Esma'ul Hüsna 71 ve 72. İsm-i Şerifleri
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Şaban Ayı Yarı Günü (Beraat Günü ) Fazileti
Şaban Ayı Yarı Günü (Beraat Günü ) Fazileti
Şu bilinmelidir ki Şaban-ı Şerifin onbeşine rastlayan
Beraat Günü de, gecesiyle aynı değerdedir.
Nitekim Enes ibn-i Malik (R.A.)'dan rivayet edilen
hadiste Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur.
"Dört gece vardır ki,
geceleri günleri gibi, günleri de geceleri gibi (faziletli) dir.
Allah-u Teala, bunlarda yapılan
yeminleri doğru çıkarır (ismi şerifi adına and verilerek yapılan duaları kabul
eder ) canları (cehennemden) azad eder ve bol mükafatlar ihsan eder. Bunlar da
:
1. Kadir gecesi ve sabahı
2. Şabanın yarı (onbeşinci) gecesi ve
sabahı,
3. Arefe gecesi ve sabahı
4. Cuma gecesi ve sabahıdır."
Şaban Ayı Onbeşinci Günü (Beraat Günü ) Orucu
Ali ( Radıyallahu Anh)'dan merfu'an rivayet
edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur.
"Şa'banın yarı (onbeşinci)
gecesi olunca, gecesini (ibadetle) kıyamla geçirin, günü de oruç tutun."
Şaban Ayı Yarı Günü (Beraat Günü ) Nafile Namazı
Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur.
"Beraat günü nafile
namaz kılın ki, her rekatı size kaçırdığınız namazlar yerine sayılsın. Allah-u
Teala inanan kulunu bir kere affedip, ondan amellerini kabul edince, bir daha
ona sonsuza kadar azab etmez."
Şaban Ayı Yarı Günü (Beraat Günü ) Yemek pişirmek
Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
"(O gün iftar etmeniz ve fakirlere
yedirmeniz için) et pişirirseniz, (yanında) hububat da pişirin.
Zira her taneye karşılık sizin için
onbin sevab vardır, sizden onbin günah silinir ve sizin için onbin derece
yükseltilir."
Şaban Ayı Yarı Günü (Beraat Günü ) Erzak Almak
Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
" O gün evlerinizde,
kapkacaklarınızı boş bırakmayın.
Zira Allah-u Teala o gün alıp
yerleştirdikleriniz hususunda, gelecek seneye kadar size bereket verir."
Şaban ayına ait daha bir çok hadisler
onemli konular Cübbeli Ahmet Hocamızın Şaban-ı Şerif Risalesinde bulunmaktadır.
Şaban-ı Şerif ayının faziletleri ,
Şaban-ı Şerif ayının günleri ,
Şaban-ı Şerif ayının geceleri ,
Şaban-ı Şerifayının oruçları
Şaban-ı Şerif ayının Namazları
İsra ve Miraç Mucizesi
Hem
Kur’an’ın hem de bütün sahih hadis ve tarih kaynaklarının haber verdikleri;
Peygamberimizin (asm) en büyük mucizelerinden birisi de İsra ve Miraç
mucizesidir. Biz burada ilk önce Kur’an’daki ilgili ayetlerden ve sahih
kaynaklardaki hadislerden ve rivayetlerden İsra ve Miraç mucizesinin nasıl
gerçekleştiğini anlatacak, ardından ise bu mucize ile ilgili akla gelebilecek
bazı soruların cevaplarını vereceğiz.
Kelime
anlamı olarak “isra”, gece yürüyüşü, gece yolculuk etmek[1], “miraç”
ise yükselmek, yükseğe çıkmak anlamlarına gelmektedir.[2] İsrâ ve Mirac hadisesi, Efendimizin (asm)
peygamberliğinin on ikinci yılında[3], Mekke’de vuku bulmuştur.[4]
Hadise
özetle şöyle cereyan etmiştir: Receb ayının 27. Gecesi[5] Cenab-ı Hakk’ın daveti üzerine Cebrail
Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz (asm) Mescid-i Haram’dan
Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmiştir.
İsra ve
miraç mucizesinin nasıl gerçekleştiği Kur’an’da, İsra ve Necm surelerinde
anlatılmıştır. İlgili ayetler şöyledir:
“Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim
diye kulu Muhammedi, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i
Aksa’ya götüren O zatın şanı ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O!
Gerçekten, her şeyi işiten, her şeyi gören O'dur.”[6]
“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı.
Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da
vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı.
Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu
bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâ’da gördü. Ki, onun
yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü
ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en
büyüklerini gördü.”[7]
Miraç nasıl oldu?
Hazreti
Peygamber (asm) Mescid-i Haram’dan (Mekke'den), Mescid-i Aksâ'ya (Kudüs'e) ata
benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi.[8] Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz.
Musa'nın (as) makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı,[9] daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi.[10]Orada içlerinde
Hazreti İsa, Hazreti Musa ve Hazreti İbrahim’in de (Aleyhimüsselam) bulunduğu
peygamberler topluluğu kendisini karşıladı.[11] Hazreti Muhammed (asv) bu peygamberlere
imam olarak onlara iki rekat namaz kıldırdı.[12]
Bu hadiseden
sonra Hazreti Peygamber’e (asm) iki kap getirildi ki; kabın birisinde şarap,
diğerinde süt vardı.[13]
“Bunlardan hangisini istersen, al!" denildi.[14] Peygamberimiz (asm) sütü seçti.[15] Cebrail (as),
Peygamberimiz’e (asm): "Sen fıtratı seçtin[16], eğer sen şarabı almış olsaydın,
senden sonra ümmetin azardı.[17]Sütü
tercih etmekle sen de fıtrata yöneltildin, ümmetin de fıtrata yöneltildi. Şarap
size haram kılındı!” dedi.[18]
Semanın
bütün tabakalarına uğradı.[19]
Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz.
Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim (Aleyhimüsselam ecmain)
gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin!..” dediler,
tebrik ettiler.[20]
Sonra her gün yetmiş bin meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti.[21]
Bundan Sonra
Hz. Cebrail (as) ile birlikte sidretü'l-müntehâ'ya geldiler.[22] Sidretü’l-müntehâ; kökü altıncı kat
gökte ve gövdesi, dalları yedinci kat göğün üzerinde, gölgesiyle bütün gökleri
ve cenneti gölgeleyen, yaprakları fil kulakları gibi, meyveleri küpler
kadar, bir ağaçtır.[23]
Refref ve Öteler Ötesindeki Buluşma
Cebrail
(as), Peygamberimiz’i (asm) yukarı götüre götüre, nihayet (kaza ve kaderi
yazan) kalemlerin cızırtılarını işitecek kadar yüksek bir yere çıkardı.[24] Peygamberimiz
(asm); cennetten, yemyeşil bir Refref (ipek döşek)'in birden ufku kapladığını
gördü. Peygamberimiz (asm), onun (Refref’in) üzerine oturdu.[25] Cebrail (as), Peygamberimiz’den (asm)
ayrıldı. Peygamberimiz (asm); Aziz ve Cebbar olan Rabbine yükseltilip
yaklaştırıldı.[26]
Peygamberimiz
(asm), Yüce Rabbinin: "Korkma ya Muhammed, Yaklaş!" buyruğunu
işitmeye başladı. Nihayet, hiçbir kimsenin hiçbir zaman erişememiş olduğu
yakınlık makamına, İlahî kabule, İlahî ikram ve ihsana nail oldu![27] İbn Abbas’tan
rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (asm): "Ben, Yüce Rabbimi
gördüm!" buyurmuştur.[28]
Peygamberimiz
(asm) Miraç’ta Cenab-ı Hakk’a selam yerine bütün mahlukatın ibadetlerini hediye
etmiştir. Efendimizin (asm) Cenab-ı Hak ile olan bu konuşması bütün müminlerin
miracı olan namazlarında okudukları tahiyyatın sözlerinden oluşmaktadır. Bu
konuşmanın meali şöyledir:
Peygamberimiz
(asm) Cenab-ı Hakk’a hitaben:
“Bütün
tahiyyeler, bütün mübarek şeyler, bütün salâvat ve duâlar ve bütün kelimat-ı
tayyibe Allah’a mahsustur.”[29] şeklinde hitab vermiştir. Bunun anlamı“Bütün varklıkların halleriyle ve
dilleriyle yapmış oldukları ibadetleri ve tesbihlerini, bütün çekirdekler ve
nutfeler gibi mübarek şeylerin fitri mübarekliklerini ve tesbihlerini, bütün
insanlar gibi şuurlu varlıkların ibadetlerini ve bütün peygamberler ve kamil
insanlar olan evliyaların, asfiyaların ibadetlerini ve tesbihlerini onların
namına sana hediye ediyorum; sana mahsustur.” demektir.
Bu selamın
üzerine Cenab-ı Hak da Resulüne (asm): “Selâm olsun sana ey Peygamber!” şeklinde
mukabele de bulunmuştur. Bunun üzerine Allah Resulü (asm) de: “Bize ve
Allah’ın salih kullarına selâm olsun.” şeklinde cevap vermiştir. Bu
konuşmaya sidretü’l-müntehada tanık olan Cebrail (as) da Allah’ın şahitlik
etmesini emretmesi üzerine “Allah’tan başka hiçbir ilâh olmadığına şehadet
ederim. Ve Muhammed’in (asv), Allah’ın elçisi olduğuna da şehadet ederim.” diyerek
şehadet etmiştir.[30]
Miraç’ta
cereyan eden bu karşılıklı sohbetteki sözlerin, müminlerin miracı hükmünde olan
namazda okunması sünnettir. Bu şekilde her mümin bütün şuurlu ve şuursuz
mahlukatın ibadetlerini kendi ibadeti içerisinde Cenab-ı Allah’a takdim etme
şerefine ulaşmış olur.
Mirac’ta Peygamberimize Verilenler
Peygamberimiz’e
(asm) Mirac mülakatı sonunda şu üç şey verildi:
1. Elli vakit namaz sevabına denk, beş
vakit namaz verildi.
2. Bakara sûresinin son iki âyeti
verildi.
3. Peygamberimiz’in (asm) ümmetinden
olup da, Allah'a şerik koşmayanlardan mukhimat (büyük günahlar) bağışlandı.[31]
Nitekim bir
hadiste bu hediyeler şöyle ifade edilmiştir: “…Miraçta Hz. Peygamber
(a.s.m)’e şu üç şey verildi: Beş vakit namaz verildi, Bakara Suresinin
son kısmı (Amenerresul) verildi ve bu ümmetten Allah’a şirk koşmadan ölen
kimsenin günahlarının bağışlanacağı hususu (söz verildi).” (bk. Müslim,
İman, 279).
Bu müjde hiç
bir müminin cehenneme girmeyeceği anlamında değildir. Her günahın
affedilebileceğini ve eğer günahkar olsa bile iman ile ölmüşse cehennemde ebedi
kalmayacağını bildirmektedir.
Sevabı
günahlarından çok olan müminler direk cennete gideceklerdir. Günahı ağır
basanlar ise, bu günahlardan temizlenmek için cehennemde bir müddet kaldıktan
sonra tekrar cennete gireceklerdir.
Yüce Allah:
"Yâ
Muhammedi Bu namazlar, her gün ve gecede, beş namazdır! Amma, her namaz için,
on sevab vardır! Bu, yine, elli namaz demektir.[32]
Her kim, bir
hayr işlemek ister ve onu yapmazsa, o kimseye (bu iyi niyetinden dolayı) bir
sevab yazılır, yaparsa on sevab yazılır.
Her kim de,
bir kötülük yapmak ister, onu yapmazsa, ona bir şey yazılmaz. O kötülüğü
yaparsa, bir günah yazılır!" buyurdu.[34]
Bakara
sûresinin son iki ayetinde de, meâlen şöyle buyurulur:
"O Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene
iman etti, mü'minler de (iman ettiler).
Onlardan her biri:
Allah'a,
Allah'ın meleklerine,
Allah'ın kitablarına,
Allah'ın peygamberlerine inandı. Peygamberlerin
hiçbirini, diğerlerinin arasından ayırmayız! (Hepsine inanırız.)
Dinledik! (Emrine) itaat ettik!
Ey Rabbimiz! Mağfiretini dileriz!
Son varış(ımız) ancak Sanadır! dediler.
Allah, hiçbir kimseye, gücünün yettiğinden başkasını
yüklemez.
(Herkesin) kazandığı (hayır) kendi yararınadır.
Yaptığı (şer) de kendi zararınadır.
Ey Rabbimiz! Unuttuk yahut yanıldık ise, bizi tutup
sorguya çekme!
Ey Rabbimiz! Bizden önceki(ümmet)lere yüklediğin gibi,
üstümüze ağır bir yük yükleme!
Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimizi, bize yükleme!
Bizden (sâdır olan günahları) sil, bağışla! Bizi
affet! Bizi esirge!
Sen bizim Mevlâmızsın!
Mukhimat; insanı cehenneme sürükleyen büyük
ve tehlikeli günahlar, demektir.[36]
Peygamberimiz
(asm), bir gün:
"İnsanı
helake sürükleyen yedi şeyden sakınınız!" buyurmuştu.
"Yâ
Rasûlallah! Nedir bu tehlikeli şeyler?" diye sordular.
Peygamberimiz
(asm):
“Allah'a
şerik koşmak,
Sihir (büyü)
yapmak,
Yüce
Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi, haksız yere öldürmek,
Faiz yemek,
Yetim malı
yemek,
Savaş
meydanından kaçmak,
Zinadan
korunan, böyle bir şey hatırından bile geçmeyen Müslüman kadınlarına zina isnad
etmektir!" buyurdu.[37]
Peygamberimiz’e (asm) Cennetin Gösterilişi
Receb-i Şerefin Namazları
Her kim recebde, Kur’ân’dan kolayına gelen (sûreler)le elli (rekat nâfile) namaz kılarsa, Allâh-u Teâlâ ona çiftler ve tekler adedince insan tüyleri ile hayvan kılları sayısınca (sevap ve) haseneler yazar.
Receb ayının başında, ortasında, sonunda ve bazı günlerinde kılınması makbul olan birçok namaz var. Hadis-i şeriflerle sabit olduğu üzere bu mübarek ayda kılınacak bu namazlar, mümin kullara ahiret hayatını kurtaracak sevaplar kazandırır.
3-4-5, 13-14-15 VE 23-24-25’İNDE KILINACAK HÂCET NAMAZI
Emîrü’l-müminîn Ali ibni Ebî Tâlib (Kerremallâhu Vechehû)dan nakledilen ve Üveys el-Karanî (Veysel Karânî)nin namazı diye bilinen bu hacet namazını başlıkta geçen günlerin birinde kılmak isteyen kişi geceden oruca niyet eder ve zikrolunan günlerde oruçlu olur, işraktan sonra gusül abdesti alır, kimseyle konuşmaz. Zevalden önce (kuşluk vaktinde) dört rekatta bir selam vererek on iki rekat kılar, ilk dört rekatta Fâtiha’dan sonra Kur’ân-ı
Kerîm’den kolayına gelen âyet-i kerîmeleri okur, bu dört rekatı bitirince yetmiş kere: “Gerçek varlık olan ve her şeyi açığa çıkaran o yüce padişah Allâh-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur. Onun benzeri hiçbir şey yoktur. Hakkıyla işiten de gören de O’dur” zikrini söyler.
MURADI YERİNE GELİR
İkinci dört rekatın her rekatında Fâtiha’dan sonra üç kere Nasr Sûresi’ni okur, selamdan sonra ise yetmiş kere: “En güçlü yardımcı ve en iyi yol gösterici olan Allâh! ‘Ancak Sana kulluk ederiz ve ancak Senden yardım dileriz’ âyet-i kerîmesinin hakkı için (duamı kabul et)” duasını okur. Üçüncü dört rekatta ise Fâtiha’dan sonra üç kere İhlas Sûresi’ni okur, selamdan sonra yetmiş kere Elemneşrah Sûresi’ni okur, sonra sağ eliyle göğsünü sıvazlayarak secdeye varır ve orada hâcetini Allâh-u Teâlâ’dan diler, hangi hâceti olursa olsun Allâh-u Teâlâ’nın lütfu keremiyle elbette o muradı yerine getirilir. (Muhammed ibni Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:55-56)
RECEB-İ ŞERÎFİN YARISININ NAMAZLARI
Enes (Radıyallâhu Anh)dan merfûan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim recebin yarı (on beşinci) gecesinde on dört rekat kılar; her rekatta, bir Fâtiha, yirmi İhlâs, üçer kere de Felak ve Nâs sûrelerini okur. Namazını bitirince bana on kere salât okur sonra da otuzar kere tesbih, hamd, tekbir ve tehlil de bulunursa, Allâh-u Teâlâ ona, sevaplarını yazmak, Firdevs (cennetin)de kendisi için ağaçlar dikmek üzere bin melek yollar.
O geceye kadar yaptığı bütün günahları siler, bir dahaki seneye kadar üzerine hiçbir günah yazmaz. Bu namazda okuduğu her harfe karşılık, kendisine yedi yüz hasene yazar, her rukû ve secdesine karşılık cennette ona yeşil zebercedden on kasr (köşk) bina eder.
Her rekata mukabil, cennette ona kırmızı yâkuttan on şehir verir. Bir melek gelip, elini omuzları arasına koyarak: ‘Geçmiş günahların muhakkak bağışlandı, ameline yeniden başla’ der.” (Cûzekānî, Süyûtî, el-Le’âlî, 2/57) Recebin yarı (on beşinci) gecesi, bir Fâtiha, on İhlâs ile yüz rekat kılınıp, peşine bin kere istiğfarda bulunmak, gününde de bir Fâtiha ve bir İhlas ile elli rekat kılmak teşvik edilen amellerdendir. (Muhammed en-Nâzilî, Hazînetü’l esrâr, sh:67)
İSTİFTAH GECESİ NAMAZI
Muhammed ibni Hatîrüddîn Hazretleri’nin nakline göre; recebin on beşinci gecesi beş selamla on rekat kılınır, her rekatta Fâtiha’dan sonra otuz kere İhlas Sûresi okunur, namaz bitince yüz kere: ‘Estağfirullâh’ denilerek Allâh-u Teâlâ’dan mağfiret talep edilir. (Muhammed ibni Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:57)
ON BEŞİNCİ GÜN NAMAZI
Muhammed ibni Hatîrüddîn Hazretleri’nin nakline göre; recebin on beşinci günü işraktan sonra yirmi beş selamla elli rekat kılınır, her rekatta Fâtiha’dan sonra birer kere İhlas ve Muavvizeteyn (Felak-Nas) sûreleri okunur, daha sonra secdeye varılarak şu dua okunur:
“Ey Allâh! Yalnız Senin için namaz kıldım, ancak Sana secde yaptım, sadece Sana iman ettim, bir tek Sana tevekkül ettim, o halde Sen benim Senin huzurunda alçalmama, yüz üstü kapanmama, yalnız kalmama, boyun kırmama, yalvarıp yakarmama, şaşkınlığıma, ihtiyaç ve zaruretime acı da, dertlerimden bir çıkış ve kurtuluş bana nasip et. Ey acıyanların en merhametlisi! Rahmetinle (duamı) kabul eyle!” (Muhammed ibni Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:57)
BAŞI, ORTASI VE SONUNDA KILINACAK NAMAZLAR
Selman (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre, receb hilali belirdiğinde, Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu:
“Ey Selman! Herhangi bir imanlı kadın veya erkek bu ayda otuz rekat kılar; her rekatta, bir kere Fâtiha, üçer kere de İhlas ve Kâfirûn sûrelerini okursa, mutlaka Allâh-u Teâlâ ondan günahlarını siler, ayın tamamını oruç tutmuş gibi kendisine ecir verir, gelecek seneye kadar (devamlı) namaz kılanlardan (sayılmış) olur.
Kendisi için her gün, Bedir şehidlerinden bir şehid ameli yükseltilir. Her günün orucuna mukabil onun için, bir senelik ibadet yazılır. Onun için bin derece yükseltilir.
ATEŞTEN KURTARIR
Eğer ayın tümünü tutup bu namazı da kılarsa, Allâh-u Teâlâ onu ateşten kurtarır, cenneti kendisine vacip kılar ve Allâh-u Teâlâ’nın (manevi) civarında (makbullerden) olur.
Cibril bana bunu bildirdi ve: ‘Yâ Muhammed! Bu (namaz) sizinle, müşrik ve münâfıklar arasında bir alâmettir, çünkü münafıklar bunu kılamazlar’ dedi.”
Bunun üzerine Selman (Radıyallâhu Anh) bu namazı nasıl ve ne zaman kılacağını sorunca, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ey Selman! Ayın başında on rekat kılıp; her rekatta bir Fâtiha, üç kere de İhlas ve Kâfirûn sûrelerini okursun. (Son) selamını verince, ellerini kaldırıp: ‘Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’na âittir, hamd O’na mahsustur, diriltir ve öldürür, Kendisi ise dâima diridir, hiç ölmez.
Bütün hayırlar, O’nun (kudret) elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Ey Allâh! Senin verdiğine hiçbir engel yoktur, engellediğini de verecek biri yoktur. Zenginlik sahibine, serveti Sana karşı yaramaz!’ dersin. Sonra ellerini yüzüne sür.
YÜZÜNÜ MESHET
Ayın ortasında da on rekat kılıp; her rekatta bir Fâtiha, üç kere de İhlas ve Kâfirûn Sûrelerini okursun. (Son) selamı verince, ellerini kaldırıp: ‘Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’na âittir, hamd O’na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Kendisi ise dâima diridir, hiç ölmez. Bütün hayırlar, O’nun (kudret) elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. O Vâhid, Ehad, Samed, bir ve tek ilâhtır, eş ve çocuk edinmemiştir’ deyip, sonrasında ellerinle yüzünün üstünü meshet.
Ayın sonunda da on rekat kılıp; her rekatta bir Fâtiha, üç kere de İhlas ve Kâfirûn sûrelerini okursun. (Son) selamı verince, ellerini kaldırıp:
‘Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’na aittir, hamd O’na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Kendisi ise dâima diridir, hiç ölmez. Bütün hayırlar, O’nun (kudret) elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Allâh-u Teâlâ, Efendimiz Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ve temiz Ehl-i Beyt’ine salât etsin.
SIRATTAN GEÇİŞ İZNİ
O çok yüce ve pek büyük Allâh-u Teâlâ’nın yardımı olmadan (hiçbir şeye) güç ve kuvvet yoktur’ de ve dileğini iste, duân kabul edilir. Allâh-u Teâlâ seninle cehennem arasına, her birinin mesafesi gökle yer arası kadar geniş olan yetmiş hendek koyar ve her rekata mukabil sana bir milyon rekat yazar, ayrıca sana ateşten berat ve sırattan geçiş izni verir.”
Selman (Radıyallâhu Anh) şöyle anlattı: “Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu hadisi bitirince, duyduğum bu kadar fazla mükâfattan dolayı Allâh-u Teâlâ’ya şükür için, ağlayarak secdeye kapandım.” (Abdülkādir el-Geylânî el-Ğunye, 1/329-330; Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141)
RECEB-İ ŞERÎFTE BİR NAMAZ
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim recebde, Kur’ân’dan kolayına gelen (sûreler)le elli (rekat nâfile) namaz kılarsa, Allâh-u Teâlâ ona çiftler ve tekler adedince insan tüyleri ile hayvan kılları sayısınca (sevap ve) haseneler yazar.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292) İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhuma)nın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim recebden bir gün oruç tutar ve onda, ilk rekatında yüz kere Âyete’l-Kürsî, ikinci rekatında yüz kere İhlâs-ı Şerîf okuyarak dört rekat kılarsa, cennetteki makamını görmedikçe veya bu kendisine gösterilmedikçe ölmez.” (Süyûtî, el-Le’âlî, 2/55; İbni Arrâk, Tenzîhü’ş-Şerî‛a, 2/89) İbni Cevzî’nin, “Mevzû’at”ını tahkik eden Nûreddin Boyacılar hocamız, bu hadisin uydurma olmayıp, isnâdının zayıf olduğunu açıklamıştır. Bakınız! Hadis no:1007, 2/435.
Ayet-i Kerime
Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.”(Ahzâb, 56)
Hadis-i Şerif
“Allah’a sığınan kimseyi koruyup himaye ediniz. Allah için isteyene veriniz. Size iyilik yapana siz de iyilik yapınız. Şayet verecek bir şey bulamazsanız karşılık vermek istediğinizi göstermek üzere kendisine dua ediniz.”
(Ebû Dâvûd, Zekât 38; Nesâî, Zekât 72)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)