleri var ki, aslında müslüman olmadığı halde öyle görünmüşler. Onlar Müslüman görünmeye mecburdurlar, çünkü vazifelidirler. Esed’in müslüman olmadan yaptığı yolculuklar, insanın aklına böyle şeyler getiriyor. Sanki İslâm âlemine hususi olarak gönderilmiş…
Kur’an Mesajı” isimli eser Muhammed Esed’e ait. Eser hakkında bilgi vermeden önce, kısaca eserin sahibini tanıyalım.
Yahudi bir ailenin çocuğu olan Muhammed Esed, Ukrayna’nın Lvov şehrinde 1900 yılında doğdu. Anne tarafından dedesi bir Yahudi hahamı idi. Ailesinden husûsi bir Yahudilik eğitimi aldı.
Öyle ki, 13 yaşında İbrâniceyi su gibi biliyor, Tevratı ve Yahudiliğe ait diğer kitapları rahatça okuyordu.
Esed 14 yaşındayken âile Viyana-dadır. 20 yaşına gelen Esed, Viyana’yı terk ederek Prag’a, oradan da Berlin’e geçer. Orada film yönetmenliği ve senaristlik yapar. United Telegrabt adlı ajansta muhabir olur.
Dayısının daveti üzerine âni bir kararla Kudüs’e gider. Oradayken, birçok gazeteyle yazışma sonucu, Frankfurter Allgemeine Zeitung’un, Yakındoğu muhabiri olur.
Derken, Kudüs’ten Kâhire’ye gider. 23 yaşında tekrar Kudüs’e döner. Oradan Amman’a geçer. Amman’da Emir Abdullah ve danışmanı Rıza Tevfik’le tanışır. Rıza Tevfik, Sultan Abdülhamid’e karşı çıkanlardan olup meşhur masonlar-dandır.
Oradan Şam’a geçer. Devamla Bursa, İstanbul, Sofya, Belgrat üzerinden Frankfurt’a gider. Berlin’e gidiş gelişleri olur.
24 yaşındayken, Frankfurter Allgemeine Zeitung tarafından tekrar Doğu’ya gönderilir. Port Said üzerinden Kâhire’ye geçer. Ezher şeyhi Mustafa Merâğî ile tanışır. O senelerde Ezher Üniversitesi’nin kâmilen masonların elinde olduğunu hatırlatalım.
Kâhire’den Ürdün’e geçer. Birkaç kere Şam, Trablus, Beyrut arasında gidip gelmeleri olur. Sonra İran’a, Kürdistan’a ve Afganistan’a gider. (Burada kullandığımız “Kürdistan” kelimesi lütfen yadırganmasın. Çünkü, bu kelime bize ait değildir. Kendisinden bahsedeceğimiz eser, İşaret Yayınları tarafından 1999’da basılmış olup, Yeni Şafak Gazetesi tarafından okuyucularına verilmiştir. Eserin önsözünde Muhammed Esed hakkında bilgi verilmiş. “Kürdistan” kelimesi de orada geçiyor. Biz de orada okuduğumuzu olduğu gibi aktarıyoruz.)
Esed 26 yaşındadır. Herat, Merv, Semerkant, Buhâra ve Taşkent üzerinden Moskova’ya gider. Oradan da Avrupa’ya geçer ve evlenir. Berlin’e yerleşir. Çalıştığı gazeteden ayrılır ve yeni gazetelerle anlaşır. Bu sıralarda karısıyla beraber müslüman olduğunu açıklarlar. 27 yaşında karısıyla beraber yine seyahata çıkar, fakat bu sefer hacca giderler.
Karısı bilinmeyen bir sebeple Mekke’de ölür. Aynı yıl Kral Abdülaziz ile tanışır. Orada tekrar evlenir ve Medine’ye yerleşir. Burada tarih ve tefsir çalışmasına başlar. Arabistan’da ancak 32 yaşına yani 1932’ye kadar kalır. Daha fazla Arabistan’da kalmaz. Devamlı gezer. Afrika’da Şeyh Sünûsî ile de tanışır.