A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
İNSANIN YARATILIŞI - ÜREMESİ
O, İnsanı Alak'tan yarattı.
“Alak”kelimesi
çoğuldur. Müfredi “Alakatün” dür. Alak kelimesi diğer ayetlerde müfred olarak
geçmiştir. [1][231]
Kuran’da yalnız bu sürede çoğul olarak kullanılmıştır. Buna sebep olarak, iki
ihtimal ileri sürülmüştür.
l- Kendinden önce geçen ayetin
sonundaki (Halaka) kelimesi ile uyum sağlaması için,
2- Ayette geçen “el-İnsan” kelimesi
"cinsi" ifade ederek çoğuldur; eşitlik olsun diye, o da cem' olarak
kullanılmıştır.[1][232]
Kur'an-ı Kerîmin değindiği temel
konulardan biri de yaratılış konularıdır. Bizleri ve yaptığımız işleri yaratan [1][233]
yüce Allah, bizim vakıf olmadığımız birçok şeyleri de yaratmıştır.[1][234]
Kur'an-ı Kerîmde, yaratılış
olaylarını incelemek ve araştırmakla yükümlü olduğumuzu bildiren ayetler
vardır.
" De ki: Yeryüzünde gezin,
bakın yaratmağa nasıl başladı..? [1][235]
Yaratma ifadesi Kuran’da değişik
kelimelerle zikredilmiştir. Bunlar: “Halaka-Enşee-Ceale-Fatara-Bedea” gibi
kelimelerdir. Bunların içinde “Halaka” fiili, değişik kelimelerle en fazla
zikredilenlerden biridir.
Mesela: ”Halaka” fiili 64 defa,
“Halakaküm” fiili 16 ve “Halakna” olarak ta 24 defa zikredilmiştir. [1][236]
M. Esed’in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar
BELÇİKALI mühtedi Müslümanlardan Abdülaziz kardeşimizden bizzat dinledim: Şu
anda tam tarihini hatırlamıyorum, 1975 veya 1977’de olacak, hacca gitmiş,
dönüşte bazı İslâm ülkelerine de uğramış. Tanca’da meşhur Muhammed Esed’i de
ziyaret etmiş. Bu zat Avusturyalı bir Yahudi iken ihtida eden çok zekî, çok
kültürlü, çok ziyalı (aydın) bir kişidir; Arapça dahil olmak üzere beş altı
lisan bilirdi. Bizde daha ziyade, İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen Kur’ân meâli
ve tefsiri ile tanınır.
Muhammed Esed, Tanca’da bahçe içinde bir villada yaşıyormuş. Abdülaziz ve yanındakiler kaşane gibi evde hazretin üçüncü hanımını görmüşler. Amerikalı bir hanımmış, dekolte kıyafetliymiş, elinde bir sigara ağızlığı varmış, misafirleri görünce “Hello!..” demiş.
Belçikalı mühtedi dostum, büyük ve tanınmış bir İslâm mütefekkirinin (düşünürünün) hanımının kıyafetinden rahatsız olmuş; bize taaccüp ve üzüntü ile bahs etmişti.
Muhammed Esed, rahmet-i Rahman’a kavuşmuş bulunuyor. Aleyhinde konuşmak istemem. Lâkin İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen ve epey “sükse” yapan Kur’ân meâli ve yorumu hakkında Müslüman kardeşlerimi uyarmak isterim.
Beyan dergisinin 47’nci sayısında (Ocak 2003) Ahmet Tekin imzasıyla bir makale yayınlanmış, bunda Esed’in kitabı tenkit edilmişti. Bu tenkitler üzerine Yeni Şafak gazetesinde Sami Hocaoğlu takma adıyla Mustafa İslamoğlu, Esed’in müdafaasına soyunmuş, yedi gün boyunca Ahmet Tekin’in, Esed’i tenkit eden bendenizin, tefsir profesörü Suat Yıldırım’ın haksız olduklarını iddia etmişti.
Esed’in Kur’ân meâl ve yorumu “Kur’ân Mesajı” adını taşıyor. Bir gazete tarafından Ramazan’da okuyucularına dağıtıldığı için hayli yayılmıştır.
Önce bu kitabın İngilizce aslı ile ilgili bilgi vereyim:
Muhammed Esed, Tanca’da bahçe içinde bir villada yaşıyormuş. Abdülaziz ve yanındakiler kaşane gibi evde hazretin üçüncü hanımını görmüşler. Amerikalı bir hanımmış, dekolte kıyafetliymiş, elinde bir sigara ağızlığı varmış, misafirleri görünce “Hello!..” demiş.
Belçikalı mühtedi dostum, büyük ve tanınmış bir İslâm mütefekkirinin (düşünürünün) hanımının kıyafetinden rahatsız olmuş; bize taaccüp ve üzüntü ile bahs etmişti.
Muhammed Esed, rahmet-i Rahman’a kavuşmuş bulunuyor. Aleyhinde konuşmak istemem. Lâkin İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen ve epey “sükse” yapan Kur’ân meâli ve yorumu hakkında Müslüman kardeşlerimi uyarmak isterim.
Beyan dergisinin 47’nci sayısında (Ocak 2003) Ahmet Tekin imzasıyla bir makale yayınlanmış, bunda Esed’in kitabı tenkit edilmişti. Bu tenkitler üzerine Yeni Şafak gazetesinde Sami Hocaoğlu takma adıyla Mustafa İslamoğlu, Esed’in müdafaasına soyunmuş, yedi gün boyunca Ahmet Tekin’in, Esed’i tenkit eden bendenizin, tefsir profesörü Suat Yıldırım’ın haksız olduklarını iddia etmişti.
Esed’in Kur’ân meâl ve yorumu “Kur’ân Mesajı” adını taşıyor. Bir gazete tarafından Ramazan’da okuyucularına dağıtıldığı için hayli yayılmıştır.
Önce bu kitabın İngilizce aslı ile ilgili bilgi vereyim:
SKANDAL “İSLAM’DA REFORM” TOPLANTISI – HADİS AYIKLAMA ÇALIŞMALARI
Ali Eren Hocaefendi
internette köşesinden kıyısından bilgiler bulunan İslama İhanet toplantısını
deşifre etti, okuyanların adeta kanları dondu. İşte Arifan Dergisinde, Ali Eren
Hocaefendi’nin toplantıyı deşifre ettiği yazısı:
Değerli okuyucular!
Bu makalede “Bu kadarı da olmaz” dedirten şok edici bilgilerle karşılaşacak ve şoke olacaksınız. Baştan uyaralım, hazırlıklı olunda şokunuz çok şiddetli olmasın. İşte hayretten küçük dilinizi yutacağınız o gerçek:
Bu makalede “Bu kadarı da olmaz” dedirten şok edici bilgilerle karşılaşacak ve şoke olacaksınız. Baştan uyaralım, hazırlıklı olunda şokunuz çok şiddetli olmasın. İşte hayretten küçük dilinizi yutacağınız o gerçek:
Sene 1994, Aylardan nisan
Yer: Bursa, Gölüferah Oteli…
“Kur’an Vakfı”nın tertiplediği bir toplantı yapılıyor.
Konu: Dinde ıslahat (düzenleme) yapılması
Yer: Bursa, Gölüferah Oteli…
“Kur’an Vakfı”nın tertiplediği bir toplantı yapılıyor.
Konu: Dinde ıslahat (düzenleme) yapılması
İslam dini bozuk
veya bozulmuş da yahut 1400 senedir hiç düzgün olmamış da bu toplantıdaki zevat
düzeltecekmiş.
Toplantıyı yöneten
eski Diyanet İşleri Başkanlarından Süleyman Ateş. Toplantıya katılanlar ise
aşağıda bazılarının isimlerini vereceğim Türkiye’nin kalburüstü ilahiyatçıları.
ÜÇGEN
ÇİZİP ÜÇE BÖLDÜLER
Önce tahtaya, sivri ucu yukarıya bakan bir üçgen çiziyorlar. Sonra üçgenin içinde yatayına aralıklarla iki çizgi çizip üçgeni yatayına üçe bölüyorlar.
Önce tahtaya, sivri ucu yukarıya bakan bir üçgen çiziyorlar. Sonra üçgenin içinde yatayına aralıklarla iki çizgi çizip üçgeni yatayına üçe bölüyorlar.
En üstteki bölme K
yani Kur’an ve Kur’an ilimleri
İkinci bölme S/ sünnet yani Hadis ve Hadis İlimleri
En alt bölme F yani Fıkıh ve usül-ü Fıkıh
İkinci bölme S/ sünnet yani Hadis ve Hadis İlimleri
En alt bölme F yani Fıkıh ve usül-ü Fıkıh
Peki, ne yapmak
istiyorlar? Yukarıda dediğim gibi (kendilerince) bozuk olan İslam dininde
ıslahat (düzeltme) yapmak istiyorlar. İslamı düzeltmeye düzeltecekler de acaba
önce bu üçün hangisinden başlasalar?
Esas ıslahatı
kendilerinde, kendi kalplerinde olması icap ettiğinin farkında olmayan bu
güruh, ellerine almış satırı, İslamın üç ana maddesi olan Kur’an, hadis ve
fıkhı parçalamaya başka bir ifadeyle, yok etmeye azmü cezmü kasdetmişler.
Kendilerine sorsanız, İslam bozulmuş da kendileri onu orijinal haline getirecekler. Din esas mecrasından çıkmış da bunlar ameliyat edip düzeltecekler.
Kendilerine sorsanız, İslam bozulmuş da kendileri onu orijinal haline getirecekler. Din esas mecrasından çıkmış da bunlar ameliyat edip düzeltecekler.
Düzeltme kararında
hepsi hemfikir de, dedik ya acaba hangisinden başlasalar?
Bir gurup önce fıkıhtan başlayalım diyor. Bir gurup sünnetten/hadisten, diğer bir gurup da Kur’an’dan başlamak fikrinde.
Bir gurup önce fıkıhtan başlayalım diyor. Bir gurup sünnetten/hadisten, diğer bir gurup da Kur’an’dan başlamak fikrinde.
Biliyorum,
içinizden “Bunlar delirmiş mi?” diyorsunuz.
Hayır delirmemişler. Ama bunlarınki hırs. Bu hırsın ne çeşit bir hırs olduğunun
ismini de varın siz verin. Birinci guruptan yani önce fıkhı ele alalım
diyenlerden başlayalım.
Bu ilahiyatçıların
gayeleri, 1400 senelik usül-i fıkıh/ İslam fıkhının kaidelerini ve bizzat
fıkhın kendisini ellerinin arkasıyla itip kendileri yeni bir fıkıh usulü ortaya
koymak.
– O toplantıdakiler
gibi ilahiyatçı değilse de Mustafa İslamoğlu da aynı şeyleri söylüyor. “yeni
bir fıkıh usulü ortaya koymamız lazım” diyor. Bunun manası “İslam fıkhının
canına okumamız lazım” demektir. Yine İslamoğlu “başkalarının ürettiği fıkhı
tüketmektense kendimiz fıkıh üretmeliyiz” diyor. Başkaları dediği dört mezheb
imamları… (Ali Eren Hoca bu kısmın devamında İslamoğlu’nun çorap üzerine mesh
verilmesine cevaz vermesini örnek gösteriyor)
HADİSLERİ
HALLETMEK
Diğer bir gurup ise önce sünneti halletmek düşüncesinde. Diyorlar ki: “hadislerin sahih/doğru zannedilenleri bile şüpheli. Akla, maslahata hatta (haşa, yüz bin kere haşa) Kur’an’a uymayanı var. Sonra, uyulması gerekn sünnetle, gerekmeyeni de ayırmak lazım.”
Diğer bir gurup ise önce sünneti halletmek düşüncesinde. Diyorlar ki: “hadislerin sahih/doğru zannedilenleri bile şüpheli. Akla, maslahata hatta (haşa, yüz bin kere haşa) Kur’an’a uymayanı var. Sonra, uyulması gerekn sünnetle, gerekmeyeni de ayırmak lazım.”
Kaydol:
Yorumlar (Atom)




