Arifan Dergisi Temmuz 2011
Cübbeli Ahmet Hoca 18 Eylül 2005 Beraat Kandili Sohbeti
Cübbeli Ahmet Hoca 5 Agustos 2009 Beraat Kandili Sohbeti
Cübbeli Ahmet Hoca 15 Temmuz 2011 Beraat Kandili Sohbeti
Allah’ın fazl ve
kereminin bol bol görüldüğü üç aylardan Şaban ayındayız. Peygamber Efendimiz
(sav)’in "Benim ayım" dediği bu mübarek ayın on dördüncü gününü on
beşinci güne bağlayan bu gece Berat gecesidir.
| <><>
>
<><> > |
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle
buyurmuştur:
“Şaban ayının yarısı (Berat gecesi)
gelince gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenâb-ı Allah o gece
güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu;
onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Şifâ dileyen yok mu; şifâ
vereyim. Yok mu daha başka isteği olan yerine getireyim.” (İbni Mace)
Ne büyük bir ikram, ne büyük bir lütuf.
Yüce Allah’ın bu çağrısına lebbeyk dememek elden değil. Ahirete talib olanlar,
günah kirlerinden arınmak isteyenler, rızayı ilahiyi kazanmak isteyenler,
beraat senedini alıp kurtuluşa ermek isteyenler işte fırsat. Bu mübarek gün ve
geceleri gereğince değerlendirenler bahtiyar olurlar.
İstifade etmenin bazı şartları vardır
Berat Gecesi’ni ihya etmek ve feyzinden
istifade etmek için bazı şartlar ileri süren Peygamber Efendimiz (sav) şöyle
buyurmuştur:
“Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Ben-i Kelb
kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları cehennemden kurtarır.
Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık
besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin,
ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz. “
(Buhârî)
Hangi ibadetler yapılır?
Bu geceyi ibâdet ve tâatla geçirmek büyük sevaptır. Kaza namazları ve
nafile namazlar kılmak, vaaz ve nasihatleri dinlemek, tövbe ve istiğfar etmek,
zikir çekmek, salavat getirmek, Kur’an okumak, dua etmek gibi ibadetler
yapılır. Fakat o geceye mahsus belirli bir ibadet şekli yoktur. Nitekim
Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmiş ve Allah’a şöyle dua etmiştir:
“Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica ederim.
Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen, Seni senâ ettiğin gibi yücesin. “
(et-Tergib)
Bu geceler birer İslam şiarıdırlar. Bu gecelerin manevi ikliminden istifade
etmek isteyen Müslümanlar gündüzleri oruç, geceleri de ibadetle geçirmeye azami
gayret gösterirler. Bu gecelerin farkı çarşı, sokak, ev, cami kısaca her yerde kendisini
hissettirir. Ne mutlu o insana ki bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirir.
Mukadderat-ı beşeriyenin programı bu gecede belirleniyor
Bu gece; Kur’an-ı Kerim’in levh-i mahfuzdan dünya semasına toptan
indirildiği gecedir. Bu, Duhan Suresi’nin ilk ayetlerinden anlaşılmaktadır.
Rızık, ecel, zenginlik, fakirlik, doğum, ölüm... gibi herkesin ve her şeyin
kaderi ve durumu bu gecede düzenlenmeye başlanır, Kadir Gecesi’nde tamamlanarak
her defter sahibine teslim edilir.
“Hâ Mîm. Apaçık olan Kitab’a and olsun ki, biz onu mübârek bir gecede
indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir emirle her
hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden;
göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz
peygamberler göndermekteyiz. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Duhan
Suresi, 1-7)
Ayet-i kerimede belirtilen gecenin “Berat Gecesi” mi yoksa “Kadir Gecesi”
mi olduğu konusunda alimler görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Çoğunluk, bu konuda
“Kadir Gecesi” ile ilgili müstakil surenin bulunmasını delil göstererek “Duhan
Suresi”ndeki bu ayetin kastının “Berat Gecesi” olduğu konusunda fikir beyan
etmişlerdir. Bir kısım müfessirler de hikmetli işlerin ayırımının Berat Gecesi
başlayarak Kadir Gecesi’ne kadar devam ettiğini belirterek orta yol
bulmuşlardır. Bu işlerin neler olduğu konusunda ise Abdullah b. Abbas (ra) “Bir
sene içinde meydana gelecek olan doğumlar, ölümler, eceller, rızıklar ve hatta
hacıların sayısına kadar kader ile ilgili her şeyin mukadderatı bu işlere
müekkel olan meleklere yani Azrail, Mikail, Cebrail ve İsrafil’e (as) teslim
edilir” demiştir. (M. Vehbi, Hulasatu’l-Beyan)
Doğruhaber