Arifan dergisi
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Peygamberimizin Yüce Ahlaki - Vefası
ANNE HAKKI
Bir arkadaşı O'na (asm) annesini şikâyet eder."Huyu ve ahlakı kötü." der. O (asm) cevap verir.
"Ama seni dokuz ay karnında taşırken kötü huylu değildi." Arkadaşı tatmin olmamıştır.
"Ey Allah’ın Elçisi! Gerçekten kötü huylu."
"Ama seni iki sene emzirirken kötü huylu değildi." Adam yine de ısrar eder. O (asm) da devam eder:
"Senin yüzünden uykusuz kalırken kötü huylu değildi." Arkadaşı dayanamaz.
"Ama ben de karşılığını ödedim."
“Ne yaptın?”
“Sırtımda taşıyarak hac yaptırdım.” Hz. Muhammed (asv)'in dudaklarında acı bir tebessüm belirir.
“Bir tek doğum sancısının bile karşılığını ödemiş olmadın.”[1]
EBUBEKİR BENİ DOĞRULADI
Hz. Ebubekir (ra) ve Hz. Ömer (ra) tartışırlar. Hz. Ebubekir (ra)'in üzgün olduğunu görünce müdahale eder, arkadaşlarını karşısına toplar ve:
“Allah beni size peygamber olarak gönderdi. Siz bana yalancı dediniz,
Ebubekir doğruladı. Siz bana düşmanlık ettiniz, o canıyla, malıyla siper oldu.
O günler hatırına arkadaşıma bundan sonra kimse ilişmesin.” der.
O günden sonra herkes Hz.
Ebubekir (ra)’i kırmamaya özen gösterir.[2] ÖNCE SÜRÜYÜ SAHİBİNE
Hayber'de Yahudilerle savaşılmaktadır. O bölgede ücretle çobanlık yapan bir zenci Müsluman olmaya karar verir. Hz. Muhammed (asv)'in yanına gelir ve isteğini söyler. Fakat Hz. Muhammed (asv) hemen kabul etmez.
"İlk önce sürüyü sahibine teslim etmen gerekir. Müslüman olman ve
bizimle beraber savaşa katılmak istemen, üzerindeki emanetin sorumluluğunu
ortadan kaldırmaz." der.
Çoban kendine söyleneni yapar. Önce
sürüyü tastamam sahibine iade eder, sonra yeni girdiği dinin gereğine koşar.[3] HATİCE'NİN ARKADAŞI
Cuma Günü Okunacak Dualar
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:
"Cuma gününde bir saat vardır. Allah'ın kullarından bir müslim namazda ve kıyamda iken Allah Teâlâ'dan niyâz ile bir şey isteyip duâsı o saate tesadüf ederse Allah Teâlâ Hazretleri o kimsenin dileğini verir."
Böyle buyurduktan sonra mübarek küçük parmağının ucuna işaret buyurdu. (11)
Cuma gününün içindeki saat, küçük parmağına nisbetle parmağın ufak ucu ne kadar ise, güne nisbetle o kadar az bir müddetdir ki o saat içinde her halde duâ müstecâb olur demektir.
Nebiyy-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Hazretleri:
'Cum'a günü, ibâdet ve ezkâr ile mü'minlerin kalbi mesrûr olacak bir bayram günüdür' (12) buyurmuşlardır.
"Size bir sûre haber vereyim mi ki, azameti semâ ile arz arasını doldurmuş, onu yetmişbin melek teşyî' etmiştir. O sûre Kehf süresidir. Kim cum'a günü bu sûreyi okursa Allah onu öteki cum'aya kadar bu sûre ile mağfiret eder, sonunda üç gün de ziyâdesi vardır. Ve semâya ulaşan bir nûr verilir ve Deccal'in fitnesinden muhafaza edilir. Yatacağı vakit bu sûrenin sonundan beş âyet okuyan hıfz olunur ve gecenin istediği vaktinde kaldırılır." (13)
"Ey Rabbim! Perşembe günü ümmetimin erkenden yaptığı işleri bereketli kıl." (14)
Hadîsin şerhinde deniliyor ki, bugünün evvelinde bir ihtiyacını tedarik etmek, nikâh akdetmek ve bunun gibi mühim işler sünnettir.
"Cum'a gününde; Yani perşembeyi cumaya bağlayan gece iki rek'at namaz kılıp Fâtiha'dan sonra onbir defa Zilzâl Sûresini okuyan kimseyi Allah Teâlâ kabir azâbından ve kıyâmet korkularından emin kılar. " (15)
"Şu duâ ile cum'a günü herhangi bir saatte dua edilirse sâhibine muhakkak icâbet olunur." (16)
(la ilahe illa ente ya hannanü ya mennanü ya bediassemavati velardi ya zelcelali vel ikram)
"Cum'a gününde bir saat vardır, mü'min bir kul namazda duâ ederken Allah 'dan bir şey ister ve o saate denk gelirse Allah muhakkak ona icâbet eder. Ashab-ı kirâm: 'Bu saat hangi saatdir yâ Resûlellah" dediklerinde: "İkindi namazı ile güneş batması arasındaki vakittir." buyurdular.
"Cum'a namazından sonra daha oturduğu yerden kalkmadan
sübhanallahi ve bi hamdihi sübhanallahil azim ve bi hamdihi estağfirullah
diyen kimsenin yüzbin günâhını, ana ve babasının da yirmidörtbin günâhını Allah mağfiret eder." (17)
(11) bk. el-Ezkâr, 80; Buharî, Deavât, 61.
(12) el-Câmi'u's-Sağîr.
(13) bk. Tuhfetü'z-zâkirîn, 269
(14) Tirmizî, Ticâret, 41.
(15) Râmûzü'l-ehâdîs, 427 (Deylemî'den)
(16) el-Cami'u's-Sağîr.
(17) Buharî, Deavât, 61.
Mezhepler bidat midir? Peygamberimizin neden mezhebi yoktu!
Mezhep sözlük anlamı olarak”
gitmek, izlemek, gidilen yol” demektir. Terim anlamı olarak ise, dinin aslî
(inanç) veya fer’î (ibadet-muamelat) hükümlerinin dayandığı delilleri bulmakta
ve bunlardan hüküm çıkarıp yorumlamakta otorite sayılan âlimlerin (müctehid)
ortaya koyduğu görüşlerin tamamı veya belirledikleri sistem manasına
gelmektedir.
Cübbeli Ahmet Hoca - Mezhepler
Mezheplerin, Hz.Peygamber
(S.A.V.) Efendimiz döneminde olmaması gayet doğaldır.
Efendimiz (S.A.V.) hayatta iken sahabeler
arasında herhangi bir ihtilaf yoktu. Dinin usul ve füruunda sahabelerden
bazısının anlamadığı bir mesele çıkarsa, Hz. Peygamber (S.A.V.)’e sorar, O da
açıklardı.
Fakat Efendimiz (S.A.V.)’in
vefatından ve bilhassa Hz.Ebubekir ve Hz. Ömer dönemlerinden sonra çıkan
ihtilaf ve fitnelerle birlikte ilk siyasi ve bidat mezhepler ortaya
çıkmıştır. Bu siyasi mezhepler dini kisveye bürünmüşlerdi.
Şunu belirtelim ki akaidde
ihtilaf zararlıdır. Akaidde ihtilaf, bid’at ve sapıklığa götürür. Sapıklık
da büyüdüğü zaman küfre kadar iletir. Akaidde ihtilaf, İslam ümmetinin
birliğini bozar, dinde tefrika doğurur. Bu sebeple, sahabe ve bunlara
güzellikle tabi olan selef âlimleri akaidde ihtilafı haram saymışlar ve buna
asla cevaz vermemişlerdir. Çünkü ümmetin birlik ve dayanışmasını aynı iman
esasları etrafında ittifak etmek sağlar. Kamil imanın müminleri birbirleriyle
birleştirdiği kadar başka hiç bir şey birleştiremez.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

