Yüce Allah, yaratılmışların en şereflisi olan insana akıl
ve irade vermiş ve bunun sonucunda ona bir takım sorumluluklar yüklemiştir
Bu
sorumlulukları yerine getirebilmesi için de peygamberler ve kitaplar göndermek
suretiyle ona rehberlik etmiştir
Kur'ân-ı Kerim, Yüce Allah tarafından Hz
Muhammed (a
s
)’e
gönderilen son ilahi kitaptır
Bu Yüce
Kitabın muhatabı bütün insanlar, gayesi de, onların dünya ve ahiret
mutluluklarını sağlamaktır
Bu
gayeye ulaşabilmemiz için, Kur'ân’ı okuyup anlamamız, emir ve yasaklarına
uymamız gerekmektedir
İnsanı yaratan, onu ruhen ve bedenen şekillendiren, onu yaşatan Allah'tır
Kainatı
insanın emrine ve hizmetine veren Yüce Allah'ı tanımak, O'na yakınlaşmak ve
O'na kulluk etmek her müslümanın en önemli görevidir
İnsan,
kendisine yol gösterici olarak Allah'ın insanlara Peygamberimiz (sav)
aracılığıyla ulaştırdığı vahyini ve Peygamber Efendimizin sünnetini rehber
edinmelidir
Bitmez
tükenmez bir ilim, hikmet ve saadet kaynağı olan Kur'ân; nuru ile alemleri
aydınlatan, ruhlara şifa veren, insanların güçlü bir vicdana ve sağlam bir
imana sahip olmasına vesile olan, akılları ve gönülleri aydınlatan yüce bir
kitaptır
Bundan dolayı , kendimize yol gösterici olarak Kuran'ı rehber edinerek Yüce Allah'ın Kuran'da bizlere neler bildirdiğini, son derece titiz ve dikkatli bir biçimde incelememiz ve bunlar üzerinde düşünmemiz gerekmektedir
Nitekim
Allah, Kuran'ın gönderiliş amacının insanları düşünmeye yöneltmek olduğunu
bildirir:
İnsanı yaratan, onu ruhen ve bedenen şekillendiren, onu yaşatan Allah'tır
Bundan dolayı , kendimize yol gösterici olarak Kuran'ı rehber edinerek Yüce Allah'ın Kuran'da bizlere neler bildirdiğini, son derece titiz ve dikkatli bir biçimde incelememiz ve bunlar üzerinde düşünmemiz gerekmektedir
هَـذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُواْ أَنَّمَا هُوَ إِلَـهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ ْ
"Bu Kur'ân; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir” (İbrahim ,14/52)
Kuran'ın büyük bir bölümünü oluşturan geçmiş kavimlerin haberleri de kuşkusuz üzerinde düşünülmesi gereken konulardan biridir
فَجَعَلْنَاهَا نَكَالاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ
“Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık" (Bekara,2/66) ayeti ile ibret olarak bizlere anlatılmaktadır
Kuran'da anlatılan helak olaylarının pek çoğu çağımızda yapılan arkeolojik bulgular sayesinde "görülecek" ve "bilinip-tanınacak" hale gelmiştir
Her canlı gibi millet ve toplumların da dünyada belli bir yaşama süreleri vardır, doğar, yaşar ve ölürler
Helak edilen kavimler ile ilgili olarak Kur'ân-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır;
مِن قَرْيَةٍ إِلاَّ وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّة أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ ٍ وَمَا أَهْلَكْنَا
“Helâk ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır
Kur'ân-ı Kerim’de helak olduğu bildirilen kavimlerle ilgili olarak, “karye”,[2] ve “ümmet”[3] kelimeleri kullanılmaktadır
Toplumlar ecelleri gelince helak olup giderler
“Her cemaat, büyük veya küçük her kavim ve devlet için Allah katında belirli bir vakit ve süre vardır
فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ“وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ
“Her milletin belli bir eceli vardır
Ayet-i kerimede bu ecelin hiçbir şekilde şaşmadığı bildirilmektedir:
يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَاء أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ “وَلَن
“Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez
Yine Kur'ân-ı Kerim’e göre ölen ancak Allah’ın izni ile ölür:
وَمَا كَانَلِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلاَّ بِإِذْنِ الله كِتَابًا مُّؤَجَّلاً وَمَن يُرِدْثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِهِ مِنْهَا وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ الآخِرَةِ نُؤْتِهِمِنْهَا وَسَنَجْزِي الشَّاكِرِينَ
“Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez
Ölüm
belirli bir süreye göre yazılmıştır
Kim
dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz
Kim de
ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz
Biz
şükredenleri mükafatlandıracağız" buyurulmaktadır
(Al-i
İmran 3/145)
“Her ümmetin azap ve helaki takdiri olup, levh-i mahfuzda
yazılıdır
O
yazıdaki sebep ve şartlar tahakkuk edip vakitleri gelince helak edilirler
”[6] Yüce Allah,
şöyle buyurmaktadır:
وَإِنْ مِنْ قَرْيَةٍ إِلَّا نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَدِيدًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
“ Ne kadar memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helak edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla cezalandıracağız
Ümmetlerin ve insanların helak zamanlarını takdir eden Allah’tır
Kur'ân-ı Kerim’e göre kavimlerin helak oluşuna bizzat o topluluklarda yaşayanların kendileri neden olmaktadır
مِثْقَالَ ذَرَّةٍ وَإِن تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِن لَّدُنْهُ اجرا عظيما إِنَّ اللّهَ لاَ يَظْلِمُ
“Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez
إِنَّ اللّهَ لاَ يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْئًا وَلَـكِنَّالنَّاسَ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
“Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat
insanlar kendilerine zulmederler”(Yunus10/44) Ayetler, Allah'ın insanlara
zulmetmediği, insanların başlarına gelen felaket ve âfetlerin kendi hataları
sebebiyle geldiğini, böylece isyan eden insanların kendi kendilerine
zulmettiklerini ifade etmektedir
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُوا وَجَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ
Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri halde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنْ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنْ كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
“Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) açardık
وَالَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَ
“Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz”(Araf,7/182)
Kavimlerin helak edilmeleri, yapmış oldukları zulüm ve hatalar yüzündendir
ان الله لا يغير ما بقوم ختى يغيروا ما بانفسهم و اذا اراد الله بقوم سوءا فلا مرد له و ما لهم من دونه من وال
“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez
Ayet-i kerime’ye göre insanlar, iyi hallerini devam ettirdikleri müddetçe nimet ve huzur içerisinde bulunmaya devam ederler
Bir toplumda ahlaksızlık, haksızlık, zulüm ve kötülükler çoğalır, bu kötülükleri önlenmeye veya kaldırılmaya çalışan da olmazsa cezalandırılır, helâk edilir
آخَرِينَ وَكَمْ قَصَمْنَا مِن قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا
“Biz zulmetmekte olan nice memleket halkını kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka toplumlar meydana getirdik
Geçmişten günümüze kadar pek çok kavim gelip geçmiştir
Kur'ân-ı Kerim’in bizlere bildirdiğine göre Allah her kavme doğru yolu göstermeleri için peygamber göndermiş, peygamberler onları iman ve itaate çağırmışlar, taşkınlık, zulüm ve isyanı terk etmelerini istemişlerdir
أَلَمْيَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْنُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَتَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًاآخَرِينَ
“Onlardan (Mekke halkından) önce nice nesilleri helak
ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkan ve iktidarı onlara
vermiştik
Onlara
bol bol yağmur yağdırmıştık
Topraklarından nehirler akıttık
Sonra
da günahları sebebiyle onları helak ettik ve arkalarından başka bir nesil var
ettik” (Enam,6/6)
فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ أَبْوَابَ كُلِّ
شَيْءٍ حَتَّى إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَإِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ
“Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında,
(önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık
Sonra
kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada onları ansızın yakaladık da
bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar” (Enam 6/44 )[9]
Ayet-i kerimeler; Yüce Allah'ın geçmiş kavimleri
günahları sebebiyle helak ettiğini, bu kavimlerin ekonomik ve teknik imkanları
iyi olmasına rağmen helak olmaktan kurtulamadıklarını bildirmektedir
Yüce
Allah helak olan bu kavimlerin yerlerine yeni topluluklar yaratmıştır
Helak edilen kavimlerin başta gelen kabahatleri, onları imana, itaate ve doğruluğa davet eden Peygamberlere isyan etmeleri ve onları yalanlamalarıdır
Kur'ân-ı kerim’in önemli bir bölümü geçmiş kavimlerin (toplumların) ve peygamberlerin kıssalarından, hayat hikayelerinden kesitler sunmaktadır
Şüphesiz bu kıssalar insanların okuyup geçmeleri için değil, ibret almaları
içindir
Bu
kıssalar çok önemli ibret, hikmet ve öğütlerle doludur
Bu
itibarla âyetleri dikkatle okumalı ve bunlardan ders almalıyız
Şimdi helâk edilen kavimlerden bazılarının helak ediliş sebeplerini zikredebiliriz
Helak edilen kavimlerin başta gelen kabahatleri, onları imana, itaate ve doğruluğa davet eden Peygamberlere isyan etmeleri ve onları yalanlamalarıdır
Kur'ân-ı kerim’in önemli bir bölümü geçmiş kavimlerin (toplumların) ve peygamberlerin kıssalarından, hayat hikayelerinden kesitler sunmaktadır
Şimdi helâk edilen kavimlerden bazılarının helak ediliş sebeplerini zikredebiliriz
NUH (A
S
)'IN KAVMİ
Hz
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍإِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ
“Andolsun, biz Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak
gönderdik
O da
dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı
Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi"
(Ankebut, 29/14)
مِمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا لَهُم مِّن دُونِاللَّهِ أَنصَارًا
“Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular
ve cehenneme sokuldular da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar
bulamadılar” (Nuh,71/25)
Nuh kavmi Allah’a ve Peygamberine isyan etmeleri, zulme , küfre ve günaha dalmaları sebebiyle helak olmuştur
Nuh kavmi Allah’a ve Peygamberine isyan etmeleri, zulme , küfre ve günaha dalmaları sebebiyle helak olmuştur
AD KAVMİ
Yemen bölgesinde yaşamakta olan Ad kavmine Yüce Allah peygamber olarak Hud (a
فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِيالْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةً أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَالَّذِي خَلَقَهُمْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يَجْحَدُون
“Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış,
“Bizden daha güçlü kim var?” demişlerdi
Onlar,
kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar
bizim âyetlerimizi inkâr ediyorlardı” (Fussilet,41/15)
فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي أَيَّامٍ نَّحِسَاتٍ لِّنُذِيقَهُم عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَخْزَى وَهُم لَا ْ يُنصَرُون ْ
“Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak
için o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik
Ahiret
azâbı elbette daha rezil edicidir
Onlara
yardım da edilmez" (Fussilet, 41/16)
"Kavmi, onu yalanladı
Bunun
üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü
çökekaldılar
Ad ve
Semûd kavimlerini de helak ettik
Bu,
onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur
Şeytan
onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur
Halbuki
onlar gözü açık kimselerdi" (Ankebut, 29/37-38)
Ad kavmi, Allah’ın verdiği nimetlere nankörlük etmeleri
ve peygamberi yalanlamamaları, inkar ve isyanları sebebiyle helâk edilmişlerdir
SEMUD KAVMİ
Ad kavminin helakinden sonra Hicr bölgesinde Semud kavmi yaşamıştır
Semud
kavmi pek çok nimete nail olmuş, dağları ve taşları oyarak muhkem evler inşa
etmişler, yazlık ve kışlık konaklar yapmışlardır
Bolluk
ve refah içerisinde yaşamışlar, uzun ömürlü bir hayat sürmüşlerdir
Zamanla
Hak yoldan sapmışlar, şirke düşmüşlerdi
Yüce
Allah onlara Salih (a
s
)'ı
peygamber olarak gönderdi
Salih
(a
s
),
onları Allah’a imana, ibadete ve itaate çağırdı
Mucizeler gösterdi, öğütler verdi
Ancak
kavmi onu dinlemediği gibi yalanladı
Kendilerine mucize olarak verilen ve sakın dokunmayın denilen dişi deveyi
öldürdüler
Bunun
üzerine Salih (a
s
), ve
iman edenler dışında Semud kavmi şiddetli bir gök gürültüsüyle helak edildiler
[12]
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ
“Andolsun biz, “Allah’a kulluk edin” diye (uyarması için) Semûd kavmine, kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik
Bir de
ne görsün, onlar birbiriyle çekişen iki grup olmuşlar
” (Neml,
27/45)
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ
“Andolsun biz, “Allah’a kulluk edin” diye (uyarması için) Semûd kavmine, kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik
كَذَّبَتْ ثَمُودُبِطَغْوَاهَا إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِنَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَعَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
“Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı Hani onların
en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı
Allah’ın Resülü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme
hakkını koruyun
Fakat
onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar
Bunun
üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları” helak etti ve kendilerini yerle bir
etti
” (Şems,
91/13-14)
LUT KAVMİ
Lut (a
ْ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَكَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَى أَهْلِهَذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
"Elçiler ona, 'korkma, üzülme, biz seni ve aileni
kurtaracağız
Ancak
karın başka
O
geride kalıp helak edilenlerden olacaktır
'
Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten
bir azap indireceğiz (Ankebut, 29/33,34)
وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِأَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُون“أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُون الرِّجَالَ شَهْوَةً مِّن دُونِ النِّسَاء بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ تَجْهَلُونَ َ
"Lût’u da (Peygamber olarak gönderdik
) Hani o
kavmine şöyle demişti: 'Göz göre göre o çirkin işi mi yapıyorsunuz?
Siz
kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz? Doğrusu siz ne yaptığını
bilmez bir toplumsunuz” (Neml 27/ 54, 55)
وَلُوطًا آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَنَجَّيْنَاهُ مِنَالْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَت تَّعْمَلُ الْخَبَائِثَ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍفَاسِقِينَ "
“Biz Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin
işler yapan memleketten kurtardık
Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan
kimseler) idiler”(Enbiya ,21/74)
FİRAVUN VE ONA
TABİ OLANLAR
Kur'ân-ı Kerim’de helak edildiği bildirilen bir başka kavim de Firavun ve ona
tabi olanlardır
Eski
Mısır krallarına verilen genel bir isim olan Firavunlar İsrail oğullarını esir
gibi ağır ve meşakkatli işlerde çalıştırmışlardır
Bir
yanda firavunların diğer yanda Mısır’ın yerlisi putperest Kıptilerin
kendilerine yükledikleri ağır işlerden bıkan İsrail oğulları eski ata yurtları
Kenan diyarına gitmek istiyorlardı
Ancak
Firavundan kurtulup bir türlü buna nail olamıyorlardı
Firavun’a bir kahin, İsrail oğullarından bir çocuğun doğarak saltanatını
yıkacağını söyleyince, Firavun, İsrail oğullarından doğan erkek çocuklarını
öldürmeye başlamış, böyle bir zamanda Musa (a
s
)
dünyaya gelmişti
[14] Kur'ân’a göre
Musa (a
s),
mucizevi şekilde Firavun’un elinden kurtulmuş hatta onun sarayında annesinin
kucağında büyümüş, Firavunu ve Kıptileri tevhit inancına çağırmış, ancak imana
gelmeyen Firavun ilahlık taslamış, neticede askerleriyle birlikte denizde helak
edilmiştir
نَتْلُوا عَلَيْكَمِن نَّبَإِ مُوسَى وَفِرْعَوْنَ بِالْحَقِّ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
إِنَّفِرْعَوْنَ عَلَا فِي الْأَرْضِ وَجَعَلَ أَهْلَهَا شِيَعًا يَسْتَضْعِفُطَائِفَةً مِّنْهُمْ يُذَبِّحُ أَبْنَاءهُمْ وَيَسْتَحْيِي نِسَاءهُمْ إِنَّهُ كَانَمِنَ الْمُفْسِدِينَ
“İman eden bir kavm için Mûsâ ile Firavun’un
haberlerinden bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız” Şüphe yok ki, Firavun
yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı
Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ
bırakıyordu
Şüphesiz o bozgunculardandı” (Kasas,28/3-4)
“فَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنِ اضْرِببِّعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ وَأَنجَيْنَا مُوسَى وَمَن مَّعَهُ أَجْمَعِينَ ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ
“Bunun üzerine Mûsâ’ya, 'asan ile denize vur' diye
vahyettik
Deniz
derhal yarıldı
Her
parçası koca bir dağ gibiydi
Ötekileri de oraya yaklaştırdık
Mûsâ’yı
ve beraberindekilerin hepsini kurtardık
Sonra
ötekileri suda boğduk” (Şuara 26/63,66)
Firavun ve ona uyanlar isyanları ve diğer günahları sebebiyle
denizde boğularak helak edilirken; İman ettim, Allah’tan başka ilah yoktur ,
ben de müslümanımdiyerek iman etmek istemiş ancak bu, yeis anında artık yaşama
imkanı kalmayıp azabı gördükten sonra olduğu için kabul olmamıştır;
وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيل الْبَحْرَفَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُالْغَرَقُ قَالَ آمَنتُ أَنَّهُ لا إِلِـهَ إِلاَّ الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ َ وَأَنَاْ مِنَ الْمُسْلِمِينَ آلآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنتَمِنَ الْمُفْسِدِينَ
“İsrailoğullarını denizden geçirdik
Firavun
da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe
koyuldu
Nihayet
boğulmak üzere iken, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilah
olmadığına inandım
Ben de müslümanlardanım”
dedi
Şimdi
mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun" (Yunus
,10/90-91)
Örneklerini vermeye çalıştığımız bu kavimlerin dışında
nice kavimler helak olmuştur
Bunların helak edilmelerinde ana sebep ise zulmetmeleri olmuştur
فَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍأَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَاوَبِئْرٍ مُّعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَّشِيدٍ
"Halkı zulmetmekteyken helak ettiğimiz, böylece
duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz
kuyular, nice muhteşem saraylar vardır ( Hac, 22/45) Allah'ı, peygamberlerini
ve âyetleri inkâr, Allah'a ortaklar koşma, isyan ve zulüm helak edilen
kavimlerin ortak özellikleridir
[15]
SONUÇ:
Her kavim için dünyada belirli bir yaşama süresi vardır
Bu süre
geldiği anda geri bırakılmaz ve ertelenmez
Dünya
üzerinde yaşamış olan kavimlerin helak edilmeleri, işledikleri şirk, küfür,
isyan ve zulüm gibi günahları sebebiyledir
Allah
kullarına asla zulmetmez
Geçmiş kavimlerin kıssalarında insanlar için ibretler ve öğütler vardır
Helak
edilen kavimlerin kıssaları da böyledir
[1] Bu bölüm Din İleri Yüksek Kurulu Uzmanı Bahattin AKBAŞ tarafından kaleme alınmıştır
[2] Karye ile ilgili olarak bak; İsra,17/16,58 Hicr,15/4,Enbiya,21/56 Hac,22/45,Şuara,26/208, Kasas,22/158, Muhammed,47/13
[3] Ümmet ile ilgili olarak bak; Araf,7/34,164,Yunus,10/49, Hicr,15/5, Enam,6/42, Hud,11/48, Zuhruf,43/22
Enbiya,21/92
Hud,11/8 Ayrıca bak:”kavm” için; Ali İmran,3/117, “karn” için; Kasas,28/78,
Enam,6/6 Yunus,10/13,Secde,2226,Kaf,50/36
Kavm ve
Karn kelimesi de bu anlamda kullanılmaktadır
[4] El-Kurtubi,Muhammed, el-Cami li Ahkami’l-Kur'ân, l,137
Yazır,
Elmalılı M
Hamdi,
Hak Dini Kur'ân Dili,l, 508 ilgili ayetler için bak;zuhruf,43/22,Enbiya,21/92,
Hud,11/8, Enam,6/38,42
[5] Yazır,III, 2156
[6] Karagöz,İsmail,Kur'ân’a Göre Musibetler Açısından İnsan ve Toplum,s
172
[7] Karagöz,İsmail,Kur'ân’a Göre Musibetler Açısından İnsan ve Toplum,176-177
[8] Karagöz,s
182
[9] Ayrıca bak; Kaf,50/36
Muhammed,47/13
Meryem,19/74
Kehf,
18/59
Mümin,
60/21
Hakka,
69/9-10, Zuhruf, 43/6-8
[10] Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, l/8 ilgili ayetler için bak, Araf,7/59-63, Nuh,71/1-28, Muminun,23/23-40, Hud,11/27-47, Şuara, 26/105-120, Kamer, 54/10-14, Enbiya,21/67-78, Yunus,10/37,73, Ankebut,29/1,Zariyat,51/46
[11] A
Cevdet
Paşa, I, 8
İlgili
ayetler; Araf,7/65,72, Hud,11/50-59, Muminun, 23/32-39, Furkan, 25/38, Şuara,
26/124-139, Ankebut,29/38, Fussilet,41/16, Ahkaf,46/21,25
[12] A
Cevdet
Paşa, I,10, Yazır, lX/2796
İlgili
ayetler; Araf,7/73-78
Hud,11/61-68
İsra,17/59
Şuara,26/141-156
[13] AhmedCevdet Paşa, I,1
Mehmed
Vehbi Efendi, Hulasatu’l-Beyan,lX/168 ilgili ayetler;Araf, 7/81-82,
Hicr,15/73-74, Hud,11/78-82, Şuara,26/166, Neml,27/56
[14] A
Cevdet
Paşa,l/22,30
[15] Bak;Araf,7/5, Yunus,10/13, Hud,11/101,102,116, İbrahim,14/13, Kehf, 18/59, Enbiya,21/11,14,97, Hac,22/48, Muminun,23/41, Rum,30/9
Geçmiş kavimlerin kıssalarında insanlar için ibretler ve öğütler vardır
[1] Bu bölüm Din İleri Yüksek Kurulu Uzmanı Bahattin AKBAŞ tarafından kaleme alınmıştır
[2] Karye ile ilgili olarak bak; İsra,17/16,58 Hicr,15/4,Enbiya,21/56 Hac,22/45,Şuara,26/208, Kasas,22/158, Muhammed,47/13
[3] Ümmet ile ilgili olarak bak; Araf,7/34,164,Yunus,10/49, Hicr,15/5, Enam,6/42, Hud,11/48, Zuhruf,43/22
[4] El-Kurtubi,Muhammed, el-Cami li Ahkami’l-Kur'ân, l,137
[5] Yazır,III, 2156
[6] Karagöz,İsmail,Kur'ân’a Göre Musibetler Açısından İnsan ve Toplum,s
[7] Karagöz,İsmail,Kur'ân’a Göre Musibetler Açısından İnsan ve Toplum,176-177
[8] Karagöz,s
[9] Ayrıca bak; Kaf,50/36
[10] Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, l/8 ilgili ayetler için bak, Araf,7/59-63, Nuh,71/1-28, Muminun,23/23-40, Hud,11/27-47, Şuara, 26/105-120, Kamer, 54/10-14, Enbiya,21/67-78, Yunus,10/37,73, Ankebut,29/1,Zariyat,51/46
[11] A
[12] A
[13] AhmedCevdet Paşa, I,1
[14] A
[15] Bak;Araf,7/5, Yunus,10/13, Hud,11/101,102,116, İbrahim,14/13, Kehf, 18/59, Enbiya,21/11,14,97, Hac,22/48, Muminun,23/41, Rum,30/9