Hz.Peygamberin Üstünlüğünü Inkar Edenlere Reddiye - Cübbeli Ahmet Hoca



MUSTAFA İSLAMOĞLU ‘BEŞERİN EN ÜSTÜNÜ’NÜN BÂZI ÜSTÜNLÜKLERİNİ İNKÂR EDERKEN BİZ O SEVGİLİYE VEFÂ BORCUMUZU NASIL ÖDEYEBİLİRİZ?

Bu reddiyeleri kaç kişiye ulaştırırsanız ve Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şânını tasğir ve şerefini tenkis için uydurulan bu hezeyanlara inanarak Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şefâatinden mahrum olmaktan kimleri kurtarırsanız, Allâh ve Rasûlü nezdinde o denli mahbûbiyet ve makbûliyet kesbedecek ve Makâm-ı Mahmûd’un Sâhibinin ırzını ve haysiyetini koruyan bahtiyarlar zümresinde haşrolunacaksınız.

İdrâkiyle müşerref olacağımız Mevlid ayı olan Rebî’u’l-evvel ayında Rahmeten li’l-âlemîn olan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i bize gönderen Allâh-u Te’âlâ’ya sonsuz hamd-ü senâlardan, kendisi: “Ben ancak çokça hidâyet eden bir rahmetim” buyuran Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ve âl-i ashâbına sınırsız salât-ü selâmlardan sonra!

Bu ayki yazımızın başlığından da anlayacağınız üzere; Kâdı Iyâz, Suyûtî ve Nebhânî gibi büyükler işlerini güçlerini, keyiflerini ve zevklerini terkedip bütün ömürlerini Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in dînine ve O’nun fazîletlerinin neşrine hizmet uğrunda kitaplar yazmaya vakfetmişlerken, Mustafa İslamoğlu gibi birileri de bütün mesâilerini Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bâzı fazîletlerini inkâr etme ve insanlara da bu inkârcı fikirleri telkin etme uğrunda hebâ etmektedirler. Ne yazık ki, İslâmî ilimlerden yoksun olan günümüz Müslümanlarının bir kısmı, canları gibi hattâ canlarından ileri sevdiklerini iddiâ ettikleri Peygamberlerinin en sahîh kaynaklarda yer alan fazîletlerini hayâsızca ve pervâsızca inkâr eden bu kişi hakkında hâlâ: “O kültürlü ve âlim biridir, belki bir bildiği vardır, Cübbeli Hoca niçin Müslümanların aleyhinde konuşuyor?” diyebilmekte, böylece de icmâa muhâlefetten başka hiçbir meziyeti olmayan bu kişinin şaz görüşleri karşısında Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, kendisi hakkındaki açık beyanlarını, sahâbenin kavlî ve fîlî tatbîkâtını ve on dört asır ulemâsının cumhûrunun görüşlerini rahatlıkla göz ardı edebilmektedirler. Bu reddiyeleri hazırlamam ve sohbetlerimde bu konuları gündeme getirmem husûsunda beni tenkid edenleri insâfa dâvet ederek kendilerine şu soruyu yöneltiyorum: “Mustafa İslamoğlu “Yahudileşme Temâyülü” kitabında; hayızlı kadının mescide girmesinin helal olmadığını söyleyen Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i, ashâbını ve günümüze kadar gelip geçmiş dört mezheb ulemâsının tümünü Yahudilere meyletmekle ithâm ederken, “Üç Muhammed” kitabında ise, Ka’bu’l-Ahbâr gibi, sahâbenin dahi kendisinden ilim öğrendiği yüce bir Tâbi’î’yi, Yahudi Kabbalizmine dayalı hadis uydurmakla suçlarken, ayrıca Şifâ-i Şerîf sâhibi Kâdı Iyâz ve Hasâis sâhibi Suyûtî gibi büyükleri, dolayısıyla onların kaynak gösterdikleri Buhârî, Müslim ve Ahmed ibni Hanbel gibi muhaddis ve müctehitleri Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e karizma kazandırmak için hadis uydurma iftirâsıyla karalarken hiç çekinmiyor da, ben bu zatları ve doğru görüşlerini müdâfaa uğrunda reddiye hazırlarken niye çekineyim? Ayrıca şunu soruyorum: “İnsanlar ona ‘Sen bu büyükler hakkında nasıl böyle ağır ithamlarda bulunabiliyorsun ve bunca sahîh hadisi nasıl inkâr edebiliyorsun, sen bu cesâreti nereden alıyorsun?’ diyecekleri yerde, nasıl oluyor da bana: ‘Sen bu kişinin hakkında nasıl konuşabiliyorsun’ diyebiliyorlar.”

Cocuk Isteyenlerin Okuyacagi Ayetler


 
Arifan Dergisi Mayis 2011
 

Sapitanlar 1 - Ibni Teymiyye




Miladi 1943 senesinde vefat eden Seyyid Abdülhakim Efendi buyuruyor ki: “Dinde reform sapıklığını ortaya ilk çıkaran İbni Teymiyye oldu. Bu sapıklık sonradan, cahiller ve İslam düşmanları tarafından küfre kadar götürüldü.”

Yazıya başlamadan önce şöyle bir hatırlatma yapmak isteriz. İngiliz ajanı sayesinde Vehhabiliği kuran Muhammed b. Abdülvehhab’da İbni Teymiyye’nin ve talebesi İbnii Kayyım’ın kitaplarından etkilemiştir.

Bu gün dinde reformdan bahsedenlerin üstadı İbni Teymiyye’dir. Günümüzün reformdan bahseden ve durmadan yeni şeyler ortaya atan Porfesör ve hoca geçinenleri buna göre değerlendirmenizi tavsiye ediyoruz.

İbni Teymiyye’yi tanımak için fikirlerini ve o dönemdeki âlimlerin sözlerine kulak vereceğiz. Sizlerde bu bedbahtın ne derece tehlikeli olduğunun farkına varacaksınız.

YAĞMUR DUASİ NAMAZI



YAĞMUR DUASİ NAMAZI
İmam Ebu Hanife:
Allah (c.c)'nun yağmur yağdırması için kılınan (istiska) adını alan bir namaz yoktur. (İstis)'dan gaye; duâ ve Allah (c.c)'dan af dilemektir. Ancak, insanlar yalnız başlarına namaz kılarlarsa bu da iyi olur.
Zira Cenab-ı Hak, Nuh (a.s)'dan
"Dedim ki Rabbiniz'den bağışlanmanızı dileyin. Zira Rabbiniz çok bağışlayıcıdır ki size bol bol yağmur yağdırsın."
(Nuh: 10-1)
diye buyurmaktadır.Bir başka âyette de:
"Ey Kavmim! Rabbiniz'den mağfiret isteyin. Sonra yine O'na tevbe edin ki, üstünüze gökten bol bol yağmurlar indirsin. Kuvvetinize kuvvet katsın. Suçlular olarak yüz çevirmeyin."
(Hud: 52)
Enes (r.a) demiştir ki:
"Rasulullah (s.a.s) cuma günü hutbe okurken adamın biri gelip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü! Hayvanlar öldü, yollar kesildi, Allah'a duâ et te, bize yağmur versin." Bunun üzerine Rasulullah, Allah'a duâ etti; (bir rivayette ellerini kaldırdı). Sonra: "Ey Allah'ım! Bize yağmur ver" buyurdu. Bunun üzerine bir sonraki cumaya kadar yağmur yağdı da yine adamın biri gelip:
"Ey Allah'ın Rasulü! Evler harab oldu, yollar bozulup tıkandı, hayvanlar helak oldu" deyince Rasulullah (s.a.s):
"Ey Allah'ım! Dağ başlarına, yüksek tepelere, vadilerin içerilerine ve ağaçlık yerlere (bir rivayette; çevremi zeüstümüze değil)" diye yalvardı. Bunun üzerin’ bulut Medine'nin üzerinden kalktı ve Medine'nin üzerine bir damla bile düşmediği halde, etrafa yağmaya devam etti. Medine'ye bakınca bir taç manzarası arzediyordu."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei)
Diğer iki imam ise: İmam, halka iki rekât namaz kıldırır. İmam, sesli okur ve namazdan sonra hutbe de okur. İmam, duâ ederken yüzünü kıbleye verir ve sırtındaki üste giyilen elbisesini ters çevirerek duâ eder.
Abbad b. Temim'den; amcasının şöyle dediği rivayet edildi: "Rasulullah (s.a.s)'i yağmur duasına çıktığı gün gördüm de, arkasını insanlara çevirip duâ eder olduğu halde Kıble'ye döndü, sonra elbisesini ters çevirip giydi. Sesli okuyarak bize iki rekât namaz kıldırdı."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Ebu Hureyre (r.a) şöyle demiştir: "Rasulullah (s.a.s) bir gün istiskaya çıktı. Bize, ezansız ve ikâmetsiz olarak iki rekât namaz kıldırdı. Sonra, bize hutbe okudu. Ellerini kaldırarak ve yüzünü Kıble'ye döndürerek Allah'a duâ etti. Elbisesini çevirdi. Sağ yanı sol cepkeni ve sol yanı sağ cepkeni üzerine aldı."
(Ibni Mace, Beyhaki Sahih senedle rivayet ettiler.)
Cemaat ise elbisesini ters çevirmez. Çünkü buna dair hiçbir nakil yoktur.
İmam Ebu Hanife ise:
Dua ederken elbise ters çevrilmez. Çünkü hiç bir duada elbiseyi ters çevirmek diye bir şey yoktur. Rasulullah (s.a.s) böyle yapmış ise, şeklin değişmesi ile havanın değişmesini tefeûl etmiş veyahut bunu vahiy yolu ile bilmiş ki bizim için mümkün değildir, demiştir.
Gayri müslimler yağmur duasına katılmazlar. Çünkü yağmur duası Allah'tan rahmet dilemektir. Müşrik olanlar için ise, Allah'tan rahmet yerine lanet inmektedir.

 

Peygamberimizin Yüce Ahlaki - Çocuklara Şefkati



Baba, Dede ve Tüm Çocuklara Şefkatiyle

İBRAHİM'İ ZİYARET 

Hizmetçisi Enes, O'nu (asm) "Aile efradına O'ndan daha şefkatli davranan bir insan görmedim." sözleriyle anlatır...

Hayatının son yıllarında dünyaya gelen oğlu İbrahim'i, bulunduğu süt annenin evinde sık sık ziyaret eder... Burası, Medine'nin kenar mahallelerindedir ve süt annenin kocası da bir demirci ustasıdır. Evin içi de çoğu kez demirci ocağından gelen dumanla doludur. Her ziyarette İbrahim'i kucağına alır ve uzun uzun koklayarak öper. Bu sırada bütün Arap yarımadasını hakimiyeti altında bulunduran bir devletin de başkanıdır.[1] 

AĞLAYAN BİR ÇOCUĞUN SESİ

Mescit'te sabah namazını kıldırmaktadır. Genellikle yaptığı uygulama, farz olan iki rekatta, namazın ruhuna uygun bir biçimde, ağır ağır 100 ayet okuyarak uzun bir namaz kıldırmak iken, o sabah çok kısa sürede namazı tamamlar ve selam verir. Arkadaşları sorar:

- Ey Allah'ın Elçisi! Bugün neden namazı hızlı kıldırdın?

- Ağlayan bir çocuğun sesini duydum. Ana-babasının üzüleceğinden endişelendim.[2] 

BEN DE SİZİ SEVİYORUM