ÜMMET birliğini ve İslam kardeşliğini
zedelememek için bütün Müslümanlar aşağıdaki hususlara ve inceliklere dikkat
etmelidir. Maddeler halinde yazıyorum:
1. Sünni kesime mensup iki âlim, iki fakih,
iki şeyh, iki mürşid ilmî, tasavvufî bir konuda tartışırlarsa Müslüman halkın
taraf tutmaması, ikisine de saygı göstermesi gerekir. Bir örnek vereyim, İmam
Buhari hazretleri, İmam-ı Azam Hanefi Hazretleri’ni tenkit etmiştir. Biz taraf
tutmayız, Ebu Hanife hazretlerini mezhep imamı(mız) olarak kabul eder kendisini
çok sayar ve severiz, İmam Buhari hazretlerini de hadis konusunda imam kabul
ederiz.
2. İcazetli bir din âlimi, bir şeyh efendiyi
tenkit ederse o şeyh efendinin müritleri terbiye ve vakarlarını bozmazlar, o
âlime sövüp sayıp düşmanlık etmezler.
3. İki muhterem şeyh efendi bir konuda
ihtilafa düşseler ikisinin dervişleri tartışmalı konulara bulaşmazlar.
4. Sizin çok muhterem bir şeyhiniz var, bir
zat onu tenkit ettiğinde o tenkitçiye düşman olursanız fitne ve fesat çıkar. Ne
yapacaksınız? “Bu tenkitçi zatın benim şeyhim konusunda nasibi yoktur…” diyerek
fitne ateşini söndüreceksiniz.
5. Ehl-i Sünnet Müslümanları arasında meşreb
farklılıkları vardır. Meşreb farkı yüzünden Müslümana düşman olmak, kardeşlik
bağlarını kopartmak ve olumsuz şekilde tartışmak çok yanlış olur. Nakşîlik ile
Mevlevîlik arasında teferruata ait farklılıklar vardır, bunların kardeşlik
hukukunu zedelememesi gerekir.
6. İmana, İslam’a, Kur’ana, Sünnete, Şeriata
hasbeten lillah hizmet eden bir üstadın sağlığında onun cemaati birlik
içindeydi. Vefatından sonra ayrılmalar, parçalanmalar, çekişmeler görüldü.
Birkaç ay önce Antalya’nın bir ilçesine gitmiştim, orada o büyük ve muhterem zata
bağlı bir kardeşimizle konuşurken cemaat kaça ayrıldı dedim, “Yirmi iki şubeye
ayrıldı…” cevabını verdi. Üç hafta önce Fatih’te bir mecliste sohbet edilirken
“Filancalar yirmi iki parçaya ayrılmış” deyince oradaki bir zat “Kaç yirmi iki
parça!” dedi. Yeni bir şey değil, tarih boyunca Müslümanların belini kıran en
büyük afet ve felaket bölünmek, birbirinden kopmak, olumsuz şekilde tartışıp
çekişmektir. Bunu önlemenin yolu da her ne pahasına olursa olsun Ehl-i Sünnet
Müslümanlarının birbirlerini meşreb farklılıklarına rağmen kardeş bilmeleridir.
Sünniliğin temel prensiplerinden biri şudur:
“Fasık veya facir olsun, Müslümanın ardında namaz kılınır” yeter ki onun fıskı,
fücuru, bid’ati imanının ve namazının sıhhatine mani olmasın.
7. 1960’tan itibaren Sünni kesimde kasıtlı ve
yapay hizipleşmeler ve düşmanlıklar oluşturuldu. Yakın tarihte ve şu anda
İslamî kesimin ve hareketin içinde sürüyle casus, ajan, provokatör,
yönlendirici, istihbaratçı, münafık, bid’atçi, reformcu; İbn Sebe’ler,
Lawrence’lar Hempher’lar cirit atmaktadır. Bunlar bir ve beraber olması gereken
Ümmet-i Muhammed’i bin fırkaya ayırmışlar ve bol miktarda fitne tohumu
ekmişlerdir. Tavşana kaç, tazıya tut derler. Maalesef dünya üzerinde
aldatılması en kolay, aldatılmaya en yatkın halk Müslüman halktır. Hadis-i
şerifte “Mü’min bir delikten çıkan (zararlı mahluk… yılan, akrep…) iki defa
sokulmaz” buyuruluyor. Biz maalesef bin kere sokulsak akıllanmıyoruz.
8. Müslüman halk dinî konularda, bilhassa
Kur’an-ı Kerim konusunda tartışmamalıdır. Cahillerin Kur’an ayetlerini
tartışmaları haramdır. Cahillerin kendi heva ve reyleriyle Kur’anı
yorumlamaları haramdır.
Sünni Müslümanlarla, Şiî Müslümanların da
tartışmamaları gerekir.
9. Alevilik İslamiyet’in bir fırkasıdır. Bir
takım kripto Yahudiler, kripto Haçlılar Alevi postuna bürünerek Sünnilerle
Alevileri birbirine düşman etmek istiyor. Bunların oyunlarına gelmemeliyiz.
Köken ve inanç itibariyle Alevi olmayan bir zat kocaman bir kitap yazdı, ismi
“Ali’siz Alevilik…”, böyle saçmalık olur mu? Belli ki bunda bir kasıt var.
Türkiye gemisinde birlikte yolculuk eden Sünniler ve Aleviler sosyal barış ve
mutabakat içinde olmazlarsa gemi tehlikeye girmez mi, Titanic gibi batmaz mı?
10. İki ülkeden
ülkemize petro-dolarlar geliyor, bunlarla Sünni Müslümanların müşrik ve kâfir
olduğu yahut Hz. Ömerin zalim ve münafık olduğu propagandası yapılıyor.
Maalesef bu konuda Müslümanları uyarması gereken bir takım muhteremler uyarma,
aydınlatma, bilgilendirme, cerh ve iptal hizmetlerini yapmıyor.
Mehmet Şevket Eygi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.