Allah’u Teâla, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın rızkı da bellidir. Rızk hiç değişmez. Azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bu konudaki ayet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle:
Birçok canlı,
rızkını kendi elde edemez. Sizin de onların da rızkını Allah verir.
Ankebut 60
Rabbin, rızkı
dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. İsra 30
Allah’ın kimine
çok, kimine az rızk verdiğini çok kimse bilmez. Sebe 36
Allah’tan korkana ummadığı yerden rızk gelir. Talak
2,3
Bir kimse, Allah’u Teâla emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını Allah’u Teâla‘nın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.
İnsan, rızkını aradığı gibi, rızk da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allah’u Teâla kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızk gönderir. Allah’u Teâla, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle: