A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
İyilik Hakkında Hadis-i Şerif
EBEVEYNE İYİLİK
152 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyaâde kim hak sâhibidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Annen!" diye cevap verdi. Adam: "Sonra kim?" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yine: "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu dördüncüyü: "Baban!" diye cevapladı."
Buhârî Edeb 2; Müslim Birr 1 (2548).
153 - Küleyb İbnu Menfa'a ceddi bulunan Küleyb el-Hanefi (radıyallahu anh)'den anlattığına göre kendisi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek sormuştur: "Ey Allah'ın Resûlü kime karşı iyilik yapayım?" Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı vermiştir: "Annene babana kızkardeşine oğlan kardeşine bunu takip eden azadlına. Bu iyiliği de üzerine vâcib olan bir hakkın ödenmesi yani sıla-ı rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksın. (Nafile ihtiyarî hasbî bir davranış tatavvu grubuna giren bir amel olarak değil)".
Ebu Dâvud Edeb 129 (5140).
154 - Behz İbnu Hakîm babası tarikiyle dedesi Mu'aviye İbnu Hayde el-Kuşeyrî (radıyallahu anh)'den naklediyor. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e: "Ey Allah'ın Resûlü kime iyilik yapayım? diye sordum. Bana: "Annene" dedi. "Sonra kime?" diye tekrar ettim. "Annene" dedi. "Sonra kime?" dedim. "Annene" dedi. "Sonra kime?" dedim bu dördüncüde "Babana sonra da tedrici yakınlarına
nlarına" diye cevap verdi."
Ebu Dâvud Edeb 129 (5141); Tirmizî Birr 1 (1898).
Ebu Dâvud bir rivayette şu ziyadeyi kaydeder: "Haberiniz olsun kişi azatlısından bir fazlasını istese azadlı (mevlâ) bu (ihtiyaç fazlası)na sâhib olduğu halde yerine getirmese kıyamet günü vermemiş olduğu bu fazlalık bir engerek yılanı olarak kendisine getirilir."
155 - Abdullah İbnu Amr İbnu'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü benim malım ve bir de çocuğum var. Babam malımı almak istiyor" (ne yapayım?) diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Sen ve malın babana aitsiniz. Şunu bilin ki evladlarınız kazançlarınızın en temizlerindendir. Öyle ise evladlarınızın kazançlarından yiyin" buyurdu."
Ebu Dâvud Büyü 79 (3530); İbnu Mâce Ticârât 64 (2291)-2292).
156 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün: "Burnu sürtülsün burnu sürtülsün burnu sürtülsün" dedi. "Kimin burnu sürtülsün ey Allah'ın Resûlü?" diye sorulunca şu açıklamada bulundu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin."
Müslim Birr 9 (251); Tirmizî Daavât 110 (3539). Rivayetin yukarıdaki metni Müslim'deki metindir.
157 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hiçbir evlad babasının hakkını bir istisna durumu dışında ödeyemez. O durum da şudur: Babasını köle olarak bulur satın alır ve âzad eder."
Müslim Itk 25 (1510); Ebu Dâvud Edeb 129 (5137); Tirmizî Birr 8 (1907); İbnu Mâce Edeb 1 (3659).
158 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Allah'ın rızası babanın rızasından geçer. Allah'ın memnuniyetsizliği de babanın memnuniyetsizliğinden geçer."
Tirmizî Birr 3 (1900).
Tirmizi bu hadisi hem Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in sözü (merfu) olarak hem de sahâbî sözü (mevkuf) olarak rivayet eder. Ayrıca mevkuf olarak rivayet eden tarîkin sahih olduğunu söyler.
159 - İbnu Amr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam cihada iştirak etmek için Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den izin istedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Annen baban sağlar mı?" diye sordu. Adam: "Evet" deyince: "Onlara (hizmet de cihad sayılır) sen onlara hizmet ederek cihad yap" buyurdu.
Buhârî Cihâd 138 Edeb 3; Müslim Birr 5 (2539); Ebu Dâvud Cihad 33 (2529); Nesâî Cihad 5; Tirmizî Cihad 2 (1671).
Müslim'in bir diğer rivayetinde adam: "...Sana hicret ve cihad etmek ecrini de Allah'tan istemek şartı üzerine biat ediyorum" der. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Anne ve babandan sağ olan var mı?" diye sorar. Adam: "Evet her ikisi de sağ" deyince: "Yani sen Allah'tan ecir istiyorsun?" der. Adamın "evet"i üzerine: "Öyleyse vâlideyn'in yanına dön. Onlara iyi bak (Allah'ın rızası ondadır)" emreder.
Ebu Dâvud ve Nesâî'de gelen bir diğer rivayette adam: "Ağlamakta olan ebeveynimi de geride bıraktım" der. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona "Yemen'de bir kimsen var mı?" diye sordu. Adam: "Ebeveynim var" deyince "Peki onlar sana izin verdiler mi? diye tekrar sordu. "Hayır" cevabı üzerine: "Öyleyse onlara geri dön onlardan izin iste. Şâyet izin verirlerse cihada katıl vermezlerse onlara hizmet et!" emretti."
160 - Muâviye İbnu Câhime'nin anlattığına göre; Câhime (radıyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelir ve: "Ey Allah'ın Resûlü ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum bu konuda sizinle istişâre etmeye geldim" der. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Annen var mı?" diye sorar. "Evet" deyince "Öyleyse ondan ayrılma zira cennet onun ayağının altındadır" buyurur.
Nesâî Cihad 6 (6 11).
161 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Nikâhım altında bir kadın vardı ve onu seviyordum da. Babam Ömer ise onu sevmiyordu. Bana: "Boşa onu" dedi. Ben itiraz ettim ve boşamadım. Babam Ömer (radıyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek durumu arzetti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana: "Boşa onu" dedi.
Ebu Dâvud edeb 129 (5138); Tirmizî Talâk 13 (1189). Tirmizî hadisin sahih olduğunu da belirtti.
162 - Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Baba cennetin orta kapısıdır. Dilersen bu kapıyı terket dilersen muhafaza et" dediğini işittim.
Tirmizî Birr 3 (1901). Tirmizî hadise "sahih" dedi.
163 - Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir kadın: "Ey Allah'ın Resûlü ben anneme bir cariye tasadduk etmiştim. Şimdi annem öldü" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Sadaka yapmış olmanın) ecrini mutlaka alacaksın. Miras yoluyla cariye sana geri gelecek (tekrar senin olacak)" buyurdu. Kadın: "Ey Allah'ın Resûlü annemin bir aylık oruç borcu vardı onun yerine tutabilir miyim?" diye sordu. "Annene bedel tut!" dedi. Kadın: "Ey Allah'ın Resûlü annem hiç haccetmedi onun yerine hac yapabilir miyim?" diye sordu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Evet ona bedel haccet" buyurdu."
Müslim Sıyam 157 (1149); Tirmizî Zekât 31 (667); Ebu Dâvud Vesâyâ 12 (2877) Zekât 31 (1656).
164 - Esma Bintu Ebî Bekr (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Henüz müşrik olan annem yanıma geldi. (Nasıl davranmam gerekeceği hususunda) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den sorarak: "Annem yanıma geldi benimle (görüşüp konuşmak) arzu ediyor anneme iyi davranayım mı?" dedim. "Evet" dedi ona gereken hürmeti göster."
Buhârî Hibe 28 Edeb 8; Zekat 50 (1003); Ebu Dâvud Zekât 34 (1668);
165 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Ben büyük bir günah işledim buna tevbe imkanım var mı?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Annen var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır yok" dedi.
"Peki teyzen de mi yok?" dedi. Adam: "Hayır var" deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Öyle ise ona iyilik yap!" diye emretti."
Tirmizî Birr 6 (1905).
Tirmizî el-Berâ'dan kaydettiği diğer bir hadiste şu ziyadeye yer verir: "Teyze anne makamındadır."
166 - Ebu Üseyd Mâlik İbnu Rebî'a es-Sâidî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Evet vardır" dedi ve açıkladı: "Onlara dua onlar için Allah'tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) taleb etmek onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak."
Ebu Dâvud Edeb 129 (5142); İbnu Mâce Edeb 2 (3664).
167 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim şöyle diyordu: "Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-ı rahimde bulunmasıdır."
Müslim Birr11-13 (2552); Tirmizî Birr 5 (1904); Ebu Dâvud Edeb 129 (5143).
168 - Ömer İbnu's-Sâib'den rivayet edildiğine göre şu haber kendisine ulaşmıştır: "Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün otururken süt babası çıkagelir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hürmeten onun için giydiği şeylerden birini serer ve üzerine oturtur. Az sonra süt annesi gelir. Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) bunun için de elbisenin diğer tarafını serer kadın üzerine oturur. Biraz sonra süt-oğlan kardeşi gelir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kalkarak onu da önüne oturtur."
Ebu Dâvud Edeb 129 (5145).
169 - Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kim ebeveyninden birine bedel haccederse bu haccla onun borcunu ödemiş olur. Bu durum semâdaki ruhuna müjdelenir. Kişi anne ve babasına karşı isyankâr (âkk) bile olsa (bu iyiliği sebebiyle) Allah'ın nezdinde (iyi kullar meyanında) yazılır."
Diğer bir rivayette ise: "Babası için bir hacc kendisi için yedi hacc yazılır" denmiştir.
Bu rivayeti Rezîn tahric etti. Bu rivayet Heysemî'nin Mecmau'z-Zevâid'inde Taberâni'nin Mu'cemu'l-Kebir'inden kaydedilmiştir (3 282).
EVLAD VE AKRABALARA İYİLİK
170 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Yanıma bir kadın girdi. Beraberinde iki kız çocuğu da vardı. Bir şeyler istedi. Aksi gibi yanımda bir hurmadan başka bir şey yoktu. Onu verdim. Kadın aldı ve ikiye bölerek kızlarına taksim etti. Kendine pay ayırmadı. Çıkıp gittiler. Arkadan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) girdi. Durumu ona anlattım. Dedi ki: "Kim bu şekilde kızlarla imtihan edilir o da onlara iyi davranırsa kızlar onun için ateşe karşı perde olurlar."
Buhârî Zekât 10 Edeb 19; Müslim Birr 147 (2629); Tirmizî Birr 13 (1916).
171 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Büluğa erinceye kadar kim iki kız evladı yetiştirirse -parmaklarını birleştirerek- kıyamet günü o ve ben şöyle beraber oluruz."
Müslim Birr 149 (2631); Tirmizî Birr 13 (1917).
Tirmizî'de: "O ve ben cennete şu iki şey gibi beraber gireriz" dedi ve iki parmağıyla işaret etti" şeklinde gelmiştir.
172 - Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kim "üç kız" veya "üç kızkardeş" veya "iki kız kardeş" veya "iki kız" yetiştirir terbiye ve te'diblerini eksik etmez onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."
Ebu Dâvud Edeb 130 (5147); Tirmizî Birr 13 (1913).
Ebu Dâvud'da İbnu Abbas (radıyallahu anh)'dan şu rivayet de kaydedilmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kimin iki kızı olur da bunları öldürmez alçaltmaz oğlan çocuklarını bunlara tercih etmezse Allah onu cennete koyar." (5147. H).
173 - Avf İbnu Mâlik el-Eşca'i (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Ben ve yanakları kararmış kadın kıyamet günü şu iki şey gibi yan yanayız. -Hadisi rivayet eden Yezid İbnu Zürey baş ve orta parmaklarıyla işaret yaptı.- O kadın ki mevkii makamı bulunan kocasından dul kalmıştır (maddi imkânlarından başka) neseb ve güzelliği yerindedir. Bütün bunlara rağmen (evlenmez) ve yetimler büyüyünceye veya ölünceye kadar kendini onlara hasreder."
Hadîste geçen "yanakları kararmış kadın" tabiriyle Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) yetimlerini büyütmek gayesiyle süslenmeyi ve rahat yaşamayı terkeden çektiği sıkıntılar sebebiyle cildi kararan dul kadını ifade buyurmuştur.
Ebu Dâvud Edeb 130 (5149).
174 - Havle bintu Hakîm (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kızı Fatıma (radıyallahu anhâ)'nın iki oğlundan birini kucaklamış olduğu halde evden çıktı ve şöyle diyordu: "Siz var ya sizin yüzünüzden (ebeveyniniz) cimriliğe korkaklığa ve cehâlete düşüyorlar. Ve siz Allah'ın reyhanındansınız."
Tirmizî Birr 11 (1911); İbnu Mâce Edeb 3 (3666).
175 - Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'ye uğradı. Aişe hummaya yakalanmış hasta idi. "Kızım nasılsın?" diye hatırını sordu ve yanağından öptü."
Ebû Dâvud Edeb 158 (5222); Buhârî Menâkıbu'l-Ensar 45.
176 - Said İbnu'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Bir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha üstün bir miras bırakamaz"
Tirmizî Birr 33 (1953).
Yine Tirmizî'de Câbir İbnu Semure'den gelen bir başka rivayette Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurur: "Kişinin çocuğunu bir kerecik terbiye etmesi onun için bir Sa' miktarında yiyecek tasadduk etmesinden daha hayırlıdır."
177 - Hz. Aişe anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız ailesine karşı hayırlı olandır. Ben aileme karşı hepinizden daha hayırlıyım. Arkadaşınız öldüğü zaman (kusurlarını zikretmeyi) terkedin."
Tirmizî Menâkıb 85 (3892).
YETİMLERE İYİLİK
178 - Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Ben ve yetime bakan kimse cennette şöyleyiz" Orta parmağı ile baş parmağını yan yana getirip aralarını açıp kapayarak işaret etti."
Buhârî Talak 14 Edeb 24; Tirmizî Birr 14 (1919); Ebu Dâvud Edeb 131 (5150).
179 - İbnu Abbâs anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dâhil ederse affedilmez bir günah (şirk) işlememişse Allah onu mutlaka cennete koyacaktır."
Tirmizî Birr 14 (1918).
YOLDAN RAHATSIZ EDİCİ ŞEY TEMİZLEMEYE DAİR
180 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Bir adam yolda yürürken yol üzerinde bir diken dalına rastladı. Onu alıp dışarı attı. Cenab-ı Hakk bu davranışından memnun kalarak ona mağfiret etti".
Buhârî Mezâlim 28 Cemaat 32; Müslim Birr 128 (1914) İmâret 163 (1914); Muvatta Salatu'l-Cemaat 6 (1 131); Tirmizî Birr 38 (1958); Ebu dâvud Edeb 172 (5245).
Yukarıdaki metin Ebu Dâvud hariç beş kitabın beşinde aynen mevcuttur. Ebu Dâvud (az bir farklılıkla) şöyle kaydeder: "Hiçbir hayır yapmamış olan bir adam yoldan bir diken dalını kaldırdı. Bu ya (yola uzanmış) bir ağaç dalıydı kesip attı ya da yola bırakılmış bir şeyi kaldırıp attı..." gerisi yukarıdaki gibi.
181 - Müslim'de Ebu Zerr (radıyallahu anh) hazretlerinden kaydedildiğine göre Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurmuştur ki: "Bana ümmetimin hayır ve şer bütün amelleri arzedildi. İyi amelleri arasında rahatsızlık veren bir şeyin yoldan atılması da vardı. Kötü amelleri arasında yere gömülmeden mescide bırakılmış tükrük de vardı."
Müslim Mesâcid 58 (553).
182 - Yine Müslim'de Ebu Berze (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü bana faydalı olacak birşey öğret dedim de şu tavsiyede bulundu: "Müslümanların yolundan rahatsızlık veren şeyleri kaldır"
Müslim Birr 131 (2618).
İYİLİK ÜZERİNE MÜTEFERRİK HADİSLER
183 - Safvân İbnu Süleym (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Dul ve kimsesizler için çalışan Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri oruç tutup geceleri de ibadet eden kimse gibidir"
Buhârî Nafakât 1 Edeb 25 26; Nesâî Zekât 78 (5 86 87); Müslim Züd 41 (2982); Tirmizî Birr 44 (1970).
184 - Amr İbnu'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kırk iyilik vardır. En üstünü sağmal keçi bağışlamaktır. Bu iyiliklerden birini sevab ümid ederek ve vâdedilen mükâfatı tasdik ederek yapan kimseyi Allah mutlaka bu ameli sebebiyle cennete koyar." Ravilerden biri (Hassân) diyor ki: "Keçi bağışı dışındaki amellerisaydık: Verilen selâmı almak hapşırana yerhamukâllah demek yoldan rahatsızlık veren şeyi temizlemek vs. gibi fakat on beşe bile ulaşamadık".
Buhârî Hibe 35; Ebu Dâvud Zekat 42 (1683).
185 - Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir" buyurdu. Kendisine: "Ya bulamayan olursa?" diye soruldu. "Eliyle çalışır hem şahsı için harcar hem de tasadduk eder" cevabını verdi. "Ya çalışacak gücü yoksa?" diye soruldu. "Bu durumda sıkışmış bir ihtiyaç sâhibine yardım eder" dedi. "Buna da gücü yetmezse?" dendi. "Ma'rufu veya hayrı emreder" dedi. "Bunu da yapmazsa?" diye tekrar sorulunca: "Kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkor. Zîra bu da bir sadakadır" buyurdu.
Buhârî Zekât 30 Edeb 33; Müslim Zekât 55 (1008).
186 - Yine Buhârî ve Müslim Ebu Hüreyre'den (r. a kaydettiklerine göre Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adâlet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır."
Buhârî Cihâd 72 128 Sulh 33; Müslim Müsâfirîn 84 (720) zekât 56 (1009).
187 - Hakîm İbnu Hizâm (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim cahiliye devrinde yaptığım hayırlar var: Dua köle âzad etme sadaka vermek gibi bana bunlardan bir sevab gelecek mi?" "Sen dedi zaten daha önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına Müslüman olmuşsun."
Buhârî Zekât 24 Büyü 100 İtk 12 Edeb 16; Müslim İman 194-196 (123).
Bir diğer rivayette der ki: Dedim ki: "Allah'a kasem olsun İslâm'da yaptıklarımdan hiçbirini eksik bırakmadan câhiliye devrinde hepsini yapmıştım."
Diğer bir rivayette Hâkim'in câhiliye devrinde yüz köle âzad ettiği yüz deve yükü mal tasadduk ettiği Müslüman olunca da aynı miktarda hayır yaptığını belirtir.
188 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Dedim ki Ey Allah'ın Resûlü İbnu Cüd'an câhiliye devrinde sıla-i rahimde bulunur fakirlere yedirirdi. O bundan fayda görecek mi? Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi: "(Hayır) iyiliklerin ona bir faydası olmayacaktır. Çünkü o bir gün bile "Ya Rabbi kıyamet günü günahlarımı bağışla" dememiştir."
Müslim İman 365 (214).
189 - Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmâl etme)"
Müslim Birr 144 (2626).
190 - Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Her bir ma'ruf sadakadır"
Buhârî Edeb 33; Müslim Zekât 52 (1005); Ebu Dâvud Edeb 68 (4947); Tirmizî Birr 45 (1971).
Bu hadisi Tirmizî Hz. Câbir (radıyallahu anh)'den şu ziyade ile rivayet etti: "Kardeşini güler yüzle karşılaman kendi kovandan kardeşinin kabına su vermen de birer "ma'ruf"dur".
191 - Adiy İbnu Hâtim (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden herkese Rabbi aralarında bir tercüman olmaksızı doğrudan doğruya hitab edecektir. Kişi o zaman (ateşe karşı bir kurtuluş yolu bulmak üzere sağına bakar hayatta iken gönderdiği (hayır) amellerden başka birşey göremez. Soluna bakar orada da hayatta iken işlediği (kötü) amellerden başka birşey göremez. Ön cihetine bakar. Karşısında (kendini beklemekte olan) ateşi görür. (Ey bu dehşetli güne inanan mü'minler!) yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun. Bunu da bulamazsanız güzel bir sözle koruyun"
Buhârî Rikâk 49 51 Tevhid 36 24 Zekât 9 Menâkıb 25 Edeb 34; Müslim Zekât 67 (1016); Timizî Kıyamet 1 (2427).
192 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bilin ki bir ev halkına sütünden ve yününden istifâde etmeleri için akşam ve sabah bol süt veren devesini geçici olarak bağışlayan kimsenin ecri cidden büyüktür."
Müslim Zekât 73 (1019).
CİMRİLİKLE İLGİLİ BÖLÜM
389 - Ahnef İbnu Kays anlatıyor: "Ben Kureys'ten bir grubla oturuyordum. Oradan Ebu Zerr (radıyallahu anh) geçti. Şöyle diyordu:
"-Mal biriktirenleri cehennem ateşinde kızdırılan taşlarla müjdele. Bu kızgın taşlar onların her birinin memelerinin uçlarına konacak tâ kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiklerine konacak ta meme uçlarından çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar" dedi. Bu konuşmayı dinleyenler başlarını indirdiler. Onlardan hiçbirinin bu adama cevap verdiğini görmedim. Bunun üzerine adam dönüp gitti. Ben de peşinden onu takip ettim. Nihayet bir direğin dibine oturdu.
-Bu adamların senin kendisine söylediklerinden hoşlanmadıklarını görüyorum dedim. Şu cevabı verdi:
-Bunların hakikaten hiçbir şeye aklı ermiyor. Dostum Ebu'l-Kâsım (aleyhissalâtu vesselâm) bir keresinde beni çağırdı. Yanına varınca bana:
-Uhud'u görüyormusun? dedi.
-Evet görüyorum dedim. Bunun üzerine:
-Bunun kadar altınım olmasını istemem (olsaydı) üç dinar müstesna hepsini infak ederdim buyurdu. Ebu Zerr (radıyallahu anh) önceki sözünü te'kiden:
-Bu (Kureyşliler var ya) dünyayı topluyorlar hiçbir şeye akılları ermiyor dedi.
Ben:
-Seninle bu Kureyşli kardeşlerinin arasında ne var ki onların yanına uğramıyor onlardan birşey almıyorsun? dedim.
Ebu Zerr:
-Hayır! Rabbine yemin ederim taa Allah ve Resûlüne kavuşuncaya kadar ben onlardanne dünyalık isterim ne de kendilerine din nâmına bir şey sorarım dedi. Ben tekrar:
-Şu ihsan meselesi hakkında ne dersin? dedim.
-Sen onu al. Çünkü bugün onda bir nafaka var. Ancak bu ihsan dinin karşılığında yapılırsa bırak alma dedi.
Buhârî Zekât 4; Müslim Zekât 34. (992).
390 - Bir başka rivayette şöyle denmiştir:
"Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la beraber yürüyordum. O Uhud dağına bakıyordu. Bir ara: "Evimde üç gece kalacak altınım olsun istemem. Ancak üzerimdeki bir borç sebebiyle tek dinarı koruyabilir geri kalanın da Allah'ın kullarına şöyle şöyle dağıtılmasını emrederdim" dedi ve elleriyle önüne sağına soluna dağıtma işareti yaptı".
Buhârî Zekât 4; İstikrâz 3 Bed'u'l-Halk 6; İsti'zân 30 Rikâk 13 14; Müslim Zekât 34 (992).
391 - Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Kâbe'nin gölgesinde otururken yanına geldim. Beni görünce: "Kâbe'nin Rabbine kasem olsun onlar zararda" buyurdu. Ben:
-Ey Allah'ın Resûlü annem babam sana feda olsun onlar kimlerdir? dedim. Buyurdu ki:
-"Onlar malca çok olanlardır. Ancak -eliyle ön arka sağ ve sol taraflarını göstererek- şöyle şöyle bol bol vermelerini emredenler müstesna" dedi ve hemen ilâve etti:
-"Böyleleri ne kadar az! Şunu bilin ki devesi sığırı davarı olup da zekâtını vermeyen her insan kıyamet günü o malları mümkün olan en iri ve en semiz şekilde karşısına çıkıp sırayla boynuzlarıyla toslayacak ayaklarıyla çiğneyecek. Sonuncusu da bu muameleyi yapınca birinci tekrar başlayacak. Bu hal insanlar arasındaki hüküm bitinceye kadar devam edecek."
Müslim Zekât 301 (590); Buhârî Eymân 3 Zekât 43; Tirmizî Zekât 1 (617); Nesâî Zekât 2 (5 10-11).
392 - İbnu Ömer anlatıyor: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize hitab ederek şöyle buyurdular: "Sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helâk oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti onlar hemen cimrileşiverdiler sıla-ı rahmi kesmelerini emretti hemen sıla-ı rahmi kestiler doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti hemen doğru yoldan çıktılar."
Ebu Dâvud Zekât 46 (1698).H.
ANNE BABAYA İYİLİK
7045 - İbnu Selame es-Sülemî radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişiye annesi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim. Kişiye annesi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim. Kişiye annesi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim" -diye üç kere tekrar etti. Sonra şöyle devam etti:- "Kişiye babası(nın hakkına riayeti) tavsiye ederim kişiye kendi yerine işini takip eden velisi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim hatta velisi kendisine eza vermiş bile olsa."
7046 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Reslulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıntâr onikibin okiyyedir. Her okiyye yerle gök arasında bulunan şeylerin hepsinden hayırlıdır."
Yine Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kişinin ahirette derecesi yükseltilir. Bunun üzerine: "Bu yükselme (hakkım değildi) nereden gelmedir?" der. Kendisine: "Bu senin için evladının yaptığı istiğfar sebebiyledir" denilir."
7047 - Mikdam İbnu Ma'dîkerb radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri size annelerinizin haklarına riayeti tavsiye etmektedir. Bunu üç sefer tekrarladı Allah size babalarınızın haklarına riayet etmenizi tavsiye etmektedir. Allah size akrabalarınızın haklarına yakınlık derecesine göre riayet etmenizi tavsiye etmektedir."
7048 - Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resülü anne ve babanın çocukları üzerinde hakları nedir?" diye sormuştu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Onlar senin cennet ve cehennemindirler" buyurdu."
BABANIN ÇOCUKLARINA VE BİLHASSA KIZA İYİ DAVRANMASI
7049 - Ya'la İbnu Mürre radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ali'nin oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin radıyallahu anhüm ecmain koşarak Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldiler. Efendimiz onları bağrına bastı ve: "Şurası muhakkak ki çocuk cimrilik ve korkaklık sebebidir" buyurdular."
7050 - Sürâka İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Size sadakanın en faziletlisini haber vereyim mi? (Boşanma kocasının ölümü gibi bir sebeple sana geri gönderilmiş ve senden başka çalışanı (Nafakasını temin edecek bir kimsesi) olmayan kızın (için harcadığın)dır."
7051 - Ahnef İbnu Kays'ın amcası Sa'sa'a İbnu Muaviye radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın beraberinde iki kızıyla birlikte Hz. Aişe'nin yanına girdi. Aişe radıyallahu anhâ kadıncağıza üç tane kuru hurma verdi. Kadın çocuklarına birer hurma verdi kalan üçüncü hurmayı da çocukları arasında taksim etti."
Hz. Aişe der ki: "Az sonra Resülullah aleyhissalatu vesselam geldi hadiseyi kendisine anlattım. Bunun üzerine: "Buna hayret mi ettin? Kadın bu davranışı sebebiyle cennete girdi" buyurdular."
7052 - İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Kim erginlik çağına varan iki kızına onlar yanında kaldıkları veya kendisi onların yanında kaldığı müddetçe iyilik yapar ihsanda bulunursa bu kızlar onu mutlaka cennete dahil ederler."
7053 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Çocuklarınıza gereken ikramı yapın ve terbiyelerini güzel yapın."
KOMŞU HAKKI
7054 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Cebrail aleyhisselâm komşu hakkında öyle ısrarla tavsiyede bulundu ki komşuyu komşuya varis kılacak zannettim."
YETİM HAKKI
7055 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki "Allahım! Ben şu iki zayıfın hakkının çiğnenmesinden cidden sakındırırım: Yetim ve kadın."
7056 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Müslümanlar içinde en hayırlı ev kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir."
7057 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim üç yetimi yetiştirir nafakasını temin ederse sanki ömrü boyu geceleri namaz kılmış gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Keza ben ve o şu iki kardeş (parmak) gibi cennette kardeş oluruz" buyurdu ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırdı."
SUYU SADAKA ETMENİN FAZİLETİ
7058 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü insanlar saf saf olurlar -İbnu Nümeyr dedi ki:"Cennet ehli saf saf olurlar: Derken cehennem ehlinden bir kişi cennet ehlinden birine uğrar ve: "Ey fülan! Hatırladın mı sen su istemiştin de ben sana bir içimlik su vermiştim" der (ve bu suretle şefaat diler). (Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki "Adam o kimseye şefaat eder. (Cehennemlik olan bir başka) adam cennetlik olan bir başkasının yanından geçer ve ona: "Sana abdest suyu verdiğimi hatırlıyor musun?" der (şefaat ister. O da hatırlar) ve ona şefaat eder."
(Ravi) İbnu Nümeyr (rivayetinde biraz farkla) şöyle der: "Ve cehennemlik olanlardan biri cennetlik olanlardan birine): "Ey falan! Beni şöyle şöyle bir işe gönderdiğin günü hatırlıyor musun? Ben o gün senin için gitmiştim. (Bu sözüyle şefaatini ister. Cennetlik olan) kimse de ona şefaat eder."
7059 - Sürâka İbnu Cu'şem radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a kendi develerini sulamak için hazırlayıp sıvadığım havuzlarıma gelen yolunu kaybetmiş yitik deveyi sularsam benim için bir sevap olup olmadığını sordum. Bana: "Evet hararetli her ciğer sahibin(i sulamak)ta bir sevap vardır" buyurdular."
KÖLELERE İYİLİK
7060 - Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm (bir defasında): "Mülkiyeti altında bulunan (köle ve cariye)lere kötü muamele eden kimse cennete girmeyecektir" demişti.
"Ey Allah'ın Resûlü! Siz bize: "Bu ümmet köle ve yetimi en çok olan ümmettir" diye haber vermediniz mi" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet! Öyleyse onlara çocuklarınıza verdiğiniz değer gibi değer verin ve yediklerinizden yedirin!" buyurdu."
Ashab bu defa: "Köle ve cariyeler bize dünyada ne gibi faide sağlar?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Savaş için beslediğin bir at üstünde Allah yolunda cihad edersin. Senin kölen de senin ihtiyacını giderir. Namaz kıldığı zaman artık o senin kardeşindir" açıklamasını yaptılar."
SELAMI YAYMAK
7061 - Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bize selâmı yaygınlaştırmamızı (tanıdık tanımadık herkese vermemizi) emretti."
GAYR-İ MÜSLİMİN SELAMI NASIL ALINIR?
7062 - Ebu Abdirrahman el-Cühenî radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Yarın ben yahudilere kadar gideceğim sakın onlara önce siz selam vermeye kalkmayın. Onlar size selam verirse sadece "ve aleyküm" deyin."
KAPI ÇALMA (İZİN İSTEME)
7063 - Ebu Eyyüb el-Ensâri anlatıyor: "(Bir gün) Ey Allah'ın Resûlü! Şu selâm malum. İsti zan (=izin istemek=kapı çalmak) nedir?" diye sorduk. Şu açıklamayı yaptılar: "(Bir başkasının evine girmek isteyen) kimse (varlığını duyurmak için kapıda sesli olarak) sübhanallah Allahüekber elhamdilillah! der öksürüp boğazını temizler (ve içeri girmek istediğini haber verip) ev halkından böylece izin ister."
NASILSINIZ? DİYE HALİ SORULAN
7064 - Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü nasıl sabaha erdiniz?" diye sordum. Bana: "(Nafile) oruç tutmayan ve hiçbir hastayı ziyaret edemeyen bir adam olarak hayır ile sabahladım" diye cevap verdi."
7065 - Ebu Üseyd es-Sâ'idi radıyallahu anh anlatıyor: "ResülulIah aleyhissalâtu vesselâm Abbâs İbnu Abdilmuttalib'in evine girerken Abbâs radıyallahu anh'a: "Esselamu aleyküm" buyurmuş ev halkı da: "Ve aleykesselam ve rahmetullahi ve berekâtuhu" diye selamını almışlar. Sonra Resülullah "Nasılsınız?" diye hal-hatır sormuş onlar da: "Allah'a hamdolsun iyiyiz. Babamız ve anamız sana feda olsun sen nasılsın ey Allah'ın Resülü!" diye karşılık vermişler Aleyhissalâtu vesselâm da: "Allah'a hamdolsun ben de iyiyim!" buyurmuştur."
BÜYÜĞE İKRAM
7066 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Size bir kavmin büyüğü gelince onu büyükleyin ikramda bulunun."
HAPŞIRANA TEŞMİT
7067 - Hz. Ali anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz hapşırınca "Elhamdulillah!" desin. Yanındakiler ona yerkamukellah! desinler hapşıran da onlara "Yehdikümullah ve yuslihu bâleküm (Allah size hidayette bulunsun ve halinizi iyi kılsın)" desin."
YANINDA OTURANA SAYGI
7068 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam bir adama rastladımı onunla konuşur muhatabı ayrılmadıkça da yüzünü ondan çevirmezdi. Muhatabıyla musafaha yapsa elini muhatabın elinden çekmıezdi. İlk çeken muhatabı olurdu. Aleyhissalatu vesselam'ın dizlerinin yanında oturan arkadaşının dizlerinden ileri Çıktığı da görülmemiştir."
MAZERETİ KABUL
7069 - Cevzân el-Küfi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim (din) kardeşine bir özür beyan eder de kardeşi bunu kabul etmezse onun üzerinde meks sahibinin günahı kadar vebal olur."