Erba´in-i İdrisiyye 34. İsm-i Şerif
A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Amellerin Yedi Kat Sema ve Arş’ın Altına Kadar Yükselişi
Aşağıda
nakledeceğimiz hadis-i şerif, ehemmiyetine binaen, birçok eserde
kaydedilmiştir. Âcizane ben de lüzumlu bulduğum için, Ruhu’l-Beyân’da geçen metnini burada okuyucularla paylaşmanın
faydalı olacağını düşündüm.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir gün Hz. Muâz'a (ve onun zımnında kıyamet sabahına kadar gelecek bütün
ümmetine) tavsiyede bulunurken şöyle buyururlar:
“Ey Muâz! Sana bir hadis (söz) söyleyeceğim;
eğer sen onu tutarsan, sana fayda verir. (Yok) eğer, kaybedersen (tutmazsan) o
zaman da Allah Teâlâ nezdinde senin huccetin kesilir (delilin kalmaz).

- “Gıfuu va’dribuu
bi-haaze’l-ameli veche sâhibihî:
Durun! Bu ameli alın, sahibinin yüzüne
çarpın!
Ben gıybet edenleri bilen ve
tanıyan biriyim. Rabbim bana, gıybet edenlerin amellerini buradan öteye geçirmememi emretti. Bu
amellerin sahibi gıybet yapan biridir. Onun amelleri buradan öteye geçmez; ne
kadar temiz veya çok olursa olsun.”
Fârisî bir beyit
meali: ‘Dil o ki, şükür ve teşekkür ede. Hakşinâs kişi kimsenin gıybetinde bulunmaz.’
Aleyhissalâtü
ve’s-selâm Efendimiz (devam ederek) buyurdular:

- “Durun! Bu ameli (alın) sahibinin
yüzüne çarpın! Ben fahr edenlerle (yaptığı amel ile başkalarına karşı
iftihar edip böbürlenen/övünenlerle) vazifeli
melekim. Bu amellerin sahibi bu güzel ameller ile (basit ve çirkin olan) dünya menfaatini elde etmek istiyordu.
Rabbim, onun amellerinin benden başkasına geçmemesini (buradan öteye
yükselmemesini) emretti. Bu kişi
amelleriyle, meclislerinde insanlar üzerine iftihar edip/böbürlenip övünüyordu.”
Kişiyi Cehennem’den kurtaracak olan güzel ahlâkıdır.
Aleyhissalâtü ve’s-selâm
Efendimiz (konuşmasına devamla) buyurdular:

- “Durun! Bu amelleri (alın) sahibinin yüzüne çarpın! Ben kibir
(büyüklük taslayan kişiler ile vazifeli bir) melek'im. Bana Rabbim, onun
amellerinin beni geçmemesini (buradan öteye yükselmemesini) emretti. (Bu güzel
görüp kendisine hayran kaldığınız amelleri) işleyen kişi, meclislerinde
insanlar üzerine kibirlenen bir kişiliğe sahipti. Onun amelleri buradan öteye
geçemez” der.
Mustafa İslamoğlu Kainatın Efendisinin Şerefini Düşürmeye Uğraşıyor!
Benim ve mensubu bulunmakla iftihâr ettiğim cemaatin,
kimsenin şahsına hakaret ve iftirâ ile veya herhangi bir kimseye yapılan bir
iftirâyı nakletmekle işimiz olmaz. Zaten bu tür davranışlar İslâmiyetin yasak
ettiği hareketlerdir. Bizim tek derdimiz Ehl-i Sünnet akîdesini muhâfaza etmek
ve bunu bozmaya çalışanlara karşı ilmî reddiyelerde bulunmaktır.
Üzüntüler içinde uğurladığımız Rebî’u’l-evvel ayında
bizlere Rahmeten li’l-âlemîn olan Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in
sonsuz himmetlerini ulaştıran Allâh-u Te’âlâ’ya nihâyetsiz hamd-ü senâlardan,
kendisi hakkında: “Ben bir kişiye anasından babasından, çoluk çocuğundan ve
bütün insanlardan hattâ canından daha sevgili gelmediğim sürece o kişi (kâmil
mânâda) îman etmiş olamaz” buyuran Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e ve
âl-i ashâbına sınırsız salât-ü selâmlardan sonra!
Geçen yazımızda sizlere söz verdiğimiz başlıkları tâkib
etmek suretiyle, bu yazımızda Mustafa İslamoğlu’nun, “Üç Muhammed” kitabında
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in şânını tenkıs ve Kâinatın
Efendisinin şânına tâzim edenleri tahkîr içeren bâtıl fikirlerini reddederek
Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in dünyada himmetlerini, âhirette
şefaatlerini taleb etmeye devam edeceğiz.
Ancak şunu tekrar tekrar belirtmekte yarar görüyorum ki;
benim ve mensubu bulunmakla iftihâr ettiğim cemaatin, kimsenin şahsına hakaret
ve iftirâ ile veya herhangi bir kimseye yapılan bir iftirâyı nakletmekle işimiz
olmaz. Zaten bu tür davranışlar İslâmiyetin yasak ettiği hareketlerdir. Bizim
tek derdimiz Ehl-i Sünnet akîdesini muhâfaza etmek ve bunu bozmaya çalışanlara
karşı ilmî reddiyelerde bulunmaktır.
Nitekim aylardır Ârifân Dergisi’ndeki yazılarımızı tâkib
edenler ve toplantılarımıza iştirâk ederek ya da internetten bizi izleyerek
sohbetlerimizi dinleyenler, bunun böyle olduğunu bilmektedirler. Bu konuda
şüphesi olanlar da yayınlarımızı tâkib etme imkânına her dâim sahiptirler.
Dolayısıyla geçen ay bâzı haber ajanslarında kasıtlı bir iftirâ olarak yazılıp
çizilen: “Cübbeli Ahmet Hoca’yla
Mustafa İslamoğlu belden aşağı kapıştılar, Cübbeli Ahmet Hoca’nın konuşmasından
sonra İslamoğlu’nun hapis yatmasına neden olan mahkeme kararı dağıtıldı”
şeklindeki haberler tamamen asılsızdır, bunun hiçbir isbâtı ve şâhidi olamaz.
Benim hiçbir konuşmamın peşinden İslamoğlu hakkında belge
dağıtılmamıştır. Hele benim gibi iftirâya mâruz kalarak haksız yere iki sene
yedi ay üç gün hüküm giymiş birinin, başka biri hakkında verilen karâra
dayanarak yorum yapmam veya bu konuda yorum yapanlara katılmam ya da menşei
belli olmayan böyle bir yazının dağıtılmasına seyirci kalmam asla düşünülecek
bir şey değildir. Bu tür sokak hareketlerinden hiçbir şekilde haberdar
edilmediğim halde, bâzı haber ajanslarının sitelerinde ve yeni çıkardıkları
gazetelerinde hemen ilk hafta reyting kaygısıyla düzdükleri bu iftirâları
okumam beni son derece üzmüştür.
Siz okurlarıma vasiyetim odur ki, fasıklar yoluyla gelen
hiçbir habere îtibar etmeyesiniz, Müslümanlar arasında müstehcen haberlerin
yayılmasını gönülden bile geçirmeyesiniz. Çünkü Allâh-u Te’âlâ: “Îman edenler
içerisinde fuhşî konuların yayılmasını sevenler için dünyada da âhirette de çok
acı verici büyük bir azab vardır” (Nûr Sûresi, 19) kavl-i şerîfiyle, aslı olan
konuların yayılmasını arzulayanları bile büyük bir azabla tehdit etmişken, ya
aslı astarı olmayan bu gibi iftirâları yayanları nasıl cezalandıracaktır?!
Bu vesîleyle sizleri tekrar bu yalanlara inanmamanız
husûsunda uyardıktan sonra reddiyelerime devam edebilirim. Sizlerden ricam,
canınızdan çok sevmeniz gereken, gece gündüz sizlerin affı için göz yaşı döken
ve doğarken de yaşarken de, mahşerde de sizleri kurtarma derdine düşen Muhammed
Mustafa (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) gibi Yüce bir Peygamberin şânını takdire
çalışan Kâdı Iyâz, Suyûtî ve Nebhânî gibi büyüklere cephe açan, üstelik İmam-ı
Buhârî ve Ahmed ibni Hanbel gibi muhaddis ve müctehidlere: “Peygamberin karizmasını artırmak için hadis uydurdular” diye
iftirâ atma cesâretini gösteren bu İslamoğlu’nun fikirlerinden, hiç değilse
tuttuğunuz takımın aleyhine konuşanlardan yâhut hayranı olduğunuz bir sanatçı
hakkında ileri geri sözler sarfedenlerden rahatsız olduğunuz kadar rahatsız
olmanız ve bu reddiyelerimizi insafla okuyup herkese ulaştırmanızdır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)