Aşağıda
nakledeceğimiz hadis-i şerif, ehemmiyetine binaen, birçok eserde
kaydedilmiştir. Âcizane ben de lüzumlu bulduğum için, Ruhu’l-Beyân’da geçen metnini burada okuyucularla paylaşmanın
faydalı olacağını düşündüm.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir gün Hz. Muâz'a (ve onun zımnında kıyamet sabahına kadar gelecek bütün
ümmetine) tavsiyede bulunurken şöyle buyururlar:
“Ey Muâz! Sana bir hadis (söz) söyleyeceğim;
eğer sen onu tutarsan, sana fayda verir. (Yok) eğer, kaybedersen (tutmazsan) o
zaman da Allah Teâlâ nezdinde senin huccetin kesilir (delilin kalmaz).
“Ey Muâz! Mübarek olan Allah Teâlâ, yedi kat semâvat
ve yeri yaratmadan önce yedi melek yarattı. Yedi kat semâ'nın her birine bu
meleklerden birini bevvâb
(kapıcı) yaptı. Kulun amellerini
muhafeza etmekle vazifeli melekler, sabah vaktinden akşam vaktine kadar, göğe
yükselirler. O amellerin güneş aydınlığı gibi bir nuru vardır. Melekler, o
ameller ile dünya semasına çıkasıya kadar o ameli temiz ve çok görürler.
Birinci kat sema ile müvekkel (vazifeli olan) melek, hafeza meleklerine şöyle seslenir:
- “Gıfuu va’dribuu
bi-haaze’l-ameli veche sâhibihî:
Durun! Bu ameli alın, sahibinin yüzüne
çarpın!
Ben gıybet edenleri bilen ve
tanıyan biriyim. Rabbim bana, gıybet edenlerin amellerini buradan öteye geçirmememi emretti. Bu
amellerin sahibi gıybet yapan biridir. Onun amelleri buradan öteye geçmez; ne
kadar temiz veya çok olursa olsun.”
Fârisî bir beyit
meali: ‘Dil o ki, şükür ve teşekkür ede. Hakşinâs kişi kimsenin gıybetinde bulunmaz.’
Aleyhissalâtü
ve’s-selâm Efendimiz (devam ederek) buyurdular:
“Sonra hafeza melekleri, kulun amellerinden sâlih amel
ile -o ameli temiz ve çok görür oldukları halde- ikinci kat semâ'ya gelirler.
İkinci kat semâ ile vazifeli melek onlara:
- “Durun! Bu ameli (alın) sahibinin
yüzüne çarpın! Ben fahr edenlerle (yaptığı amel ile başkalarına karşı
iftihar edip böbürlenen/övünenlerle) vazifeli
melekim. Bu amellerin sahibi bu güzel ameller ile (basit ve çirkin olan) dünya menfaatini elde etmek istiyordu.
Rabbim, onun amellerinin benden başkasına geçmemesini (buradan öteye
yükselmemesini) emretti. Bu kişi
amelleriyle, meclislerinde insanlar üzerine iftihar edip/böbürlenip övünüyordu.”
Kişiyi Cehennem’den kurtaracak olan güzel ahlâkıdır.
Aleyhissalâtü ve’s-selâm
Efendimiz (konuşmasına devamla) buyurdular:
“(İkinci kat
semâ'yı geçen) kulun amellerini melekler
yükseltirler. Sadaka, oruç ve namaz gibi amellerinden nurlar çok güzel bir
şekilde etrafa yayılır. Hafeza melekleri bile onun ameline hayret ederler. O ameller ile üçüncü kat semaya kadar
gelirler. Üçüncü kat semâ ile vazifeli olan melek onlara:
- “Durun! Bu amelleri (alın) sahibinin yüzüne çarpın! Ben kibir
(büyüklük taslayan kişiler ile vazifeli bir) melek'im. Bana Rabbim, onun
amellerinin beni geçmemesini (buradan öteye yükselmemesini) emretti. (Bu güzel
görüp kendisine hayran kaldığınız amelleri) işleyen kişi, meclislerinde
insanlar üzerine kibirlenen bir kişiliğe sahipti. Onun amelleri buradan öteye
geçemez” der.
Efendimiz (s.a.v.)
(yine sözlerine devam ederek) buyurdular:
“Melekler, kulun ameliyle yükselirler. Namazdan,
tesbih, hac ve ömre amelleri inci taneleri ve yıldızların parıldayışı gibi
parlar. Hafeza melekleri o amelleri ile tâ dördüncü kat'a kadar yükselirler.
Dördüncü kat ile vazifeli melek, onlara:
- “Durun! O amelleri sahibinin yüzüne çarpın! Ben ucub
sahibiyim! (Kendisini beğenen ve kendi amellerini kendi gözünde yüksek gören
kişileri kontrol ile vazifeliyim.) Rabbim bana, onun amelini geçirmememi ve
onun buradan öteye geçmesine izin vermememi emretti. Bu kişi herhangi bir amel
işlediği zaman, içine ucub girerdi,
o amelinden dolayı kendisini çok beğenirdi.”
Efendimiz
aleyhissalâtü vesselâm hazretleri (konuşmasına devam ederek) buyurdular:
“Hafeza melekleri kulun ameliyle yükselirler, beşinci
kat semâya kadar çıkarlar. O ameller sanki, ehline (eşine) hazırlanıp
süslenen bir gelin gibiydi… Beşinci kat semâ ile vazifeli melek onlara:
- “Durun! Bu ameli sahibinin yüzüne çarpın! Ben haset
meleğiyim (kıskançlık yapanların amellerini teftiş eden ve âkıbetlerini bilen
meleğim.) Bu amellerin sahibi, ilim öğrenen ve öğrendiğiyle amel edenleri
kıskanıyordu. Allah'ın kendisine ibâdet ve ilimde nasip verdiği kişileri aşağı
görüyor, onları ayıplıyor ve onları kıskanıyordu. Rabbim bana, onun amelinin
beni geçip gitmesine izin vermememi emretti.”
Aleyhissalâtü
vesselâm Efendimiz (mübarek sözlerine devamla) buyurdular ki:
“Hafeza melekleri kulun oruç, namaz, zekât, hac ve
ömre'den işlemiş olduğu ameliyle yükselirler. Tâ altıncı kat semâ'ya kadar
çıkarlar. Altıncı kat semâ ile vazifeli olan melek, onlara:
-“Durun! Bu ameli sahibinin yüzüne çarpın! Çünkü bu kişi, asla
Allah'ın kullarından hiç kimseye merhamet etmezdi. Başına bir belâ isabet
eder ve onlara zarar dokunursa, onları diline doluyor ve bununla seviniyordu.
Ben rahmet ile vazifeli melek'im. Rabbim bana, onların amellerinin beni
geçmemesini emretti.”
Âlemlere rahmet
Efendimiz (s.a.v.) (devam ederek) buyurdular:
“Hafeza melekleri yedinci kat göğe yükselirler. Namaz,
oruç, fıkıh, cihâd ve vera’ (haramlardan-mekruhlardan, haram ve mekruh
oluşu şüpheli olan şeylerden kaçınmak, helâl ve mubahların da ihtiyaçtan
fazlasını terk etmek gibi güzel amellerin)dan kulun amelleriyle çıkarlar. Bal arısı gibi sesi ve güneş aydınlığı
gibi aydınlığı olup kendisiyle beraber üç bin melek, onu ta yedinci kata kadar
yükseltirler. Yedinci kat sema ile vazifeli melek onlara:
- “Durun! Bu ameli sahibinin yüzüne çarpın! Kalbinin
üzerine kilit vurun. Kendisiyle Allah'ın rızası murad edilmeyen bir amelin
Rabbim'in katına çıkmasından hicâb ederim. Çünkü bu amel Allah'tan başkasının
rızasını kazanmak için işlenmiştir. O amelin sahibi onunla (yapmış olduğu ameller ile) fukahâ (İslâm hukukçularının) yanında
yükselmek ve ulemâ'nın (âlimlerin/bilginlerin) yanında anılmak ve şehirlerde (toplumda) tavsiye edilen bir kişi olmak için idi. Rabbim, onların amellerinin
beni geçip başkasına ulaşmamasını emretti. Allah için ihlas ile yapılmayan her
amel riyâ'dır.” Yıllarca çalıştı. Amelini riya karşılığı sattı.
Fahr-i âlem
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz (mübarek kelâmına devamla) buyurdular:
“Hafeza melekleri, kulun zekât, oruç, namaz, hac,
umre, güzel ahlâk ve zikrullah'tan amelleri, (yedi kat) göklerin
melekleri refakatıyla bütün perdeleri keserek Allah azze ve celle hazretlerinin
katına yükselirler. Melekler, O kişinin amelinde sâlih ve muhlis olduğuna
şahitlik etmek için Allah Teâlâ’nın manevi huzurunda dururlar. Allahü Teâlâ
onlara:
- “Siz benim kulumun ameline bakmaktasınız. Ben ise
onun kalbinin üzerine ‘Rakîb’im (gözetleyiciyim.
Salih ve ihlâslı bir kişi olarak gördüğünüz şu kulum!) Bu amelleriyle benim rızamı istemedi. Bu kulum amelleriyle benim
rızamdan başka şeyler murad etti. Benim lânetim onun üzerinedir” buyurur.
Bunun üzerine bütün melekler şöyle derler:
- “Yâ Rabbi! Senin lânetin onun üzerine olsun. Bizim
lânetimiz de onun üzerine olsun!” Bunun üzerine yedi kat semevât (gökler) ve
içindekiler ona lânet okurlar.”
Muâz (r.a.)
hazretleri:
- “Yâ Rasûlellah (s.a.v.)! Benim için necât ve hulûsun (kurtuluş
ve hâlisliğin/sâfiyet ve gönül temizliğinin) yolu nasıldır (ne ile kurtulurum)?” dedim. Efendimiz (s.a.v.): buyurdular
ki:
- “Bana tâbi ol. Yakîn derecesine yüksel. Eğer senin
amelinde bir taksir (kusur) olsa da... Dilini vakîa'dan (gıybetten) koru.
Hamele-i Kur'an olan ihvânın (kardeşlerin) hakkında ileri geri konuşma, gıybetlerini etme. Onlara karşı kendini
temize çıkartma (kendini hamele-i Kur’an olan ihvândan üstün tutma). Dünya amelini, âhiret ameline karıştırma.
İnsanları sıkma. (Onları tazyik etme). Seni
sıkan (yani insanları tazyîk eden) Cehennem
ateşinin köpekleridir, kıyamet günü ateştedirler. Amelinle insanlara gösteriş
yapma.” [Bursevî,
İsmail Hakkı, Tefsîru Rûhu’l-Beyan, 1, 76-77]
***
Bu hususta müjdeli
birkaç haber de şöyledir:
Hz. Enes (r.a.)
anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:
“Kulun gündüz veya gece amelini yazan hafeza
melekleri, yazdıklarını Allah'a yükseltirler. Allah (c.c.) sahifenin
baş ve son kısmını hayırlı bulursa, meleklere şöyle buyurur: ‘Sizi şâhid
kılıyorum, ben kulumun sahifesinin iki tarafı arasında kalan kısmını mağfiret
ettim.” [Tirmizî, Sünen, Cenâiz 9,
(981)]
O bakımdan
meleklerin nöbet değişimi yaptıkları sabah
ve ikindi namazlarından sonraki
vakitleri bahusus hayırlı ameller geçirmenin yoluna bakmak lazım.
***
Namazlarımızın
kabuliyle ilgili de dikkatli olmamız gerekiyor.
Nitekim vitir namazında kunut dualarının
ardından Salât-ı Münciye'yi okuyan
kişinin, o gün kılmış olduğu bütün namazlar, bu mühür sayesinde kabul oluyor
İnd-i Bârî’de… Bunu da ihmâl etmemeliyiz.
Cübbeli Ahmet Hocaefendi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.