İslam dini çevreyi, tabii güzellikleri korumayı, hayvanlar
da dahil bütün canlılara karşı sevgi ve merhametle davranmayı emretmiştir. Hz.
Peygamber ,
قالَ رسولُ اللّهِ: الرَّاحِمُونَ
يَرْحَمُهُمُ اللّهُ تَعالى! ارحَمُوا مَنْ في ا‘رضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ في
السَّمَاءِ
"Merhamet edene
Allah da merhamet eder; siz yerdekine merhamet edin ki, gökteki de size
merhamet etsin."[1]
buyurmuştur.
İslam'da hayvanların söz konusu edildiği nasslar (ayet ve
hadisler) incelendiğinde hayvanlara birtakım hakların verildiği görülür.
Kuran-ı Kerim'de bazı sureler çeşitli hayvan isimleri ile isimlendirilmiştir.[2]
Nahl Suresi 8. ayette,
وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ
وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Binmeniz için ve zinet olarak atları, katırları, merkepleri
yaratmıştır; daha da bilmediğiniz nice şeyler yaratacaktır.”
Diğer bazı ayetlerde de diğer canlıların da tıpkı insanlar
gibi, Allah'a ibadet ettiği, kuşların da bir dilinin, bir ibadet ve tesbihinin
bulunduğu belirtilmektedir.Misal:
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ
فِى السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلاَتَهُ
وَتَسْبِيحَهُ وَاللهُ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
“Göklerde ve yerde bulunanlarla, dizi dizi kanat çırpıp uçan
kuşların, Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini dile getirdiklerini görmüyor
musun? Her biri de Allah’ı nasıl anacağını ve Allah’ı nasıl yücelteceklerini
bilmektedirler. Allah da onların yaptıkları her şeyi tam olarak bilmektedir.”[3]
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَوَاتُ السَّبْعُ
وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
وَلَكِنْ لاَ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ اِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
“Yedi gök ve yerle, onlarda ne varsa hepsi, O’nu noksan
sıfatlardan tenzih eder. Ve hiç birşey yoktur ki, O’na hamd ederek O’nu noksan
sıfatlardan tenzih etmesin. Yalnız siz onların tesbih edişlerini anlayamazsınız.
Şüphe yok ki, o azap etmede acele etmez, suçları da örter.”[4]
Hadislerde hayvan hakları konusunda ısrarlı bir şekilde
vurgulanan husus, onların yaşama haklarıdır. Hz. Peygamber'in tavsiye ve
uygulamalarında belli başlı zararlılar hariç,[5]
hayvanların faydasız ve keyfi bir şekilde öldürülmesi yasaklanmış, hayvanlara
merhametli davranılması gereğine işaret edilmiştir.[6]
Diğer taraftan kuşlarla ilgili olarak kuş yuvalarının
bozulmaması, yumurta ve yavrularının alınmaması için emir verdiğine, alınmış
olan yavru ve yumurtaları yerlerine iade ettiğine dair rivayetleri ve bazı
vahşi hayvanların derilerinin elbise, eyer vs. şeklinde kullanılmasını
yasaklaması[7]
göz önüne alınacak olursa, hassasiyet daha iyi anlaşılır. Yine Hz. Peygamber'in
karınca, arı, kurbağa, hüdhüd ve surad kuşu vs. gibi hayvanlar karşısındaki tutumu
(bunları öldürme yasağı)[8],
sonraki nesiller üzerinde fazlasıyla etkili olarak "hayvanın insan
üzerindeki hakkı" şeklinde kolektif bilinci doğurmuştur. Öte yandan hayvan
türlerinin ve neslinin devamı açısından önemli olan av olgusuna da nasslarda
yer almakla birlikte [9]
doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı avcılığa izin verilmemiştir.[10]
Nasslarda hayvan haklarına ilişkin olarak belirtilen diğer
hususlardan biri, onların gıdalarına özen gösterilmesidir. Hz. Peygamber,
sağmal hayvanları sağarken yavrusunun ihmal edilmemesi hususunu tembih
etmiştir.[11]
Ebû Hureyre'nin naklettiği bir rivayetle Hz Peygamber; "Günahkâr bir
kadının bir kuyunun yanından geçerken, kuyunun başında bir köpeğin susuzluktan
dilini çıkarıp soluduğunu gördüğünü, ona acıyarak ayağına giydiği ayakkabılarla
kuyudan su çekip köpeğe verdiğini ve bu sebeple Yüce Allah'ın da onu bağışlayıp
Cennet'e soktuğunu" bildirmiştir. [12]
Yine Hz. Peygamber, bilinçli bir şekilde bir hayvanın gıdasız bırakılarak
ölümüne sebebiyet veren kişinin karşılaşacağı acı sonucu belirterek bu hususta
insanları uyarmıştır. [13]
Hayvan haklarıyla ilgili bir diğer önemli husus, onların
temizlik ve bakımlarıdır. Hz. Peygamber, Ebû Hureyre'den gelen bir rivayette,
koyunların burunlarının silinmesini, ağıllarının temizlenmesini emretmiştir.
Aynı şekilde, keçilerin temizlenmesi için de emir verdiği, bize kadar gelen
rivayetler arasındadır.[14]
Hadislerde, Hz. Peygamberin hayvan haklarına ilişkin
vurgularından biri, yük hayvanlarına, kapasitelerinin üzerinde bir yükün
yüklenmemesidir.[15]
Benzer şekilde Hz. Peygamber, hayvanların ilahi bir emanet olduğunu
vurgulayarak, onlara iyi davranılması gerektiğini bildirmiştir. [16]
Hz. Peygamber'in, özellikle evcil hayvanlarla ilgili olarak,
üzerinde durduğu önemli hususlardan biri, onların yapılarına uygun olmayan
tasarruflardan kaçınmaktır. Hayvanların yaratılış gayeleri doğrultusundan
saparak, fıtrat harici işlerde kullanılması İslâm'a aykırı olmaktadır. İbn
Abbas'ın rivayetine göre; " Peygamberimiz dövüştürmek için hayvanları
birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır." [17]
Horoz, deve, boğa, köpek, koç vb. hayvanları dövüştürme hep bu yasak içinde yer
alır. Bunlar aynı zamanda hayvanlara eziyet etmektir.
Hayvan haklarına ilişkin nasslarda vurgulanan bir diğer
husus olarak eziyet ve işkence yasağını sayabiliriz. Eziyet ve işkence, fiziki
olabileceği gibi, manevi de olabilir.[18]
Her iki tür işkence hadislerde kesin bir dille yasaklanmıştır. Bu bağlamda
"yüzüne vurularak dövülmesi", "canlı hayvanların hedef alınıp
atış yapılması", [19]
"yüzüne dövme (vesm) yapılması", [20]
"dövüşmeleri için hayvanların kızıştırılmaları", "hayvanı
kulağından çekmek", hadislerde işkence olarak telakki edilmiş ve kesin bir
dille yasaklanmıştır.
Diğer yandan birtakım hayvanların yaratılış gayesi,
insanların gıdalarını teminden, yüklerini taşımaktan ibarettir. Bu gayeye hizmet
için olan hayvanları keserken, kendilerine fazla acı vermeyecek şekilde kesmek,
böylece onlara karşı bir merhamet eseri göstermek, insani bir görev
sayılmıştır. Bu bağlamda, Hz. Peygamber, hayvan keserken bile ona şefkatli
olunmasını, eziyet edilmemesini emretmiştir. Hz. Peygamber'in açık ve ısrarlı
talimatına göre, kurban kesimi, hayvanın acı çekmesini en aza indirecek şekilde
olmalıdır. [21]
Nasslarda hayvan haklarına çekilen dikkatler, hayvan hakları
kuramının bilincinde olan bir Müslüman toplum ortaya çıkarmış söz konusu
nasslar, hayvanlara yönelik muamelelerle ilgili kuramın etik ve hukuki
dayanağını oluşturmuştur. İslâm tarihinde dört halife döneminden itibaren
hayvan haklarını korumaya yönelik emirler verildiği, aksine davrananların
uyarıldığı ve cezalandırıldığı bilinmektedir. Özellikle Osmanlılar devrinde
sahipsiz hayvanların bakım ve korumasının devlet tarafından sağlandığı, bu
amaçla vakıflar kurulduğu da burada hatırlanabilir. Hayvan haklarına ilişkin
hukuksal normlar, Osmanlı Kanunnamelerinde ilk dönemlerden beri yer almıştır.
Söz gelimi, İkinci Beyazıt devrinde hazırlanan 1502 tarihli İstanbul Belediye
Kanunnamesindeki şu hüküm bu kabildendir ve son derece dikkat çekicidir: "
Ve ayağı yaramaz bârgiri işletmeyeler. Ve at ve katır ve eşek ayağını gözedeler
ve semerin göreler. Ve ağır yük vurmayalar; zira dilsüz canavardır. Her
kangısında eksük bulunursa, sahibine tamam ettüre. Etmeyeni ve eslemeyeni
gereği gibi hakkında gele." "Fil cümle bu zikrolunanlardan gayrı her
ne kim Allah Teala yaratmıştır, hepsinin hukukunu muhtesip görüp gözetse gerektir,
şer'i hükmi vardır." [22]
Yine 23 Muharrem 1278 (31 Temmuz 1861) tarihli padişah
iradesiyle yürürlüğe giren; "Zabıtaca Men'i Lazım Gelen Mevat Hakkında
Zabıta Memurları ile Merkezde Bulunan Bilcümle Zabitan-ı Asakir-i Zaptiye'ye
Verilen Talimatın alt başlığı, "Yük Taşıyan Beygir ve Hamallarını Ve
Merkepçilerin Suret-i Hareketlerine Dair Kanun" yani yük taşıyan at ve
eşek kullanan hamalların uyacakları esaslar düzenleyen kanundur.[23]"
Bu örnekler gösteriyor ki, hayvanların hukuki statüsü, taşınır mal statüsünden
daha ileri seviyede olmuştur.
Nassların (ayet ve hadislerin) ifadelerini tahlilde ve
ayrıca tarihsel geçmişi ve fakihlerin ilgili nasslarda yaklaşımlarını göz
önünde bulundurduğumuzda, "hak" kavramının hayvanları da içine alacak
şekilde genişletildiğini görebiliriz. İlgili nasslardan sadece hayvanların hak
sahibi olmalarını değil ayrıca ne gibi haklara sahip olduklarını da anlamamız
mümkündür. Bu bağlamda söz konusu hakları özet olarak şöyle ifade edebiliriz:
a) Bunların en başında geleni hayvanların yaşama haklarıdır.
b) Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce
işlem yapılamaz.
c) Bütün hayvanların, insanlarca gözetilme, bakılma ve
korunma hakkı vardır.
d) Hayvanlar meşru bir gerekçe olmadan öldürülemez. Bir
hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu, bir anda, acı çektirmeden ve
korkutmadan yapılmalıdır.
e) Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel ve doğal
çevrelerinde, karada, havada ve suda yaşama ve üreme haklarına sahiptir.
f) Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan türden
olan hayvanlar uyumlu bir biçimde yaşama ve üreme haklarına sahiptir.
g) İnsanların kendi çıkarları ya da eğlenceleri için bu
uyumda ya da şartlarda yapacakları her türlü değişiklik bu haklara aykırıdır.
h) Bütün çalışan hayvanlar, iş süresinin yoğunluğunun
sınırlandırılması, onarıcı ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme
haklarına sahiptirler.
ı) Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye
yararlanılamaz. [24]
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, hayvanlara
tanınan söz konusu hakların insanlar tarafından verilen, başka bir ifadeyle
beşeri kaynaklı değil, üstün bir iradeye dayanmakta olduğudur. Hayvanların
insanlar üzerinde haklarının yalnızca günah korkusuna dayanmayıp İlahi irade
tarafından hayvanlara bahşedildiği bilincinin, Müslüman toplumların tarih
boyunca hayvan hakları olgusunda hassas olmalarında etkin olduğu inkâr edilemez
bir gerçektir.
Şükrü
ÖZBUĞDAY
Konya İl Müftüsü
[1] Ebû Dâvûd, Edeb, 58
[2] Mesela: Bakara (inek), Nahl (arı), Ankebût (örümcek), Neml (karınca)
sûreleri gibi
[3] Nur,24/41
[4] İsrâ, 17/44
[5] Bk. Buhari, Bed'ul-halk,16;Müslim, Hacc, 66-67
[6] Nesâi, Sayd, 34; Dârimi, Sünen 2, 115
[7] Buhâri, Zebâih,13; Ebû Dâvûd, Libas, 40
[8] Ebû Dâvûd, Edeb, 164; İbn Mâce, Sayd,10
[9] Maide.5/1-2; Buhari, Zebâih,1-2; Müslim, Sayd,
1
[10] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1, 357; 2,371
[11] Ali b.Ebi Bekr Heysemi, Mecmau'z-Zevaid,
Beyrut 1407, C.8, S.196
[12] Müslim, Tevbe, 155, Selam, 41
[13] Buhâri, Bed'ül-Halk, 17, Enbiya, 50; Müslim,
Birr,37, 151
[14] İmam Mâlik, Muvattâ, C.2, S.933; Ahmed
b.Hanbel, Müsned, 2, 436
[15] Muhammed Şems'ül- Hak el-Azim el-Âbâdî,
Avnû'l-Ma'bûd şerhi, Sünen-i Ebû Dâvûd, C.7, S.221. Hadis no:2532
[16] Ebû Dâvûd, Cihad, 55, 61
[17] Ebû Dâvûd, Cihad, 51, 56; Tirmizî, Cihad, 30
[18] Müslim, Birr, 80
[19] Buhâri, Zebâih, 25; Müslim, Sayd ve Zebaih,12,
59
[20] Müslim Libâs, 29, 106; Ebû Dâvûd, Cihad,56;
Tirmizi, Cihad, 30
[21] Mûslim, Sayd, 11, 57; Ebû Dâvûd, Edâhi, 12;
Tirmizi, Diyât, 14
[22] Prof. Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ, Osmanlı Kanunnameleri
Ve Hukuki Tahlilleri, İstanbul 1999, C.2, S.296-297
[23] Hayvan Hakları (ek: ikinci kitap), Maltepe
Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1999, S.1087
[24] Doç. Dr. Adnan KOŞUM, İslam'da Hayvan Hakları, Diyanet Aylık Dergi,
Sayı:194, S.39-41
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.