Çocuklarımızın
kusursuz olmasını istiyorsak, kusursuz anne-baba olmaya gayret etmeliyiz.
Aileler
çocuk terbiyesinde ne gibi hususlara dikkat etmelidirler?
Evvelâ şunu
ifade etmelidir ki, çocuklar, bizlere ilâhî birer emânet ve öz varlığımızdan
boy vermiş kıymet filizleridir. Duygulu gönüllere göre; evlerin ilk saâdet
mûsıkîsi, doğan çocukların gönüllere huzur veren sesleri ile başlar.
Hadîs-i
şerîflerde beyân buyurulduğu veçhile çocuklar; “cennet çiçekleri”, “kalp
meyveleri”, “ilâhî ihsân ve rızıklar”dır.
Bu itibarla
çocuklar, Rabbimizin ne güzel lütuf ve ihsânıdır. İlk çocuğumuz dünyaya
geldiğinde ana-baba olmanın o derin hazzı hiç unutulur mu?
Onların gülüşlerindeki
zevk ü safâ ışıkları cennet parıltılarına benzer. Bir anne için en güzel
meşgale onu yetiştirmek ve terbiye etmek, topluma armağan etmektir. Zira anne
yüreği, bir çocuğun eğitim ve terbiyesini aldığı ilk mekteptir. Emek verilip
yetiştirilen sâlih evlâtlar, âhirette anne-baba ile cehennem arasında perde
olacaktır.
Âilelerin en
önemli vazîfelerinden birisi de Cenâb-ı Hakk’ın, İslâm fıtratı üzere lütfettiği
yavrularını hayır ve fazîletle donatmaktır. Îmanlı, istikâmet ehli ve
vatanperver çocuklar yetiştirmek, bir anne-babanın en büyük mes’uliyeti olduğu
gibi, hayatlarından sonra açık kalan defterlerine hasenât yazılmasına da
vesîledir. Yavrular, âile yuvasının müstesnâ bir saâdet meyvesi, anne ve baba
arasında en köklü râbıtadır. Onlar, Allah’ın anne ve babaya çok kıymetli birer
emânetidir.
Peygamber
Efendimiz, bir hadîs-i şerîflerinde insanların mes’uliyetlerini şöyle beyân
buyurmuşlardır:
“Hepiniz
çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz…
Erkek,
âilesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır
ve sürüsünden sorumludur.” (Buhârî, Vesâyâ, 9; Müslim, İmâre, 20)
Âyet-i
kerîmede buyurulur:
“Ey îman
edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten
koruyunuz…” (et-Tahrîm,
6)
Allah Rasûlü
bu âyet-i kerîme hakkında şöyle açıklamada bulunmuştur:
“Onları,
Allâh’ın sizi nehyettiği şeylerden uzaklaştırır ve emrettiği şeylere de teşvik
edersiniz. İşte bu, onları cehennemden muhâfaza etmektir.” (Âlûsî, XXVIII, 156)
Çocuk
terbiyesine nereden başlamak lâzımdır? Dayak bir
terbiye çeşidi midir? Âilenin çocuk terbiyesindeki rolü ve dikkat etmesi
gereken hususlar nelerdir?
Çocuk terbiyesine, evvelâ ana-babanın terbiyesinden başlamalıdır. Zira bu
yüce terbiye, mürebbî (terbiye edici) sıfatını kazanabilen olgun anne ve
babaların gerçekleştirebileceği bir eğitimdir. Şâirin:
Kendisi muhtâc-ı himmet bir dede,
Nerede kaldı gayriye himmet ede!..
şeklinde tarif ettiği, kendi eğitimi noksan bir anne ve babanın evlâtlarına
verebileceği terbiye ne olabilir ki?!.
Onun için çocuk terbiyesi anne-babadan başlarsa, daha verimli neticeler
elde edilir. Yani şairin dediği gibi:
Olmalı harcı sağlam, baba evin direği,
Olmalı sımsıcak gül, anne evin yüreği…
[Seyrî]
Bu gerçekler ışığında çocuk yetiştirme mevzûunda, anne ve babanın bilhassa
dikkat etmesi gereken başlıca hususları şöylece hulâsa edebiliriz:
a) Çocuğa rûhâniyet telkîn edecek güzel bir isim konulmalıdır. Evlâdın,
anne-baba üzerindeki haklarının başında kendisine “güzel isim” koymaları
gelir. Zira isim, müsemmâyı (isimlendirileni) çeker. Yani bir çocuğa konulan
ismin mânâsı, o çocukta kendisini gösterir.
Taberânî’nin kaydettiği bir rivâyete göre: