CÜBBELİ HOCA’DAN RAMAZAN NASİHATLERİ






Mübarek ramazan ayının rahmet bölümünü bitirmek üzereyiz, mutlaka bu rahmetten istifade edelim.

Kâr elde etmekten daha mühim olan şey zarardan korunmaktır. Ramazan-ı şerîfin hayrı, sevabı, manevi kârı çoktur ama günahlara bulaşanlar için zararı daha çok olur, onun için bu mübarek ayda haramları, özellikle içki ve zina gibi cürümleri hemen terk edelim, böyle işlerimiz varsa çabuk tevbe edelim ve bir daha yapmamak üzere vaz geçelim.

Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:“Gerçekten benim ümmetim ramazan ayını ihya ettikleri sürece asla rüsvay olmayacaktır.”

Bunun üzerine: “Yâ Rasûlellâh! Onların ramazan ayındaki rezillikleri ne olabilir?” denildiğinde, Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)buyurdular ki: “Onda haramlar işlemektir, kim onda zina eder yahut onda içki içerse, bir dahaki seneye kadar Allâh-u Te‛âlâ da, (meleklerden)gökte bulunanlar da kendisine lanet eder.

Eğer (bir sonraki)ramazana ulaşmadan ölecek olursa, Allâh-u Te‛âlâ katında onun için, kendisi ile ateşten sakınacağı hiçbir hasene (ve sevap)bulunmayacaktır. O halde siz ramazan ayında Allâh-u Te‛âlâ’dan sakının. Zira gerçekten diğerlerinde katlanmadığı kadar sevaplar onda katlanır, günahlar da böylecedir.”(Taberâni, el-Mu‛cemü’s-sağîr, 1/248; İsbahânî, Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, 2/229)

Ebû Ümâme (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte de Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:“Her kim ramazan ayında canını ve dinini korursa, Allâh-u Te‛âlâ onu hûr-i ‛îynle (iri gözlü hûrilerle)evlendirir ve kendisine cennet köşklerinden bir köşk verir. Ama her kim ramazan ayında bir kötülük işler yahut bir mümine iftira atar veya sarhoş edici bir şeyler içerse, Allâh-u Te‛âlâ onun bir senelik amelini boşa çıkarır.

Ramazan-ı şerîf ayından sakının, çünkü o Allâh’ın ayıdır. O, size kendilerinde doyasıya yiyeceğiniz ve suya kanacağınız on bir ay vermiştir. Ramazan ise Allâh’ın ayıdır. O halde onda kendinizi muhafazaya çalışın.”(İsbahânî, Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 2/228-229)

Bu mübarek ayda kul özellikle dilini, karnını ve tenâsül uzvunu korumalıdır ki Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in cennet vaadine nâil olabilsin.

Nitekim Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre bir gün Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Ramazandan bir gün oruç tutup da, üç şeyden sâlim(arınmış) kalana cenneti söz verdim” buyurdu.

Bunun üzerine (bu ümmetin emîni olan) Ebû ‛Ubeyde ibnü’l-Cerrâh (Radıyallâhu Anh): “Yâ Rasûlellâh! Bu üç şeyin dışında kendisinde bulunan diğer günahlara rağmen mi?” diye sorunca: “Dili(ni, yalan, gıybet, dedikodu ve iftira gibi günahlardan), karnı(nı, faiz ve rüşvet gibi haram yollarla kazanılan şeyleri yemekten)ve tenâsül uzvu(nu, zina, livata ve lezbiyenlik gibi gayri meşru ilişkilerdenkoruması) dışında, kendisinde bulunan (diğer günah)lara rağmen (yine de ona cenneti söz verdim) buyurdu. (İbnü Merdûyeh, İsbahânî, Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 2/227-228)

Ramazan-ı şerifte hırsızlık, gasp, içki, uyuşturucu, zulüm yahut her hangi bir büyük günah işlemek kişiyi bir sene yani bir dahaki ramazana kadar lanet içinde bırakır. Gördünüz mü, rahmet ayı nasıl da lanete dönüşebilir. Çok dikkatli olalım, dünya bitti bitiyor, haramlara karşı sabırlı olalım.

Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Her kim ramazanda hırsızlık yapar yahut zina eder veya (bir diğerinin malını mülkünü) gasp eder yada her hangi bir haram işler yahut içki içer veya haksız yere (birine) saldırı yaparsa, Allâh-u Te‛âlâ onun ne farzını ne de nafilesini kabul etmez. O da, melekleri de bir daha seneki o güne kadar kendisine lanet yağdırırlar.”(Ebü’l-Ferac İbnü’l-Cevzî, Bustânü’l-vâ‛ızîn, sh:319)

Korku aninda okunacak Dualar




Arifan Dergisi Mart 2011


12 MADDEDE ÖRTÜNME GERÇEĞİ



İSLÂM'A GÖRE KADININ YABANCI ERKEKLERLE OLAN İLİŞKİLERDE GİYDİĞİ ELBİSENİN TAŞIMASI GEREKEN ÖZELLİKLERİ ŞÖYLECE SIRALAYABİLİRİZ:

1. KADININ KIYAFETİ; GENEL OLARAK (EL VE YÜZ DIŞINDA) BÜTÜN VÜCUDU ÖRTMESİ GEREKİR. GİYİLEN ÖRTÜ; SAÇLARI DA İÇİNE ALACAK ŞEKİLDE BÜTÜN VÜCUDU KAPAMALIDIR. VÜCUDU, EL VE YÜZ DIŞINDA HANGİ ELBİSE KAPATIYORSA, İSMİ NE OLURSA OLSUN KADIN ONU GİYEBİLİR.

2. ELBİSE VÜCUT HATLARINI BELLİ ETMEYECEK ŞEKİLDE BOL OLMALIDIR. KADININ DAR ELBİSE GİYMESİ DİNİMİZCE YASAKLANMIŞTIR. VÜCUT HATLARINI BELLİ EDEN DAR ELBİSELER GİYEN KADINLARIN "GİYİNİK ÇIPLAK" VE "CEHENNEMLİK" OLDUĞUNU PEYGAMBERİMİZ HADİSİNDE HABER VERMEKTEDİR.

ŞU HUSUSU BELİRTMELİYİZ Kİ HARAM OLAN DAR GİYSİDEN KASTIMIZ GİYİLEN DIŞ ELBİSENİN DAR OLMASIDIR. BUNUN DIŞINDA, BOL PARDESÜ VE ÇARŞAFIN ALTINA GİYİLEN, BÜLUZ VE GÖMLEKLERİN DAR OLMASINDA SAKINCA YOKTUR. ÖNEMLİ OLAN DAR BİR KIYAFETLE DIŞARI ÇIKMAMAK VE ERKEKLERE KARŞI, DAR GİYSİLERLE VÜCUDU TEŞHİR ETMEMEKTİR.

GÜNÜMÜZDE CADDELERDE, DAR BİR BULUZLA GÖĞÜSLERİNİ VE BELİNİ, DAR (STREÇ) PANTOLON İLE KALÇA VE BACAKLARINI DIŞA VURAN KADINLAR "GİYİNİK ÇIPLAK"LAR HÜKMÜNDEDİR.

3. İSLÂMÎ ELBİSENİN BİR ÖZELLİĞİ DE ŞEFFAF VE İNCE OLMAMASIDIR. İSLÂM, KADIN TENİNİN RENGİNİ GÖSTEREN KIYAFETLERİ YASAKLAR. HİCÂBTAN MAKSAT GİZLEMEKTİR. PEYGAMBERİMİZ, İNCE ELBİSE GİYEN HZ. ESMA'DAN YÜZÜNÜ ÇEVİREREK BÖYLE GİYİNMESİNİ MENETMİŞTİR.

ELBİSENİN İNCE (ŞEFFAF) OLMAMASINDAN KASTIMIZ "TENİN RENGİNİ BELLİ ETMEMESİ" DİR. BİR BAŞKA RİVAYETTE "KADININ KEMİKLERİNİN İRİLİĞİNİ ERKEKLERE GÖSTERMEMEK" OLDUĞU BELİRTİLMEKTEDİR.

DIŞARIDAN BAKILDIĞINDA ELBİSENİN İÇİNDEN İNSANIN TENİ GÖRÜNÜYORSA -ELBİSE İSTER KALIN, İSTER İNCE OLSUN- BÖYLE BİR ELBİSE İLE SETR-İ AVRETİN HASIL OLMAYACAĞI BELİRTİLMİŞTİR. (FIKHÎ RİSALELER, DR. FARUK BEŞER SEHA YAY. S. 53.)

Batı’nın İstediği İslam Modeli






Batı Hıristiyan âleminin İslam aleyhdarlığı geçmişte olduğu gibi bugün de bütün hızı ile devam ediyor. Asırlardır, kılıç ve silah gücü ile yıkamadıkları İslamiyeti şimdi içeriden yok etme peşindeler. Bir dinin içeriden nasıl yıkılacağında hayli de tecrübeleri var zaten. Gerçek Hıristiyanlığın, işlerine gelmeyen kurallarını dinde “Reform” yaparak ortadan kaldırdılar. Böylece herkes istediği gibi dini yorumlayarak, dinin kurallarından kendilerini sıyırdılar. Dini yalnızca ahlaki bir sistem haline getirdiler. İzafi bir kavram olan ahlakı da kendilerine göre yorumlayarak, her türlü ahlaksızlıklarına birer kılıf buldular.

Şimdi de, aynı taktik ile İslamda “Reform” yapmak istiyorlar. Buna da, 3 asırdır İslam aleyhdarlığında lokomotif görevini üstlenen İngilizler öncülük yapıyor. Geçenlerde, Diyanet’in hadis-i şeriflerle ilgili çalışmasını İngiliz basınının büyük bir zevkle ve heyecanla vermesi bunu gösteriyor. Nasıl bir İslam istediklerini bakınız nasıl ifade ediyorlar:

“Türkiye İslam’ı yeniden yorumluyor…Diyanet’in hazırladığı bu yeni anlayış İslam’ın modernleşmesi için devrim niteliğinde bir girişim niteliği taşıyor. Chatham House adlı düşünce kuruluşundan Fadi Hakura’ya göre bu Hıristiyanların Reform hareketine benzeyen bir girişim.” (BBC)

Imam Zeynel Abinin (ra)´in Hacet Duasi




Arifan Dergisi Mayis 2011