A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
DİNİMİZİN DİREĞİ NAMAZ VE ÖNEMİ
İslam dininin en önemli
şartlarından birisi, Allahu Zülcelal’in miraçta Hz. Peygamber (A.S.V) vasıtası
ile bütün mü’min kullarının üzerine beş vakit olarak farz kılmış olduğu,
insanları kurtuluşa götüren namaz ibadetidir.
Namaz dinin direğidir
ve Allah’u Zülcelal’i hatırlamanın en güzel şeklidir. O’nun için Allahu
Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
“Muhakkak ki ben,
yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak
için namaz kıl.” (Taha; 14)
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor:
“Hz. Peygamber (s.a.v)’in şöyle söylediğini işittim:
أرَأيْتُمْ
لَوْ
أنَّ
نَهْراً
بِبَابِ
أحَدِكُمْ
يَغْتَسلُ
فِيهِ
كُلَّ
يَوْمٍ
خَمْسَ
مَرَّاتٍ
مَا
تَقُولُونَ
يُبْقِى
ذلِكَ
مِنْ
دَرَنِهِ
شَيْئاً؟
قالُوا:
َ
يُبْقِى
ذلِكَ
مِنْ
دَرَنِهِ
شَيْئاً.
قالَ:
فذلِكَ
مَثَلُ
الصَّلَواتِ
الخَمْس،
يَمْحُوا
اللّهُ
بِهَا
الخَطَايَا
“Sizden birinizin kapısının önünden
bir nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiçbir
kir kalır mı, ne dersiniz?” Sahabeler;
“Bu hal, onun kirlerinden hiçbir şey
bırakmaz!” deyice, Hz. Peygamber (a.s.v) tekrar şöyle buyurdu;
“İşte bu, beş vakit namazın misalidir.
Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.” (Buhâri, Müslim)
Namaz, mü’minlerle
kafirler arasındaki en önemli farklardan biridir. Bir kimse, namaz kılmakla hem
Allah’u Zülcelal’in emrini yerine getirmektedir, hem de inanmayanlardan ve
Allah’u Zülcelal’e asi olan kimselerden ayrılmaktadır.
Namaz hususunda
insanlar birkaç gruba ayrılırlar:
100 Mecelle Kaidesi - Arapça Türkçe açıklamalı
1. MADDE:
Fıkhın Tarifi:
اَلْفِقْهُ : عِلْمٌ بِالْمَسَائِلِ الشَّرْعِيَّةِ
الْعَمَلِيَّةِ الْمُكْتَسَبَةِ مِنْ اَدِلَّتِهَا التَّفْصِيلِيَّةِ
Fıkıh: şeriatın ameli meselelerini, tafsili delillerin
den bilmektir.
Yani, fıkıh amellerle alakalı
hususları, tafsilli delillerden bilmek, anlamaktır. Bu şekilde bilmeye fekâhat,
bu kimseye de fakîh denir. Fıkıh ilmi tahsiline de tefekkuh
denir.
Bir hadisi şerifte buna işaret
buyurulmuştur.
Muaviye radıyellahu anhu’dan, Resulullah
sallallahu aley hi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah kim için hayır dilerse,
onu dinde fâkih kılar.”
Mes’ele: Küllî -umûmî- bir kaide olup, kendisi altına pek
çok cüz’î şeyler uygun gelir.
Mesela: Şartlarını toplayan bir
vakıf lazım gelir -vakıf olur- denirse, bu “şartlarını cem eden bir vakıf luzum
ifade eder” tarzında bir mesele olur ki, bu da bir küllî kaidedir. Buna göre
Ahmet, Mehmet, Fatma gibi fertlerin yapacağı vakfın da luzum ifade edeceği
zarureten anlaşılmıştır.
Kaide: Bir kat’i külli (veya ekseri) hükümdür ki, bir çok
cüz’iyyatın hükmünün bilinmesi kendisi ile murad olunur.
Hüküm: Kulların fiili ile alakalı olan İlahi hitap. Yani
kulların yapması veya yapmaması istenen hükümler; farz, vacib, haram, mekruh,
sahih, fasit gibileri.
Fıkıh ilminin mevzusu: Mükellefin fiilleridir. Yani hayatı boyunca
işleyeceği bütün hususlar, fıkhın konusu dahilindedir.
Fıkhın Gayesi: Dünya ve ahıret saadetine nail olmaktır.
Şari’: Hak tealadır. Bazan Peygamberimiz sallallahu aley hi ve selleme de hükümleri beyan ve tebliğ edici olması haysiy yetinden şari’ denilir.Mükellef: Allahu teala tarafından kendisine bir şeyi yap-mak veya yapmamak külfeti/zahmeti lazım getirilen akıllı ve baliğ kimsedir. Bu külfeti ona lazım getirmeye de teklif denir.
Şeriat: Din, islam, millet. Allahu tealanın kulları için
tayin etmiş olduğu dini/uhrevi ve dünyevi ahkamın toplamıdır. Bazan, islamda
ceza hukukuna da –şeriat- söylenir.
Ameliyye: Kulların fiilleri ile alakalı hususlar. İbadetler,
muameleler, alış verişler, miras ve vasıyyet gibileri. Buna itika di hususlar
dahil değildir.
Fıkhi meselelerin bazısı ahıretle
alakalıdır. İbadetler bu kabildendir. Bazısı da dünya ile alakalıdır. Bunlar
muameleler, nikahla alakalı hususlar ve cezalardır.
İnsan nevisinin kıyamete kadar
bekası için evlilik mües-sesesi gereklidir; yaşam için sanat, ticaret, ziraat,
alış veriş gereklidir; bütün bunların düzgün işlemesi de adalete hak ve hukuka
dayanır. İşte bütün bu hususları ihtiva için dinimiz dünyalık olarak gerekli
düzenlemeyi tayin etmiştir. Kulluk bor-cu olan ibadetler, muameleler, akitler
ve cezalar.
İslam alimleri insanların
ihtiyacı olan hususlarda fetva ve hüküm vermek için kolaylık hasıl etmekte
konuları/meseleleri bablara, fasıllara ayırmış, bunlarla alakalı kaideler
tertible-yerek önümüze, şu ‘Mecelley-i ahkam-ı adliyye’dediğimiz eseri
koymuşlardır.
2. MADDE:
اْلاُمُورُ بِمَقَاصِدِهَا
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


