Cenâb-ı Allah'ın bütün melekler içinde üstün kıldığı dört büyük melek.
Melek kelimesi Arapça'da "haberci" anlamına gelmektedir. Çoğulu
"melâike" olarak gelmekte ise de, gerek Türkçe'de ve gerekse
Arapça'da çoğul manasına "melek"' olarak da kullanılmaktadır.
Melekler, ruh gibi lâtîf, nûrânî, mahiyetleri Allah katında malum,
varlıkları bizim dünyamıza ait olmayan fakat insanlarla ilgili bir takım
görevleri bulunan varlıklardır. Akıl ve nutukları olup; şehvet ve gadap gibi
beşerî ihtirasları, yemeleri, içmeleri yoktur. Evlenmek, doğmak ve doğurmaktan
uzaktırlar. Çeşitli şekillere girebilirler. Allah'ın emrine asla isyan
etmezler, yerde ve gökte bir takım vazifeler ile meşgul olurlar. Daima Yüce
Allah'ı tesbih ve zikrederler. Meleklerin bu özellikleri için bakınız:
(el-En'âm, 6/9,100; el-Hicr 15/8; el-Fâtır 35/1; el-Meâric 70/4)
Meleklerin sayısı ve her birinin hangi işlerle vazifeli oldukları bizce
malûm değildir. Ancak bunlardan bir kısmı ve vazifeleri Kur'an-ı Kerîm'de ve
Hz. Peygamber'in hadislerinde bildirilmiştir. Bu bilgilere göre"büyük
melekler" olarak tanınan dört melek vardır ki, bunlar: Cebrâil, Azrail,
İsrafil ve Mikâil'dir.
Cebrâil:
Kur'an'da üç yerde "Cibrîl" olarak geçmekte (el-Bakara 2/97, 98;
et-Tahrim 66/4) diğer bazı ayetlerde de kendisinden Rûhu'l-Kudüs ve Rûh olarak
bahsedilmektedir. (el-Bakara 2/87, 253; el-Mâide 5/110).
Vazifesi, Allah'ın emir ve nehiylerini peygamberlerine bildirmektir. Bütün
vahiy onun vasıtasıyla nazil olmuştur.
Cebrâil, bu görevi yerine getirirken peygamberimize çeşitli şekil ve
suretlerde gelirdi. Birçok defa insan şeklinde bu görevini ifa ederdi. İnsan
şekline girdiğinde daha ziyade Dıhye isimli sahabenin kılığında, bazan da
normal bir bedevî olarak gelirdi ki, "Cibrîl hadisi" diye bilinen hadisin
vukûunda Hz. Peygamber'e bu kılıkta gelmiştir.
Cebrâil bu gelişlerinin sadece iki defasında aslî suretinde görünmüştür.
Bunlardan birisi (en-Necm, 53/6-7) ayetlerinin nuzûlünde, diğeri ise yine Necm
suresinin 13. ve 14. ayetlerinin nuzûlü esnasındadır (Tecrid-i Sarih Tercümesi,
IX, 95).
Azrâil:
Kur'an-ı Kerîm'de
"Melekü'l-mevt" ( = ölüm meleği) olarak geçmektedir. " Ey
Muhammed de ki; size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize
döndürüleceksiniz." (es-Secde, 32/11)
Allah'ın emri ve izni ile canlıların, ölecekleri zaman canlarını almakla
vazifelidir.
İsrafil:
Kur'an'da "İsrâfil" olarak ismi geçmemektedir. Ancak, kıyametin
vukûu ile ilgili ayette "(İsrâfil tarafından birinci sefer) Sûr'a
üflenince Allah'ın dilediği (melekler) müstesna göklerde olanlar ve yerde
olanlar bayılırlar (ölürler). Sonra Sûr'a (ikinci defa) üflenince ölüler
mezarlarından kalkıp bakınıp dururlar." (ez-Zümer 39/68) buyurulmakta,
dolayısıyla isim olarak olmasa da bu meleğin vazifesi bu ayetle
belirtilmektedir. Buradan kıyametin ve ahiret gününün yani yeniden dirilmenin
başlangıcında bir Sûr'a üfürme olacağı anlaşılmaktadır ki, bu işle vazifeli
melek İsrâfil (a.s.) dır. Bu görevinden dolayı İsrafil'e "Sûr meleği"
ismi de verilmektedir.
Ayrıca İsrâfil'in, "Levh-i Mahfuz"* da yazılanları okumak ve
ilgili meleğe haber vermekle de görevli olduğu bilinmektedir.
Mikâil:
Kur'an-ı Kerîm'de bir yerde "Mikâil" olarak zikredilmektedir.
(el-Bakara 2/98)
Mikâil'in görevi: yağmurun yağdırılması, rüzgârın estirilmesi ve
mevsimlerin tanzimi gibi tabiat olaylarını Allah'ın emri ve izni ile vukua
getirmektir.
Bu dört meleğin dışında, her insanın yanında bulunan ve daima onun küçük,
büyük, gizli ve aşikâr yaptığı bütün işleri yazan melekler vardır ki, bunlara
"Kirâmen kâtibîn"* denir. Ayrıca öldükten sonra kabirde sual sormakla
vazifeli "Münker* ve Nekir"* melekleri de vardır.
Meleklere inanmak, müslümanlığın iman ve itikat esaslarındandır. İnanmayan,
müslüman olamaz; inkâr eden de dinden çıkar. Zira, Kur'an-ı Kerîm'de meleklerin
varlığından bahsedilmekte, bir kısmının ise bizzat isimleri geçmektedir. Yüce
Allah şöyle buyuruyor: "Her kim Allah'a ve meleklerine ve peygamberlerine
ve Cibrîl'e ve Mikâil'e düşman olursa Allah da kâfirlere düşmandır"
(el-Bakara 2/98). Ayrıca Kur'an'da Fâtır suresinin bir diğer adı da
"Melâike suresi"dir.
Melekler, bilfiil vardır. Onları görememiş olmamız onların yokluğu yolunda
bir delil teşkil etmez. Onların bizim tarafımızdan görülmemesi, farklı bir
şekilde yaratılmış bulunmalarından, vücudlarının rûhânî ve nûrâni olmalarındandır.
Bizim gözümüz ise onları görebilecek şekilde yaratılmamıştır. Nitekim kendi
aklımızı ve ruhumuzu da göremiyoruz, fakat onların varlığına inanıyoruz.
Cübbeli Ahmet Hoca - Melekler Konulu Mektubad Dersi
MELEKLERLE İLGİLİ KUR'AN-I KERİM'DE GEÇEN AYETLER
2:30 -
|
Bir
zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım"
demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek
birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis
ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi
bilirim." dedi.
|
2:31 -
|
Ve
Âdem'e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip:
"Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin."
dedi.
|
2:34 -
|
Ve
o zaman meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik, hemen secde ettiler.
Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu.
|
2:98 -
|
Her
kim Allah'a, Allah'ın meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ile Mîkâil'e
düşman olursa, iyi bilsin ki, Allah da o kâfirlerin düşmanıdır.
|
2:161 -
|
Ama
âyetlerimizi inkar etmiş ve kâfir olarak can vermiş olanlara gelince, işte
Allah'ın laneti, meleklerin laneti ve insanların laneti hep onların üzerine
olsun.
|
2:177 -
|
Yüzlerinizi
bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o
kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitabave bütün
peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda
kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı
kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine
getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli
zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da
bunlardır, korunanlar da bunlardır.
|
2:210 -
|
Onlar
sadece gözetiyorlar ki, Allah, buluttan gölgelikler içinde meleklerle
birlikte geliversin de iş bitiriliversin. Halbuki bütün işler Allah'a
döndürülüp götürülür.
|
2:248 -
|
Peygamberleri,
onlara şunu da söylemişti: Haberiniz olsun, Onun hükümdarlığının alâmeti,
size o tabutun gelmesi olacaktır ki onda Rabbinizden bir sekine (sükûnet,
gönül rahatlığı), Musa ve Harun ailelerinin bıraktıklarından bir bakiyye
(kalıntı) vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer iman etmiş kimselerden
iseniz, bunda sizin için kesin bir ibret, bir alâmet vardır.
|
2:285 -
|
Peygamber,
Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi
Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz
Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey
Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler.
|
3:18 -
|
Allah
şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler
ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O
aziz, O hakîm vardır.
|
3:39 -
|
Zekeriyya
mabedde namaz kılarken melekler ona: "Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi
doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı
müjdeler." diye ünlediler.
|
3:42 -
|
Hani
melekler: "Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni
dünya kadınlarına üstün kıldı.
|
3:45 -
|
Melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah sana
kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir;
dünyada da ahirette de itibarlı, aynı zamanda Allah'a çok yakınlardandır.
|
3:80 -
|
Ve
O size: "Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin." diye de
emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi?
|
3:87 -
|
İşte
onların cezaları, Allah'ın, meleklerin, insanların hepsinin laneti onların
üzerlerindedir.
|
3:124 -
|
O
zaman sen müminlere: "Rabbinizin size, indirilmiş üç bin melek ile
yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun.
|
3:125 -
|
Evet,
sabreder ve (Allah'tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler,
Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.
|
4:97 -
|
Melekler,
kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, "Ne işte
idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yer yüzünde zayıf
kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'ın yeryüzü geniş değil
miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. İşte bunların
varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir.
|
4:136 -
|
Ey
iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a, ve daha
önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını,
peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş
olur.
|
4:166 -
|
Fakat
Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder.
Melekler de buna şahitlik ederler. Allah'ın şahitliği de kafidir.
|
4:172 -
|
Hiçbir
zaman Mesih de Allah'ın bir kulu olmaktan çekinmez, Allah'a yakın melekler
de. Kim O'na kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O,
onların hepsini huzuruna toplayacaktır.
|
6:8 -
|
"O'na
bir melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Eğer bir melek indirseydik,
iş bitirilmiş olurdu, sonra kendilerine hiç göz açtırılmazdı.
|
6:9 -
|
Eğer
Peygamberi, biz bir melek yapsaydık, yine de onu bir adam şeklinde yapardık
ve onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük.
|
6:75 -
|
Böylece
biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını)
gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
|
6:93 -
|
Allah'a
karşı yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde:
"bana vahyedildi" diyen ve: "Allah'ın indirdiği gibi bir kitap
da ben indireceğim" diye iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O
zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara
ellerini uzatırlar ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karşı
haksız şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşı böbürlenmenizden
dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandıralacaksınız" derler.
|
6:111 -
|
Eğer
biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de kendileriyle konuşsaydı ve her
şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah'ın diledikleri hariç, yine de
inanacak değillerdi, fakat çokları bunu bilmezler.
|
|
6:158 -
|
(İnanmak
için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin
bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin
geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış
kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin; biz de beklemekteyiz."
|
|
7:11 -
|
Sizi
yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde
edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.
|
|
7:20 -
|
Derken
onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek
için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf
ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan
men etti." dedi.
|
|
8:9 -
|
O
vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: "Ben işte ardarda bin
melekle size yardım ediyorum" diye duanızı kabul buyurmuştu.
|
|
8:12 -
|
İşte
o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere
sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne
vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun".
|
|
8:50 -
|
Melekler,
o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve "Tadın bakalım
cehennem azabını!" diye diye canlarını alırken hallerini bir
görmeliydin.
|
|
11:12 -
|
(Ey
Resulüm!) Şimdi belki sen, "Ona bir hazine indirilse, ya da beraberinde
bir melek gezip dolaşsa ya!" diyorlar diye sana vahyolunan vahyin bir
kısmını terkedecek olursun ve bundan dolayı da göğsün daralır. Sen yalnızca
bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir.
|
|
11:69 -
|
Andolsun
ki, İbrahim'e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve
"selâm" dediler, o da "selâm" dedi ve hemen gidip onlara
kızartılmış bir buzağı getirdi.
|
|
11:74 -
|
İbrahim'den
korku iyice geçip gidince, bu müjde de kendisine gelince, bizim (meleklerimiz)le
Lut kavmi hakkında tartışmaya girişti:
|
|
11:76 -
|
Melekler:
"Ey İbrahim! Bu konuda bizimle tartışmaktan vazgeç. Çünkü Rabbinin emri
kesin olarak geldi ve onlara geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azap
gelecektir.
|
|
11:81 -
|
Melekler
dediler: "Ey Lut! Şundan emin ol ki, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar
sana asla zarar veremezler. Sen, gecenin bir kısmı olunca ailenle birlikte
hemen buradan çık git. İçinizden hiç kimse geri kalmasın, eşin başka. Çünkü
ona da onlara gelecek olan musibet gelecektir. Haberin olsun, helâk zamanları
sabah vaktidir. Zaten sabah yakın değil mi?"
|
|
12:31 -
|
Azizin
karısı, onların gizliden gizliye dedikodu yaydıklarını işitince, onlara
davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazırladı. Her birine bir bıçak
verdi, beri taraftan da Yusuf'a "çık karşılarına" dedi. Görür
görmez hepsi onu gözlerinde çok büyüttüler ve (şaşkınlıkla) ellerini
kestiler. Dediler ki: "Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, olsa olsa
yüce bir melektir."
|
|
13:13 -
|
Gök
gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih
ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah
hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir.
|
|
13:23 -
|
Adn
cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden salih
olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan yanlarına girip şöyle
diyecekler:
|
|
15:7 -
|
"Eğer
peygamberlik davanda doğru kimselerdensen, bize melekleri
getirmeliydin."
|
|
15:8 -
|
Biz
o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara
(kâfirlere) hiç mühlet verilmez.
|
|
15:28 -
|
Ey
Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: "Ben, kuru
balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım."
|
|
15:30 -
|
Bunun
üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.
|
|
15:52 -
|
Hani
melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, "selam" demişler,
İbrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demişti.
|
|
15:53 -
|
Melekler:
"Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz" dediler.
|
|
15:55 -
|
Melekler:
"Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın rahmetinden ümidini
kesenlerden olma!" dediler.
|
|
15:58 -
|
Melekler
şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavmi cezalandırmak için gönderildik.
|
|
15:61 -
|
Melek
olan elçiler, Lût kavmine gelince,
|
|
15:67 -
|
Şehir
halkı, insan şeklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara iğrenç işlerini
yapabileceklerini düşünüp sevinerek geldiler.
|
|
16:2 -
|
Kendi
emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarından dilediği peygamberlere
indirip şu gerçeği insanlara bildirin, buyuruyor: Benden başka hiçbir ilâh
yoktur. Ancak benden korkun.
|
|
16:28 -
|
(O
kâfirler), kendilerine zulmetmiş kimseler olarak, meleklerin, canlarını
aldıkları kimselerdir. O vakit onlar şöyle diyerek teslim olurlar: "Biz,
bir kötülükten dolayı yapmıyorduk." (Onlara): "Hayır, Allah sizin
ne maksatla yaptığınızı elbette çok iyi bilendir."
|
|
16:32 -
|
Takva
sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar.
"Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin
cennet'e..." derler.
|
|
16:33 -
|
Ancak
kendilerine, ruhlarını alacak meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin
(kıyametin) gelip çatmasını bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle
yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
|
|
16:49 -
|
Göklerde
ve yer yüzünde bulunan canlılar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah'a
secde ederler.
|
|
17:40 -
|
Rabbiniz,
size oğulları tahsis etti de, kendisi meleklerden dişiler mi edindi?
Gerçekten siz çok büyük bir söz söylüyorsunuz.
|
|
17:61 -
|
(Yine
unutma ki) Bir vakit meleklere: "Âdem'e secde edin" demiştik.
İblis'ten başka hepsi secde ettiler. O ise: "Ben bir çamurdan yarattığın
kimseye mi secde ederim?" demişti.
|
|
17:78 -
|
Güneşin
batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar (belirli vakitlerde) gereği
üzere namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında, gece ve
gündüz melekleri hazır bulunur.
|
|
17:92 -
|
"Yahut
söyleyip zannettiğin gibi, göğü başımıza parça parça düşüresin veya Allah'ı
ve melekleri söylediğine şahit getiresin. "
|
|
17:95 -
|
(Ey
Muhammed! Mekkelilere) şöyle de: "Eğer yeryüzünde huzuriçinde yürüyüp
duran melekler olsaydı, elbette onlara gökten peygamber olarak bir melek
indirirdik."
|
|
18:50 -
|
Yine
o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik.
İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin
emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı
ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü
bir değişmedir.
|
|
19:19 -
|
Melek:
"Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir
elçiyim" dedi.
|
|
19:21 -
|
Melek:
"Bu, dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasız çocuk
vermek), bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve
rahmet kılacağız. Hem, bu önceden (ezelde) kararlaştırılmış bir iştir."
dedi.
|
|
19:24 -
|
Melek,
Meryem'e, aşağı tarafından şöyle seslendi. "Sakın üzülme, Rabbin alt
tarafında bir ırmak akıttı."
|
|
20:116 -
|
Bir
vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demiştik;
İblis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti.
|
|
21:26 -
|
Böyle
iken dediler ki: "Rahmân çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir.
Doğrusu melekler (Allah'ın çocukları değil.) ikram olunmuş kullardır.
|
|
21:103 -
|
O
en büyük korku bunları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen
gün işte bugündür" diye karşılarlar.
|
|
22:75 -
|
Allah
hem meleklerden, hem de insanlardan elçiler seçer. Şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi görür.
|
|
23:24 -
|
Bunun
üzerine, kavminin içinden kâfir kodaman topluluğu "Bu, dediler, tıpkı
sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hakim
olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki bir
melek gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık."
|
|
23:88 -
|
"Eğer
biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi)
kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi
korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor.
|
|
25:7 -
|
Şöyle
dediler: "Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona,
beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!"
|
|
25:21 -
|
Bununla
beraber, bize kavuşmayı ummayanlar "Bize ya melekler indirilmeliydi, ya
da Rabbimizi görmeliydik" dediler. Andolsun ki, doğrusu nefislerinde kendilerini
büyük gördüler ve büyük azgınlık ettiler.
|
|
25:22 -
|
Melekleri
görecekleri gün, işte o gün, günahkarlara hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve
yasak yasak, diyeceklerdir.
|
|
25:25 -
|
O
gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılacak ve melekler bölük bölük
indirileceklerdir.
|
|
33:43 -
|
Sizleri
karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte üzerinize
rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir.
|
|
33:56 -
|
Gerçekten
Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.
|
|
34:40 -
|
O
gün Allah, onları hep birlikte mahşere toplayacak, sonra meleklere:
"Şunlar size mi tapıyorlardı?" diyecektir.
|
|
35:1 -
|
Hamd,
gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan
Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah her
şeye kâdirdir.
|
|
37:8 -
|
Onlar
yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.
|
|
37:150 -
|
Yoksa
biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?
|
|
37:164 -
|
(Melekler):
"Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf
dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
|
|
37:165 -
|
(Melekler):
"Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf
dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
|
|
37:166 -
|
(Melekler):
"Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf
dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
|
|
38:69 -
|
"Münakaşa
ederlerken, benim melekler yüksek topluluğuna ait ne bilgim olabilirdi?"
|
|
38:71 -
|
Hani
Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım."
|
|
38:73 -
|
Bunun
üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.
|
|
39:75 -
|
Meleklerin
de arşın etrafını kuşatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün.
Artık halk arasında hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a
hamdolsun" denilmektedir.
|
|
40:15 -
|
O
dereceleri yükselten Arş'ın sahibi Allah, o buluşma gününün (kıyametin)
dehşetini haber vermek için kullarından dilediği kimseye emrinden ruh (melek)
indiriyor.
|
|
41:14 -
|
Onlara
Allah'tan başkasına kulluk etmeyin diye önlerinden ve arkalarından
peygamberler geldiği zaman: "Eğer Rabbimiz dileseydi mutlaka melekler
indirirdi. Biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeylere inanmayız."
dediler.
|
|
41:30 -
|
"Rabbimiz
Allah'tır" deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların
üzerine melekler iner ve derler ki: "Korkmayın, üzülmeyin, size vaad
edilen cennetle sevinin."
|
|
41:38 -
|
Eğer
onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbinin yanındaki melekler gece
gündüz O'nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar.
|
|
42:5 -
|
Nerde
ise gökler O'nun azametinden tâ üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyorlar.
Melekler Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzünde bulunan kimseler
için mağfiret diliyorlar. İyi bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet
edicidir.
|
|
43:19 -
|
Onlar
Rahman olan Allah'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onlar
meleklerin yaratılışını gördüler mi? Onların şahitlikleri yazılacak ve onlar
sorguya çekileceklerdir.
|
|
43:20 -
|
Onlar:
"Eğer Rahman olan, Allah dileseydi, biz o meleklere tapmazdık."
dediler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan
söylüyorlar.
|
|
43:53 -
|
Eğer
O'nun dediği doğru ise üzerine altın bilezikler atılmalı veya kendisiyle
beraber onu tasdik eden melekler gelmeli değil miydi?"
|
|
43:60 -
|
Eğer
biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık.
|
|
43:80 -
|
Yoksa
onlar bizim sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar?
Hayır, işitiriz ve yanlarında bulunan elçi meleklerimiz de her yaptıklarını
yazıyorlar.
|
|
44:47 -
|
Allah
meleklere şöyle emreder. "Şunu tutun da Cehennem'in ortasına
sürükleyin."
|
|
47:27 -
|
Melekler
onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl
olacak?
|
|
50:17 -
|
Onun
sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken,
|
|
50:18 -
|
İnsan
hiçbir söz söylemez ki yanında (onu) gözetleyen, dediklerini zapteden bir
melek hazır bulunmasın.
|
|
50:23 -
|
Beraberindeki
melek "işte yanımdaki hazır" der.
|
|
51:30 -
|
Misafir
melekler: "Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve
hikmet sahibidir. Herşeyi hakkıyla bilir." dediler.
|
|
51:31 -
|
İbrahim,
kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asıl önemli
işiniz nedir ey elçiler?" dedi.
|
|
53:6 -
|
(Ki
o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik
şekliyle) doğruldu.
|
|
53:26 -
|
Göklerde
nice melek var ki Allah'ın dileyip razı olduğuna izin vermeden önce onların
şefaatları hiç bir işe yaramaz.
|
|
53:27 -
|
Ahirete
iman etmeyenler meleklere dişilerin adlarını takıp duruyorlar
|
|
66:4 -
|
Eğer
ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz eğildi. Ve eğer
Peygamber'e karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve
yardımcısı Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de
ona arkadır.
|
|
66:6 -
|
Ey
inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar
ve taşlardır. Onun başında gayet katı, şiddetli, Allah'ın kendilerine
buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.
|
|
69:17 -
|
Melekler
de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek
yüklenir.
|
|
70:4 -
|
Melekler
ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.
|
|
74:30 -
|
Üzerinde
ondokuz (melek) vardır.
|
|
74:31 -
|
Biz
o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak
kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi
edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve
müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de:
"Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah
dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak
Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.
|
|
78:38 -
|
O
gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç
kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler.
|
|
83:21 -
|
Allah'a
yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar.
|
|
89:22 -
|
Rabbinin
emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman,
|
|
97:4 -
|
Melekler
ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş
için inerler.
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.