ZEKÂT BAHSİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ZEKÂT BAHSİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ZEKÂT BAHSİ



ZEKÂT BAHSİ
ZEKATIN VÜCUBUNUN ŞARTLARI
HAYVANLARIN ZEKATI
DEVELERİN ZEKATI
SIĞIRLARIN ZEKATI
KOYUN VE KEÇİLERİN ZEKATI
ATLARIN ZEKATI

ZEKAT İLE İLGİLİ DİĞER MESELELER
GÜMÜŞ VE ALTİNİN ZEKATI
GÜMÜŞÜN ZEKATI
ALTININ ZEKATI
TİCARET EŞYALARININ ZEKATI
MADEN VE HAZİNELERİN ZEKATI
EKİN VE MEYVELERİN ZEKATI
ZEKAT KİMLERE VERİLİR
ZEKAT KİMLERE VERİLMEZ
FITIR SADAKASI
FITIR SADAKASININ MİKTARI
FITIR SADAKASI NE ZAMAN VACİP OLUR
Zekat: Lügat manası ; arınmak, temizlenmek, artmak ve büyümek demektir.
Seri manada ise; nisaba ulaşmış ve üzerinden Hicri bir yıl geçmiş olan malın bir kısmını fakirlere ve zekât âyetinde zikredilen zümrelere vermektir.
Zekatın Hükmü: Zekât; muhkem bir farzdır. İnkâr eden kâfir olur, vermeyen ise öldürülür.
Allah (c.c)şöyle buyuruyor:
"Namazı kılın, zekâtı verin ve Rasulullah (s.a.s)'e itaat edin ki merhamet edilmiş olasınız."
(Nûr: 56)
"Onların mallarından kendilerini temizleyip arıtacak bir sadaka al ve onlara duâ et. Muhakkak senin duan onların kalblerine sükun ve güvenlik verir. Allah işiten ve bilendir."
(Tevbe: 103)
Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim" in bir çok âyetlerinde "Zekâtı verin" diye emrettiği gibi Rasulullah (s.a.s)'de:
"Mallarınızın zekâtını verin" buyurmuştur.
(Tirmizi )’Hakim rivayet etti ve Sahih dedi.
İbni Abbas (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in Muaz b. Cebel'i Yemene gönderirken kendisine şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Yakın bir zamanda kitab ehli olan bir kavme gideceksin. Yanlarına vardığın zaman önce kendilerini Allah'tan başka ibâdete lâyık ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s)'in muhakkak Allah'ın rasulü olduğuna şehadet etmeye davet et. Bu iki esası kabul ederlerse, Allah'ın kendilerine günde beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını haber ver. Bunu da kabullenirlerse, Allah'ın kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadakayı (yâni; zekâtı) kesin olarak farz kıldığını söyle. Bunu da kabullenirlerse, en kıymetli mallarını almaktan kaçın ve mazlumun bedduasından kork.
Çünkü mazlumun bedduası ile Allah (c.c) arasında perde (engel) yoktur."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Ebu Hureyre (r.a)'den; adamın birinin Rasulullah (s.a.s)'e gelip şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Ey Allah'ın Rasulü! Bana, yapacağım öyle bir iş göster ki onu işleyince cennete girebileyim."
Rasulullah (s.a.s):
"Şirk koşmaksızın yalnız Allah'a ibadet eder, farz olan namazı kılar, yine farz olan zekâtı hakkıyla verir ve Ramazanda da oruç tutarsın" buyurdular.
Adam:
"Hayatımı elinde tutan zâta (Allah'a) yemin ederimki buna birşey eklemiyeceğim" dedi ve dönüp gidince Rasulullah (s.a.s):
"Cennetlik bir kimseye bakmaktan sevinç duymak isteyen varsa bu adama baksın" buyurdu.
(Buhari, Müslim, Nesei)
Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir:
"Rasulullah (s.a.s) vefat ettikten sonra Hz. Ebu Bekr (r.a) halife seçildi. O zaman Arab kabilelerinden bir kısmı (zekât hususunda) isyan ederek küfre döndüler. Hz. Ebu Bekr (r.a) isyan eden kabilelerle cihad etmeye karar verdi. Fakat Hz. Ömer (r.a) buna mâni olmak için:
"Sen insanlarla nasıl cihad edersin? Halbuki Rasulullah (s.a.s): "İnsanlarla 'Lâilahe illallah' deyinceye kadar harbetmekle emrolundum. Fakat bunu diyen kimsenin malı da, canı da benim nazarımda dokunulmazlık vasfını kazanır, Allah hakkı müstesna. O kimsenin gizli niyet ve düşüncesi ile ilgili hesabı Allah'a aittir" buyurmuştur" dedi.
Bunun üzerine Ebu Bekr (r.a):
"Vallahi namaz ile zekât arasında ayırım yapanlarla savaşacağım. Çünkü zekât, malın hakkıdır. Allah(c.c)'ya yemin ederim ki, Rasulullah (s.a.s)'e verdikleri bir dişi oğlağı bile bana vermezlerse, bu yüzden kendileriyle harb edeceğim" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) dedi ki:
"Vallahi bildim ki, bu sözler Allah (c.c)'nun Hz. Ebu Bekr'in gönlünde meydana getirdiği genişliğin bir eseridir. Bu sayede onlarla savaşmanın hak olduğunu öğrendim."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)