Ferec Duasi (Kurtulma Duasi)
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Peygamber Efendimiz (SAS) Gaybı Bilir mi?
Gaybi haberlerden
ve ileride olacak olaylardan haber vermesi, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve
Sellem)’in mucizelerindendir. Bu konuda varid olan Hadis-i şerifler, dibine
ulaşılamayan ve nihayetine erişilemeyen bir okyanus gibidir. İşte bu mucizeler,
onu nakleden ravilerin çokluğundan, varid olan haberlerin Peygamber (Sallâllâhu
Aleyhi ve Sellem)’in gaybe muttali olduğunu ifade eden manada ittifak
ettiğinden dolayı, bizlere kesinlik ifade eden tevatür yoluyla gelmiş, diğer
mucizeler kabilindendir.
Bana, Ebu Bekir Muhammed bin Velid el-Fihri→ Ebu Ali Tusteri→ Ebu Ömer el-Haşimi→ Lü'lü→ Ebu Davud→ Osman bin Ebu Şeybe→ Cerir→ A’meş→ Ebu Vail, senedi ile Huzeyfe (r.anh)'tan rivayet ettiği hadiste o şöyle anlatıyor: Birgün Rasulullah (Sallâllâhu aleyhi vesellem) kalktı ve bizlere hitap etti. O günden, kıyamet gününe kadar olacak olaylardan anlatmadığı hiçbir şey bırakmadı. Bu anlatılanları ezberleyen ezberledi, unutan unuttu. İşte şu arkadaşlarım anlatılanları biliyorlar. Zira bir adamın, kendisinin yanında olmayan bir kişinin yüzünü unutup sonra onu gördüğünde onu hatırlaması gibi, ben de bu anlatılanlardan birisi vuku bulduğunda, onu biliyorum.
Huzeyfe şöyle devam ediyor: "Bilmiyorum, arkadaşlarım bu anlatılanları unuttular mı ya da Allah-u Teâlâ tarafından unutturuldular mı? Allah'a yemin olsun ki, Rasulullah (Sallâllâhu aleyhi vesellem) kıyamet gününe kadar fitne koparacak ne kadar kişi ve onların, sayıları üç yüz veya daha fazla olan yandaşları varsa hepsinin ismini, babasının ismini ve kabilesinin ismini zikretmiştir.Ebu Zer (r.anh) anlatıyor: "Rasulullah (Sallâllâhu aleyhi vesellem) bizleri terk ettiğinde, havada uçan kuşa kadar her şeyden bizlere bir bilgi vermişti."
Peygamber
(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in ashabına bildirdiği ümmetinin düşmanları
üzerlerine galip gelecekleri, Mekke'nin fethi, Beytü-l Makdis, Yemen, Şam ve
Irak'ın fethini vaad etmesini, Güvenliğin sağlanacağı, öyle ki bir kadının
Kufe'den, Mekke'ye Allah korkusundan başka bir korkusu olmadan yolculuk
yapacağı, Medine'de savaş yapılacağı, (Bir rivayette Medine'nin virane haline
geleceği) Bir gün sonra Hayber'in Ali (r.anh) komutasıyla fethedileceği, Allah
Teâlâ'nın ümmetine vereceği dünya nimetlerini ve onların Kisra ve Kayser'in
hazinelerini bölüştüğünü, ümmetinin arasında meydana çıkacak fitneler,
ihtiraflar, sapkınlıklar ve kendilerinden öncekilerinin gittiği yoldan
gideceklerini, ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağından, onlardan sadece bir
fırkanın kurtulacağını, onların döşekleri olacağından, sabahleyin bir elbise
akşamları başka bir elbise giyeceklerini, yiyecek dolu kapların biri gidip biri
geleceğinden ve evlerini Kâbe'yi örttükleri gibi örtecekleri gibi, gaybi
haberleri, sahih kaynak sahipleri ve imamlar kitaplarında tahriç etmişlerdir.
Sonra Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hadisin sonunda şöyle buyurdu: "Sizin bugünkü haliniz o günden daha hayırlıdır" Onlar böbürlenerek yürüdükleri zamanda, Fars ve Rum kızları onlara hizmet ettiği zamanda Allah Teâlâ onların arasına düşmanlık verir ve onların şerli olanlarını hayırlı olanları üzerine musallat eder.
Sonra Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hadisin sonunda şöyle buyurdu: "Sizin bugünkü haliniz o günden daha hayırlıdır" Onlar böbürlenerek yürüdükleri zamanda, Fars ve Rum kızları onlara hizmet ettiği zamanda Allah Teâlâ onların arasına düşmanlık verir ve onların şerli olanlarını hayırlı olanları üzerine musallat eder.
(Peygamber (Sallâllâhu aleyhi vesellem)’in haber verdiği gaybi haberlerden bazıları) ümmetinin Türklerle, Hazarlarla ve Rumlarla savaşması, Kisra'nın ve Farslıların ortadan kalkacağı, ondan sonra Kisra ve Farslıların gelmeyeceği, Kayser'in gideceği ve ondan sonra Kayser'in gelmeyeceği haberleridir. Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Rumların kıyamete kadar asırlık devletlerle devam edeceğini, (şöyle ki onların bir kralı helak olsa da peşine başka bir kral bırakacağı) İnsanların en hayırlılarının önde gideceğini, zamanın hızlı geçeceğini, ilmin kalkacağını, fitnelerin ve toplu ölümlerin ortaya çıkacağını haber vermiştir. Şöyle buyurdu (Sallallahu aleyhi vesellem) "Yaklaşan şerden Arapların vay ha-line..!
Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) için yeryüzü dürülerek ona doğusu ve batısı gösterilmiş ve ümmetinin mülkünün oralara kadar ulaşacağı bildirilmiştir. Ve böylede olmuştur. Ümmeti Muhammed’in mülkü hiçbir ümmetin sahip olamadığı kadar doğunun en uzak noktası Hindistan'ın bir ucundan batıda kendisinden sonra yerleşim olmayan Tanca sahillerine kadar uzanmıştır. Kuzey ve güney yönlerinde ise bu kadar ilerleyememiştir. (Zira hadisi şerifte Doğu ve Batı buyrulmuş, Kuzey ve Güney denilmemiştir.) Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Garb ehli kıyamete kadar doğruluk üzerine kalacaklardır." İbn-i Medini hadisteki "garb ehlinin" Araplar olduğunu söylemiştir. Zira Araplar kendilerine ait bir özellik olan "garb" adındaki kova ile su içerlerdi. Bir başkası ise kast edilenin "Mağrib ehli olduğunu söylemiştir. Nitekim hadiste de Mağrib ehline bu manada övgü gelmiştir. Ebu Ümame'den gelen başka bir rivayette: "Ümmetimden bir gurup her daim doğruluk üzerine olacak, düşmanlarına galip olacaklardır. Allah'ın hükmü onlara gelene kadar onlar bu hal üzeredirler" buyurdu. "Ya Rasulallah onlar nerededirler?" diye sorulunca, "Beytü-l Makdis'tedir" diye cevap verdi.
Beraat Kandili
Cenab-ı Hak buyuruyor:
'Apaçık kitaba yemin olsun ki, Biz
Kur'an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. O mübarek
gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir...'(Duhan,
44/1-4)
Ayette geçen, 'mübarek gece'den maksat; Berat gecesidir. Kur'ânın bu gecede, Yedinci semadan dünya semasına
indirildi. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamber Efendimize indirilmeye
başlandı.
Bu gecenin, dört adı vardır.
"Mübarek gece", "Berae gecesi" "Sakk gecesi",
"Rahmet gecesi". Ve denildi ki bununla Kadir Gecesi arasında kırk gün
vardır. Berae ve Sakk gecesi denilmesi hakkında da denilmiştir ki, haraç
tamamen alındığı zaman beraetlerini (temize çıkmalarını) dile getiren bir sened
yazıldığı gibi, Allah Teâlâ da bu gece mümin kullarına beraet yazar. Ve
denilmiştir ki bu gecede beş özellik vardır:
Bu gecenin beş özelliği vardır:
1) Bu gecede önemli işlerin seçimi
ve ayırımı yapılır.
2) Bu geceyi ibadetle geçirenlere
yardımcı olması amacıyla Allah tarafından melekler gönderilir.
3) Bu gece bağışlanma ve af
gecesidir.
4) Bu gecede yapılan ibadetlerin
fazileti çok büyüktür.
5) Bu gecede Peygamberimize şefaat
yetkisinin tamamı verilmiştir. Bu yetkinin üçte biri Şaban'ın onüçüncü
günü, üçte biri Şaban'ın ondördüncü günü, geri kalan üçte biri de Şaban'ın
onbeşinci günü verilmiştir.
Hazreti Âişe (ranha) bu gecenin
fazileti hakkında şunları anlatıyor:
Günün birinde Hazreti Peygamber
yanıma girdi. Elbisesini çıkardı. Aradan zaman geçmeden tekrar giyindi. Bunun üzerine
beni şüphe, kıskançlık sardı. Ortaklarımdan birinin yanına gidecek sandım ve
peşini takip ettim. Medine’nin kabristanı olan Bakîu’l-Garkad’da kendisine
eriştim. Mü’minlere ve şehidlere istiğfar ve dua ediyordu. Kendi kendime: ‘Anam
babam sana feda olsun! Sen Rabb’ının rızası uğrunda, ben ise dünya peşindeyim!’
diyerek döndüm. Soluk soluğa eve girdim. Arkamdan da Resülüllah (sav) girdi.
-Neden böyle hızlı nefes
alıyorsun?’ dedi.
Ben,
-Anam babam uğruna feda olsun. Yanıma gelip elbisenizi çıkardıktan sonra tekrar giyindiniz, beni kıskançlık tuttu. Ortaklarımdan birinin yanına gideceğinizi zannettim. Nihayet sizi kabristana giderken gördüm, dedim.
-Anam babam uğruna feda olsun. Yanıma gelip elbisenizi çıkardıktan sonra tekrar giyindiniz, beni kıskançlık tuttu. Ortaklarımdan birinin yanına gideceğinizi zannettim. Nihayet sizi kabristana giderken gördüm, dedim.
Resul–ü Ekrem,
-Resülüllah sana haksızlık edecek
diye mi korkuyorsun?’ dedi.
Ardından Cibril geldi ve şöyle
dedi:
-Bu gece Şa’bân’ın on beşinci
gecesidir. Cenabı Hak bu gecede Benî Kelb kabilesi koyunlarının sayısı kadar
kimseyi cehennemden âzâd eder. Fakat bu gece Allah; müşriklerin, kincilerin,
akrabalarıyla münasebeti kesenlerin, hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların,
ana ve babalarına isyan edenlerin, içki düşkünlerinin yüzlerine bakmaz.
Resul–ü Ekrem, elbisesini çıkardı.
-Bu gece ibadet etmeme müsaade eder misiniz? buyurdu.
-Evet, sana anam babam feda olsun, dedim.
Peygamber namaza kalktı. Secdeye kapanıp uzun müddet kaldı. Endişelendim, elimle yokladım. Elim, ayağının altına dokununca kımıldadı. Ben de sevindim. Secdede şöyle niyaz ettiğini işittim:
‘Allah’ım! azabından afvına, gazabından rızana sığınıyorum. Sen’den yine Sana iltica ediyorum. Şânın yücedir. Sana yaptığım senayı Senin kendine yaptığın senaya denk bulmuyorum. Sana lâyık bir surette hamd etmekten âcizim.’
Sabah olunca bunları Resul–ü
Ekrem’e söyledim. O da,
- Yâ Âişe, bunları öğrendin mi?
dedi.
-Evet yâ Resülüllah, dedim.
Resulü Ekrem;
-Bunları hem öğren hem de
başkalarına öğret. Zira bunları bana Cibril öğretti ve secdede bunları okumamı
ta’lîm buyurdu.’ dedi.”
Kaydol:
Yorumlar (Atom)






