Aşırı ve
ölçüsüz davranışlar,fert ve toplumu büyük felaketlere sürüklemekte,bu yüzden
birçok kimse,telâfisi güç zarara uğramaktadır.İşte,insanın refah ve mutluluğunu
hedef alan yüce dinimiz,her türlü aşırılığı yasaklamış ve müminlere itidali(orta
yolu) öğütlemiştir.Nitekim, "O,göğü yükseltti ve ölçüyü
koydu"(1)mealindeki bir ayet-i kerimede ölçünün,ölçülü ve itidalli
davranmanın önemini belirlenmiş; "Sözlerinde ve
davranışlarında ileri gidip,haddi aşanlar,helâk olmuşlardır"(2)
mealindeki bir hadis-i şerif ile de aşırılığın sonunun hüsran olduğuna dikkat
çekilmiştir.
Aslında hak din olan Yahudilik ve Hristiyanlık,daha sonra aşırılıklara
saplanmışlardır.Yahudilerin inancına göre,Yehova dedikleri Tanrıları,yalnız
kendilerinin ilâhıdır ve Yehova,insanlık içerisinden kendilerini oğul
seçmiştir.
Hristiyanlıkta ise,Allah inancı üçlü sisteme
bağlanmıştır.Bu dine göre baba-oğul-ruhu'l-kuds aslında bir olan İlâhın üç
şeklinde görünüş halidir.(3)
Yüce
dinimiz,Musevîlikteki millî İlâh sistemini de hristiyanlıktaki Allah'ı insan
şeklinde tasavvuru da red eder.İslâm'ın Allah inancının esası,İhlâs Sûresinde
mealen şöyle belirlenmiştir:
"De ki:O,Allah birdir.Allah daimdir,mutlak manâda
ihtiyaçsızdır,her şey O'na muhtaçtır.O,doğurmamış ve doğmamıştır.Onun hiçbir
dengi yoktur."(4)
Şimdi
sakınılması gereken aşırılıklardan bazılarına kısaca
değinelim:
Allah'ın
rahmetinden ümitli olmak kadar,azabından da korkmak yani korku ile ümit
arasında yaşamak itidali bir davranıştır.Zirâ,"Mevlâ Kerim'dir,O kimseyi
cezalandırmaz,Allah'ın kulun ibâdetlerine ihtiyacı yoktur"gibi sözler
ileri sürerek,kulluk görevlerini yerine getirmeden Allah'tan rahmet
beklemek,İlâhi azâbı inkâr olduğu gibi,günahların hiçbir surette af
olunmayacağına inanmak da,Allah'ın rahmetini inkâra götürür.Bu husus Kur'an -ı
Kerim'de:"Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka birşey
yoktur"(5),"Kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit
kesmez"(6) mealinde belirlenmiştir.
Tevekkülde
de itidal şarttır.Çalışmadan,gerekli tedbirleri almadan,bir işin gerçeklemesini
Allah'tan beklemek ne kadar doğru değil ise,sırf çalışmakla (Yüce Mevlâ'nın
yardımı olmaksızın)her şeyin halledilebileceğini kabul etmek de o derece
sakıncalı bir davranıştır.Kur'an-ı Kerim,İslâm tevekkülünün esasına
"Azmettinse artık Allah'a güven"(7)mealinde belirlenmiş,gerçek
tevkkülün,bütün imkânları deneyip,elden geleni yaptıktan sonra artık,işin
hayırla sonuçlanmasının,Yüce Mevlâ'ya havale edilmesi olduğunu bildirmiştir.
Dünya ve ahiret hayatına dengeli çalışmak da dinimizin emirlerindendir.Kur'an-ı Kerim'de meal olarak "Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak)ahiret yurdunu iste;ama dünyadan da nasibini unutma"(8)buyrulmuştur.Sevgili Peygamberimiz de bu konuda müminlere herzaman itidali emretmiş,zühd ve takvaya fazla meyli olan ashab-ı Kiram'a orta yolu öğütlemiş,beşerî takat ölçüsünü aşan güçlük ve sıkıntıları yasaklamıştır.
Mal ve parayı harcama da,itidali gerektiren konulardandır.Para ve malı lüzumsuz yerlere harcamak ya da harcamalarda ölçüyü aşmak kadar,malın ve paranın gerekli yerlere harcanmaması da uygun bir davranış değildir.Bu konuda Yüce Kitabımızda mealen:"Eli sıkı olma;büsbütün eli açık da olma.Sonra kınanır,(kaybettiklerinin)hasretini çeker durursun"(9)buyrulmuştur.
Yeyip içmede de ölçülü davranmak kulluk görevlerimizdendir.Bir ayet-i kerimede mealen: "Yeyin,için,fakat israf etmeyin;çünkü Allah israf edenleri sevmez"(10)buyrularak,tutumlu olmamız emredilmiş ve savurganlığın kişiyi Allah sevgisinden mahrum edeceği bildirilmiştir.
İnsan sevgisi,dinimizin hassasiyeti gösterdiği ve büyük önem verdiği bir konudur.Ancak bunda da ölçüyü kaçırmamak,ifrat ve tefrite düşmemek gerekir.Sevmediğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini lâyık olmadığı dereceye yükseltmek de aşırı bir davranıştır.Sevgili Peygamberimiz bu noktada meal olarak: "Sevdiğin kişiyi,aşırı olmayan bir sevgi ile sev,zira bir gün düşmanın olabilir.Düşmanına da,aşırı bir davranışta bulunma,onun da günün birinde dostun olması mümkündür"(11)buyurmuşlardır.
Ölçüsüz sevgi gibi övgünün de İslâmiyet'te yeri yoktur.Bir insan en üstün mertebeye,kuvvet ve kudrete ulaşsa,hatta kendisini tamamen Allah'a vermiş olsa yine de kendisine tapılacak ve dilekte bulunulacak bir mevkiye gelemez.Zira ,ibâdete ve dilekte bulunulmaya lâyık olan yalnız ve yalnız Allah Teâla'dır.Yüce Rabbimizin bu noktada Sevgili Peygamberimize şu seslenişi ne kadar anlamlı ve düşündürücüdür:"De ki:Ben,yalnızca sizin gibi bir beşerim.(Şu var ki2)
Dünya ve ahiret hayatına dengeli çalışmak da dinimizin emirlerindendir.Kur'an-ı Kerim'de meal olarak "Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak)ahiret yurdunu iste;ama dünyadan da nasibini unutma"(8)buyrulmuştur.Sevgili Peygamberimiz de bu konuda müminlere herzaman itidali emretmiş,zühd ve takvaya fazla meyli olan ashab-ı Kiram'a orta yolu öğütlemiş,beşerî takat ölçüsünü aşan güçlük ve sıkıntıları yasaklamıştır.
Mal ve parayı harcama da,itidali gerektiren konulardandır.Para ve malı lüzumsuz yerlere harcamak ya da harcamalarda ölçüyü aşmak kadar,malın ve paranın gerekli yerlere harcanmaması da uygun bir davranış değildir.Bu konuda Yüce Kitabımızda mealen:"Eli sıkı olma;büsbütün eli açık da olma.Sonra kınanır,(kaybettiklerinin)hasretini çeker durursun"(9)buyrulmuştur.
Yeyip içmede de ölçülü davranmak kulluk görevlerimizdendir.Bir ayet-i kerimede mealen: "Yeyin,için,fakat israf etmeyin;çünkü Allah israf edenleri sevmez"(10)buyrularak,tutumlu olmamız emredilmiş ve savurganlığın kişiyi Allah sevgisinden mahrum edeceği bildirilmiştir.
İnsan sevgisi,dinimizin hassasiyeti gösterdiği ve büyük önem verdiği bir konudur.Ancak bunda da ölçüyü kaçırmamak,ifrat ve tefrite düşmemek gerekir.Sevmediğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini bulunduğu mertebeden aşağı görmek ya da göstermek kadar,sevdiğini lâyık olmadığı dereceye yükseltmek de aşırı bir davranıştır.Sevgili Peygamberimiz bu noktada meal olarak: "Sevdiğin kişiyi,aşırı olmayan bir sevgi ile sev,zira bir gün düşmanın olabilir.Düşmanına da,aşırı bir davranışta bulunma,onun da günün birinde dostun olması mümkündür"(11)buyurmuşlardır.
Ölçüsüz sevgi gibi övgünün de İslâmiyet'te yeri yoktur.Bir insan en üstün mertebeye,kuvvet ve kudrete ulaşsa,hatta kendisini tamamen Allah'a vermiş olsa yine de kendisine tapılacak ve dilekte bulunulacak bir mevkiye gelemez.Zira ,ibâdete ve dilekte bulunulmaya lâyık olan yalnız ve yalnız Allah Teâla'dır.Yüce Rabbimizin bu noktada Sevgili Peygamberimize şu seslenişi ne kadar anlamlı ve düşündürücüdür:"De ki:Ben,yalnızca sizin gibi bir beşerim.(Şu var ki2)
En azı da aşırılık olan kin ve öfkeler,İslâm tarihinde
birçok cinayetlere yol açmış,birçok haksızlıklara sebep olmuş,kalplerde düşmalık
ve nefret hislerini körüklemiştir.Mesala:Bazı kimseler,Sevgili Peygamberimiz 'in
biri amcazadesi ve damadı,diğeri vahiy kâtibi ve kayınbiraderi olan Hz.Ali ile
Hz.Muaviye ihtilafını sanki buna mecburlarmış gibi,yorumlamaya
kalkışmışlar,bunda itidali muhafaza edememişler,taraf tutmuşlar,hatta birini
övüp diğerini yerecek kadar ileri gitmişlerdir.Bu tür davranışların müslümanlar
arasında açmış olduğu yaralar ve ortaya koyduğu hazin tablolar ise,herkesçe
bilinmektedir.
İnsanlara bilmediklerini öğretmek, güzel tavsiyelerde bulunmak kadar,verilecek öğütlerde ölçülü davranmak da kaçınılmaz bir görevdir.Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde mealen:"(Resûlüm!) Sen,Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!..."(13),"(Ey Muhammed!),öğüt ver.Çünkü sen ancak öğüt vericisin.Onların üzerinde bir zorba değilsin."(14)buyurarak Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün insanları öğüt vermeye ve öğütte itidalli olmaya çağırmışlardır.
Sözün özü:Ölçülü davranış,aklın,düşüncenin ve muhakemenin eseridir.Bunun için o,kişiyi iyiye,güzele ve doğruya götürür.İtidalli davranan insanlar,hem toplum içinde hem Allah katında değer kazanırlar.Aşırı davranış ise,bilgisizliğin ve duygusallığın ürünüdür.O,kişi her zaman huzursuzluğa ve felâkete sürükler.
İnsanlara bilmediklerini öğretmek, güzel tavsiyelerde bulunmak kadar,verilecek öğütlerde ölçülü davranmak da kaçınılmaz bir görevdir.Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde mealen:"(Resûlüm!) Sen,Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!..."(13),"(Ey Muhammed!),öğüt ver.Çünkü sen ancak öğüt vericisin.Onların üzerinde bir zorba değilsin."(14)buyurarak Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün insanları öğüt vermeye ve öğütte itidalli olmaya çağırmışlardır.
Sözün özü:Ölçülü davranış,aklın,düşüncenin ve muhakemenin eseridir.Bunun için o,kişiyi iyiye,güzele ve doğruya götürür.İtidalli davranan insanlar,hem toplum içinde hem Allah katında değer kazanırlar.Aşırı davranış ise,bilgisizliğin ve duygusallığın ürünüdür.O,kişi her zaman huzursuzluğa ve felâkete sürükler.
___________________________________
1-Rahman Sûresi,ayet:7
2-Müslim,ilim babı:4
3-İncil,Matta:28/19
4-İhlâs Sûresi;ayet:1-4
5-Necm Sûresi;ayet:39
6-Yusuf Sûresi,ayet:87
7-Al-i iran Sûresi;ayet:159
8-Kasas Sûresi;ayet:77
9-İsrâ Sûresi;ayet:29
10-A'raf Sûresi;ayet:31
11-Tac Tercemesi,5/153
12-Kehf Sûresi;ayet:110
13-Nahl Sûresi;ayet:125
14-Ğaşiye Sûresi;ayet:21-22
1-Rahman Sûresi,ayet:7
2-Müslim,ilim babı:4
3-İncil,Matta:28/19
4-İhlâs Sûresi;ayet:1-4
5-Necm Sûresi;ayet:39
6-Yusuf Sûresi,ayet:87
7-Al-i iran Sûresi;ayet:159
8-Kasas Sûresi;ayet:77
9-İsrâ Sûresi;ayet:29
10-A'raf Sûresi;ayet:31
11-Tac Tercemesi,5/153
12-Kehf Sûresi;ayet:110
13-Nahl Sûresi;ayet:125
14-Ğaşiye Sûresi;ayet:21-22
Alinti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.