Erba´in-i İdrisiyye 1. İsm-i Şerif


 
 

Peygamberimizin Yüce Ahlaki - Nezaketi

 
TEMİZ DİŞLERLE

Başını eşi Hz. Ayşe (r.anha)'nin kucağına teslim etmiş, ruhunu da Allah'a teslim etmek üzeredir. Son saniyeleri sayılmakta, son nefesler alınıp verilmektedir. Ve bu dünyadan ayrılmadan önceki son işlerinden biri de, Hz. Ayşe (r.anha)'nin de yardımıyla dişlerini misvakla temizlemek olur. Rabbinin huzuruna temiz dişlerle, düzgün ve özenli bir üst başla gitmek için...[1]

ŞEYTAN GİBİ

Arkadaşlarından biri mescide girer... Saçı sakalı dağınık, birbirine karışmıştır. Hz. Muhammed (asv)'in yüz ifadesinin değişmesinden hoşnutsuzluğu belli olur. Mesajı alan arkadaşı hızla çıkar, tıraş olur, temizlenir ve geri dönerek O'nun (asm) önüne mahcup, gülümser bir edayla oturur. Hz. Muhammed (asv) de gülümsemektedir şimdi.

"Birinizin şeytan gibi saçı başı dağınık olması yerine, böylesi daha iyi değil mi?" der.[2]

ELLERİNİ TEMİZLEMEDİKÇE

Mekke fethedilmiştir. Müslüman olmakta inatlarını aşamayıp sona kalanlar şimdi, kendi istekleriyle sıraya girerek Hz. Muhammed (asv)'in önünde bağlılık sözü vermektedir. Bunlardan biri de amcasının katili, Mekke toplumunun yöneticisi Ebu Süfyan (ra)'ın eşi Hind'tir. Tam Müslümanlığını ilan edeceği sırada Hz. Muhammed (asv)'in gözleri Hind'in ellerine ilişir ve sözünü keserek bağlılık sözünü yarım bıraktırır:

"Ellerini temizleyip tırnaklarını kesmedikçe bağlılığını kabul etmem."[3]

Esma'ul Hüsna 39. İsm-i Şerif


Sapitanlar 5 - MEVDUDİ VE SAPIK GÖRÜŞLERİ


Mevdudi, Çeştiyye tarikatının büyüklerinden olan hoca Kutbuddin Mevdudi Çeştinin torunlarındandır. Ecmir’de medfun olan Mu’inuddin-i Çeşti, Kutbuddinin halifelerinden Osman haruninin halifesidir. Kutbuddin Mevdudi 1132’de Çeşt’de vefat etti. Çeşt, Hirat kariyyelerindendir.
Mevdudi, 1903 senesinde Haydarabad’da doğdu. 1979 Eylül ayında Amerika’da öldü. Pakistan’da defnedildi.
Gazeteci olarak hayata atıldı. İlk olarak 1927 de (İslamda Cihad) kitabını yazdı. Bu kitabında ihtilal fikirlerini yayıyordu. Arapçaya tercüme edilince, Hasan El-Benna’nın düşüncelerine tesir ederek Mısır’da devlete karşı ayaklanmasına ve öldürülmesine sebep oldu.
Mevdudinin ilmi kifayetsizliği böyle sayısız müslümanları, maddi ve manevi ölüme sürüklemiştir. Çünkü hiçbir İslam âlemi siyasete karışmamış, ihtilali hatırından bile geçirmemiştir. Milleti ilmi ile, nasihat ile irşad etmişlerdir. İslamiyetin ihtilal ile değil, ilim ile ahlak ile yayılacağını bildirmişlerdir.

Âl-i İmrân Sûresinin Fazieti


Bu mübarek sûre Kur'ân-ı Kerîm'in üçüncü süresidir. Mediiıe-i Münevvere'de nazil olmuştur. İki yüz âyettir.. Sûrenin başındaki âyet-i celîlenin AUah'm ism-i a'zamı olduğu hadîs-i şeriflerle bildirilmiştir. Nevvas ibn-i Sem'ân (radı-yailahü anh) den: Resûlüllah (sallâllahü aleyhi vesellem) buyurdular ki:
«Kur'ân ve dünyada iken onunla amel eden (Kur'ân) ehil getirüecek, Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri arkadaşları olan o kimseye şefaat için onun önüne atılacaklardır...»
Nevvâs ilâve ediyor: Nebiyy-i Ekrem (sallâllahü aleyhi vesellem), bu iki sûre için misâl verdi. Bu misâlleri hâlâ unutmadım. Buyurdular ki:
«O iki sûre, aralarından ışık sızan iki tente gibi, veya iki kara bulut gibi, veya kanatlan gerilmiş kuşlardan meydana gelen bir gölgelik gibi gelecekler ve adamları için mücadele edeceklerdir.» (90)
Ay yüzlü sahâbîlerden ve Kur'ân-ı Kerîm'i en güzel okuyanlardan Abdullah ibn-i Mes'ûd (radıyallahü anh) buyurur ki:
«Âl-i İmrân sûresi yoksul için ne güzel bir hazinedir; gecenin sonunda kalkar ve onu okur!..» (91)
Şanlı sahâbî İbn-i Abbas (radıyallahü anh) den: Hâte-mü"I-Enbiyâ buyurdular ki:
 
«Kini Al-i İmrân sûresini Cuma günü okursa güneş ba-tıncaya kadar Allah ve melekleri ona salât ederler.» (92)
Salâttan murâd; Allah'tan rahmet, meleklerden duâ ve istiğfardır. Yaralı ceylânlar gibi titreyen bir gönülle ve samimî duygularla okunan Kur'ân elbette sahibine şefaat edecektir... Kur'ân'ı okuyanı Allah sevdiği gibi melekleri de sever...