Kâfirlerle böyle dostluk kurmak caiz mi?
(Müminler, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost
edinenler, Allah’ın dostluğunu bırakmış olurlar.) [Al-i İmran 28]
(Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da
dost edinmeyin! Onlar, [İslam’a olan düşmanlıklarında] birbirinin dostudur.
Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost
edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51]
(Zalimler, [Kâfirler, İslam’a olan düşmanlıklarında]
birbirinin dostudur. Takva ehlinin dostu ise Allah’tır.) [Casiye 19]
Hadis-i şerifte de
buyuruldu ki:
(Kâfir bir kavmi seven veya onlarla dostluk kuran kimse, kıyamette onlarla haşrolur.) [Taberani]
(Kâfir bir kavmi seven veya onlarla dostluk kuran kimse, kıyamette onlarla haşrolur.) [Taberani]
Bid’at ehli ile
dostluk uygun görülmezken nerde kaldı ki gayri müslimler ile dostluk uygun
görülsün.
Bid’at ehli ile
görüşmeyi yasaklayan hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
(Bid’at sahibine hürmet eden, İslamiyet’i yıkmaya
yardım etmiş olur.) [Taberani]
(Bid’at ehline sert davran! Allah, onlara düşmandır.)
[İbni Asakir]
(Onlardan kaçın! Sizi dalalete, fitneye
düşürmesinler.) [Müslim]
(Hasta olurlarsa, ziyaretlerine gitmeyin!) [Ebu Davud]
(Karşılaşınca, onlara selam vermeyin!) [İbni Mace]
(Onlarla birlikte bulunmayın, birlikte yiyip içmeyin!)
[Ukayli]
(Onların cenazelerine gitmeyin, onlarla birlikte namaz
kılmayın!) [İbni Hibban]
(Onlar benden değil, ben de onlardan değilim. Onlarla
cihad, kâfirlerle cihad gibidir.) [Deylemi]
(Kim bid’at ehlinden buğz ederek yüz çevirirse, Allahü
teâlâ onun kalbini korkulardan emin kılar ve imanla doldurur. Bid’at ehline
sert muamele edeni de, en büyük korku gününde emin kılar. Bid’at ehlini hakir
ve zelil göreni de, Cennette yüz derece yükseltir. Bid’at ehline selam veren
veya onu sevindirici şeyle karşılayan, Kur’an-ı kerimi küçümsemiş olur.)
[Hatib]
İmam-ı Rabbani hazretleri 54. mektubunda buyuruyor ki:
İyi biliniz ki, bid’at sahibi ile konuşmak, kâfirle
arkadaşlık etmekten, kat kat daha fenadır.
Mazher-i Can-ı
Canan hazretleri buyuruyor ki,
(Kâfirleri ve bid’at sahiplerini ve açıkça günah
işlemeye devam eden fasıkları sevmememiz emrolundu. Bunlarla konuşmamalı,
evlerine, toplantılarına gitmemeli, selam vermemeli, arkadaşlık yapmamalıdır.
Zaruret ve ihtiyaç olduğu zaman, zaruret miktarı kadar, bu yasaklara izin
verilmiştir. Bu zaman, onlarla ihtilat caiz olur ise de, kalbin yine onları
sevmemesi lazımdır.)
Müminin kâfiri
sevmesi, arkadaşlığı üç türlü olur:
Birincisi, onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu muhabbet
yasaktır. Çünkü onun dininden razı olmuştur. Küfrü beğenen kâfir olur. Böyle
muhabbet, imanı giderir.
İkincisi, herkesle iyi geçinmek için, kâfire dost görünmektedir.
Bu yasak değildir.
Üçüncüsü, ikisi ortasıdır. Onlara meyleder, yardım eder.
Dininin bâtıl olduğunu bilerek, akrabalık, iş arkadaşlığı sebebi ile dostluk
yapar. Bu muhabbet küfre sebep olmaz ise de, caiz değildir. Çünkü bu muhabbet,
zamanla dinini beğenmeye sebep olur. (Mektubat-ı Masumiyye c.3, m.55)
Şimdiye kadar gelen İslam âlimleri, bunlar gibi
diyalog kurmamışlar. Kitap neşretmişlerdir. Onlara zulmetmemişlerdir.
Gerektiğinde Cehenneme gitmeyip, Cennete gitsinler diye kılıçla yola getirmeye
çalışmışlar, savaş etmişlerdir.