Allahtan korkmak, bir zâlimden
korkmak gibi değildir. Bu korku, saygı ve sevgi ile karışık olan bir korkudur.
Âşıkların mâşuklarına karşı
yazdıkları şiirlerde, böyle korku içinde olduklarını bildiren beyitleri az
değildir. Mâşukunu kendinden pek yüksek bilen bir âşık, kendini o sevgiye lâyık
görmiyerek, hislerini böyle korku ile anlatmaktadır. İnsan, sevdiği kimseyi,
herhangi bir şekilde üzmekten korkar. Allahü teâlâyı ise, herkesten çok sevmek
lâzımdır. Allahı çok seven bir kimse, herhangi bir yanlış iş yapıp, O’nu üzerim
diye çok korkar. Bizleri yoktan var eden ve çeşitli ni’metler ihsân eden
Rabbimizi elbette çok sevmek lâzım olduğu gibi, bu sevgiyi kaybetmekten de çok
korkmak lâzımdır. Allahtan korkmak büyük derecedir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen
buyuruluyor ki:
(Allah indinde en kıymetliniz,
O’ndan en çok korkanınızdır.) [Hucurât 13]
(Allahtan korkun! Biliniz ki
Allahın azâbı çok çetindir.) [Bekara 196]
(Allahtan korkun ki, kurtuluşa
eresiniz.) [Mâide 100]
Allahtan korkmanın önemi
Âlimler ve ârifler buyuruyor ki:
Allahtan korkanın kalbi hikmetle dolar.Kalbinde Allah korkusu bulunmayan
kalbler harap olmuştur. Allahtan korkmanın alâmeti, kendini hasta görüp, ölüm
korkusuyla bütün isteklerinden kaçınmaya çalışmaktır.Allahtan korkan kimse,
Allahü teâlânın rahmetinin çok bol olduğunu bilir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen
buyuruluyor ki:
(Kim günah işler veya kendine
zulmeder, sonra pişman olup, mağfiret dilerse, Allahı çok affedici, çok
merhametli bulur.) [Nisâ 110]
(Allahın rahmetinden ümidinizi
kesmeyin; çünkü kâfirlerden başkası, Allahın rahmetinden ümidini kesmez.)
[Yûsüf 87]
Allahü teâlânın azâbı şiddetli
olduğu gibi, rahmeti daha boldur.
Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
(Rabbinizden bahsedince, korku verecek şey söylemeyin!) [Beyhekî]
(Allahı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin!) [Taberânî]
(Eğer kul, Allahın ne kadar affedici olduğunu bilseydi, haram işlemekten
çekinmezdi. Azâbının da ne kadar şiddetli olduğunu bilseydi, hep ibâdet eder,
hiç günah işlemezdi.) [Nesefî]
(Günah işlemiyen olsa, Allahü teâlâ günah işliyecek kimseler yaratır, sonra
onları mağfiret ederdi. Zîrâ Allahü teâlâ, gafûrur rahîmdir.) [Taberânî]
İnsanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşüren, onlara zorluk gösteren
bir kişiye, Kıyâmet günü Allahü teâlâ, (Sen kullarıma rahmetimden ümit
kestirdin. Bugün sen de rahmetimden mahrûmsun) buyuracaktır.
Peygamber efendimiz de buyurdu ki:
(Allahın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirene la’net olsun!)
[Şir’a]
Allahın rahmeti, dünyada mü’min-kâfir herkesedir. Âhırette, kâfirlere rahmetin zerresi yoktur. (Rahmetim
herşeyi kaplamıştır) buyurulduktan sonra, (Rahmetim, benden korkup, haramlardan
kaçan ve zekâtlarını veren ve Kur’ân-ı kerîme inananlar içindir) buyuruluyor.
(A’râf 156)
(Havf ve recâ [korku ile ümit]
arasında bulunan mü’min, umduğuna kavuşur, korktuğundan emîn olur) Hadîs-i
Şerîfini düşünmeli, Allahü teâlânın azâbından korkup, rahmetinden de ümit
kesmemelidir! (Tirmizî)
Bir insan ne kadar büyük günah işlerse işlesin, Allahın rahmetinden ümidini
kesmemelidir. Hatta azılı bir kâfir bile tevbe edip "La İlahe illallah
Muhammedün Resulullah" dese, bütün günahları affolur, tertemiz bir insan
olur. Yani dünyada iken Allahın affetmediği günah yoktur. Tevbe edince şirki
yani kâfirliği de affeder. Öldükten sonra kâfirlere af yoktur. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki: (Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah bütün
günahları affeder.) [Zümer 53]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamette buyurur ki: "Dünyada iken bir gün beni hatırlayıp
ananı, benden bir kerecik korkanı, Cehennemdem çıkarın") [Tirmizî]
(Kâfir Allahın rahmetinin çokluğunu bilseydi, cennetten ümid kesmezdi.)
[Buharî]
Azabı Şiddetlidir
İbadet yapmamak, günahlardan kaçmamak insanın kalbini karartır, zamanla
küfre sokar. Yani kâfir olur. Ebedi Cehennemde kalır. Günahların hepsi Allahın
emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Hadis-i şerifte, (Çok küçük bir günahtan
kaçmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir.)
buyuruluyor. Tevbe edilmiyen günaların cezası verilirse, bu cezaya katlanmak
çok zordur. Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Bir günah yüzünden
büyük azaba maruz bırakabilir. Yüz bin sene
ibâdet eden makbul bir kulunu ebediyyen Cehenneme koyabilir. Mesela iyi yüz bin
sene itaat eden İblis, kibredip secde etmediği için sonsuz olarak Cehennemlik
oldu. Âdem aleyhisselamın oğlu, bir adam öldürdüğü için ebedi Cehennemlik oldu.
Her duâsı kabul olan Belam-ı Baura, bir günaha meylettiği için imansız gitti.
Karun zekât vermediği için malı ile helak oldu.
O hâlde her günahtan kaçmaya
çalışmalıdır. Günah işleyince de ümitsizliğe kapılmamalı, hemen tevbe
etmelidir. Mümin hem Allahın rahmetinden ümidini kesmemeli, hem de Ondan çok
korkmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müminin kalbinde korku ile ümit
varsa, Allahü teâlâ onu umduğuna kavuşturur, korktuğundan da emin eder.) [İbni
Mace]
Yani bir mümin, Allahın azabından
korkar, rahmetinden de ümidini kesmez, haramlardan kaçıp ibadelerini yapmaya
çalışırsa Cennete gider. (K. Saadet)
İnsan ne kadar çok
günahkâr olursa olsun Allahın rahmetinden ümidini kesmemelidir! İmanı olan
kimse, er-geç mutlaka Cennete girecektir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Allahın rahmetinden
ümidini kesen, dalalet ehlidir.) [Hicr 56]
Alinti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.