A´dan Z´ye… ا´den ي´ye… Beşikten mezara kadar öğrenilmesi gereken, kadın-erkek tüm Müslümanlara farz olan ve sonu Cennete varan bir yoldur İlim✦Amel✦İhlas
Zinaya Yaklasmayin
“Zinâya (bulaşmak bir yana,nâmahrema bakmak,dokunmak ve öpmek gibi öncü günahlara dahi) yaklaşmayın Şüphesiz o,çirkinliği sınırsız bir iş olmuş ve (şehveti tatmin için izlenen) bir yol olarak da pek kötü bulunmuştur.” (İsrâ Suresi :32 )
İnsan kendi hanımına,kendi kızına,kendi anasına,başkasının nikâhsız,akitsiz yaklaşmasından ne kadar rahatsız olacağını düşünmelidir.
Kendisi de başkasının ırzına,namusuna dikkat etmelidir.
Bu zinâ ile soylar karışıyor,hürmet perdeleri yırtılıyor,yasaklar bozuluyor,daha bir çok bozukluklara sebebiyet veriyor.
Hazreti-i Câfer (Radıyallahu Anh) Hazret-i Ali Efendimizin kardeşidir.Câfer-i Tayyar diyoruz ona.Ürdün’deki Mûte’de şehit oldu,elhamdülillah ziyaret etmek nasiboldu,Allâh size de nasibetsin.
Allâh-u Te’alâ Hazret-i Câfer’e kesilen iki kolu yerine iki kanat taktı ve cennette uçuyor.Bu mübârek zat : “Ben câhiliyet zamanında da zinâya hiç yaklaşmadım.” buyurdu.
Halbuki câhiliyet döneminde bu gibi yasaklar,haramlar yoktu.İnsanlar alenen (açıkça) zinâ ediyorlardı.Gizlice dost olup,metres ediniyorlardı.
Bazısı ise “Ben zinâya açığım,isteyen benimde zinâ edebilir.” mânâsında kapılarına bayrak asıyorlardı.Bazıları da gizli yapıyorlardı.
Onun için Rabbimiz : “Fuhşa yanaşmayın ! Açık olanına da yanaşmayın,gizli olanına da yanaşmayın !” (En’am Suresi :151) buyuruyor.
Açık olanı,kapıya bayrak asanınkidir.”İsteyen gelsin benimle zinâ etsin” diyeninkidir.
Hepimiz biliyoruz ki,fuhuş yuvalarına izin,veska veriyorlar,vergi tabelası koyuyorlar.İşte bunlar açık olanlardır.Gizlisi ise sırren yapılan,gizlice dost tutarak,metres edinmek dediğimiz şeydir.
Rabbimiz : “Günahın açığınıda gizlisinide bırakın.” (En’am Suresi :120) buyuruyor.
“Günah kazananlar,işledikleri suçlar nedeniyle çok yakında büyük belâlara uğrayacakar.” (En’am suresi :120)
Hazret-i Câfer (Radıyallahu Anh) : “Bir kimse benim harem-i istetime el uzatsın,göz diksin,namusuma taarruz etsin istemediğimden dolayı ben de kimse hakkında bu şekilde düşünmedim.” derdi.İşte bu kişiler tâ İslam gelmeden evvel korunmuş ve seçilmiş insanlardı.Allâh-u Tealâ şefaatlarine nâil eylesin.
İslam geldikten ve bu kadar hakîkat zuhur ettikten sonra,insanın harama teşebbüs ve tevessül etmesi ne büyük fenâlıktır.Rabbimiz : “Ne çirkin iştir,ne kötü yoldur.” (İsrâ Sûresi : 32)
Sen neden zinâ etmek istiyorsun? “Bende şehvet var,büyük bir istek var,ben bunları teskin ve tatmin etmek istiyorum.”diyorsun.
Rabbimiz bizlere helal bir yol tayin etmedi mi?!
Ba bizlere nikâhı helal etti,dörde kadar eş edinmeye müsâde buyurdu.Pek tabî ki bir kişiyle durmak daha iyi bir şeydir.
Hattâ adâlet yapılamayacağından korkulduğunda bir hanımla kalmak zarûrî olur.Allah-u Tealâ : “Adâlet yapamayacağınızdan korkarsanız bir taneyle durun.” (Nisâ Suresi :3) buyuruyor.
Bu zamanda adâlet yapmak da hemen hemen imkân harici oldu ya neyse.Allah-u Tealâ evlenecek olanlara evlenmeden önce bakmayı ve beğenmeyi helal etti,beğenmezsen almazsın.
İki erkek şâhit bulundurursunuz,birbirinize “Ben seninle evlenmeyi kabul ettim” dersiniz,bir de mehir koyarsınız.Şart koşulan bu mehirle beraber birbirinize helal olursunuz.Bu kadar kolay bir muamele.
Rabbimiz bütün bunlara uyduktan sonra bizlere nelerin olacağını buyuruyor ?
“Hanımına gülerek baksan buna sevap yazarım,hanımın sana muhabbet ve sevgiyle baksa ona sevap yazarım,aranızdaki birleşme sebebiyle sadaka sevabı yazarım.” buyuruyor.
Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : “Sizin birinizin cimâ etmesinde sadaka sevabı vardır.” buyurunca : “Ya Rasûlüllah ! Hem adam istediğini yerine getirecek,şehvetini tatmin edecek,hem de onun için ecir olacak,peki bu nasıl olur?” dediler. Buyurdu ki ;
“Peki ya içinizden biri,o suyu helale değil de harama dökseydi,zinâ etseydi,günah olacak mıydı ? Cehennemi hak edecek miydi ? Edecekti.Madem ki harama dökseydi cehennemlik olacaktı,helaliyle münâsebet kurduğunda da sevap olur.”
Bu hadis-i şerifi Müslim rivayet ediyor.İşte durum bu.Ters ilişki olmasın,hayız ve nifas halinde olmasın,yeter ki helalinden olsun.Meşru yoldan olduğu vakit birleşmen cennette köşklere dönüşür.
Zina Tehlikesi -2- Bölümünü okumak için buraya tıklayınız
Rabbimiz Allah-u Tealâ sınırları koydu.
“Kim benim sınırımı aşarsa,serbest ettiğimin dışına taşarsa,benim serbest ettiğimin yolların dışında kendini tatmin ederse,işte onlar sınırı geçenler,işte onlar nefislerine zulmedenler,işte onlar canlarına kıyanlar,canlarına yazık edenler,canlarını cehenneme atıp azâba satanlar,haddi hudûdu tecâvüz edenlerdir.” (Müminûn suresi :7) buyurdu.
Demek bir adam zinâ ettiğinde İslam’ın sınırını geçmiştir.İslam’ın sınırını geçince de cehennemin sınırına girmiştir.Erkekler kendi elleriyle kendi kendilerine tatmin olmak hususunda soru soruyorlar,sualde bulunuyorlar.Kadının kendi kendini tatmin etmesi konusunda sorular oluyor.Bunlar câiz değildir.Çünkü Allah-u Tealâ : “Ancak eşleriyle tatmin olurlar.” (Müminûn Suresi :6) buyuruyor.Nikâ dışındaki tatmin vâsıtalarına Rabbimiz müsaade etmiyor.
“Eliyle nikâh yapan lanetlenmiştir.” diye bir rivayet de vardır.
Sa’id ibn-i Cübeyr (Radıyallahu anh) : “Bir takımları mahşere elleri hamile şeklinde gelecekler,zannedersem bunlar kendi elleriyle kendilerini tatmin edenlerdir.” buyuruyor.
Ancak bir zinâ tehlikesi varsa,taşkınlık ve galeyan hali mevcutsa,büyük günah olan zinâdan kurtulsun diye izin veriliyor.Livâta da haddi aşmaktadır.
Rasûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : “Her kim Lût kavminin yaptığı gibi erkek erkeğe cinsel tatmin yolu arasa,ölür ölmez Allâh onun mezarını Lût kavminin mezarlarından birine sevk eder.Mahşere çıkarken Lût kavmiyle beraber çıkarılır.”
Şimdilerde televizyonlar erkek erkeğe ilişkiye ne kadar özendiriyorlar.Kadınlaşmış erkekler,erkekleşmiş kadınlar televizyonlarda o şov programlarında boy gösteriyor.Yarışmalar tertip ediyorlar,insanları da bu yarışmalara teşvik ediyorlar.Arayın,katılın,kazanın derken milleti cehenneme doğru çağırıyorlar.Bizler ne belâya kaldık,ne rezalete kaldık ?
Halbuki Rasûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : “Allâh,erkeklerden kadınlara benzemeye çalışanları,kadınlardan da erkeklere benzemeye çalışanları lânetlemiştir.” buyuruyor. Başka bir hadis-i şerifde Rasûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : “Benden sonra ümmetim için en çok korktuğum tehlikelerden biri Lût kavminin yaptığı gibi erkek erkeğe ilişki yapmalarıdır.” buyuruyor.
Hakikten korkulan oldu,hatta korkulandan daha da beter bir al aldır.Şimdi kiliseler erkek erkeğe nikah kıyıyor.Papazlar hepten kafayı yemişler,sapıtmışlar.Bu işe resmi belge veriyorlar.Amerika’da bazı eyâletler de böyler,İngiltere’de bu işi kabul etmiştir.Türkiye’de de bu günahlar artmıştır.Rasûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : “Livata yapan insan bütün denizlerle yıkansa da temizlenmez,ancak tevbe ederse kabul olur.” buyuruyor.
Tevbe kapısı açıktır.Tevbe etsin ve bir daha yapmamaya karar versin.Allâh-u Tealâ ve Tekaddes Hazretleri dört şeye gazap ediyor,kızıyor.Allâh’ın kızması hiç de bizimkine benzemiyor.Biz kızınca damarımız şişer,tansiyonumuz çıkar ama Rabbimiz böyle değildir hâşâ !
O kızdığı zaman böyle bir şey vukû bulmaz,bize benzemekten münezzehtir.Allâh gazap ettiği zaman cehennem kaynar.“Cehenneemi Allâh’ın gazabı ve Adem oğullarının suçları tutuşturuyor.” buyruluyor.
Rasulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyuruyor : “Hangi toplulukta zinâ artarsa mutlaka onlar içerisinde ölüm çoğalır,artar.”
Şu anda dünya aids hastalığına çare arıyor ve bunun için milyar dolar bütçeler ayrılıyor.Bu büyük belanın fuhuş ve zinâdan kaynaklı olduğu kendileri de biliyor.Hangi toplumda zinâ artarsa ölüm de,bulaşıcı hastalıklar da artar ve orada veba çoğalır.
Bu aids denen şey ne acayiptir.Birisi gidip traş oluyor.Eğer traş olana bir ufak kan bulaşsa aidsli olantan hastalık ona geçiyor direk ondan.Allâh Allâh ! Bu ne biçim iştir ? Adamın hiç suçu yok ama miktop bulaşıyor.
Allâh muhafaza etsin ! Adam gidiyor bir kadınla zinâ ediyor,sonra gelip evindeki namuslu karısıyla da cima ediyor,birleşiyor.Ondaki mikrobu tertemiz karısına bulaştırıyor.Yazık değil mi o temiz kadına ? Allâh’ı dinlememek musibettir !
Oturuyorlar masa başına,hindi gibi düşünüp bülbül gibi konuşuyorlar,sonra kalkıyorlar gidiyorlar her şey aynı.İstediğin kadar tedbir al,ne hastalığın,ne hırsızlığın yolsuzluğun önüne geçebilirsin.Ancak Allâh korkusunu kalbe vereceksin,âhiret îmanını aşılayacaksın.
Kişi Allâh-u Te’âlâ’nın kendisini her dâim gördüğünü bilecek ve böylelikle haram işlemeyeck,uzak durabilecek.Ancak bu şekilde bu memleket düzelir.Sizler de bu sohbetleri yayın,insanlara bildirin.
Geldiler ve dediler ki : “Yâ Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ! Felan adam senin arkanda namaz kılıyor hem de hırsızlık yapıyor,ne yapacağız ? “
Rasûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o adama gidip : “Sen ne biçim adamsın,git bir daha camiye de gelme” gibi sözler etmedi.Onu aşağılamadı.Peki ya ne buyurdu ? “Bırakın cemaate devam etsin,yakında namazı onu hırsızlıktan engelleyecektir.” Hakîkaten adam namaza devam etti ve hırsızlığı bıraktı.Millet cemaate gelecek,câmide birşey duyacak,ayet hadis dinleyecek,sohbetlere iştirak edecek ki birşeyler öğrensin ve böylelikle haramları ter edebilsin.
Allah-u Te’âlâ zina yapmak bir yana “Zinaya yaklaşmayın” (İsrâ Suresi :32) buyuruyor.Yani namahreme bakmayın,göz atmayın demek istiyor.Bakın ne buyuruyor ;
“Habibim! İnanan erkeklere söyle ki : ‘İnanan erkekler ve kadınlar gözlerini yumsunlar,namuslarını korusunlar’ bu,onlar için en temiz olanıdır , şüphesiz Allâh sizin yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.İnanan kadınlara da söyle ki : “Gözlerini yumsunlar ve namuslarını korusunlar’.” (Nûr Suresi :30-31)
…
“Şehvet nazarıyla bakmak şeytanın oklarından zehirli bir oktur” buyuruyor Hadis-i Şerif’te..Şehvetle baktığın zaman şeytanın zehirli oklarından birini yemiş oluyorsun.Ancak insan gayri ihtiyari bakabilir.Yoldan geçerken bir kadının gözü bir erkeği alabilir,ya da bir erkeğin gözü bir kadını alabilir.O anda içine bir beğenme-hoşlanma hissi gelebilir.Gayri ihtiyâri baktığından dolayı hemen gözünü çeker.
Hadis-i Şerifte : “Birinci bakış başa baş gelir,ikincisi aleyhine olur.” buyruluyor.İlk bakış ,yani gayri ihtiyâri gözüne çarpması durumunda başa baş gelir ve bu durumda günah yazılmaz.Ama ne zaman ki : “Dur,şu köşeyi dönmeden bir kez daha bakayım.” dersen,ikinci bakış mutlaka aleyhine yazılır.
Ayet-i Kerime de : “Allâh gözlerin hâin bakışını da biliyor,kalplerin içindeki hâin düşünceleri de biliyor.” (Ğafir Suresi : 19) buyruluyor.Göz bakıyor ve kalp neler kuruyor…Ama öyle bir Allâh’tır ki kalplerin hakimidir.İnsanın ne düşündüğünü ve ne düşüneceğini biliyor.Onun için ne buyuruyor : “Zinâya yaklaşmayın.” (İsra Suresi : 32)
Şimdi “Çetleşmek” denen bir hadise var.Konuşmak demek oluyor,muhabbet anlamına geliyor.”İnternette çetleşiyoruz” diyorlar.O,ona mesaj çekecek,diğeri ona yazı yazacak böyle garip bir olay.Bunlar yirmi sene önce duyulsaydı insanlar “Olur mu öyle şey!” Millet birbirini vurur” derdi.
Peki şimdi bu gibi şeylerin ne kadar normal şekilde karşılanır olduğunu görüyor musunuz ?! Birisi televizyona çıkıyor ve telefon numarası veriyor,”Dileyen beni bu numaradan arasın,konuşalım,ben yirmi dört saat açığım.” diyor.Tevbe yarabbi !
Bu internet ve cep telefonları biraz fayda sağlayayım derken bir o kadar da zarar getirdi.İşte âyet-i celîle nasıl yerini buluyor değil mi? Rabbimiz “Zinâ yapmayın” diyebilirdi lâkin “Zinâya yaklaşmayın” buyuruyor.
Çünkü zinâya yaklaşırsanız fren tutturamazsınız.Ondan sonra kendinizi cehennemin ta dibinde,merkezinde bulursunuz.Allâh muhafaza etsin !
Nâmahrem bir kadınla niçin telefonda konuşuyorsun ? Tabî olan durumlar elbetteki vardır.Birini ararsın,adamın kızı telefona bakar “Baban evde mi?” dersin.Bu normal bir haldir.Ama “Nasılsın kızım,iyi misin,keyifler nasıl,durumlar nasıl?” gibi konuşmalar câiz midir ? Sana ne ,adamın hanımının,kızının durumundan !
Allâh-u Te’alâ buyuruyor ; “Ey kadınlar! Sakın yumuşak konuşmayın ! Sonra kalbinde hastalık olan kullarım vardır.Hastalık olan kullarım iştahlanır,heveslenir,arzulanır.” (Ahzâh Sûresi :32)
Nâmahrem erkeklerle kibarca konuşmayın.Babandır,kardeşindir,amcandır,süt kardeşindir,kocandır,oğlundur bütün bunlarla konuşabilirsin.Ama amcanın oğludur,dayının oğludur,kaynındır,kocanın erkek kardeşidir,bunlarla kırıtarak konuşamazsın.
Ne kadar konuşabilirsin peki ? ” Evde midir ?” dersin ve cevabını alıp konuyu kapatırsın.İşte televizyonlarda ve gazetelerde okuduğunuz kayınpeder meseleleri,kayın meseleleri…
Ne yuvalar yıkılıyor.Adam kardeşinin,kaynının karısını kaçırıp götürüyor.Bunlar yaşadığımız gerçeklerdir,hepsi ortadadır,biz uydurmuyoruz.
Allâh (Celle Celalühü) kadınlara : “Sakın sesinizi yumuşatmayın!” (Ahzâb Suresi : 32) buyuruyor.
Bu çok önemli bir noktadır.Ondan sonra adam arıyor diğer adama şikâyette bulunuyor : “Senin karın ne kadar kaba ya! Telefonu yüzüme kapattı” diye.Ee çok iyi yapmış tabî,adamın hanımı hâtunu seninle muhabbet mi edecekti ?
Adam sohbet dinliyor,haremliğe selamlığa başlıyor,öbürü bayramda ziyarete geliyor.Diyor ki :”Hanımlar şu tarafa,erkekler bu tarafa.” Diğeri diyor ki : “Sen eski köye yeni âdet mi getirdin ya ?” Adam diyor ki : “Hayır efendim,bu eski adetmiş de biz bunu yeni öğrendik.”
Öbürü diyor : “Neden bunu yapıyorsun?” Cevap veriyor : “Geçence hocanın vaazında dinledim,benim karım sana haram seninkisi bana haram.Benim hanım gelip de sana çay veremez,arkasını dönüp giderken sen ona bakamazsın.Hanımım kapıyı tıklatacak yemeği bırakacak,ben gidip yemeği alıp geleceğim senin önüne koyacağım.Biz yemeğimizi yiyip sohbet ederken,hanımlarımızdan aralarında gülerler,sohbet ederler.”
Bu olayın ardından bu adam uzunca bir süre o arkadaşına uğramamış.Bir zaman sonra yolda karşılaşmışlar,hal-hatır sormuşlar birbirlerine.Durumdan şikâyetçi olan kişi hemen : “Ben sana küstüm,daha sana gelmeyeceğim çünkü sen bayram gününde karını bizim yanımıza çıkartmadın.” demiş.Bizim adam da hemen : “Seni gidi namussuz herif,sen karımı mı görmeye geldin beni mi görmeye geldin?” diye cevap vermiş.
Şimdi siz : “Benim kalbim temizdir,sen git bunları kalp hastası olanlara anlat ! Herkesi aynı kefeye koyma,zaten bu hocaların kalbi bozuk” diyebilirsiniz.
Ben sana âyet okuyorum,sense bana nâme okuyorsun.
Durum budur.Kadın-erkek beraberce durabilir mi? Hayır !
Allâh-u Te’alâ : “Onlardan bir eşya isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin.” (Ahzâb Sûresi : 53′den) buyuruyor.Bu ayeti ben uydurmadım.Gidip istediğiniz diyânet mealine bakın !Bunları Rabbimiz bizlere buyurmuş,kim gelip uydurmuş ?
Rabbimiz : “Bir tarafta benim peygamberimin hamımları var,bir tarafta benim peygamberimi eshâbı var,ama onlardan da bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin.” buyuruyor.
Rasûlüllah (Sallâllahü Aleyhi ve Sellem)in hanımları bizim annelerimizdir.Ne demek bizim annelerimiz ? Öyle senin dediğin gibi tonton anne,âhiret anne gibi değil.Hakîkî anlamından da daha ileri bir anne kavramıdır bu bahsedilen.Şimdi sen “Hacı anne,âhiret anne” dediğin bir hanımla evlenebilir misin ?
Gerçekten annen değilse,süt annen değilse,kayın vâliden değilse yani evlenmene mâni bir mahremiyet yoksa evlenebilirsin.
Ama Râsulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra hiçbir ümmetten birisi onun hanımlarıyla evlenebilir mi ? Evlenemez !
Allâh-u Te’âlâ ; “Onun hanımlarını ebediyyen ümmetten hiçbiri nikâhlayamaz,çünkü öz annesinden ileri annedir.” (Ahzâb Sûresi : 53) buyuruyor.Dolayısıyla ; “Benim peygamberimin hanımlarına bir şey sorup isteyeceğiniz zaman,araya perde koyun ve perde arkasından isteyin.” (Ahzâb Suresi : 53) buyuruyor Rabbimiz.
“Eğer arada perde olursa,iki tarafında kalbi daha temiz olur .” (Ahzâb Sûresi : 53) buyuruyor Kur’ân.
Sende diyorsun ki : “Benim kalbim temiz,ben istediğimle görüşürüm,dilediğimle konuşurum.” Peki sen hangi kitaba inanıyorsun ? Hangi kitaptan fetva veriyorsun ?! İşkembeden fetvâ veriyorsun sen ! Desteksiz atıyorsun sen ! Bak ben sana âyetlerden örnek veriyorum.Sen Kur’ân’a uy ve âyeti duy !
Cübbeli Ahmet Hoca - Zinaya Yaklasmayin Kitabi
(Devamı gelecektir.)