Kalbi karartan işler

 
 
 

Kalb, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değildir. Buna, yürek denir. Yürek, hayvanlarda da bulunur. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir. Görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyanı gibidir. Buna, kalb veya gönül diyoruz. Gönül, insanlarda bulunur. Hayvanlarda bulunmaz.

Bedendeki bütün organlar, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün bilgiler kalbde toplanır. İnsanın, inanmak, sevmek, korkmak, kalbindedir. İman eden ve kâfir olan kalbdir. Güzel, iyi ahlakın ve kötü huyların yeri kalbdir.

Kalbi temizlemek için riyazet ve mücahede gerekir.

Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, dinimizin yasakladığı haramları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak gerekir.

Yolculuk Halinde Olanin Namazi (Serferi)



YOLCULUK HALİNDE OLAN KİMSENİN NAMAZI
YOLCU NAMAZININ BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ YERİ
YOLCU NAMAZININ MÜDDETİ
YOLCU NAMAZI İLE İLGİLİ DİĞER MESELELER
Yolculukta Namazın Kısaltılmasının Hükmü: Yolculuk halinde olan kimsenin öğle namazının farkını, ikindi namazının farzını ve yatsı namazının farzînı ikişer rekat olarak kılması farzdır.
İbni Abbas (r.a)’den: Allah’u Teala (öğle, ikindi ve yatsı) namazlarının hazarda (yani; ikamet halinde) dört seferde (yolculukta) iki, harb halinde de bir rekat kılınmasını Rasulü (s.a.s)’in diliyle size farz kılmıştır.
(Müslim)
Aişe (r.a)’nın şöyle dediği rivayet edildi:
”Namaz ikişer rekat olarak farz kılınmıştır. Son radan yolculuk namazı olduğu gibi bırakıldı da hazar halindeki namaza iki rekat daha eklendi.”
(Buhari, Müslim)
Yolculukta sabah namazının farzı iki rekat olarak akşam namazının farzı ise üç rekat olarak kılınır. İbni Ömer (r.a) şöyle demiştir:
“Rasulullah (s.a.s)’i yolculukta acele etmek gerektiği vakit, akşamı geciktirip üç rekat kıldığını ve selam verdikten sonra yatsıyı kılıncaya kadar bir müddet bekleyip, yatsıyı iki rekat olarak kılıp selam verdiğini gördüm.”
(Buhari)
Yolculuk Mesafesinin Miktarı: Bir kimse deve yürüyüşü ile yaya olarak üç gün üç gecelik bir yolu kat ederek şehrin evlerinden ayrılınca yolcu olur. Dağlık bölgelerde kendisine uygun bir yürüyüşe, denizde de mutedil (normal) bir havadaki (yelkenli) yürüyüşüne itibar edilir. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Yolculukta olmayan kimse bir gün, yolculukta olan kimse ise üç gün üç gece mestlerini meshedebilir.”
(Müslim, Nesei)
(Yolculukta olan kimse) tabirinden maksat belli bir şahıs olmayıp ondan cins muraddır. Yani; yolculukta olduktan sonra kim olursa olsun mestlerini üç gün üç gece meshedebilir. Bundan ise bu yolculuğun en az üç gün üç gece sürmesi lazım geldiği anlaşılır. Zira eğer daha az olursa her yolculukta olan kimse nasıl üç gün üç gece mesh yapabilir?

Sehidlerimize Allah´tan Rahmet Ailelerine Sabir Diliyoruz




Şehid, kendisine şahitlik yapılmış, Cennetlik olduğuna şahitlik edilmiş anlamındadır. Şahit manası da vardır. Çünkü Allah katında, ölü değil diridir. Şehid olmak için Müslüman olmak şarttır. Gayri müslim nasıl ölürse ölsün veya öldürülsün şehid olmaz. Hayzlı veya cünüp ölmek şehidliğe mani değildir.
Eshab-ı kiramdan Hanzala cünüp olarak şehid olmuştur. [Gusledecek kadar dahi vakit bulamamış, gazaya katılmıştı.]

Şehid olmak büyük nimettir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Şehid kabir azabından emindir.) [İbni Mace, Beyheki, imam-ı Ahmed]

(Deniz savaşında şehid olanların, bütün günahları, hatta kul hakları da affolur.) [İbni Mace]

(Şehid, yakınlarından 70 kişiye şefaat eder.) [Beyheki]

(Şehid, ölüm acısı duymaz, kabirde üzülmez, kıyametin dehşeti, hesab, mizan, sırat onu rahatsız etmez, doğruca Cennete gider.) [Beyheki]

(Karada şehid olanın borçları ve emanetleri hariç, bütün günahları affolur. Denizde, suda boğularak ölen şehidin ise, borç ve emanetleri de dahil bütün günahları affolur.) [Ebu Nuaym]

Şehid, kanının ilk damlasında günahları affolur. Kabir azabından ve Kıyamet korkusundan emindir.
Şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Kul haklarını da, Allahü teâlâ Kıyamette helalleştirecektir. Suda boğularak ölen şehidlerin kul borçları da affedilir. Hak sahipleri, bu şehidden haklarını istedikleri zaman, Allahü teâlâ, (Ondaki haklarınızı benden isteyin) buyuracak, hak sahiplerine alacaklarını fazla fazla verecektir. Şehid de, sorgusuz sualsiz Cennete gidecektir.

Esma'ul Hüsna 9. İsm-i Şerif


 
Arifan Dergisi
 
 

Ehl-i Sünnet Itikadi


 

Her fırka, her grup, benim yolum doğru diyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Hadis-i şerifte, müslümanların 73 fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu 73 fırkadan herbiri, İslamiyet’e uyduğunu, Cehennemden kurtulacağı bildirilen bu fırkanın kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir.) [Müminun 53 ve Rum 32]

Bu çeşitli fırkalar arasında kurtuluş fırkasının alametini Peygamber efendimiz bildirmiştir:

(Bu fırkada olanlar, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır.) [Tirmizi]

Peygamber efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshab-ı kiramı da söylemesine lüzum olmadığı halde, bunları da söylemesi, (Benim yolum, Eshabımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshabımın gittiği yoldur) demektir. Eshab-ı kiramın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (C.1, m.80)

Bugün çok kimse de kendilerinin Ehl-i sünnet olduğunu söylüyor. Bu bakımdan Ehl-i sünnet itikadının ne olduğunu bilmek şarttır. Bu bilindikten sonra doğruyu, hakkı bilmek zor olmaz.

Ehl-i sünnet itikadından, önemli olanlardan bazıları şunlardır: