MÜHRÜ ŞERİF - 35 BESMELE - NAL-I ŞERİF - AYET-EL KÜRSİ - ASHAB-I KEHF
MÜHRÜ ŞERİF'İN FAZİLETİ
Tirmizi'nin Rivayetine Göre : Herkim bu mührü şerife abdestli olarak sabahleyin baksa akşama kadar , Ayın başında baksa sonuna kadar , yılın başında baksa sonuna kadar , yola çıkarken baksa dönünceye kadar geçen zaman hayırlı ve bereketli olur.
NAL-İ ŞERİF'İN FAZİLETİ
Bu Nal-i şerifi yanında taşıyan kötülüklerden beri olur . Doğum yapacak kadın üzerinde bulundursa doğumu Allah'ın izniyle kolay olur .Evinde ise yanmaktan ve hırsızlıktan korunur. İnsanlar arasında hatrı sayılır . Suda boğulmaktan emin olur . Hasta ise iyileşir . Geçim darlığı çekiyorsa Allah ona rızık kapısı açar.
35 BESMELE'NİN FAZİLETİ
Kim bu besmele-i şerif'i yanınada taşısa hertürlü kötülükten emin olur .
AYET-EL KÜRSİ'NİN FAZİLETİ
Ayet-el kürsi cinlere karşı kendisinden yardım alınacak duaların en büyüğüdür. Ayet-el kürsi'nin insanlardan şeytanları kovmaktan çok tesirli olduğunu söylemişler. Ayrıca saralı kişiye , şeytanın kendisine sahir ( Büyücü ) , Kahin , Falcı , nefis ve şehvet ehli .Zülum ve gazab erbabı üzerine sadakatle okunduğunda onların şeytanlarını etkisiz hale getirmekte e büyük gücü olduğunu denemişlerdir. Ancak sadakatle okunması şart koluşmuştur.
ASHAB-I KEHF'İN İSİMLERİNİN FAZİLETİ
Ashab-ı Kehf 'in isimleri yazılıp üzerinde taşındığında biiznillah baş ağrısı iyileşmesine , çok ağlayan çocuğun ağlamasının kesilmesine , doğum yapacak olan kadının kolay doğum yapmasına , yangın ve hertürlü tehlikeden selamette olunmasına faydası olduğu rivayet edilmiştir.
Alinti: http://www.islamcihadi.com
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
ŞÜKÜR VE SABIR
Yüce Allah'a,bahşettiği sağlık,iman ve rızık gibi büyük
nimetlere karşılık şükretmek,içine düşülen sıkıntılara karşı rıza gösterip
sabretmek,kulluk görevlerindendir.Nimet içinde bulunmak nasıl hoşa
gidiyorsa,başa gelen kötülüklere de sabretmek ve katlanmak gerekir.Allah'tan
gelen nimet de,sıkıntı da iyi karşılandığı takdirde hayırlı ve
yararlı,karşılanmadığında zararlıdır.
Her nimeti,o nimet cinsinden şükürle karşılamak kadirşinaslığın bir
gereğidir.Meselâ:Sağlık nimetinin şükrü,namaz kılmakla,oruç tutmakla;mal
varlığının şükrü,zekât ve sadaka vermekle;yine her bu iki nimetin şükrü,hacca
gitmekle;ilim nimetinin şükrü,bundan başkalarını da yararlandırmakla eda edilmiş
olur.
Nimete şükretmek,o nimetin arttırılmasına vesîle olur.Nitekim Yüce Rabbimiz
Kur'an-ı Kerim'inde mealen:
"Allah'ın kitabını
okuyanlar,namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan(Allah için)gizli ve
açık sarf edenler,asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.Çünkü
Allah,onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da
verir.Şüphesiz O,çok bağışlayan,şükrün karşılığını bol bol
verendir."(1)buyurmuşlardır.
KÖTÜ ZANDA BULUNMANIN ZARARLARI
DÜŞMANLIK
BESLEMENİN,KUSUR ARAŞTIRMANIN VE KÖTÜ ZANDA BULUNMANIN
ZARARLARI
İslâm
dini,inananlara kardeşçe yaşamalarını emretmiş,buna engel olacak duygu,düşünce
ve davranışları yasaklamıştır.Zira,başkalarına karşı kalbinde düşmanca duygular
besleyen insan,hasım kabul ettiği kimselerin maddî veya manevî hiç bir alanda
ilerlemelerini istemez.Bu duygular,kişiyi öfkeye,isabetsiz karar
vermeye,intikama,can yakmaya ve kan dökmeye yöneltir.Bunun içindir ki
dinimiz,
"Mü'minler ancak kardeştirler.Öyleyse
kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki
esirgenesiniz"(1)İlâhî buyruğuyla kişisel çıkarlardan ve
gayelerden uzak,yalnız Allah sevgisine ve O'nun hoşnutluğuna dayanan İslâm
kardeşliğini getirmiş,bu kardeşliğin korunmasını ve devam ettirilmesini
istemiştir.Başka bir ayet-i Kerimede de meâlen: "İyilikle kötülük
bir olmaz.Sen(kötülüğü)en güzel bir şekilde önle.O zaman seninle arasında
düşmanlık bulunan kimse,sanki candan bir dost olur"(2)buyrularak
kötülüklere karşı kötülükle değil,iyilikle karşılık verildiği takdirde ancak
düşmanlıkların ortadan kalkabileceği belirtilmiştir.
ÖLÇÜLÜ DAVRANMA
Aşırı ve
ölçüsüz davranışlar,fert ve toplumu büyük felaketlere sürüklemekte,bu yüzden
birçok kimse,telâfisi güç zarara uğramaktadır.İşte,insanın refah ve mutluluğunu
hedef alan yüce dinimiz,her türlü aşırılığı yasaklamış ve müminlere itidali(orta
yolu) öğütlemiştir.Nitekim, "O,göğü yükseltti ve ölçüyü
koydu"(1)mealindeki bir ayet-i kerimede ölçünün,ölçülü ve itidalli
davranmanın önemini belirlenmiş; "Sözlerinde ve
davranışlarında ileri gidip,haddi aşanlar,helâk olmuşlardır"(2)
mealindeki bir hadis-i şerif ile de aşırılığın sonunun hüsran olduğuna dikkat
çekilmiştir.
Aslında hak din olan Yahudilik ve Hristiyanlık,daha sonra aşırılıklara
saplanmışlardır.Yahudilerin inancına göre,Yehova dedikleri Tanrıları,yalnız
kendilerinin ilâhıdır ve Yehova,insanlık içerisinden kendilerini oğul
seçmiştir.
Hristiyanlıkta ise,Allah inancı üçlü sisteme
bağlanmıştır.Bu dine göre baba-oğul-ruhu'l-kuds aslında bir olan İlâhın üç
şeklinde görünüş halidir.(3)
Yüce
dinimiz,Musevîlikteki millî İlâh sistemini de hristiyanlıktaki Allah'ı insan
şeklinde tasavvuru da red eder.İslâm'ın Allah inancının esası,İhlâs Sûresinde
mealen şöyle belirlenmiştir:
"De ki:O,Allah birdir.Allah daimdir,mutlak manâda
ihtiyaçsızdır,her şey O'na muhtaçtır.O,doğurmamış ve doğmamıştır.Onun hiçbir
dengi yoktur."(4)
Şimdi
sakınılması gereken aşırılıklardan bazılarına kısaca
değinelim:
Allah'ın
rahmetinden ümitli olmak kadar,azabından da korkmak yani korku ile ümit
arasında yaşamak itidali bir davranıştır.Zirâ,"Mevlâ Kerim'dir,O kimseyi
cezalandırmaz,Allah'ın kulun ibâdetlerine ihtiyacı yoktur"gibi sözler
ileri sürerek,kulluk görevlerini yerine getirmeden Allah'tan rahmet
beklemek,İlâhi azâbı inkâr olduğu gibi,günahların hiçbir surette af
olunmayacağına inanmak da,Allah'ın rahmetini inkâra götürür.Bu husus Kur'an -ı
Kerim'de:"Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka birşey
yoktur"(5),"Kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit
kesmez"(6) mealinde belirlenmiştir.
Tevekkülde
de itidal şarttır.Çalışmadan,gerekli tedbirleri almadan,bir işin gerçeklemesini
Allah'tan beklemek ne kadar doğru değil ise,sırf çalışmakla (Yüce Mevlâ'nın
yardımı olmaksızın)her şeyin halledilebileceğini kabul etmek de o derece
sakıncalı bir davranıştır.Kur'an-ı Kerim,İslâm tevekkülünün esasına
"Azmettinse artık Allah'a güven"(7)mealinde belirlenmiş,gerçek
tevkkülün,bütün imkânları deneyip,elden geleni yaptıktan sonra artık,işin
hayırla sonuçlanmasının,Yüce Mevlâ'ya havale edilmesi olduğunu bildirmiştir.
Dünya ve ahiret hayatına dengeli çalışmak da dinimizin emirlerindendir.Kur'an-ı Kerim'de meal olarak "Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak)ahiret yurdunu iste;ama dünyadan da nasibini unutma"(8)buyrulmuştur.Sevgili Peygamberimiz de bu konuda müminlere herzaman itidali emretmiş,zühd ve takvaya fazla meyli olan ashab-ı Kiram'a orta yolu öğütlemiş,beşerî takat ölçüsünü aşan güçlük ve sıkıntıları yasaklamıştır.
Mal ve parayı harcama da,itidali gerektiren konulardandır.Para ve malı lüzumsuz yerlere harcamak ya da harcamalarda ölçüyü aşmak kadar,malın ve paranın gerekli yerlere harcanmaması da uygun bir davranış değildir.Bu konuda Yüce Kitabımızda mealen:"Eli sıkı olma;büsbütün eli açık da olma.Sonra kınanır,(kaybettiklerinin)hasretini çeker durursun"(9)buyrulmuştur.
Yeyip içmede de ölçülü davranmak kulluk görevlerimizdendir.Bir ayet-i kerimede mealen: "Yeyin,için,fakat israf etmeyin;çünkü Allah israf edenleri sevmez"(10)buyrularak,tutumlu olmamız emredilmiş ve savurganlığın kişiyi Allah sevgisinden mahrum edeceği bildirilmiştir.
İnsan sevgisi,dinimizin hassasiyeti gösterdiği ve büyük önem verdiği bir konudur.Ancak bunda da ölçüyü kaçırmamak,ifrat ve tefrite düşmemek gerekir.Sevmediğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini lâyık olmadığı dereceye yükseltmek de aşırı bir davranıştır.Sevgili Peygamberimiz bu noktada meal olarak: "Sevdiğin kişiyi,aşırı olmayan bir sevgi ile sev,zira bir gün düşmanın olabilir.Düşmanına da,aşırı bir davranışta bulunma,onun da günün birinde dostun olması mümkündür"(11)buyurmuşlardır.
Ölçüsüz sevgi gibi övgünün de İslâmiyet'te yeri yoktur.Bir insan en üstün mertebeye,kuvvet ve kudrete ulaşsa,hatta kendisini tamamen Allah'a vermiş olsa yine de kendisine tapılacak ve dilekte bulunulacak bir mevkiye gelemez.Zira ,ibâdete ve dilekte bulunulmaya lâyık olan yalnız ve yalnız Allah Teâla'dır.Yüce Rabbimizin bu noktada Sevgili Peygamberimize şu seslenişi ne kadar anlamlı ve düşündürücüdür:"De ki:Ben,yalnızca sizin gibi bir beşerim.(Şu var ki2)
Dünya ve ahiret hayatına dengeli çalışmak da dinimizin emirlerindendir.Kur'an-ı Kerim'de meal olarak "Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak)ahiret yurdunu iste;ama dünyadan da nasibini unutma"(8)buyrulmuştur.Sevgili Peygamberimiz de bu konuda müminlere herzaman itidali emretmiş,zühd ve takvaya fazla meyli olan ashab-ı Kiram'a orta yolu öğütlemiş,beşerî takat ölçüsünü aşan güçlük ve sıkıntıları yasaklamıştır.
Mal ve parayı harcama da,itidali gerektiren konulardandır.Para ve malı lüzumsuz yerlere harcamak ya da harcamalarda ölçüyü aşmak kadar,malın ve paranın gerekli yerlere harcanmaması da uygun bir davranış değildir.Bu konuda Yüce Kitabımızda mealen:"Eli sıkı olma;büsbütün eli açık da olma.Sonra kınanır,(kaybettiklerinin)hasretini çeker durursun"(9)buyrulmuştur.
Yeyip içmede de ölçülü davranmak kulluk görevlerimizdendir.Bir ayet-i kerimede mealen: "Yeyin,için,fakat israf etmeyin;çünkü Allah israf edenleri sevmez"(10)buyrularak,tutumlu olmamız emredilmiş ve savurganlığın kişiyi Allah sevgisinden mahrum edeceği bildirilmiştir.
İnsan sevgisi,dinimizin hassasiyeti gösterdiği ve büyük önem verdiği bir konudur.Ancak bunda da ölçüyü kaçırmamak,ifrat ve tefrite düşmemek gerekir.Sevmediğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini lâyık olmadığı dereceye yükseltmek de aşırı bir davranıştır.Sevgili Peygamberimiz bu noktada meal olarak: "Sevdiğin kişiyi,aşırı olmayan bir sevgi ile sev,zira bir gün düşmanın olabilir.Düşmanına da,aşırı bir davranışta bulunma,onun da günün birinde dostun olması mümkündür"(11)buyurmuşlardır.
Ölçüsüz sevgi gibi övgünün de İslâmiyet'te yeri yoktur.Bir insan en üstün mertebeye,kuvvet ve kudrete ulaşsa,hatta kendisini tamamen Allah'a vermiş olsa yine de kendisine tapılacak ve dilekte bulunulacak bir mevkiye gelemez.Zira ,ibâdete ve dilekte bulunulmaya lâyık olan yalnız ve yalnız Allah Teâla'dır.Yüce Rabbimizin bu noktada Sevgili Peygamberimize şu seslenişi ne kadar anlamlı ve düşündürücüdür:"De ki:Ben,yalnızca sizin gibi bir beşerim.(Şu var ki2)
En azı da aşırılık olan kin ve öfkeler,İslâm tarihinde
birçok cinayetlere yol açmış,birçok haksızlıklara sebep olmuş,kalplerde düşmalık
ve nefret hislerini körüklemiştir.Mesala:Bazı kimseler,Sevgili Peygamberimiz 'in
biri amcazadesi ve damadı,diğeri vahiy kâtibi ve kayınbiraderi olan Hz.Ali ile
Hz.Muaviye ihtilafını sanki buna mecburlarmış gibi,yorumlamaya
kalkışmışlar,bunda itidali muhafaza edememişler,taraf tutmuşlar,hatta birini
övüp diğerini yerecek kadar ileri gitmişlerdir.Bu tür davranışların müslümanlar
arasında açmış olduğu yaralar ve ortaya koyduğu hazin tablolar ise,herkesçe
bilinmektedir.
İnsanlara bilmediklerini öğretmek, güzel tavsiyelerde bulunmak kadar,verilecek öğütlerde ölçülü davranmak da kaçınılmaz bir görevdir.Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde mealen:"(Resûlüm!) Sen,Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!..."(13),"(Ey Muhammed!),öğüt ver.Çünkü sen ancak öğüt vericisin.Onların üzerinde bir zorba değilsin."(14)buyurarak Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün insanları öğüt vermeye ve öğütte itidalli olmaya çağırmışlardır.
Sözün özü:Ölçülü davranış,aklın,düşüncenin ve muhakemenin eseridir.Bunun için o,kişiyi iyiye,güzele ve doğruya götürür.İtidalli davranan insanlar,hem toplum içinde hem Allah katında değer kazanırlar.Aşırı davranış ise,bilgisizliğin ve duygusallığın ürünüdür.O,kişi her zaman huzursuzluğa ve felâkete sürükler.
İnsanlara bilmediklerini öğretmek, güzel tavsiyelerde bulunmak kadar,verilecek öğütlerde ölçülü davranmak da kaçınılmaz bir görevdir.Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde mealen:"(Resûlüm!) Sen,Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!..."(13),"(Ey Muhammed!),öğüt ver.Çünkü sen ancak öğüt vericisin.Onların üzerinde bir zorba değilsin."(14)buyurarak Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün insanları öğüt vermeye ve öğütte itidalli olmaya çağırmışlardır.
Sözün özü:Ölçülü davranış,aklın,düşüncenin ve muhakemenin eseridir.Bunun için o,kişiyi iyiye,güzele ve doğruya götürür.İtidalli davranan insanlar,hem toplum içinde hem Allah katında değer kazanırlar.Aşırı davranış ise,bilgisizliğin ve duygusallığın ürünüdür.O,kişi her zaman huzursuzluğa ve felâkete sürükler.
___________________________________
1-Rahman Sûresi,ayet:7
2-Müslim,ilim babı:4
3-İncil,Matta:28/19
4-İhlâs Sûresi;ayet:1-4
5-Necm Sûresi;ayet:39
6-Yusuf Sûresi,ayet:87
7-Al-i iran Sûresi;ayet:159
8-Kasas Sûresi;ayet:77
9-İsrâ Sûresi;ayet:29
10-A'raf Sûresi;ayet:31
11-Tac Tercemesi,5/153
12-Kehf Sûresi;ayet:110
13-Nahl Sûresi;ayet:125
14-Ğaşiye Sûresi;ayet:21-22
1-Rahman Sûresi,ayet:7
2-Müslim,ilim babı:4
3-İncil,Matta:28/19
4-İhlâs Sûresi;ayet:1-4
5-Necm Sûresi;ayet:39
6-Yusuf Sûresi,ayet:87
7-Al-i iran Sûresi;ayet:159
8-Kasas Sûresi;ayet:77
9-İsrâ Sûresi;ayet:29
10-A'raf Sûresi;ayet:31
11-Tac Tercemesi,5/153
12-Kehf Sûresi;ayet:110
13-Nahl Sûresi;ayet:125
14-Ğaşiye Sûresi;ayet:21-22
Alinti
Kuran ve Sünnete Göre Tesettür
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


