Esma'ul Hüsna 67. İsm-i Şerif
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su
misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan
benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner
yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın
yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar,
su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift;
birinden nur akar; birinden kir.
Akışta
demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta
bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya
başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir
yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor,
yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya,
kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse,
sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına
Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah,
Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu
dâva öksüz, bu dâva büyük!..
Ne ağır
imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı
kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır
sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki,
sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir
lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık,
anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün
Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara
kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre
ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil
çil kubbeler serpen ordu?
Nerede
kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı
akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin
nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli
rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar
sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya,
kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına
eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda
garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş
damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata
çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü
yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat
süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını
assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten
sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf
çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz
kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben,
gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize
baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin
kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle
gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir
yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben
gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun,
varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok
süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
Necip
Fazıl KISAKÜREK
BEN NİYE YALANCI OLUYORUM ?
Hayrettin Karaman köşe yazısında bana fasık, facir
demiş. Ben senin “polemik değil diyalog” isimli kitabındaki görüşlerine reddiye
yazdım. Sen bu kitaptaki görüşleri tekzip etmiyorsan ben niye yalancı oluyorum
arkadaş.
Hayrettin Karaman yazıp duruyormuş benim hakkımda.
Evvelce adam yerine koymadığından adımı hiç anmadı. Şimdi adım piyasaya çok
çıktığından adımı anmaya mecbur oldu. Bu çok önemli bir şey. Çünkü biz mektepli
değiliz. İmam hatipli, ilahiyatçı değiliz ya onlar da hocaların hocası olduğu
için bizi adam yerine koymadıklarından cevap bile verme lüzumu görmedi. Ama
şimdi de abone oldu. Sıralı cevap veriyor. Mübarek senelerce adam yerine
koymadın şimdi de fazla adam yerine koydun. Ben o kadar fazla bir adam değilim
yani. Beni adam yerine koyup bu kadar cevap verme yazık. Sen ne kadar ilimler
yayıyorsun millete. Yeni Şafak gazetesi hidayet kaynağı olmuş. Sen şimdi orada
köşeni bana ayırıyorsun millet öbür ilimlerden mahrum oluyor. Benle ne
uğraşıyorsun.
DOĞRULUK BENİ KURTARACAK
Benim geçen sohbeti çözüm yapmış. O sohbetteki
konuşmaları daha bizimkiler yapamadı. Çözüm yapıp, gazeteye koymuş hoca efendi.
“Yalan cübbeye de girse yalandır” demiş. Bu ara bana yalancı ve fasık deyip
duruyor. Hayatta en uzak olduğum şey yalandır. Bana “En önemli vasfını söyle”
dense “Sadakat ve dürüstlük” derim. Aleyhime de olsa doğruluktan hiç
ayrılmadım. Ne mahkemede, ne de başka bir yerde aleyhime de olsa doğru
konuştum. Çünkü biliyorum ki sonunda doğruluk beni kurtaracak. Ama bana yalancı
diyor. Kısaca bu yalancılığı bir anlayalım. Sonra fasık da diyor. Zaten fasık,
facir aynı tabir.
Fasık büyük günahları alenen işleyen demek. Milletin
ortasında alenen içki içen gibi. Kebair günahları alenen, cihâran, cehran
işleyenlere söyleniyor. Fasık ile facir eş değerlidir mana bakımından. Ama
fasığın kâfir manası da var. Onu kastetmediğini düşünüyorum. Bozuk adam
manasında. Bir adam alenen yalan konuşuyorsa zaten fasıktır. Yalancı deyince
fasık demesi de çok yadırganmaz. Çünkü yalancıysa bir adam otomatikman fasık
oluyor.
BEN KENDİMİ HİÇ BEĞENMEM
Siz ne kadar beğenseniz de ben kendimi hiç beğenmem.
Bana da kendimi beğendiremezsiniz. Çünkü beni benden iyi bilemezsiniz. Hadis-i
şerifte “Allah-u Teâlâ bu dini facir adamlarla da teyit eder.” (Buhârî, Cihâd:178,
no:2897, 3/1114) buyruluyor. Yani destekler. Bazen bakarsın bir sürü adamın
hidayetine vesile olmuş. Namaza başlatmış, on binleri, yüz binleri döndürmüş.
Bu adam facir olabilir mi? Hadis-i şerife göre bu onun facir olmadığı anlamına
gelmez.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri (Kuddise Sirruhû) bu
hadis-i şerifi okuduktan sonra “Ben kendimi facir görüyorum, zaten hadiste
‘Allah facirle de dini destekler’ buyrulduğu için işte o facir adam benim.”
diyor. Tabi tasavvufun reisi, efendisi. İslam’a çok hizmeti olmuş. Tabi ki bu
onu tevazu olarak söylüyor.
“FACİR DEME”
Efendi Hazretleri’ne bir gün: “Cüenyd-i Bağdadi belli
ki tevazu yapıyor. Ama ben hakikaten facir durumdayım. Ama benden fayda da
oluyor millete. Namaza başlayan, itikadı düzelen binler, on binler oluyor.”
dedim. Mahmud Efendi Hazretleri: “Kendine facir deme. Ben seni facir, fasık
olarak görmüyorum. Bir yanlışını da görmüyorum.” dedi.
ŞAHİTLİĞİNE İTİBAR EDİLMEZ
Sen şimdi bana facir, fasık diyorsun ama burada da
Mahmud Efendi Hazretleri gibi bir zat var. Onun dediği mi muteber, senin
dediğin mi muteber?! Allah indinde senin şahitliğin mi geçerli, onun şahitliği
mi geçerli? Sen beni ne kadar tanıyorsun, o beni ne kadar tanıyor. Benim
babamın nikâhını bile o kıymış. O zaman burada sen şahitliğine itibar edilecek
bir konumda değilsin kusura bakma. Hiç tanışmıyoruz çünkü. Ama sen şimdi bana
yalancı diyorsun.
Niye yalancı diyor? Diyor ki “Alıntı yaptığın kitap
benim kalemimden çıkmış değildir.” Polemik değil diyalog kitabından bahsediyor.
“Senin ve başkalarının iftiralarına cevap verdiğim bir kitap yazdım (yazacağım
değil, yazdım)” diyor. Bundan evvelki yazısında yakında çıkacak diye okudum
ben. Şimdi de yazdım diyor. “Üç yıl önce yayınladım, yakında ikinci baskısı da
çıkacak.” diyor. Üç yıl önce yayınladın ama yine ben sana reddiye yazdıktan
sonra. Ben ne isterdim. O kitapta sana ait olmayan laflar yazıldıysa ben
reddiye yapmadan senin o kitaba tekzip yapman lazımdı. Üç yıl önce diyorsun. Üç
yıl beni kurtarmadı. Ben hapse girip çıktığım zaman zaten üç yılı geçti. Ben
sana bu reddiyeyi hapse girmeden evvel yazdım.
O zaman senin yayınladığın benim reddiyemden sonra. Ne
zaman ki millet “Ya hu bu ne biçim laflar söylemiş.” diye senin hakkında
acabalara düştü, sen de kalktın bu kitabı yazdın. Halbuki hemen “Polemik değil
diyalog kitabında benim demediğim laflar yayınlandı.” şeklinde tekzip
yayınlaman lazımdı.
ÂLİM İSE TÖVBE YETMEZ
Salavat-ı Taç
Salavat-ı Taç
Allahümme salli ala Seyyidina `ve Mevlana Muhammedin sahibid Taci vel-mil` raci vel-burâki ve'l-`alam Dafi`il-bela'i vel-veba'i vel-kahti vel-Meradi vel-alam. ismuhu maktubum merfu `meşfu um` menkusun fil levhi vel-Kalem. Seyyidil `arabi vel-` acem. cismuhu mukaddesum Mu `attarum mütahherum münevverun fil-Beyti vel-haram. şemsid duha bedrid Duca sadril `ula nuril Hüda kahfil vara misbahiz zulem. Cemilis şiyem Şefi il-Umam'ın. Sahibil cudi vel-kerem. Vallâhü `asimuhu. ve cibrilu kadimuh. vel-burâku merkebuhu. vel-mil `racu saferuhu ve sidratu el-Müntehâ makamuh. Ve Kabe gavseyni matlubuhu. vel-matlubu maksuduhu vel-maksudu mevcuduh. Seyyidil mürselin. hatemin nebiyyin şefi `il mudnibin. Anisil garibin rahmetil lil `Alemin. Rahatil `aşikın. Muradil müştakin. şemsil `arifin. Siracis salikın Misbahil mukarrebin. Muhibbil fukara'ay vel-guraba'ay vel-mesakin. Seyyidit fekaleyn nebiyyil harameyn. imamil i kıbleteyn.Vesiletina fid dareyn. Sahibiİ Kabe gavseyn mahbubi rabbil meşrikayni vel-mağribeyn. Ceddil Hasani vel-Hüseyin Mevlana ve mevlah fekaleyn Ebil Kasim Muhammed'in ibni `Abdillah nurim min nurillahi ya eyyühel müştakuna bi nuri cemalihi Sallu` aleyhi ve Alihi ve ashabihi ve sellimu Teslima
Salavat-ı Taç Faydaları
Bu mübarek salavat-ı şerifin sınırsız faydaları vardır.Felaketler, salgın hastalıklar, kuraklık, hastalık ve korkularından kurtulur.
Düzenli olarak ezberden okunursa rızık artar.büyü ve cinlerin kötülüğünden korunur. ve üzerindeki felaketler,musibetler gider.
cuma yatsıdan sonra 70 defa okunursa Efendimiz (s.a.v )rüyasında görür.Bunu 11 gece yapmalı
Kalbi Temizlemek İçin sabah,ilkindi ve yatsıdan sonra 7 kez okursa Cinlerden ve Büyüden kurtulur.Şeytanı kovar.salgın ve Cinleri şeytanı kovamak ve büyüyü bozmak için,diğer hastalıklara karşı güvende olmak için 11 defa okunur.
Düşman ve hasetden,baskısı yöneticiden,kıskançlıktan güvende olur.Üzüntü ve kederden kurtulmak için 40 gün 41 defa okunur.
Ruhun kutsallığı ve zalimden düşmandan kurtulmak için Hergün günde 3 defa sabah,ilkindi ve yatsıdan sonra 7 kez okunur.
Yoksulluktan ve sefaletden kurtulmak için 40 gün boyunca 41 defa sabah namazdan sonra ezberden okunur.Bu salavat-ı şerifenin bir çok faydası vardır.
Bolluk ve bereket,Ekonomik durumun düzeltmek isteyen borçlardan kurtulmak isteyen kişi bu salavat-ı tacı sabah namazdan sonra veya teheccüd vakti 7 defa ezberden okusun.
Mutlu huzurlu ve varlıklı bir hayatı olacaktır.
Ruhsal durumunun güçlenmesi için 3 yıllık dönem için 100 defa okunur.
Hacet ve dilekler için geceyarısı 40 defa okunur.
Çocuk sahibi olmak için 21 gün 7 defa okunur
Efendimiz (s.a.v ) rüyada görmek için cuma gecesi 170 defa okunur.
Bu salavat-ı tacın faydaları o kadar geniş ki okuyan kişiyi Allah korur.ona huzur verir. rızkı artar.Cinlerden Büyüden ve Kötülüklerden korunur.üzerindeki felaketleri kaldırır.Cennete gitmek ve Yükseliş için mübarek kadir gecesinde okunur.Receb ayında da bu salavat okunur.
Bu salavatı şerife okumak için ön koşullar
1-Ezberden okumak
2-Temiz olmak hem bedenen hem de elbiseler temiz olmalı üzerinde leke olmucak güzel koku sürmeli (Kirlilik dönemde ara verilir)
3-Okuma yapılan oda temiz olacak
4-Abdestli ve kıbleye dönük olmak
Kaynak: Ebu Bekr Bin Salim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)