Erba´in-i İdrisiyye 40. İsm-i Şerif
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Allah´tan (CC) Korkmak Ne Demektir?
Allahtan korkmak, bir zâlimden
korkmak gibi değildir. Bu korku, saygı ve sevgi ile karışık olan bir korkudur.
Âşıkların mâşuklarına karşı
yazdıkları şiirlerde, böyle korku içinde olduklarını bildiren beyitleri az
değildir. Mâşukunu kendinden pek yüksek bilen bir âşık, kendini o sevgiye lâyık
görmiyerek, hislerini böyle korku ile anlatmaktadır. İnsan, sevdiği kimseyi,
herhangi bir şekilde üzmekten korkar. Allahü teâlâyı ise, herkesten çok sevmek
lâzımdır. Allahı çok seven bir kimse, herhangi bir yanlış iş yapıp, O’nu üzerim
diye çok korkar. Bizleri yoktan var eden ve çeşitli ni’metler ihsân eden
Rabbimizi elbette çok sevmek lâzım olduğu gibi, bu sevgiyi kaybetmekten de çok
korkmak lâzımdır. Allahtan korkmak büyük derecedir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen
buyuruluyor ki:
(Allah indinde en kıymetliniz,
O’ndan en çok korkanınızdır.) [Hucurât 13]
(Allahtan korkun! Biliniz ki
Allahın azâbı çok çetindir.) [Bekara 196]
(Allahtan korkun ki, kurtuluşa
eresiniz.) [Mâide 100]
Allahtan korkmanın önemi
Âlimler ve ârifler buyuruyor ki:
Allahtan korkanın kalbi hikmetle dolar.Kalbinde Allah korkusu bulunmayan
kalbler harap olmuştur. Allahtan korkmanın alâmeti, kendini hasta görüp, ölüm
korkusuyla bütün isteklerinden kaçınmaya çalışmaktır.Allahtan korkan kimse,
Allahü teâlânın rahmetinin çok bol olduğunu bilir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen
buyuruluyor ki:
(Kim günah işler veya kendine
zulmeder, sonra pişman olup, mağfiret dilerse, Allahı çok affedici, çok
merhametli bulur.) [Nisâ 110]
(Allahın rahmetinden ümidinizi
kesmeyin; çünkü kâfirlerden başkası, Allahın rahmetinden ümidini kesmez.)
[Yûsüf 87]
Allahü teâlânın azâbı şiddetli
olduğu gibi, rahmeti daha boldur.
Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
(Rabbinizden bahsedince, korku verecek şey söylemeyin!) [Beyhekî]
(Allahı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin!) [Taberânî]
(Eğer kul, Allahın ne kadar affedici olduğunu bilseydi, haram işlemekten
çekinmezdi. Azâbının da ne kadar şiddetli olduğunu bilseydi, hep ibâdet eder,
hiç günah işlemezdi.) [Nesefî]
(Günah işlemiyen olsa, Allahü teâlâ günah işliyecek kimseler yaratır, sonra
onları mağfiret ederdi. Zîrâ Allahü teâlâ, gafûrur rahîmdir.) [Taberânî]
İnsanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşüren, onlara zorluk gösteren
bir kişiye, Kıyâmet günü Allahü teâlâ, (Sen kullarıma rahmetimden ümit
kestirdin. Bugün sen de rahmetimden mahrûmsun) buyuracaktır.
Peygamber efendimiz de buyurdu ki:
(Allahın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirene la’net olsun!)
[Şir’a]
Allahın rahmeti, dünyada mü’min-kâfir herkesedir. Âhırette, kâfirlere rahmetin zerresi yoktur. (Rahmetim
herşeyi kaplamıştır) buyurulduktan sonra, (Rahmetim, benden korkup, haramlardan
kaçan ve zekâtlarını veren ve Kur’ân-ı kerîme inananlar içindir) buyuruluyor.
(A’râf 156)
(Havf ve recâ [korku ile ümit]
arasında bulunan mü’min, umduğuna kavuşur, korktuğundan emîn olur) Hadîs-i
Şerîfini düşünmeli, Allahü teâlânın azâbından korkup, rahmetinden de ümit
kesmemelidir! (Tirmizî)
Bir insan ne kadar büyük günah işlerse işlesin, Allahın rahmetinden ümidini
kesmemelidir. Hatta azılı bir kâfir bile tevbe edip "La İlahe illallah
Muhammedün Resulullah" dese, bütün günahları affolur, tertemiz bir insan
olur. Yani dünyada iken Allahın affetmediği günah yoktur. Tevbe edince şirki
yani kâfirliği de affeder. Öldükten sonra kâfirlere af yoktur. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki: (Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah bütün
günahları affeder.) [Zümer 53]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamette buyurur ki: "Dünyada iken bir gün beni hatırlayıp
ananı, benden bir kerecik korkanı, Cehennemdem çıkarın") [Tirmizî]
(Kâfir Allahın rahmetinin çokluğunu bilseydi, cennetten ümid kesmezdi.)
[Buharî]
Azabı Şiddetlidir
İbadet yapmamak, günahlardan kaçmamak insanın kalbini karartır, zamanla
küfre sokar. Yani kâfir olur. Ebedi Cehennemde kalır. Günahların hepsi Allahın
emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Hadis-i şerifte, (Çok küçük bir günahtan
kaçmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir.)
buyuruluyor. Tevbe edilmiyen günaların cezası verilirse, bu cezaya katlanmak
çok zordur. Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Bir günah yüzünden
büyük azaba maruz bırakabilir. Yüz bin sene
ibâdet eden makbul bir kulunu ebediyyen Cehenneme koyabilir. Mesela iyi yüz bin
sene itaat eden İblis, kibredip secde etmediği için sonsuz olarak Cehennemlik
oldu. Âdem aleyhisselamın oğlu, bir adam öldürdüğü için ebedi Cehennemlik oldu.
Her duâsı kabul olan Belam-ı Baura, bir günaha meylettiği için imansız gitti.
Karun zekât vermediği için malı ile helak oldu.
O hâlde her günahtan kaçmaya
çalışmalıdır. Günah işleyince de ümitsizliğe kapılmamalı, hemen tevbe
etmelidir. Mümin hem Allahın rahmetinden ümidini kesmemeli, hem de Ondan çok
korkmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müminin kalbinde korku ile ümit
varsa, Allahü teâlâ onu umduğuna kavuşturur, korktuğundan da emin eder.) [İbni
Mace]
Yani bir mümin, Allahın azabından
korkar, rahmetinden de ümidini kesmez, haramlardan kaçıp ibadelerini yapmaya
çalışırsa Cennete gider. (K. Saadet)
İnsan ne kadar çok
günahkâr olursa olsun Allahın rahmetinden ümidini kesmemelidir! İmanı olan
kimse, er-geç mutlaka Cennete girecektir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Allahın rahmetinden
ümidini kesen, dalalet ehlidir.) [Hicr 56]
Alinti
Mahmut Ustaosmanoğlu Efendi Hazretlerinin Sözleri
Mahmut Efendi Hazretlerinin güzel sözleri öğütleri, inciler...
1. İlmi olup da okutmayan, evlerinde boş boş oturan hoca hanımlar: " Keşke iki talebe olsa, okutsaydım da ahirete ev hanımı vasfında gelmeseydim " diyecek...
2. Mevla tealanın kitabını öğreten lisan ile, bir damla sudan yaratılan bir adamın kitabını öğreten lisan bir tutulur mu hiç?..
3. Eğer mürşidi hatırınıza getirmezseniz, şeytan sizin aklınıza artistleri, kokanaları getirir...
4. Tarikat adamı başka olacak ahirette. Ciddi olun. Allah cc. kullarından ciddilik istiyor. Son derece ciddi amel edeceksiniz. Ama gene de beceremedim diyeceksiniz...
5. Hanım kardeşlerim! Dışarıda yüzlerinizi açmayın. Yüzünüzü rabbim beğensin, kulların beğenmesi aleyhinize. Bir de efendileriniz beğensin...
6. Birinizin bir ayete mana vermesi beni o kadar sevindiryor ki, bütün dünyayı verseler bu kadar sevinmem. Fakat hiç bir şahıs kendini alim bilmemeli. İlmi bil, ihlaslı ol...
7. Bu dünyaya saplanmayalım. Toprakların altında insan dolu. Kim dünyaya aldandı ise şimdi üzülüyor, kim aldanmadı seviniyor...
8. Mal ile insan adam olur mu? Olmaz. Sene geçmekle insan adam olur mu? Olmaz. Ya ne ile adam olur? Kemal ile. O da iman ve ameli salih ile kazanılır...
9. Neden zeliliz bu dünyada, dindarız ama lafla. Lafla pilav pişiyor mu? Lafla araba gidiyor mu? Lafla gemi yüzüyor mu?..
10. Ben iyiyim demekle iyi olunmaz. İyi olan şeyleri de kötü olan şeyleri de cenabı hak bildirmiştir...
11. Herkes kendini beğeniyor ama ama mevla teala beğeniyor mu beğenmiyor mu önemli olan o...
12. Münafıklar mevla tealayı az zikredip anarlar. Biz müslümanlar da az zikredersek olur mu hiç...
13. Namahrem konusunda en çok neneler muhalefet ediyor. Olmuş nene söz dinlemez gene...
14. Vallahi allah'ın cc. elindedir alçaltmakta yüceltmekte. İsterse amerika'yı indirir yerin dibine, isterse türkiye'yi çıkarır göklere...
15. Çarşaflarınızı muhafaza ediyorsunuz elhamdülillah, ama bilmiyorum entarileriniz nasıldır?..
16. Sen allah'ın kitabına itiraz etmezsen, senin de sözüne kimse itiraz etmez. Sen allah'ı kabul edersen, allah da cc. seni kabul eder...
17. Düğün için yerin varsa tamam! İstediğin kadar insan çağır. Ama yerin yoksa niye zorlanıyorsun? Hiç gerek yok...
18. Birbirimizi allah cc. için sevelim, ama kalpten allah'ın sevgisini çıkartacak kadar olmasın...
19. Beni rezil edersen hakkımı helal ederim, ama tarikatı rezil edersen hakkımı helal etmem...
20. O iğne ucu kadar aklım olsa, iğne ucu kadar vaktim olsa, gene kuran'a harcarım...
21. En büyük hainlik, sana çok güvenen birine yalan söylemendir...
22. Bu nefsi emmareye uymayalım. Bizim yüzümüzü kara eder, rezil eder. Kuran'a uyalım, kuran'a uyan allah'a cc. uymuştur...
23. Bir buçuk milyar müslümanız, mahalle kadar hükmümüz yok...
Ehli Sünneti Savunmak
Ehl-İ
Sünneti yıkmak isteyenler, Ehl-i Sünnet denilmesinden hiç mi hiç hoşlanmazlar.
"Hepimiz kardeşiz, hepimiz Kur'anda birleşelim", bu Ehl-i Sünnet de
nereden çıktı, Kur'anda yazıyor mu böyle bir şey derler.
Ehl-i
Sünnet Kur'an Müslümanlığıdır.
Ehl-i
Sünnet Kur'anı doğru yorumlar.
Adından
anlaşılıyor, Sünnet Müslümanlığıdır.
Cemaat
yani Müslümanların büyük topluluğudur.
Sevad-Azam'dır.
İmanın,
İslam'ın, Kur'anın, Sünnetin, Şeriatın Ana Caddesi'dir.
Cumhur-i
Ulema yoludur.
Kur'an,
Müslümanları birliğe davet ediyor.
Peygamber
aleyhissalatü vesselam mü'minleri birliğe çağırıyor.
Peygamber
Efendimiz, "Ümmetim yetmiş üç parçaya ayrılacaktır. Bunlar, birisi hariç
Cehennemliktir. Kurtulacak parça benim ve Ashabımın yolundan gidenlerdir"
buyuruyor.
Ehl-i
Sünnet Ashab-ı kiramın hepsini sever, sayar, hepsine hayır dua eder, hepsini
din konusunda âdil kabul eder.
Ehl-i
Sünnet Selef-i Sâlihîn Müslümanlığıdır.
Ehl-i
Sünnet Tevhid Müslümanlığıdır.
Ehl-i
Sünnet Allahın kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna
inanır.
Ehl-i
Sünnet Peygamberler dışındaki insanların ismet sıfatı ile sıfatlı olduğunu
kabul etmez.
Ehl-i
Sünnet Peygamberimizin hanımlarını mü'minlerin anneleri bilir ve hepsine hürmet
eder.
Ehl-i
Sünnet, Ehl-i Beyt-i Mustafa'yı sevmenin ve tutmanın farz olduğunu bilir.
Ehl-i
Sünnet, bin küsur yıl önce Ashab ve Tabiîn arasında geçmiş ihtilafların hükmünü
Allahü Tealaya, Mahkeme-i Kübraya bırakır.
İnsanlık
tarihinde en büyük İslam ve cihan devletini Ehl-i Sünnetin bayraktarı
Osmanlılar kurmuştur.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlara ve insanlara taqiyye ve kitman yapmaz, mü'minleri aldatıp
kandırmaz, gerçekleri acı da olsa, bütün çıplaklığı ile söyler.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığı ile laiklik kabil-i te'lif değildir.
Ehl-i
sünnette, imandan sonra en büyük emir ve ibadet beş vakit namazdır. Sünnîlerin
farz namazları (Şer'î özürleri) yoksa cemaatle kılmaları gerekir.
Ehl-i
Sünnet İslamlığında hür kadınların tesettüre girmesi gerekir.
Ehl-i
Sünnet İslamlığı, Allah ile olan bütün ibadet ve muamelerde ihlasın ana şart
olduğunu bildirir.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığında, dünya işlerinde adalet temel prensiptir.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığı din sömürüsünü, mukaddesat bezirgânlığını çok büyük bir
günah ve hıyanet olarak görür.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığında mâruf ile emr ve münkerden nehy farzı uygulanır.
Hulefa-i
Râşidîn devrinden sonra Kur'an'a Sünnete ve Şeriata en uygun İslamî sistem ve
düzen Sünnî Osmanlı devletinin kuruluş ve yükseliş devridir.
Osmanlı
devletinin ve hilafetinin en büyük düşmanları ve yıkıcıları Necid'de zuhur eden
Vehhabiye fırkası olmuştur.
Safevî
İran, Osmanlı ile asırlar boyu savaşmış ve büyük kan dökülmesine sebep
olmuştur.
Farmason
bir ihtilalci olan taqiyyeci Afganî'nin metodu ve görüşleri Ehl-i Sünnet
İslamlığı ile bağdaşmaz.
Ehl-i
Sünnet İslamlığı Kur'anı, Sünneti esas alır ve bunların hükmü varken re'yi
kesinlikle kabul etmez.
Ehl-i
Sünnet İslamlığı her Müslümanın Kur'anı kendi re'y ve hevası ile yorumlamasını,
kendi kafasına göre hüküm çıkartmasını asla kabul etmez.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığı medenî Müslümanlıktır, bedevî ve â'rabî Müslümanlığı değil.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığında ehl-i Tevhid ve ehl-i kıble kişi (dinden çıktığına dair
kesin delil ve hüküm olmadıkça) mü'min ve kardeş kabul edilir.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığı dinde çıkartılan bütün bid'atleri reddeder.
Ehl-i
Sünnet İslamlığı, büyük günah işleyenleri (o günahın haram olduğunu inkar
etmedikçe) dinden çıkartmaz, onlar için kafir oldu demez.
Ehl-i
Sünnet Müslümanlığının İslamın doğru yorumu olduğuna dair sayısız delillerinden
biri, Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) İstanbul'u fethedecek kumandan
ve ordusu ile hadîsidir. Fatih Sultan Mehmed Han Mâturidî inancına ve Hanefî
mezhebine bağlı bir Ehl-i Sünnet Müslümanı idi.
Bütün
bid'atçiler Ehl-i Sünnete karşıdır.
Mezhepsizler
Ehl-i Sünnete karşıdır.
Telfik-i
mezahib isteyenler Ehl-i Sünnete karşıdır.
Bütün
bozuk fırkalar Ehl-i Sünnete can düşmanıdır.
Bendeniz
(nefsime bir pâye vermemek şartıyla) Ehl-i Sünnet Müslümanı olmakla iftihar
ederim.
Elimden
geldiği, dilimin döndüğü kadar Ehl-i Sünneti savunurum.
Ehl-i
Sünneti savunurken Kur'anı, Sünneti, Şeriati savunduğumu bilirim.
Ehl-i
Sünnet Müslümanı olduğum için her türlü reforma, dinde yeniliğe, dinde değişime
karşıyım.
BOP'un
yeni bir İslam türetme planlarına karşıyım.
Bir
Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak, M. Kemal paşanın ölümünden sonra türetilmiş
bozuk bir ideoloji olan Kemalizme karşıyım.
Kemalist
ilahiyatçıları çok ayıplar ve kınarım.
Ehl-i
Sünnet Müslümanı olduğum için fıkha ve Şeriata taraftarım.
Siyonistlerin,
Haçlıların, İslam düşmanlarının, Kriptoların, Üçgenli Biraderlerin
direktifleriyle ılımlı ve light bir İslam çıkartmak isteyenlere karşıyım.
İslam'da
kader yoktur diyenlere karşıyım.
Bir
Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak Pakistanlı Fazlurrahman'ın Tarihsellik ve
Tatiliye mezhebine çok karşıyım.
Bir
Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak din sömürücülerine, mukaddesat bezirganlarına,
Allahın ayetlerini ucuza veya pahalıya satanlara son derece muhalifim.
Ehl-i
Sünneti niçin savunduğumu, ehl-i bid'ati niçin reddettiğimi iyi biliyorum.
Mehmet Şevket Eygi - 16 Nisan 2012, Pazartesi
Ümmet Birliği ve İman Kardeşliği
ÜMMET birliğini ve İslam kardeşliğini
zedelememek için bütün Müslümanlar aşağıdaki hususlara ve inceliklere dikkat
etmelidir. Maddeler halinde yazıyorum:
1. Sünni kesime mensup iki âlim, iki fakih,
iki şeyh, iki mürşid ilmî, tasavvufî bir konuda tartışırlarsa Müslüman halkın
taraf tutmaması, ikisine de saygı göstermesi gerekir. Bir örnek vereyim, İmam
Buhari hazretleri, İmam-ı Azam Hanefi Hazretleri’ni tenkit etmiştir. Biz taraf
tutmayız, Ebu Hanife hazretlerini mezhep imamı(mız) olarak kabul eder kendisini
çok sayar ve severiz, İmam Buhari hazretlerini de hadis konusunda imam kabul
ederiz.
2. İcazetli bir din âlimi, bir şeyh efendiyi
tenkit ederse o şeyh efendinin müritleri terbiye ve vakarlarını bozmazlar, o
âlime sövüp sayıp düşmanlık etmezler.
3. İki muhterem şeyh efendi bir konuda
ihtilafa düşseler ikisinin dervişleri tartışmalı konulara bulaşmazlar.
4. Sizin çok muhterem bir şeyhiniz var, bir
zat onu tenkit ettiğinde o tenkitçiye düşman olursanız fitne ve fesat çıkar. Ne
yapacaksınız? “Bu tenkitçi zatın benim şeyhim konusunda nasibi yoktur…” diyerek
fitne ateşini söndüreceksiniz.
5. Ehl-i Sünnet Müslümanları arasında meşreb
farklılıkları vardır. Meşreb farkı yüzünden Müslümana düşman olmak, kardeşlik
bağlarını kopartmak ve olumsuz şekilde tartışmak çok yanlış olur. Nakşîlik ile
Mevlevîlik arasında teferruata ait farklılıklar vardır, bunların kardeşlik
hukukunu zedelememesi gerekir.
6. İmana, İslam’a, Kur’ana, Sünnete, Şeriata
hasbeten lillah hizmet eden bir üstadın sağlığında onun cemaati birlik
içindeydi. Vefatından sonra ayrılmalar, parçalanmalar, çekişmeler görüldü.
Birkaç ay önce Antalya’nın bir ilçesine gitmiştim, orada o büyük ve muhterem zata
bağlı bir kardeşimizle konuşurken cemaat kaça ayrıldı dedim, “Yirmi iki şubeye
ayrıldı…” cevabını verdi. Üç hafta önce Fatih’te bir mecliste sohbet edilirken
“Filancalar yirmi iki parçaya ayrılmış” deyince oradaki bir zat “Kaç yirmi iki
parça!” dedi. Yeni bir şey değil, tarih boyunca Müslümanların belini kıran en
büyük afet ve felaket bölünmek, birbirinden kopmak, olumsuz şekilde tartışıp
çekişmektir. Bunu önlemenin yolu da her ne pahasına olursa olsun Ehl-i Sünnet
Müslümanlarının birbirlerini meşreb farklılıklarına rağmen kardeş bilmeleridir.
Sünniliğin temel prensiplerinden biri şudur:
“Fasık veya facir olsun, Müslümanın ardında namaz kılınır” yeter ki onun fıskı,
fücuru, bid’ati imanının ve namazının sıhhatine mani olmasın.
7. 1960’tan itibaren Sünni kesimde kasıtlı ve
yapay hizipleşmeler ve düşmanlıklar oluşturuldu. Yakın tarihte ve şu anda
İslamî kesimin ve hareketin içinde sürüyle casus, ajan, provokatör,
yönlendirici, istihbaratçı, münafık, bid’atçi, reformcu; İbn Sebe’ler,
Lawrence’lar Hempher’lar cirit atmaktadır. Bunlar bir ve beraber olması gereken
Ümmet-i Muhammed’i bin fırkaya ayırmışlar ve bol miktarda fitne tohumu
ekmişlerdir. Tavşana kaç, tazıya tut derler. Maalesef dünya üzerinde
aldatılması en kolay, aldatılmaya en yatkın halk Müslüman halktır. Hadis-i
şerifte “Mü’min bir delikten çıkan (zararlı mahluk… yılan, akrep…) iki defa
sokulmaz” buyuruluyor. Biz maalesef bin kere sokulsak akıllanmıyoruz.
8. Müslüman halk dinî konularda, bilhassa
Kur’an-ı Kerim konusunda tartışmamalıdır. Cahillerin Kur’an ayetlerini
tartışmaları haramdır. Cahillerin kendi heva ve reyleriyle Kur’anı
yorumlamaları haramdır.
Sünni Müslümanlarla, Şiî Müslümanların da
tartışmamaları gerekir.
9. Alevilik İslamiyet’in bir fırkasıdır. Bir
takım kripto Yahudiler, kripto Haçlılar Alevi postuna bürünerek Sünnilerle
Alevileri birbirine düşman etmek istiyor. Bunların oyunlarına gelmemeliyiz.
Köken ve inanç itibariyle Alevi olmayan bir zat kocaman bir kitap yazdı, ismi
“Ali’siz Alevilik…”, böyle saçmalık olur mu? Belli ki bunda bir kasıt var.
Türkiye gemisinde birlikte yolculuk eden Sünniler ve Aleviler sosyal barış ve
mutabakat içinde olmazlarsa gemi tehlikeye girmez mi, Titanic gibi batmaz mı?
10. İki ülkeden
ülkemize petro-dolarlar geliyor, bunlarla Sünni Müslümanların müşrik ve kâfir
olduğu yahut Hz. Ömerin zalim ve münafık olduğu propagandası yapılıyor.
Maalesef bu konuda Müslümanları uyarması gereken bir takım muhteremler uyarma,
aydınlatma, bilgilendirme, cerh ve iptal hizmetlerini yapmıyor.
Mehmet Şevket Eygi
Hizmet Etmek İsteyen Gence...
İslama
hizmet etmek isteyen ve bu konuda bu fakirden bilgi talep eden bir gence: Kısa
yazıyorum, dikkatle mütalaa etmenizi rica ederim. Aklınız yatarsa yazdıklarımı
hayatınıza uygularsınız, aklınız yatmazsa bildiğinizi okursunuz.
1. Şu saydığım sekiz değere hizmet edin. İman,
İslam, Kur’an, Sünnet, Şeriat, İmamet, Ümmet ve İslam ahlakı. (Lütfen bunları
ezberleyiniz.) Mezhebe, cemaate, hizbe, fırkaya, sekte, parçaya hizmet edilmez.
Onlar amaç değil, araçtır.
2. Bu sekiz değere yapılacak hizmetlerin
mutlaka ihlas ile yapılması gerekir. İhlas olmazsa, işin içine menfaat, benlik,
beşerî ve siyasî ihtiraslar karışırsa istihdam olur.
3. Hizmet ya doğrudan doğruya olur, yahut
dolaylı şekilde.
4. Hizmet eden muhterem bir zata, temiz bir
cemaate bağlanırsanız bu da bir hizmet yolu açar size.
5. Cemaat, hizip, fırka, sekt holiganlığı,
militanlığı ve fanatizmi ile hizmet olmaz.
6. Hizmetinizin ücretini ve mükafatını
yaratıklardan değil Yaratan’dan bekleyiniz ve isteyiniz.
7. Dünyada değil, ahirette verilmesini
isteyiniz.
8. Hizmet edebilmek için yeterli miktarda din
ilimlerini ve faydalı dünya kültürünü bilmek gerekir.
9. Size özel tavsiyem: Hizmetinizi parasız ve
ücretsiz yapınız. Hizmet için para toplamayınız. Hele zekat hiç toplamayınız.
10. Bediüzzaman gibi “Euzü billahi
mine’ş-şeytan ve’s-siyase” diyenlerden olunuz.
11. Ümmet ve İmamet şuuruna sahip olunuz.
12. İslamın ana caddesinde yürüyünüz, Sevad-ı
Âzam dairesi içinde bulununuz.
13. Kendinize değer vermeyiniz, hizmete değer
veriniz.
14. İslamdan başka hak İbrahimî dinler
olduğuna inananlar, gerçek din hizmeti yapamaz. Çünkü Allah katında tek hak,
geçerli, muteber, makbul din İslamdır.
15. Müslümanların olumlu çeşitlilikler içinde
sarsılmaz bir birlik oluşturması gerektiğini hatırınızdan hiç çıkartmayınız.
16. Hizmet faaliyetlerinde rekabet ve çekişme
olmaz; müsabaka=yarışma ve centilmenlik olur.
17. Kardeşinin yaptığı hizmet ve Allahın
lütfuyla kazandığı başarı sana, kendin yapmışsın gibi zevk ve mutluluk
vermelidir.
18. Bir tek insanın hidayetine (doğru yolu
bulup kurtulmasına) vesile olmak, senin için güneşin üzerine doğduğu ve battığı
her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır.
19. Kur’an’a, Sünnet’e, Şeriat’a, icmâya
aykırı hizmet olmaz.
20. Bütün gerçek hizmetkarları kendi üstadın
ve şeyhin gibi sevmelisin ve onlara hürmet etmelisin.
21. Hizmet ile gıybet bir arada
olmaz.
23. Müslümanlara ilmihallerini
öğretmek en güzel ve temel hizmettir.
24. Siz kendinizden ihlaslı olamazsınız.
Hadîs-i kudsîde Allah-ü Teâlâ “İhlas Benim sırlarımdan bir sırdır, Ben onu
sevdiğim kulumun kalbine koyarım” buyurmuştur. Böyle bir kul olmaya çalışınız.
25. Ben ihlaslıyım edebiyatı yapan kişi
ihlaslı değildir.
26. Ruhbanları, din büyüklerini erbab (rabler)
haline getirip putlaştırmayınız.
27. Bir kısım halkın sizi kötülemesine, size
levm etmesine aldırmayınız.
28. İhlasla hizmet edenlerin başlarına
genellikle imtihan belaları, sıkıntılar, baskılar, zindanlara atılmalar vs
gelir. Bunlara hazır olunuz ve sabırla karşılayınız.
İlahî
tevfikatın size rehber olmasını niyaz ve temenni eder, selamlarımı sunarım.
Bendenizi duadan unutmayınız.
Mehmet Şevki Eygi / Milli Gazete
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)