Ey İman edenler! Allah’dan sakınılması gerektiği şekilde,
hakkıyla sakının” (Âl-i İmrân: 102)
Günahların küçüğünü de, büyüğünü de terk et ki, asıl takva odur. Diken dolu arazide yürüyen gibi ol ki, o her gördüğünden sakınır. Küçük bir günahı hakir tutma (küçümseme), zira dağlar küçük taşlardandır.
Takva; Mevlâ’nın seni yasak ettiği yerde görmemesi ve emrettiği yerde seni kaybetmemesidir
Bu âyet-i kerime nâzil olduğu zaman sahâbe-i kirâm, takvanın hakikatine ulaşmak maksadıyla çok ibâdet etmekten ayakları şişmiş, neredeyse alınlarının derileri soyulmuştur. Bunun üzerine: “O halde gücünüz yettiği kadar Allah’dan korkun.” (Teğabün:16) âyet-i celilesi nâzil olmuştur. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde müttakîlerden övgüyle bahsetmiştir. Onları sevdiğini, onlarla beraber olduğunu, onların dostu olup, onların felaha ereceklerini bildirmiş, hatta: “Ancak müttakîlerin amellerini kabul edeceğini” beyan etmiştir. (Maide: 27’den)
Peki takva nedir? Müttakî kimdir?
Günahların küçüğünü de, büyüğünü de terk et ki, asıl takva odur. Diken dolu arazide yürüyen gibi ol ki, o her gördüğünden sakınır. Küçük bir günahı hakir tutma (küçümseme), zira dağlar küçük taşlardandır.
Takva; Mevlâ’nın seni yasak ettiği yerde görmemesi ve emrettiği yerde seni kaybetmemesidir
Bu âyet-i kerime nâzil olduğu zaman sahâbe-i kirâm, takvanın hakikatine ulaşmak maksadıyla çok ibâdet etmekten ayakları şişmiş, neredeyse alınlarının derileri soyulmuştur. Bunun üzerine: “O halde gücünüz yettiği kadar Allah’dan korkun.” (Teğabün:16) âyet-i celilesi nâzil olmuştur. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde müttakîlerden övgüyle bahsetmiştir. Onları sevdiğini, onlarla beraber olduğunu, onların dostu olup, onların felaha ereceklerini bildirmiş, hatta: “Ancak müttakîlerin amellerini kabul edeceğini” beyan etmiştir. (Maide: 27’den)
Peki takva nedir? Müttakî kimdir?