RAMAZAN-I ŞERİFTE SAHUR


Ramazan ayı sahur vakti

Enes ibn-i Malik ( Radıyallahu Anh)'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Sahur yemeği yeyin, çünkü sahurda bereket vardır.” Buyurdu.

Amr ibn-i As ( Radıyallahu Anh)'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bizim orucumuzla Ehl-i kitabın orucunun arasındaki fark, sahur yemeğidir.”

Ebu Sa’id el-Hudri ( Radıyallahu Anh)'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Sahur yemek, tümüyle hayır ve berekettir, sakın onu bırakmayın, velevki sizin biriniz bir yudum su içsin.

Zira şüphesiz Allah-u Te’ala ve melekleri sahur yiyenlere salat buyurur (feyiz ve nur yağdırır)lar.”

Sahur yemeği oruçluya güç kuvvet kazandırır.

Sahura kalkmak gündüz tutulacak oruç için kuvvet kazandırır. Buna işaretle İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma)’dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Gündüzün kaylule uykusu ile, gece kalk(ıp teheccüt namazı kıl)maya, sahur yemeği ile de gündüz orucuna karşın yardım alın.”

Yediği nimetten hesaba çekilmeyecek olanlar

İbni Abbas ( Radıyallahu Anh)'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“(Kazançları ve yedikleri) helal olması durumunda, üç kişiye, yediklerinden dolayı bir hesap yoktur.

(bunlar da:) Oruçlu, sahur yapan ve Allah-u Azze ve Celle’nin yolunda nöbet tutan!”

Ebu Hureyre( Radıyallahu Anh)'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Üç kişi, nimetten sorguya çekilmezler.

Yedirip içiren, iftar eden ve sahur yapan, bir de misafir ağırlayan.

Sahurun en güzel yiyeceği hurmadır.

            Sahurda hurma yemek sünnet olduğu gibi, aynı zamanda hurma iftar vaktine kadar kalıcı kalori sağlayan mübarek bir gıdadır.

Bundan dolayı Ebu Hureyre( Radıyallahu Anh)'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasulüllah ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

            “Hurma, müminin ne güzel sahur yiyeceğidir.”

Ramazan-ı şerif ayı ile ilgili tüm konulara Cübbeli Ahmet Hocamızın Ramazan-ı Şerif Risalesinden ulaşabilrisiniz.
·Ramazan-ı şerife ait hususiyetler
·Ramazan-ı şerifin günleri
      ·Ramazan-ı şerifin orucu
         ·Ramazan-ı şerifin namazları
·Ramazan-ı şerifteki faziletli ameller

 

Erba´in-i İdrisiyye 20. İsm-i Şerif

 
Lalegül Dergisi
 
 
 

Ben Sadece Kur'an'a Bakarım Diyenler...



I. SÜNNET’İ TERKETME TEHLİKESİ


Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar.
Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa,
din de sünnetin birer birer
terkiyle ortadan kalkar. (Darimi, Mukaddime 16)

İslam tarihinde çeşitli dönemlerde çeşitli sapmalar yaşandı. Farklı mezhepler, İslam’ın özünden uzaklaşarak çeşitli sapkın itikatlara sahip oldular, sapkın uygulamalara giriştiler. Hariciler’den Batiniler’e, Fatımiler’den Mutezile’ye kadar çeşitli fırkalar, çeşitli sapkınlık dereceleriyle, Kuran’ın ve Allah Resulü'nün (s.a.v.)yolundan saptılar.

Son dönemlerde bu sapmalara bir yenisi daha eklenmiş bulunuyor. Bazı insanlar, Resulullah’ın (s.a.v.) sünnetini reddediyorlar. "Kuran’ı okuruz, Resulullah’tan (s.a.v.) gelen bir açıklamaya muhtaç olmadan onu kendi başımıza anlarız"diyorlar. "Yalnızca Kuran"diyerek, Kuran’ın hayata geçirilmesi ve uygulanması anlamına gelen sünnete yüz çeviriyorlar.

Oysa "yalnızca Kuran"sloganı ile ortaya çıkan bu "sünnet’i terketmiş İslam"akımı, bizzat Kuran’ın hükümlerini göz ardı etmektedir. Çünkü sünnet, Kuran’ın bir açıklamasıdır ve daha da önemlisi, Kuran’da bizzat emredilmiştir. Allah (c.c.), ümmeti yalnızca Kitap’a itaatle yükümlü kılmamış, aynı zamanda Resulullah’a (s.a.v.) itaati de farz olarak emretmiştir.

Bu nedenle, İslam ancak sünnetle birlikte gerçek İslam olur. Kuran, ancak sünnetin yardımıyla ümmet tarafından anlaşılıp uygulanabilir. Sünnet ise, Resulullah’ın (s.a.v.)sahih hadislerinin toplanması ve sonra da büyük alimler tarafından yorumlanması oluşan Ehl-i Sünnet itikadıdır.
İşte bu kitapçık, "sünneti terketmiş İslam"tehlikesine karşı, Ehl-i Sünnet itikadının temellerini genç nesl aktarmak ve bu itikadın önemini vurgulamak için yazılmıştır.


Kuran’ın Emrettiği Sünnet

Kitaba başlamadan önce, "sünneti terketmiş İslam"tehlikesine cevap vermek gerekir.
Öncelikle bilinmelidir ki, sünnet, Kuran’dan ayrı değildir. Sünnet; son ilahi kitap Kuran’ın -Kuran’ın ifadeleriyle- son peygamber, alemlere rahmet, büyük ahlak sahibi, müminlere pek düşkün, onların sıkıntıya düşmesi kendisine çok ağır gelen, onların ağır yüklerini üzerlerindeki taassup zincirlerini indiren Allah (c.c.) elçisi Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından ortaya konmuş evrensel yorumudur.
Bu yorum olmadan Kuran’ın anlaşılması ve hayata geçirilmesi mümkün olmaz. Örneğin, Kuran müminlere; diğer müminlere karşı şefkatli olmayı, güzel söz söylemeyi, tevazulu davranmayı emretmiştir. Kafirlere karşı ise, sert ve caydırıcı olmayı farz kılmıştır. Temizliği şart koşmuştur. Ancak bunların nasıl gerçekleştirileceği Kuran’da detaylandırılmaz. Nasıl şefkat gösterileceği ya da "sert ve caydırıcı"davranılacağı, bunların ölçüsü bildirilmemiştir. Peki mümin, bunların nasıl ve ne ölçüde uygulanacağını nereden öğrenecektir. Kuran şu hükmü verir:



"Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır." (Ahzap Suresi, 21)

54 Farz Dersleri - 48. Farz


[ 2013_02_21 ] - 54 Farz dersleri - 48. Farz Malı nâ müstahikka vermekle... (1/2)

 
[ 2013_03_07 ] - 54 Farz dersleri - 48. Farz ► Malı nâ müstahikka vermekle... (2/2)