Esma'ul Hüsna 45. İsm-i Şerif

 

DİNİMİZİN DİREĞİ NAMAZ VE ÖNEMİ



İslam dininin en önemli şartlarından birisi, Allahu Zülcelal’in miraçta Hz. Peygamber (A.S.V) vasıtası ile bütün mü’min kullarının üzerine beş vakit olarak farz kılmış olduğu, insanları kurtuluşa götüren namaz ibadetidir.  

Namaz dinin direğidir ve Allah’u Zülcelal’i hatırlamanın en güzel şeklidir. O’nun için Allahu Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; 

“Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.” (Taha; 14) 

Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in şöyle söylediğini işittim:
 

أرَأيْتُمْ لَوْ أنَّ نَهْراً بِبَابِ أحَدِكُمْ يَغْتَسلُ فِيهِ كُلَّ يَوْمٍ خَمْسَ مَرَّاتٍ مَا تَقُولُونَ يُبْقِى ذلِكَ مِنْ دَرَنِهِ شَيْئاً؟ قالُوا: َ يُبْقِى ذلِكَ مِنْ دَرَنِهِ شَيْئاً. قالَ: فذلِكَ مَثَلُ الصَّلَواتِ الخَمْس، يَمْحُوا اللّهُ بِهَا الخَطَايَا
 

Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiçbir kir kalır mı, ne dersiniz?” Sahabeler;

Bu hal, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” deyice, Hz. Peygamber (a.s.v) tekrar şöyle buyurdu;

İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.” (Buhâri, Müslim) 

Namaz, mü’minlerle kafirler arasındaki en önemli farklardan biridir. Bir kimse, namaz kılmakla hem Allah’u Zülcelal’in emrini yerine getirmektedir, hem de inanmayanlardan ve Allah’u Zülcelal’e asi olan kimselerden ayrılmaktadır. 

Namaz hususunda insanlar birkaç gruba ayrılırlar:

100 Mecelle Kaidesi - Arapça Türkçe açıklamalı


İlim küpü Ali Kara Hocamızdan talebelere kolaylık…. İşte mecellenin 100 kaidesi

1. MADDE:

Fıkhın Tarifi:

اَلْفِقْهُ : عِلْمٌ بِالْمَسَائِلِ الشَّرْعِيَّةِ الْعَمَلِيَّةِ الْمُكْتَسَبَةِ مِنْ اَدِلَّتِهَا التَّفْصِيلِيَّةِ

Fıkıh: şeriatın ameli meselelerini, tafsili delillerin den bilmektir.

Yani, fıkıh amellerle alakalı hususları, tafsilli delillerden bilmek, anlamaktır. Bu şekilde bilmeye fekâhat, bu kimseye de fakîh denir. Fıkıh ilmi tahsiline de tefekkuh denir.

Bir hadisi şerifte buna işaret buyurulmuştur.

Muaviye radıyellahu anhu’dan, Resulullah sallallahu aley hi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah kim için hayır dilerse, onu dinde fâkih kılar.”

Mes’ele: Küllî -umûmî- bir kaide olup, kendisi altına pek çok cüz’î şeyler uygun gelir.

Mesela: Şartlarını toplayan bir vakıf lazım gelir -vakıf olur- denirse, bu “şartlarını cem eden bir vakıf luzum ifade eder” tarzında bir mesele olur ki, bu da bir küllî kaidedir. Buna göre Ahmet, Mehmet, Fatma gibi fertlerin yapacağı vakfın da luzum ifade edeceği zarureten anlaşılmıştır.

Kaide: Bir kat’i külli (veya ekseri) hükümdür ki, bir çok cüz’iyyatın hükmünün bilinmesi kendisi ile murad olunur.

Hüküm: Kulların fiili ile alakalı olan İlahi hitap. Yani kulların yapması veya yapmaması istenen hükümler; farz, vacib, haram, mekruh, sahih, fasit gibileri.

Fıkıh ilminin mevzusu: Mükellefin fiilleridir. Yani hayatı boyunca işleyeceği bütün hususlar, fıkhın konusu dahilindedir.

Fıkhın Gayesi: Dünya ve ahıret saadetine nail olmaktır.


Şari’:
Hak tealadır. Bazan Peygamberimiz sallallahu aley hi ve selleme de hükümleri beyan ve tebliğ edici olması haysiy yetinden şari’ denilir.Mükellef: Allahu teala tarafından kendisine bir şeyi yap-mak veya yapmamak külfeti/zahmeti lazım getirilen akıllı ve baliğ kimsedir. Bu külfeti ona lazım getirmeye de teklif denir.

Şeriat: Din, islam, millet. Allahu tealanın kulları için tayin etmiş olduğu dini/uhrevi ve dünyevi ahkamın toplamıdır. Bazan, islamda ceza hukukuna da –şeriat- söylenir.

Ameliyye: Kulların fiilleri ile alakalı hususlar. İbadetler, muameleler, alış verişler, miras ve vasıyyet gibileri. Buna itika di hususlar dahil değildir.

Fıkhi meselelerin bazısı ahıretle alakalıdır. İbadetler bu kabildendir. Bazısı da dünya ile alakalıdır. Bunlar muameleler, nikahla alakalı hususlar ve cezalardır.

İnsan nevisinin kıyamete kadar bekası için evlilik mües-sesesi gereklidir; yaşam için sanat, ticaret, ziraat, alış veriş gereklidir; bütün bunların düzgün işlemesi de adalete hak ve hukuka dayanır. İşte bütün bu hususları ihtiva için dinimiz dünyalık olarak gerekli düzenlemeyi tayin etmiştir. Kulluk bor-cu olan ibadetler, muameleler, akitler ve cezalar.

İslam alimleri insanların ihtiyacı olan hususlarda fetva ve hüküm vermek için kolaylık hasıl etmekte konuları/meseleleri bablara, fasıllara ayırmış, bunlarla alakalı kaideler tertible-yerek önümüze, şu ‘Mecelley-i ahkam-ı adliyye’dediğimiz eseri koymuşlardır.

2. MADDE:

اْلاُمُورُ بِمَقَاصِدِهَا

Hızır (AS)' ın Duası (KUMEYL DUASI)