script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

LİAN BAHSİ



LİAN BAHSİ
LİANIN HÜKÜMLERİ
LİANIN ŞEKLİ
CİNSEL İLİŞKİDE GÜÇSÜZ OLAN VEYA KENDİSİNDE BAŞKA BİR EKSİKLİK
BULUNAN KİMSENİN BABI
Hükmü: Lian; kocanın, ailesine zina isnad etmesi yahut doğan çocuğun kendinden olmadığım iddia edip nesebini inkâr etmesi sebebi ile vacib olur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Karılarına zina isnad edip te kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahid tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler."
(Nur: 6-7)
LİANIN HÜKÜMLERİ
1- Müslüman, hür, akıl, baliğ ve konuşur olan bir koca, aynı sıfatları kendinde taşıyan, zina ve bunun zanlısı olmaktan uzak, namuslu, iffetli karısına islâm ülkesi sınırlan içinde, ya açıktan açığa zina isnad eder veya "bu çocuk benden veya babasından değildir" diye iddia ederse, kadın, hakimin huzurunda hak talep eder, koca bu iddiayı isbattan aciz olursa lian gerekir. Karı-kocanın ikisine de hakim lian yapmalarını ister.
2- Eğer karısına zina isnad eden kimse lian etmeye yanaşmaz ise, hakim onu hapseder, tâ ki, ya lian etsin, ya da "Ben ona iftira ettim" desin.
3- Eğer, karısına zina isnad eden kimse, lian ederse, lian bu sefer kadına lâzım gelir. Eğer kadın lian etmeye yanaşmaz ise, bu sefer hakim onu hapseder. Tâ ki, ya lian etsin ya da kocasını doğrulasın.
4- Karısına zina isnad eden kimse eğer köle veya daha önce birine zina isnad ettiği için cezalandırılmış ise, lian yapamaz. Ona ceza lâzım gelir. Çünkü, şahitliğe ehil değildir.
Eğer karısına zina isnad eden kimse şahitliğe ehil olup ta, karısı ya cariye, ya müslüman olmayan ya da çocuk veya deli ise ona ne ceza ne lian gerekmez.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Dört kişinin kendileri ile karıları arasında lian yoktur: Karısı yahudi veya hristiyan olan müslümanın, karısı cariye olan hür erkeğin, kocası köle olan hür ka dının."
(İbni Mace, Dare Kutni; Beyhaki)
İmam Cemaleddin ez-Zeylâi "Nasb Urraye" de bu hadis için Sahih dedi.
5- Karı ile koca birbirleri ile lian ettikten sonra hakimin onları ayırması ile birbirlerinden boşanmış olurlar.
Sehl b. Sa'd (r.a)'den; Ensardan bir adam Rasulullah’ a gelip:
"Yâ Rasulallah! Bir adam karısını başka bir erkekle zina ederken yakaladığı zaman, o erkeği öldürmesi hakkında ne buyurursunuz? Yoksa, başka ne yapmalı" diye sordu. Bunun üzerine Allah (c.c) lian ile ilgili karı kocaya ait hükümleri ihtiva eden âyeti kerimeyi indirdi.
Rasulullah (s.a.s)'de şöyle buyurdular:
"Allah senin ve karın hakkında hükmünü verdi." Mescitte ben de hazır bulunduğum halde onların her ikisi de lian yaptılar. Lian muamelesi bitince koca:
"Yâ Rasulallah! Eğer ben onu nikâhım altında tutarsam, ona iftira etmiş olurum" dedi ve lian muamelesini Rasulullah (s.a.s) kendisine emretmeden önce zevcesini üç talak ile boşadı.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi) Bu hadisten anlaşılıyor ki, lian ile boşanma meydana gelmez. Ancak, lian olayından sonra hakim onları boşar. Zira, eğer lian ile boşanma meydana gelseydi Rasulullah (s.a.s): "Senin onu boşamana gerek yoktur. Çünkü lian ile senden boşanmıştır" derdi.
6- İmam Ebu Hanife ile İmam Muhammed'e göre hakimin onları ayırması bir bain boşanmadır. Eğer kişi: "Ben ona iftira ettim" dese yeniden onu nikahlayabilir. İmam Ebu Yusuf ise: "Lian ile kadın ona sürekli haram olur" der. Zira
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Birbirleriyle lian eden erkek ile kadın artık hiç bir zaman birleşemezler."
(Ebu Davud, Dare Kutni)Sahih Sendele.
İmam Ebu Hanife'nin ve İmam Muhammed'in delili ise şöyledir: "Kişi: "Ben ona iftira ettim" deyince liandan dönüş yapmış olur ve dolayısıyla lian hükmü ortadan kalkar. Birbirleriyle bir daha evlenmemeleri ise lianın hükmü kaldığı sürecedir" demişlerdir.
7- Eğer kişi, karısının doğurduğu çocuğun kendi sinden olmadığını söylerse hakim çocuğun kendisinden olmadığına hükmeder ve çocuğu annesine verir. Sehl b. Sa'd (r.a)'den İbni Şihab der ki: Bundan sonra aralarında lian muamelesi devam eden karı ile kocayı birbirinden ayırmak sünnet oldu. Adamın boşadığı zevcesi hamile idi. Doğum yapınca, çocuk anasına nisbet edilerek, anasının adı ile çağrıldı. Sonra, mirasta da çocuğun, anasına, anasının da çocuğuna Allah'ın farz kıldığı hisselerde mirasçı olması sünnet oldu.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
İbni Ömer (r.a)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
"Rasulullah (s.a.s), zamanında bir adam karısıyla lanetleşti. Kadının doğurduğu çocuğun kendisinden olduğunu reddetti. Rasulullah (s.a.s)'de aralarını ayırıp çocuğu annesine verdi.
(Ebu Davud)
LİANIN ŞEKLİ
Lianın şekli şöyledir:
1 - Hakim, lianı önce erkeğe yaptırır. Erkek dört defa ve her defasında: "Ben zina isnadında muhakkak doğrulardan olduğuma Allah'a şehadet ederim" diyerek şehadette bulunur. Beşincide: "Ben sana zina isnadında eğer yalancılardan isem Allah'ın laneti ürerime olsun" der.
2- Eğer, çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmişse: "Çocuğun nesebinin kabul etmemekle sana olan isnadımda doğrulardan olduğuma" hem zina isnadında bulunmuş ve hem de çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmişse: "Sana zina isnadımda ve çocuğun nesebini kabul etmemekte doğrulardan olduğuma Allah'a şehadet ederim" der.
3 - Sonra, kadın da dört defa şehadette bulunur ve her defasında: "Onun bana zina isnadında yalancılardan olduğuna Allah'a şehadet ederim" der ve beşincide ise: "Zina isnadında doğrulardan ise Allah'ın gazabı üzerime olsun" der. Çocuğun nesebi inkâr ediliyorsa, o zaman: "Zina" ifadesi yerine "Çocuğu Red" ifadesini kullanır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Karılarına zina isnad edip te kendilerinden başka şahitleri olmayanların şahitliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler. Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutması cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler."
(Nur: 6-7)
İbni Ömer (r.a)'dan;
Ensardan bir adam Rasulullah (s.a.s)'e gelip şöyle dedi:
"Yâ Rasulallah! Bir adam karısını bir erkekle zina ederken yakaladığı zaman bunu söylerse, kazf haddini tatbik ederek kendisine dayak atarsınız, ikisinden birini öldürürse kısas tatbik ederek: kendisini öldürürsünüz. Bu adam, bunlardan hiçbirini yapmayıp ta susarsa, öfkesinden kendisini öldürür, bu halde şu adam ne yapmalıdır?" diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) "Yâ Rabbi! Buna bir hal çaresi..." diyerek dua etmeye başladı. Bu sırada da lıan âyeti nazil oldu. Rasulullah (s.a.s) adama âyeti okudu. Kendisine nasihatte bulundu. Allah'ın azabını hatırlattı. Dünyadaki azabın ahiret azabından ehven oluuğunu söyledi. Adam:
"Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ona iftira etmedim" dedi. Sonra, Rasulullah (s.a.s) adamın zevcesini çağırttı. Ona da aynı şekilde nasihatte bulundu. Dünya azabının ahiret azabından ehven olduğunu anlattı. Zevce: "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, kocam düpedüz yalan söylüyor" dedi. Bundan sonra Rasulullah (s.a.s) karının kocasından başladı. Kocası doğru söylediğine dair Allah'ı dört defa şahit tuttu, beşincide de: "Eğer yalan söylüyor isem Allah'ın laneti üzerime olsun" dedi. Sonra zevcesinin şehadetini dinledi. O anda kocasının yalan söylediğine dört defa Allah'ı şahit tuttu. Beşincisinde de: "Eğer kocam doğru söylüyor ise Allah'ın gazabı üzerime olsun" dedi. Bunları dinledikten sonra Rasulullah (s.a.s) bu karı ile kocayı birbirinden ayırdı."
(Müslim, Tirmizi)
CİNSEL İLİŞKİDE GÜÇSÜZ OLAN VEYA KENDİSİNDE BAŞKA BİR EKSİKLİK BULUNAN KİMSENİN BABI
1- Eğer bir kadının kocası cinsel ilişkide bulunmaktan aciz olursa, hakim ona bir yıl mühlet verir. Eğer bu süre içinde karısı ile cinsel ilişkide bulunursa ne alâ, bulunmazsa ve karısı da isterse, hakim boşanmalarına karar verir.
Said b. el-Müseyyib (r.a) ve İbn Mes'ud (r.a)'nün şöyle dedikleri rivayet olundu:
"Bir kadınla evlenip cinsi münasebette bulunmaya muktedir olmayan erkeğe bir sene mühlet verilir. Bu müddet içinde münasebette bulunabilirse evlilik devam eder, bulunmazsa ayrılır.
(Malik,Dare Kutni,Taberani,İbni Ebi Şeybe.Abdürrezzak)
İbni Hacer el-Heysemi bu hadis için Sahih dedi.
2- Hakimin bu kararı ile kadın bir bain talak ile boşanmış olur.
Ömer b. Hattab (r.a)'ye bir kadın gelerek kocasının cima yapmaya muktedir olmadığını söyledi. Ömer b. Hattab ona bir sene müddet verdi. Bir yıl sona erdiği halde adam kadınıyla cinsi münasebette bulunmayınca, Hz. Ömer kadını kocasından boşanıp boşanmamakta serbest bıraktı. Kadın kocasından ayrılmayı tercih etti. Ömer b. Hattab (r.a) onları boşadı ve bu boşamayı bir bain talak ile boşama olarak saydı.
(İbni Ebi Şeybe "Mushannefihi"nde ve Muhammed İbn-il Hasen "El-Asar" kitabında rivayet etti.
3- Eğer kadın, kocasını kabul edip boşanma davasından vazgeçerse bir daha boşanma isteğinde bulunamaz. Çünkü hakkının düşmesine kendisi razı olmuştur.
4- Kocası cinsel ilişkide bulunmaktan aciz olduğundan dolayı hakimin kararı ile boşanan kadın, eğer kocası kendisiyle tenhalaşmış ise mehrin tamamının kadına verilmesi gerekir. Çünkü cinsel ilişkide aciz bile olsa erkeğin kadınla tenhalaşması onunla cinsel ilişkide bulunması hükmündedir. Aynı sebebten dolayı kadına iddet te gerekir.
Zeyd b. Sabit (r.a) şöyle dedi:
"Bir kişi zevcesiyle zifaf odasına girip perde indirilince (kapı kapanınca) mehir farz olur."
(Malik)
5- Eğer erkek, kadınla cinsel ilişkide bulunduğunu, kadın da bulunmadığını söylerse ve kadın kız değil ise, söz erkeğin ,yeminli sözüdür. Zira, asıl olan erkeğin yaratılışı itibarı ile cinsel ilişkiden aciz olmamasıdır. Eğer erkek yemin ederse, kadının hakkı düşer. Yemin etmezse ona bir yıl mühlet verilir. Eğer kadın kız ise ve kadınlar da ona bakıp kız olduğunu söylerlerse, yine ona bir yıl mühlet verilir. Eğer, kız olmadığını söylerlerse, erkeğe yemin Verilir. Eğer erkek yemin ederse, kadının hakkı kalmaz. Yemin etmezse bir yıl mühlet verilir.
6- Eğer erkeğin tenasül organı kesik ise ve kadın da boşanmasını istiyorsa, hemen boşanmasına karar verilir. Çünkü, erkeğin tenasül organı kesik olması halinde ona mühlet vermenin bir yararı yoktur.
7 - Cinsel ilişkiden aciz olan kimseye mühlet verildiği gibi iğdiş olan kimseye de bir yıl mühlet verilir. Çünkü iğdiş olan kimseden cinsel ilişkide bulunabilmesi umulur.
8 - Cinsel ilişkiden aciz olan kimse, eğer kendisine verilen bir yıl bittikten sonra: "Ben cinsel ilişkide bulundum" der ve kadın da: "Hayır, yalan söylüyor" diye inkâr ederse kadınlar onu muayene ederler. Eğer kız olduğunu söylerlerse, o zaman kadın muhayyerdir. Eğer kadınlar kız olmadığını söyler iseler, kocasına yemin ettirilir. Eğer kocası yemin etmezse kadın yine muhayyerdir. Eğer yemin ederse kadın muhayyer olmaz. Eğer kadın, esasında dul ise yine söz erkeğin yeminli sözüdür. Zira erkekte asıl yaratılış itibarıyla cinsel ilişkiden aciz olmamasıdır.
9- Kadında bir kusur bulunduğu zaman, kusur ne olursa olsun kocası nikâhı feshedemez. Boşamak istiyorsa mehrinden hiçbir şey alamaz.
Ka'b b. Zeyd (r.a)'den;
Rasulullah (s.a.s) Gifar oğullarından bir kadınla evlendi. Yanına girip elbisesini bıraktı. Yatak üstünde oturunca kadının böğründe cüzzamlık gördü. Bunun üzerine yataktan kalktı. Sonra kadına: "Giyin" dedi. Ve kendisine verdiklerinden bir şey geri almadı.
(Ahmed, Beyhaki, Hakim)’Zayıf hadis.
Said b. Müseyyib (r.a)'den Ömer b. Hattab (r.a)'nün şöyle dediği rivayet edildi:
"Bir kişi bir kadınla evlenip gerdeğe girdikten sonra onda alaca, cüzzam veya akıl hastalığı olduğunu görürse cinsi . münasebette bulunduğundan dolayı mehrini vermesi gerekir."
(Malik, İbni Ebi Şeybe
Sahih senedle rivayet ettiler.)
10- Eğer cüzzam, alaca veya akıl hastalıklarından birisi erkekte bulunursa
İmam Ebu Hanife ile İmam Ebu Yusuf'a göre kadının da nikâhını feshettirme yetkisi yoktur. İmam Muhammed ise: "Kadın isterse feshettirebilir" demiştir.
Said b. el-Müseyyeb (r.a)'den: "Akıl bozukluğu veya başka herhangi bir zararlı hastalığa sahip olan bir erkek evlenirse, kadın muhayyer bırakılır. İsterse evlilik hayatına devam eder, isterse kusuru olan bu kocadan boşanır."
(Malik)
İmam Ebu Hanife ile İmam Ebu Yusuf da: "Kadının nikâhını feshettirmesi, kocasının hakkını iptal ettiği için aslolan caiz olmamasıdır. Kocanın cinsel ilişkiden aciz veyahut tenasül organının kesik olması durumunda ise, evliliğin esas gayesi olan, cinsel arzunun tatmini mümkün olmadığından, kadına bu yetki verilmiştir. Kocada bu hastalıklardan birinin bulunması halinde ise cinsel arzunun tatmini mümkündür. Bunun için iki durum arasında fark vardır" demişlerdir.

 
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9