Mevlîd-i Şerif




Mevlit ; Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir.
Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır

Malumunuz olduğu vechile Alemlere Rahmet Nur Muhammed Mustafa’nın (Sallellâhü Aleyhi ve Sellem) dünyaya teşrif buyurmuş oldukları Meclid Gecesi’dir. Bu gece hakkında İmam Kettani (Rahimehullah) şöyle buyuruyor:
“Mevlid gününün ve gecesinin şerefi ve kıymeti çoktur. Kendisine tabi olanlar için kurtuluş vesilesi olan Peygamber Efendimiz’in (Sallellâhü Aleyhi ve Sellem) doğumu için sevinmek cehennem azabının hafiflemesine sebep olur. Bu geceye hürmet etmek ve sevinmek bütün senenin bereketli olmasına sebep olur. Mevlid gününün fazileti Cuma günü gibidir. Cuma günü cehennem azabının durdurulduğu hadis-i şerif ile bildirilmiştir. Bu günde olduğu gibi, Mevlid gününde de kullara azap yapılmaz. Mevlid geceleri Müslümanlar sevindiğini göstermeli, çok sadaka vermeli ve davet edildiği ziyafetlere gitmelidir.”
Âlimlerin bir kısmı şöyle rivayet etmektedir:

Kadir gecesinin bin aydan daha faziletli olması, o gecede Kur’an-ı Kerim’in indirilmiş olması sebebi iledir. Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’e (Sallellâhü Aleyhi ve Sellem) indirilmiştir. Peygamber Efendimiz (Sallellâhü Aleyhi ve Sellem) gönderilmemiş olsaydı Kur’an-ı Kerim de indirilmemiş olacak ve Kadir Gecesi diye bir gece de olmayacaktı. Kur’an-ı Kerim’in o gece inmesine sebep olan zat dünyaya gelmeseydi Kadir Gecesi diye bir gece de olmayacaktı.

Cübbeli Ahmet Hoca - Mevlid-i Serif Sohbetleri

Cübbeli Ahmet Hoca | Mevlid Kandili | 14 Şubat 2011 | Mescid Sohbeti‎
 
 
Mevlid Kandili (25-02-2010)

KASİDE-İ BÜRDE ARAPÇA VE TÜRKÇE





Sapitanlar 7 - ABDULVEHHAB VE VEHHABİLİK






Arap krallarının, vesile ederek Osmanlı’ya düşmanlığa fırsat buldukları, diğer mezheplere mensup beldeleri işgal ettikleri, yağma ettikleri, insanlarını katlettikleri VEHHABİLİĞİN temel inançları konusunda bilgi edineceğiz. Abdülvehhab’ı ve inanç sistemini okuduktan sonra BİR İNGİLİZ CASUSUSN İTİRAFLARINI okuyarak, bu mezhebin İngilizler tarafından nasıl kurulduğunu ve yayıldığını anlayabilirsiniz.

MUHAMMED B. ABDÜLVEHHAB

İbn-i Teymiyye’in görüşlerini genişletip geliştirerek O’nun tenkid ettiği bazı fiilleri küfrü mucib hatta şirk addetmiş olan (İzmirli İsmail Hakkı – Yeni İlm-i Kelam eserinden) Abdulvehhab, 1703 tarihinde Necid bölgesinde küçük bir kasaba olan Uyeyne köyünde doğmuştur. (Eyüp Sabri – Tarih Vehhabiyan eserinde)
Ailesi Hanbeli fıkhı üzerinde pek çok alim yetiştirmiş ola Beni Temim kabilesine mensuptur. Babasının adı Muhammed olduğundan Muhammed bin Abdulvehhab diye anılır. İbni Teymiyye’nin görüşlerini kendi adıyla “Vehhabilik” suretinde anılmasına sebep olacak bir şekilde siyaset arenasına intikal ettirerek geliştirmiş olan Abdulvehhab, ilk dini bilgileri Uyeyne kadısı olan babasından almıştır. Daha sonra Mekke ve Medine’de de muhtelif hocalardan ders almış bulunan Abdülvehhab, Eyüp Sabri Bey (Paşa)’ya göre O, daha tahsilinin başlangıcında bilahare izhar edeceği zemin buluncaya kadar ketum davranmıştır. (Eyüp Sabri a.g.e 33)

Bu fırsatı tahsilini ikmal ettikten sonra gittiği Basra’da bulmuş, fakat gördüğü aksülamel üzerine buradan uzaklaştırılmıştır. Tekrar Necid’de babasının vazifeli bulunduğu Hureymila’ya döndü. O’nun ölümü üzerine bazı dini tavırları şirk olarak vasıflandırmaya başlamış bundan dolayı ölümle tehdid edilmesi üzerine doğum yeri olan Uyeyne’ye dönmüştür. Burada da aynı sapık fikirleri yaymaya başlamış hatta Müyselemetü’l Kezzab adıyla bilinen ve Hazreti Ebubekir’in hilafet devrinde peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmış bulunan sapıkla yapılmış olan muharabelerde vefat etmiş olan sahabelerin kabirlerini yıktırması üzerine halkın büyük ölçüde aksülameliyle karşılaşmış ve bu sebeple 1745 tarihinde Suud ailesinin hâkimiyetindeki Dir’iyye bölgesine gidip yerleşmiştir. Bu hareket O’nun hayatında büyük bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Zira sapık fikirleri için Suud ailesinden büyük bir desteğe mazhar olmuştur.

Bugünkü Suudi Arabistan Devleti’ni kuran Muhammed Bin Suud ile akrabalık tesis eden Abdülvehhab, onların sağladığı siyasi destekle büyük ölçüde fikirlerini yaymak fırsatı bulabilmiştir. Zira Suudlar, artık inkıraz alameti başlamış olan Osmanlı Devleti’nden ayrılarak müstakil olmak hususunda bir fikre meyletmiş bulunuyorlardı. Böyle bir zamanda Abdülvehhab’ın fikirleri Osmanlı’ya isyan için mükemmel bir kılıf olabilirdi. Zira bu fikirleri kabullenmek Osmanlı Devleti ve O’nun memurlarının “müşrik” addedilmesine müncer olacak ve bu da onlara itaatten vazgeçerek isyan için haklı bir sebep teşkil edecekti.

TASAVVUF DÜŞMANLIĞI