script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

CUMA NAMAZI BAHSI



CUMA NAMAZI
CUMANIN FARZ OLUŞU
RASULULLAH (S.A.S)’İN KILDIRDIĞI İLK CUMA
CUMA NAMAZININ FARZ OLUŞUNUN DELİLİ
CUMA’NIN FAZİLET VE SEVABI
CUMA’NIN VÜCUBÜNUN ŞARTLARI
CUMA’NIN SIHHATİNİN ŞARTLARI
A - HUTBENİN RÜKÜNLERİ
B - HUTBENİN SIHHAT ŞARTLARI
C - HUTBENİN SÜNNETLERİ
CUMA EZANI
CUMA VAKTİNDE ALIŞ VERİŞİN HÜKMÜ
TAHİYYATÜ’L MESCİD SÜNNETİ
CUMA NAMAZININ İLK SÜNNETİ
CUMA'NIN FARZI
CUMA NAMAZINDA MESBUKUN DURUMU
CUMA NAMAZININ SON SÜNNETİ
CUMANIN FARZ OLUŞU
Cuma namazı Mekke’de farz olmuş, fakat Medine’de kılınmıştır.
Abdurrezzak, Abd b. Humeyd ve İbni Mûnzir, İbni Şirin’den şöyle rivayet etmişlerdir: Rasulullah (s.a.s) Medine’ye hicret etmeden ve Cuma ayetinin nüzulünden önce Medineli müslümanlar Cuma namazı kılmışlardır.
Zühri (r.a) şöyle rivayet etti:
“Rasulullah (s.a.s) Medine’yi teşrif buyurmazdan önce Medine’de ilk Cuma’yi kıldıran Mus’ab b. Umeyr(r.a) idi.”
Rasulullah (s.a.s) Mekke’de iken Mus’ab b. Umeyr’e şöyle emretti:
“Cuma günü güneş ortadan kayınca Medinelilerle Cuma namazı kıl!”
(Tahavi, El-Mebsut)


RASULULLAH (S.A.S)’İN KILDIRDIĞI İLK CUMA:
“Rasulullah (s.a.s) Medine’ye hicret buyurduğu an ilk defa Küba’da Amr b. Avf oğullarına indi ve orada pazartesi, salı, çarşamba, perşembe kalıp Küba mescidinin temelini attı. Sonra Cuma günü Medine’ye doğru yola çıktı. Salim b. Avf oğulları vadisinde (Ranuna) iken Cuma namazı vakti gelmişti. Orada hutbe okuyup Cuma’yi kıldırdı. İşte bu, Rasulullah (s.a.s)’in ilk kıldırdığı Cuma’dır.
(Sireti İbni Hişam, Kurtubi)
CUMA NAMAZININ FARZ OLUŞUNUN DELİLİ:
Cuma namazı kitab, sünnet ve icma ile farz-ı ayındır. Binaenaleyh onu inkar eden dinden çıkar.
Kur’an’dan delil:
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Cuma gününde Cuma namazı için ;zan okununca, Allah’ın zikrine koşunuz ve alışverişi bırakınız. Biliyorsanız bu sizin için daha hayırlıdır-”
(Cum’a: 9)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Uç cuma namazını aldırmayarak "mazeretsiz" bırakıp almayan kimsenin Allah, kalbini mühürler.”
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Hakim)
İcmadan Delil: İslam ulemasının cuma namazının farz olmasında ittifak etmeleridir.
CUMA’NIN FAZİLET VE SEVABI
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Cuma günü cünüplükten yıkanır gibi gusül abdesti alıp ilk saatlerde cuma’ya giden kimseye, bir deve kurban edip sadaka olarak dağıtmış kadar; ikinci saatte gidene bir inek veya öküz kurban edip sadaka olarak dağıtmış kadar; üçüncü saatte gidene de boynuzlu bir koç kurban edip sadaka olarak dağıtmış kadar; dördüncü saatte gidene bir tavuk kurban edip sadaka olarak dağıtmış kadar; beşinci saatte gidene de bir yumurta sadaka olarak vermiş kadar sevab vardır. İmam (hutbeye) çıktığı vakitte ise, melekler de hutbeyi dinlemek üzere hazır olurlar.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı cuma günüdür. (Çünkü) Adem (a.s) bu günde yaratıldı, bu günde cennete girdirildi, bu günde cennetten çıkarıldı ve kıyamet te ancak bu günde kopacaktır.”
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
CUMA’NIN VÜCUBÜNUN ŞARTLARI
1 - Müslüman olmak.
2 - Akıl baliğ olmak.
3 - Hür olmak.
4 - Erkek olmak.
5 - Sıhhatli olmak.
6 - Mukim olmak.
7 - Yürümeye kadir olmak.
8 - Görür olmak.
9 - Mahpus olmamak.
10 - Korku bulunmamak.
11 - Şiddetli yağmur, çamur, kar ve benzeri bulunmamak.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Cuma namazını cemaatle kılmak dört kişi hariç (yani; köle, kadın, baliğ olmamış çocuk ve hasta müstesna) her müslümana farzdır.”
(Ebu Davud, Beyhaki, Hakim) Hakim bu hadis için sahih dedi.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Kim ki müezzinin ezanını duyup ta özürsüz olarak cemaate gitmezse kıldığı namaz, kendisinden kabul olunmaz.” Ashab:
“Özür nedir? Ya Rasulallah!” dediklerinde Rasulullah (s.a.s):
“Korku ve hastalıktır” buyurdu.
(Ebu Davud)
İbni Abbas (r.a) yağmurlu bir günde müezzine: (Eşhedu enne Muhammeden Rasulullah) dedikten sonra (Hayya ale’s-salah) yerine (Evlerinizde kılınız) anlamına gelen (Sallû fi buyutikum) diye söyle dedi. Bunun üzerine insanlardan bir kısmı bunu beğenmez gibi oldular da İbni Abbas (r.a): “Benden hayırlı olan zat Rasulullah (s.a.s) böyle yaptı” dedi ve: “Muhakkak cuma namazı eda edilmesi gereken bir farzdır. Fakat sizin çamur ve yağmurda yürümenizi ve bu meşakkate katlanmanızı hoş görmedim” diye ilave etti.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud)
CUMA’NIN SIHHATİNİN ŞARTLARI
1- Vakit: Cuma namazı ancak öğle vaktinde kılınabilir. Öğle vaktinden sonra kılınamaz.
2- Cuma namazı ancak kalabalık bir şehirde veyahut bu şehrin meydanında kılınabilir. Köylerde sahih değildir.
(Kalabalık Şehir: Yöneticisi ile hükümleri yürüten ve cezaları uygulayan hakimi bulunan şehirdir.)
Ali (r.a)’nün şöyle dediği rivayet edildi:
“Cuma namazı, kurban bayramları günlerinde getirilen tekbirler ve Ramazan ile kurban bayramı namazları kalabalık şehirlere mahsustur.”
(Beyhaki, Abdurrezzak’ın Musannefinde rivayet etti.)
El-Hafız.(El-Diraye) kitabında, senedi sahih dedi.
3- Halife veya Halifenin izin verdiği kimse kıldırabilir.
Ebu Said el Hudri (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Bilmiş olunuz ki, Allah (c.c) Cuma namazını benim şu durduğum yerde ve bu yılımın bu ayındaki bu gününde size kıyamete kadar farz kılmıştır. Her kim adil, zalim bir imamı varken onu küçümseyerek yahut inkar ederek terk edecek olursa, Allah (c.c) iki yakasını bir araya getirmesin. Ve kendisine ait hiçbir hususu mübarek kılmasın. Haberiniz olsun ki, böylesinin tevbe etmedikçe ne namaz, ne zekat, ne hac, ne oruç ve ne de hiçbir hayrının sevabı yoktur. Her kim de tevbe ederse, Allah, tevbesini kabul eder.”
(Taberani)
(Bu hadis-i şerifte zikredilen “Adil veya zalim imamları olduğu halde” sözü Cuma namazının edası için imamın (halife) şart olduğuna delalet eder.)
________________________________________________________
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Dört şey "emir" sahiplerine aittir: Cuma namazını kıldırmak ta onlardandır.”
(El-Mebsut)
__________________________________________________________
4- Cemaat: Cuma namazı imamdan başka en az üç kişi ile kılınabilir. Bu üç kişinin; erkek, akıllı ve baliğ olması şarttır.
“Cum’a ayetinde geçen (koşunuz) kelimesi cemidir (çoğuldur). “Arabçada” en az cemi (çoğul) de üç kişi ile olur. Bu üç kişiye de namaz kıldıracak bir imam gerektiğine göre demek oluyorki cuma namazının kılınabilmesi için imamdan başka en az üç kişi daha gerekir.”
İmam Ebû Yusuf’a göre cuma namazının sahih olabilmesi için imamın dışında en az iki kişinin olması gerekir. Çünkü cuma kelimesinin lügat anlamı toplantı demektir. Cuma namazında ise imamdan başka iki kişi daha olunca toplantı hasıl olur” demiştir.
5- Hutbe: Cuma namazının sıhhat şartlarından biri de hutbedir. Zira Rasulullah (s.a.s) Cuma namazını ömrü boyunca bir kez olsun hutbesiz kıldırmamıştır.
(Beyhaki)
Cum’a sûresinde geçen “Allah’ın zikrine koşunuz” ayetinden murad hutbedir.
6- Caminin herkese açık olması(izni amm):
İzn-i Amm: Cuma namazı kılması sahih olan kimselerden hiçbirini men etmemek şartıyla namaz kılınan yere herkesin girmesine umumi olarak izin vermektir.
İbn Abbas(r.a) der ki: Rasulullah(s.a.s)’e hicretten evvel Cuma namazı için izin verildi. O mekkede bunu eda etmeye imkan bulamadı da medini muallimi musap b. Umeyir’e şöyle emretti:
Cuma günü güneş ortadan kayınca medinelelire Cuma namazı kıl.”
(Tahannevi)
Tahannevi: Bu hadisi şerifte cumanamazının açık (aleni) olarak eda edilmesinin şart olduğuna dalalet eder. Çünkü, Mekke şehir oluşu ve yeterli cemaatin var oluşu ile Cuma namazı kılmaya uygundur. Rasulullah(s.a.s) vakti tayin etmekten ve hutbeyi okumaktan aciz değildir. Nitekim, cemaatin açık kılınması şartı aranmayan diğer namazlar Mekke’de kılınıyordu. Sadece mümkün olmayan bir şart vardı. O da caminin herkese açık olmasıydı. Çünkü, Mekke müşriklerinin ezasından ve hucumlarından Müslümanlar emin değildi. İşte Hanefi mezhebinin” İzn-i Ammı şart koşmalarının yegane sebibi budur.”
(Tahanevi, İ’la c.8 s.:46 )
A - HUTBENİN RÜKÜNLERİ:
Hutbenin rüknü birdir. O da mutlak manada hutbe niyetiyle Allah’ı zikretmektir. , Sadece “Elhamdülillah”, “Sübhanallah” ve “Lailahe illallah” demekle bu rükün tamam olur. Fakat hutbenin bundan ibaret olması tenzihen mekruhtur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
" Ey iman edenler! Cuma günündeki cuma namazı için ezan okununca Allah’ın zikrine koşunuz...
(Cum’a:9)
İmam Yusuf’a ve Muhammed’e göre hutbe denilebilecek kadar uzun bir zikir gerekir. Çünkü hutbe şarttır. Yalnız teşbih veya Allah’a hamd etmek ise hutbe olamaz dediler.
B - HUTBENİN SIHHAT ŞARTLARI:
1- Cuma namazı gibi öğle vakti girdikten sonra ve namazdan önce okunması.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Cuma’da öyle bir saat vardır ki, Allah (c.c) o saatte kulun her istediğini verir.” Sahabeler:
“Ey Allah’ın Rasulü! O hangi saattir?” diye sordular. Rasulullah (s.a.s):
“İmamın minbere çıkıp oturduğu zamandan namazın kılınıp bitinceye kadar olan zamandır” buyurdu.
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
2- Hutbe niyeti ile olması.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Ameller niyete göredir.”
(Buhari, Müslim)
3- En az bir cemaatin hutbede bulunması.
4 - Hatibin hutbeyi sesli okuması.
Hatibin hutbeyi sesli okuması şart olup, cemaatin duyması şart değildir. Öyle ki cemaat sağır olsa veya hatipten uzak olmaları dolayısıyla hutbeyi duymasalar, bu, hutbenin sıhhatine mani değildir.
5 -Hutbe ile namaz arasını yabancı bir şey ile ayırmamak.
Hatibin, hutbe ile namazın arasını örf en uzun denilebilecek bir fasıla ile ayırmaması gerekir. Uzun bir fasıla ile ayrılırsa hutbe batıl olur. Çünkü hutbe ile namaz bir bütün gibidir. Abdest almak gibi bir fasıla zarar vermez.
C - HUTBENİN SÜNNETLERİ:
1- Hutbenin ayakta ve abdestli olarak okunması. İbni Ömer (r.a)’nün şöyle dediği rivayet edildi:
“Rasulullah (s.a.s) sizin bugün yaptığınız gibi, hutbeyi ayakta okur, sonra oturur sonra kalkardı.”
(Buhari Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Şayet oturarak ve yahut abdestsiz olarak okunsa gaye hasıl olduğu işin caizdir. Ancak sünnete aykırı olduğu ve hutbe ile namazın bir birinden ayrılmasına yol açtığı için mekruhtur.
2- Hutbenin, hutbeden önce minberin sağ tarafında oturması.
3- Hatibin minbere çıkınca oturması ve ezanın okunması. Ve iki hutbe arasında okunması.
İbn Ömer (r.a)’nün şöyle dediği rivayet edildi:
Rasulullah(s.a.s) minbere çıkınca, müezzin ezanı bitirinceye kadar oturur. Sonra kalkar ve hutbeyi okuduktan sonra, yine konuşmadan oturur. Ve yine kalkıp ikinci hutbeyi okurdu.
(Ebu Davud)
4- Hutbede bir ayet okumak ve cemaate vaiz ve nasihatte bulunmak.
İbn Ömer (r.a) şöyle rivayer etti:
“Rasulullah(s.a.s)’in kuran okuyup insanlara vaizde bulunduğu iki hutbesi vardır ki bunların arasında otururdu.”
(Ebu Davud)
5- Hatibin yüzü cemaate dünük olmalıdır.
Abdullah (r.a)şöyle demiştir:
Rasulullah(s.a.s) minbere çıktığı vakit, yüz yüze kendisine doğru dönerdiki.”
(Tirmizi-İbn Mace)
6-Hutbeye hamd ve sena ile başlayıp iki şehadeti getirdikten sonra Rasulullah(s.a.s)’e selatu selam getirmek.
Rasulullah(s.a.s) şöyle buyurdu:
“Kelime-i şehadeti ihtiva etmeyen her hutbe, cüzzamlı el gibidir.” (Noksandır, bereketi ve sevabı azdır demek istiyor.)
(Ebu Davut-Tirmizi-İbn Mace)
7- Hutbeye başlamadan önce gizli euzu besmele çekmek.
8- Her iki hutbeyide uzatmamak.
Ebu Vail (r.a) şöyle dedi:
“Ammar bize hutbe okududa, kısa ve beliğ bir hutbe iradetti. İnince kendisine:
“Ey Eba’l -yekzan! Hutbe çok beliğ ve kısa oldu, birazdaha uzatsaydın” dedik. Bunun üzerine Ammar: “Muhakkak
Rasulullah(s.a.s)’i: “Kişinin kıldığı namazın uzunluğu ve hutbesinin kısalığı fıkhının (bilgi ve anlayışının )alametidir. Bunun için namazı uzatın hutbeyi kısaltın. Muhakka ki beyan ve ifade vardır.” Derken işittim” dedi.”
(Müslim, Ahmed)
9-Cuma namazına gidenler için imam mimbere çıktıktan sonra hutbesini bitirinceye kadar nafile kılmamak ve konşmamak.
Rasulullah(s.a.s) şöyle buyurdu:
“Cuma günu hutbe okunurken konuşan arkadaşlarına(sus konuşma) dersen boş ve faydasız bir işle meşgul olursun.”
(Buhari Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
10-Hatibin hutbede selamı terk etmesi.
CUMA EZANI
Cuma Ezanı: (Cuma sûresine adını veren) cum’a ayeti ile sabittir. Ayetteki “nida”dan maksat, cuma ezanıdır. Bu ezan, cuma’ya gitmeyi vacib kılar ve alış-verişi de yasaklar.
Hanefi mezhebinden bir görüşe göre ayeti kerimenin işaret ettiği ezan; hatib hutbede iken okunan ezandır. Çünkü, Rasulullah (s.a.s)’in zamanı ile Ebu Bekir (r.a) ve Ömer (r.a)’nün hilafetlerinde, bir de Osman (r.a)’nün hilafetinin ilk yıllarında cuma günü hatibin huzurunda bir tek ezan okunurdu. Daha sonra müslümanlar çoğalınca Hz. Osman (r.a)’nün dışarıda ezan okuttuğunu şu rivayet ifade etmektedir:
Yezid oğlu Saib (r.a) şöyle anlatıyor:
“Cuma ezanı Rasulullah (s.a.s) ile Hz. Ebu Bekr ve Hz.Ömer zamanlarında imam minbere oturduğu Vakit başlardı. Hz. Osman halife olup müslümanlar da çoğalınca Zevra’da (Hz.Osman’ın Medine çarşısındaki Zevra adı verilen evi) okunan üçüncü ezanı ilave etti.”
(Buhari)
Rivayette geçen üçüncü ezandan maksat günümüzde minareden okunan “dış ezan” dediğimiz ezandır. Hatib hutbede iken okunan ezan birinci ezan, cuma namazı için getirilen ikamet te ikinci ezandır. Hanefi mezhebinde bazı alimlere göre ise, cuma ayetindeki ezandan maksat günümüzde minareden okunan dış ezandır. Bu ezan cuma namazına gitmeyi vacib kılar, ve alış-verişi yasaklar. Çünkü ayetteki “nida”dan muradın cuma namazına davet için olan ezan olması şarttır. Umumi davet için okunan ezanı da zevalden sonra vaktin girmesiyle dışarıda okunan ezandır. İçeride okunan ezan ise dışarıdakilere duyurmak mahiyetinde değil, camide bulunanlara hutbenin başladığını bildirme ve Rasulullah (s.a.s)’in sünnetini yerine getirme manası taşımaktadır. Rasulullah (s.a.s) zamanında imam minbere oturduktan sonra, mescidin kapısı üzerinde okunan bir ezan hem uzakta olanlara karşı daveti, hem de hutbenin başladığını ilan manalarını ifade etmekteydi. Ülke büyüyüp cemaat çoğalınca istenilen bu iki mana ve maksadın tam olarak yerine getirilebilmesi için yalnız bir ezanın yetmemeye başlaması üzerine hem dış, hem de iç ezan kesin olarak yerleşmiş ve icma ile kabul edilmiştir.
Buna göre ayetten anlaşılan umumi davet manasının dışarıda okunan birinci ezana uygun olacağı da ortaya çıkar.
CUMA VAKTİNDE ALIŞ VERİŞİN HÜKMÜ:
Geçerli olan ezandan imam selam verinceye kadar yapılan alış-veriş sahihtir, fakat tahrimen mekruhtur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin.
(Nisa: 29)
Rasulullah (s.a.s)’de: “Müslümamn malı ancak kendisinden bir gönül hoşnutluğuyla yenilebilir” hadisiyle müşteri için mülkün sabit olduğunu beyan eder.
...Cuma namazı için ezan okununca alış-verişi bırakın...” ayeti ise ticareti yasaklar. Bu yüzden Hanefiler: “Biz hem yasaklayan hem de helal kılan iki delil ile amel ederek bu alış-veriş tahrimen mekruhtur deriz dediler.
Bu hüküm cuma namazı kendine farz olanlar içindir.
Cuma namazı ile mükellef olmayanlar için ise yasak vakitte ticaret yapmalarında bir sakınca yoktur.
(Cessas, Ahkamul-Kur’an c:8 s:448)
TAHİYYATÜ’L MESCİD SÜNNETİ:
Cuma günü hatib hutbeye oturmadan önce kerahat vakti dışında camiye giren kimsenin tahiyyatü’l mescid namazı kılması sünnettir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Biriniz mescide girdiğinde iki rekat namaz kılmadıkça oturmasın.”
(Buhari, Müslim)
Mekruh vakitlerde ve hatip hutbeye oturduktan sonra camiye gelen kimsenin tahiyyatü’l mescid namazı kılması tahrimen mekruhtur.
Abdullah b. Busri (r.a) şöyle demiştir:
“Adamın biri cuma günü Rasulullah (s.a.s) hutbe okurken insanların omuzları üzerinden atlıyarak gelince
Rasulullah (s.a.s) kendisine:
“Otur! Gerçekten cemaati rahatsız ettin” buyurdu.”
(Ebu Davud, Nesei, Hakim rivayet etti ve sahih dedi.)
CUMA NAMAZININ İLK SÜNNETİ:
Cuma günü hutbeden önce iki rekât ve daha fazla sünnet kılmabilir. Abdullah (r.a)'den: Rasulullah (s.a.s)'in cuma nama zından önce dört ve sonra da yine dört rekât kıldığı rivayet edildi.
(Tirmizi, Tabarani)
CUMA'NIN FARZI:
Cuma'nın farzı iki rekâttır.
Ömer (r.a) şöyle dedi:
"Cuma namazı Rasulullah (s.a.s)'in diliyle, yani bizzat Rasulullah (s.a.s)'den işitmiş olduğuma göre iki rekât, Fıtır Bayramı Namazı iki rekât, Kurban Bayramı Namazı iki rekât, Sefer Namazı iki rekât kısaltılmış olmayıp bilhassa tam olarak ikişer rekâttir."
(Nesei, Ahmed, Ibni Mace)
CUMA NAMAZINDA MESBUKUN DURUMU:
Cuma günü imam daha namazda iken imama yetişen kimse yetiştiği miktarı imamla beraber kılar geri kalanı da sonra dan tamamlar. Kişi imama, teşehhüd veya sehiv secdesinde iken yetişirse bile cuma namazını tamamlar.
Rasulullah (S.A.S) şöyle buyurdu:
"Namaz kılınmaya başladığı zaman ona koşarak gelmeyin. Ağır ağır ve yürüyerek gelin. Yetiştiğin miktarı kılın, kaçırdığınız miktarı tamamlayın."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
CUMA NAMAZININ SON SÜNNETİ:
Cuma namazının son sünneti dört rekâttir.
Ebu Hureyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Cuma namazından sonra namaz kılmak isterseniz dört rekât (sünnet) kılınız."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)

 
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9