Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
Zamanın çarkları sizi yürütüyor, zamanın çarkları beni öğütüyor..
İnsanın Kazandığı Paradan Değil, Paranın Kazandığı İnsandan Kork.
Armut Deyip Geçmeyin, Onun İlk Hecesi Çoğu Kişide Yoktur!
Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; Değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın...
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret,Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Bana çağdışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım.
Geçti, istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar?
Ömür ağaç dalında savrulan bir yapraktır; Ne kadar genç olursan ol sonun kara topraktır!
Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim.. Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim ..Dünya öküzün üstünde derler ama; dünyanın üstünde nice öküzler bilirim !...
İnsanı Olgunlaştıran Yaşı Değil, Yaşadıklarıdır..!
Hayatımızın Yarısını Uyuyarak Geçiriyoruz, Diğer Yarısınıda Uyutularak...
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken.. Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken.
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
Benim ayağımın altıda müsait başımın üstüde nerde olacağını sen belirle...
İnsanlar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar.
Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü; Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Yalnızım Diye Üzülmüyorum.. Çünkü Biliyorum, Yalnız İnsanın İhanet Edeni de Olmaz ..!
İçimizde bu kadar perişan hâle getirilmeseydik; Dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık.
Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anladım ki yok Allahtan başkasına yakınlık..!
Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Önüne Gelenle Değil, Seninle Ölüme Gelenle Beraber Ol.
Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir.
İki insan çeşidi vardır. Zaman geçtikte hatalarıyla yüzleşen! Zaman geçtikçe YÜZSÜZLEŞEN.
Veren de O Alan da O, Nedir Senden Gidecek ? Telaşını Gören de, Can Senin Zannedecek.
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, İyi insanlar iyi atlara binip gitti.
Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır!
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten/ Affet, Senden habersiz aldığım her nefesten.
Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan ...
Ey düşmanım, sen benim ifâdem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın!
Allah bir! demektense ecel teri dökerken; ölüversem, beklenmez anda Allah bir erken...
Akıldan büyük nimet, zekadan da ağır yük tanımıyorum.
Çok sıkıldıysan hayattan, bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir ; Yaşamak güzeldir.
Ölüm her aklına geldiğinde 'Ah' edip 'Vah' edip inleme; Bu halinle Rabbimi incitmiş olacaksın. Ecel kapıyı çaldığı zaman evi telaşa verme; O geldiği zaman, sen çoktan gitmiş olacaksın.
Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?
Yum gözünü, kalbine her an yokluğu üfür ! Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür...
İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kafidir...
Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar.
Sokak Lambası gibi olma ey yar . Kime yandıgın belli olsun.
Ya İslamla yükselir,ya inkarla çürürsün, Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün.
Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.!
İslamiyet Avrupa'dan Gelse Müslüman Olacaksınız .. !!
Tanrı sizi korusun, bizi Allah korur.
Bir namazım, bir duam, birde eski seccadem, hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermaye.
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen ; Hem yolunu kaybedersin, hem dostunu!
Ölürsün...kapanır yollar geriye ben mezarla sırdaş olur,beklerim varılmaz hayale işaret diye toprağında bir taş olur beklerim.
Yön yön sarılmışım ne yana baksam, Sarılan olur da saran olmaz mı? Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam, Geçip de aynaya soran olmaz mı?
Diyorlar Bana, kalsın şiirde sözde yerde , Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde.
Ya Allah'a baş eğer hiç kimseye eğmezsin,ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin.
Her Ağızda, Her Telde Fanilik Dırıltısı , Sonunda Tek Bir Şarkı, Tabutun Gıcırtısı !!
Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür...
Bazı İnsanlar Alçak Gönüllüdür, Bazılarıda Alçak Olmaya Gönüllüdür .. !
Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı; Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı!
Bu dünyada renk,nakış,lezzet ne varsa küsüm; Gözümde son marifet,Azraile tebessüm.
Hayatın çilesine tahammül gerek, Değil mi ki sefa ile cefa müşterek. Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek...
Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar; Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr, Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr, Gölgemin peşinden yürür giderim.
Uğruna ölmekse seni yaşatmak bin kere ölürümde adına leke sürdürmem, Gururdur namustur bayrak ve sancak, aksada kanım zalimi güldürmem!
Ölüm Zorların Zoru, Yaşamak Ondan da Zor!
Evdeki hesabımız bile çarşıya uymuyorken, ahiret hesabımızın vay haline.
Seni affetmek hayatımın en büyük hatasıydı. Nerden bilebilirdimki. Katilini affedersen seni yine öldüreceğini..
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla! Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla.
Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatcik unutsam ?
Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; Dünya beş para etmiyor..
Öz anne-babasını huzurevine gönderip, evde kedi köpek besleyen insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz...!
Öyle Ucuz Değil Gül Koklamak... Gül Tutan Ele Diken Batmalı... Bir Aşka Gönül Veren O Aşkın Kapısında Yatmalı!
Kişiye göre davranacaksın, küçükle küçük olacaksın hatta; Ama seviyesizin seviyesine inecek kadar düşmeyeceksin hayatta..
Chp bir parti değil. Türk'e dinini, dilini, ve özünü kaybettirmeye memur, bir katliam müessesesidir.
Dağı Tanıyan, Nasıl Tanımaz Uçurumu? Madem ki Yükseliş Var, İniş Olmaz Olur mu?
Patiska kefen çürük teneşir isli kazan. Minarede "ölü var!" diye bir acı salâ... Er kişi niyetine saf saf namaz... Ne alâ! Böyledir de ölüme kimse inanmaz hâlâ! Ne tabutu taşıyan ne de toprağı kazan...
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, namaz vaktinden başka, anını gözlediğim .
Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, İMANINI göster.
Her kahkahanda Allah'a teşekkür etmiyorsan, Neden her ağladığında O'na kızıyorsun?
Zonklayan başım benim, kan pıhtısı, cerahat; Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat...
Ağaçtan Düşen Yaprak Nasıl Kurumaya Mahkumsa; Gönülden Düşen İnsan da 'Unutulmaya Mahkumdur.
Kula kulluk etme ! Unutma ki sen de kulsun. Ve gerektiğinden fazla önem verme ! Yoksa, unutulursun.
İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. 'Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.
Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu ? Bize Yobaz Diyorlar, Haberin Yok mu ?
Kimileri vardır aşkın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de, aşağılıktır.
Düşünmek şu, bu değil, öteleri düşünmek; Sizinse düşünceniz yataklarda eşinmek .
Gençliğine doyamadan gitti, derler. Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin. Doymak burada değil. Burası acıkmanın yeri.
Kadın Mezarlığa Girerken Başını Kapıyor, Dışarı Çıkarken Açıyor, Ölüye Karşı Kapayıp, Diriye Karşı Açmak Akıl Almaz.
Soruldu mu ne bilirsin diye;"Haddimi bilirim" Soruldu mu ne istersin diye; "Haddimi bilir, hakkımı isterim" demeli...
Ömrün ilk yarısı; İkinci yarısını beklemekle, İkinci yarısı da; İlk yarısının hasretiyle geçer.
Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar,Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar.
Elindeyse zamana, dur, geçme diye dayat.! Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat.
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.
Allah Var Fakat Bizim Ondan, Yalnız Sorulduğu Zaman Haberimiz Var!
Sonunda 'eyvah' diyeceğin şeylere, başında 'eyvallah' deme. Pişman ol fakat pişman ölme.
Dün geçti bugünü düşünüyorum, yarın var mı? Gençliğine güvenme, ölenler hep ihtiyar mı?
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; Affı sigortalayan hayâsızdan korkulur...
Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; Nihayet döne döne aynı noktaya vardım.
Ellerime uzanan dudakları tepeyim, ALLAH diyen gel seni ayağından öpeyim!
Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda, Söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda.
Ayağın taşa takıldığında "Allah kahretsin" bile dememelisin, Dua etmelisin ki taşa takılan bi ayağın var...
Hakim sakalı uzamış Necip Fazıl'a "Maymuna dönmüşsün Necip" demiş. Necip Fazıl duvara dönerek "Şimdi de duvara döndüm.
Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten geleceksin!.
Ne azap ne sitem yalnızlıktan... Kime ne; aşılmaz duvar bendedir. Süslenmiş gemiler geçer açıktan, Sanırım, gittiği diyar bendedir. Yaram var, havanlar dövemez merhem, ......Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem, Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem, Yollar ki, Allaha çıkar, bendedir.
Kadından kendisinde olmayanı isteriz; Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Hep nefis çıkar karşıma, ölüp ölüp dirilsem; İnsandan kaçmak kolay, kendimden kaçabilsem.
Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır.
An Oluyor Bir Garip Duyguya Varıyorum ; Ben Bu Sefil Dünyada Acep Ne Arıyorum ?
Verirler " ben acizim , kudret senin" dedikçe... Verenin şanı büyük ,sen iste istedikçe..!
Payımıza Sükût Düştüğünden Beridir, Kalbimizin Sesini Daha Bir Güzel Duyar Olduk.
Necip Fazıl'a sormuşlar: "Neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?"... "Benim için yanan bir tek o var" demiş..!
Dünya Güzel Olsaydı, Doğarken Ağlamazdık... Yaşarken Temiz Kalsaydık Ölünce Yıkanmazdık.
Keşke Ben Allah Kelimesinden Başka, Ağzından Tek Söz Bile Çıkmayan Bir Dilsiz Olsaydım!
Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz. Yürüyeceğim de, bas ve yürü!
Helal ile beslersen çocuğunu Hürmet ile öder borcunu, Haram ile beslersen o'nu Hakaret ile öder borcunu.
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti.
Çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını yorganını satardın.
Cevabımın şiddetinden susuyorum!
Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulağıma gaipten bir ses Buluşmalar kaldı mahşere diyor.
Anladım işi ; San’at ALLAH ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış...
Öyle insanlar vardır ki; Lağıma düşseler, lağımı kirletirler.
Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih! Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!
Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette! İsteyen bu dünyada pişer, isteyen ahirette!
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allaha geldi mi, gücün yok, sendelersin!
Hayatin çilesine tahammül gerek, degil miki sefa ile cefa müşterek? sizce ağlamak icin göz yaşı mi gerek? bazen dertliler de ağlar ama gülerek...
Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber!
Rahminde cemiyetin ben doğum sancısıyım, mukaddes emanetin dönmez davacısıyım !
Sizde olan tükenir onda olan sonsuz, Feza sizin olsa ne yapacaksınız Onsuz.
Eğer tadını bilirseniz ekmeği paylaşmak ekmekten dehe lezzetlidir.
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var; Oh ne guzel, bayramda tahta ata binmek var!
Felsefe; çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır.
Hayat dediğin Allah (c.c.) için değilse, Ne çıkar hayat önünde eğilse.
Sanma oruç, bu akşam tıklım tıklım ye diye; Bu akşam, yarın oruç tutabilmek için ye.
Anladım işi sanat Allah'ı aramakmış,marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.
Benimki benim,seninki de senin! BU ŞERİATTİR... ''Seninki senin,benimki de senin! ... BU TARİKATTİR.. Ne benimki benim ne de seninki senin...Herşey ALLAH'ın! BUDA HAKİKATTİR!!
Sabırda pişer koruk, Yerle bir olur doruk. Sabır , sabır ve sabır, İşte Kur'an 'da buyruk .
Ben bir garip insanım..Ne tahtım var,ne tacım..Tut elimden ALLAH'ım..Yalnız Sana muhtacım.
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
Kelimenin bittiği yerde konuş ecelle ; De ki, bildiğim tek söz, Allah azze ve celle.
İşaret Bekliyorum, Yağız Atım Eğerli, Sorarsalar Yanarım, Ne Getirdin değerli ?
Haram kazanılan aş, aşdan sayılmaz...Hak için akmayan yaş, yaşdan ayılmaz. Kişi, başım var diye övünmesin;Secdeye varmayan baş, baştan sayılmaz.
Düşünüyorum: O’ndan evvel zaman var mıydı? Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
Biz; Ayakları Şişene Kadar Namaz Kılan Peygamberin, Gözleri Şişene Kadar Uyuyan Ümmetiyiz.
Sırma Renginde Pislik, Dünyanın Süsü Püsü, Bende Tek Aziz Eşya Annemin Başörtüsü.
Biz BİZE Gerici Diyenlere Ancak DEH Demek İçin Gerideyiz ...
Nöbet sende diye aldanma sakın, Zannetme bakidir devranın senin! Bir gün bizim köye yolun düşerse, Boynuna asılır fermanın senin!
Rabbim , Rabbim , bu işin , bildim neymiş Türkçesi; Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi.
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su: Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Ne gelirse başımıza Hakk'tandır; fakat geliş sebebi, Hakk'tan ayrılmaktandır.
Ey müslüman, sana düşen nimet sadece çile... Uyumamak ve düşünmeye memur olmak... Bu çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını ve yorganını satardın!
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök.
Zıtlar arası ahenk, af ve günah yarışta...
İşte iz, geliniz, toprak post, Allah dost.
Ferhat’ın sevgilisine kavuşmak için deldiği dağ, benim devirmek borcunda olduğum nefse göre bir kum tanesi…
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
Bir kişinin herkes, herkesin de bir kişi olduğu hakikati İslâmındır.
Salaklık bulaşıcıdır.
Gideriz, nur yolu izde gideriz, Taş bağırda, sular dizde, gideriz, Bir gün akşam olur, biz de gideriz, Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında, sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.
Ne var ki pazarlığa girişecek ecelle, Sermayem tek kelime ALLAH azze ve celle.
Şimdi Fatih kalksa mezarından ne ben onu tanırım ne o beni tanır.. Ama İstanbul'u Bizanslılar almış deyip tekrar savaşır.
Bizler açlıkdan karnına taş bağlayan Peygamberin , doymak bilmeyen ümmetiyiz .
Gaye tek, ölmemek.
Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta?
Dinin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur; yokluk bile yok... Şiir ve san'atsa hiç yok...
Kendi kendimizin altında kalmamalıyız ki cemiyetin üstüne çıkalım.
Allah'ı bulamamacasına aramak, ebediyen aramak olan şiirin gayesi, ilk dayanak ve çıkış noktası olarak din temeline muhtaçtır.
İsterseniz hayat aşını verin; Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Örtü, şuuruyla takılmadığında da Allah katında bir değeri olsaydı, Cennetin baş köşesine rahibeler otururdu.
Şiirde gaye, kökte Allah ve mutlak hakikat olarak, dalda sırrilik ve remziliktir.
Şiirde baş unsur, fikirle hissin ara çizgisi üzerinde, duygulaşmış düşüncelerdir.
Demokrasi, kendini çölde hayal edenlerin serabıdır. Yaşanmaya değer hayatı bul ve ölümsüzlüğe geç!
Yarın elbet bizim,elbet bizimdir Gün doğmuş,gün batmış,ebed bizimdir.!
İdrâkin aczini idrâk, idrâkin ta kendisidir.
Ağlayabilseydiniz, Anlayabilirdiniz..
Bugün ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın! Şimdi anladığını sonra anlayamazsın !
Kadın ; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, islamda ise yol açıcı bir kanattır.
Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Ağaçtan düşen elma da arz cazibesi kanunundan habersizdir.
İnsan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, fikir öfkesidir.
Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa yaşasın kefenimin kefili karaborsa.
Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek, İstiklal savaşı başlarında ve Maraş'ta, düşmanlar tarafından başörtüsü çıkarılıp düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir.
Abdulhamid`i anlamak herşeyi anlamak olacaktır.
Nazım benim cezaevi arkadaşımdı,düşüncelerimiz farklı olsada.
Abdulhamid`i anlamak herşeyi anlamak olacaktır.
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal.
Biz şiiri iman için bilmişiz; ve bu mihrak bilgiyi, her bilginin geçtiği binbir yol ağzı biliyoruz.
Beni kimsecikler okşamaz madem, öp beni alnımdan; sen öp seccâdem.
İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya, bir yanda akan benim diğer yanda Sakarya.
Yol onun varlık onun,gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya.
Ölümüz Dirimiz.. Her Gün Birimiz.. Bir Gün Hepimiz.. HAKK'a Gideceğiz...
Mâsum, küçücük bir taşın beresi üzerine flaster yapıştırmak ne demek? Haklı, koca bir güllenin yere sereceği leşinin üstünü örtecek kanlı kefenden ne haber?
Fikrin olduğu her yerde şiddet, operatörün neşteri gibi bir nimet, olmadığı yerde de kaatilin bıçağı şeklinde bir âfettir.
Fikirde, sanatta, anlayışta, anlatışta, buluşta, tutuşta, dağıtışta, toplayışta ve nihayet yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billûrlaştırma işinde dünyanın en büyük adamı olmak isterdim; nefsim için değil de, sırf O'nun ümmetinden en hakîr ferde düşen liyakat payını ve üstünlük derecesini göstermek için.
Bin "günahın" olsa da bana, bir "gün ah'ım" yok sana...
Güzel Allah ' ım, Senden Ne Gelecekse Gelsin ; Sen ki ; Rahmetinle de , Kahrınla da Güzelsin.
Benim idealimdeki rejim olsa, seni astırırdım. Sonra ise mezarını türbe yaptırırdım. (Nazım Hikmet'e.)
Gövdesini komple kapıya doğru çevirerek) Bak şimdi de kapıya döndüm! (Kendisine 'Üstad bu ne hal, saç sakal karışmış, maymuna dönmüşsün!' diyen birine.
Allah dostu odur ki, nefsine tek pay biçmez ; Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
Ben ve nazım herzaman kavga etmiştiriz ama biz hapishanede birbirimize ekmek vermiş insanlarız ey benim düşümdekiler nazım sevin demiyorum ama saygı duyun onun kadar türkiye sevdalısı yoktur.
Büyük randevu... Bilsem nerede, saat kaçta?
Müjdecim, kurtarıcım, efendim, Peygamberim: Sana uymayan ölçü; hayat olsa teperim!
Kainatta ne varsa suda yaşadı önce; Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce.
Bir tohumda ; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir.
Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın.
Tövbe Kapısı Açık Dediysek,Yeni Günahlara Koşman mı Gerek ?
Allahsız Adamın Fikrine, Allahsız Cemiyetin Mefkuresine, Allahsız İdarenin Başarısına ve Allahsız Ordunun Silâhına İnanmıyorum!
Halbuki MÜSLÜMANLIK, zor içinde en kolay; pahalılık içinde de bedava kurtuluş çâresidir.
Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam; Geçip de aynaya, soran olmaz mı?
Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
Sustum ! Birikti Yanaklarıma Alfabe.. Ya İlahi Ya Rab Sükutumu En Güzel Duam Eyle!.
Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez!
Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden; soruversem : Haberin var mı öleceğinden ?
Allah (c.c) dostunu gördüm bundan altı yıl evvel, Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel.
Seni aramam için beni uzağa attın, Âlemi benim, beni Kendin için yarattın.
Yine bir gün Üstad'a sormuşlar: Üstad özel arabanız yok mu? Üstad düşünmeden cevap verir: Ona en son bineceğiz.
Allahım, Bizi hem af, hem adam et.
Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
Allah, Izdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez.
Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur!
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Anladım işi; San’at ALLAH ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.
ALLAH de ve sus! Başka hiçbir şey söylemeye değmez.
Arı bal yapar, fakat balı izah edemez.
Ağlayabilmek için ille yılanlı kuyuya düşmek mi lazım? Asıl Dünya’nın en korkunç bir yılanlı kuyu olduğunu anlamak yetmez mi?
Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur.
Beni kimsecikler okşamaz madem. Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.
Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem. Hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem.
Bu gidişle utanmaktan utanan bir nesil gelecek.
Bir hadiseyi düşünebilmek için filozof olmaktan başka çare görmemek, düşünme hakkından vazgeçmek değil midir?
Ben, haritada deniz görmüş boğulmuş. Dokuz köyün sahibi dokuz köyden kovulmuş.
Bir hoşçakala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım.
Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız.
Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır.
Biz; Ayakları şişene kadar namaz kılan Peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz..
Benim geçmişim bir çöplüktür, çöplüğü ancak kediler ve köpekler karıştırır.
Bir tohumda; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir.
Ben Türkiye’yi yerin üstündeki 35 milyon ölünün degil, yerin altındaki 35 milyon dirinin koruduğuna inanırım.
Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik; şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor.
Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
Dostlarımı hiçbir zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar.
Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.
Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?
Dipsiz hasrete tuzak, en yakınken en uzak, tadı zehrinde erzak; KADIN!
Dünya öküzün üstünde derler ama; Dünya’nın üstünde nice öküzler bilirim.
Eklense de başıma, dünyada kaç baş varsa. Başım, onların hepsi için secdeye varsa.
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.
Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin.
Fikir besler, siyaset öldürür. Siyaset, fikrin kendisi değil; posasıdır.
Tahtadan yapılmış bir uzun kutu, baş tarafı geniş, ayak ucu dar, çakanlar bilir ki bu boş tabutu, bir gün kendileri dolduracaklar.
Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
Kalacak kim var ki dost tomarından, ‘O’ var sana daha yakın şah damarından.
Kadın; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, islamda ise yol açıcı bir kanattır.
Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür.
Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor. Ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz.
Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim. Görevi olmasaydı, sol elimi keserdim.
İmanın ticaretini yapanda, iman arama!
İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kafidir.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.
İslamiyet avrupadan gelse müslüman olacaksınız.
İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.
İttihat ve Terakki bir baştan öbür başa sahte kahramanlar sirkidir. Ucuz kahramanlık özentisi ve sahtesi, içiçe.. Ondan sonraki devir malum. Maddede kurtarılan milletin ruhta batırılışı…
Gençliğine doyamadan gitti, derler. Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin. Doymak burada değil. Burası acıkmanın yeri.
Gözler, ya merhamet ya da neferetin ışıldadığı bir kandildir.
Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum!
Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür. Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür.
Güvenle gel, biterim; öyle ki, hiçbir desteğin olmasa da güvenindeki heybet bana yeter? Böyle gelebiliyor musun?
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten; Affet, senden habersiz kaldığım her nefesten..
Olunmayacak herşeyle olabilecek herşeyin kefalet ve keyfiyeti islamda, herşey islamda!
Ölüden haber gelmiş, diri okur anlamaz.. Sorsan herkes müslüman, ne şükür var ne namaz..
Ömrün ilk yarısı; ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da; İlk yarısının hasretiyle geçer.
Öyle insanlar vardır ki lağıma düşseler lağımı kirletirler.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim. Bir delik gösterin de utancımdan gireyim.
Parası olan pazardan, İmanı olan mezardan korkmaz..
Posayı cevher sanan kabuk milliyetçisinden, çile çekmeden olmaya bakan ezberci medeniyetçiden, hayat ağacını devirmeyi ve nurlu meyveleriyle ateşe atmayı inkilâp sayan devrimbazdan ve bunlara inananlardan, kapılanlardan iğreniyorum!
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar. Onu ‘İstanbul’ diye toprağa kondurmuşlar.
Ruh, dal budak salmış bir ağaç gibi göz önünde bulunan hakikatlerde değil, en derin ve en gizli yerdedir Ruh, insanın tohumudur.
Sonum yokluk olsa, bu varlık niye?
Seni aramam için beni uzağa attın! Alemi benim, beni kendin için yarattın!
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.
Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir.
Sen ki, beş vakit namaz kibriyle ferahtasın, Günahın yok sanırken en büyük günahtasın!
Sonunda “eyvah” diyeceğin şeylere, başında “eyvallah” deme.
Sabır; İncecik Sırat; Murat İçinde Murat.. Sabır HAKK’ a Tevekkül; Sabır HAKK’ a İtimat..
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam.
Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir.
Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı. Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı.
Kâfirler Müslümanlığı bizim bu hâlimiz sanıyor, fakat biz Müslümanlığı kendi hâlimiz sanırsak Allah’a ve Resulu’ne iftira etmiş oluruz!
Konuşsam dilim yanar.. Sussam kalbim…
Mecnun olup Leyla için çöller aşmıssın ne fayda.. Mûmîn olup Mevla için secdeye varmadıktan sonra..
Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.
Marifetli hokkabaz başını kaldır da bak. Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak.
Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık; Anla ki, yok, Allah’tan başkasıyla yakınlık.
Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır.
Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, İMANINI göster.
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar.
Hayırlı eş; Allah’ın kuluna özel bir ikramıdır. Hayırsız eş ise Dünya’nın en ağır imtihanıdır.
Her kahkahanda rabbine şükretmiyorsan neden her ağlamanda ona kızıyorsun.
Hiçbir şey namazla bitmez herşey namazla başlar.
Helal ile beslersen çocuğunu Hürmet ile öder borcunu, Haram ile beslersen o’nu Hakaret ile öder borcunu.
Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep; Bu mu dersin, taşlarda donmuş sükûta sebep?
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret; Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret!
Veren de “O” Alan da ”O”, Nedir senden gidecek? Telaşını gören de, “CAN” Senin zannedecek.
Yalan söylemek beceri ister. Biz de becerikli insanlara aşık oluruz.
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir; Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
Yaprak sıkılmıştı ağaçtan, bahane idi sonbahar.
Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; Değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın.
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle, içimde dövünüp ağlama gurbet!
Zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.