1- Bain boşama ile boşanan kadın
ile kocası ölen kadına eğer ergenlik çağına ermiş ve müslüman iseler yas
tutmak vacibtir. Kocası ölen kadına yas tutmanın vacib olmasının delili ise
Rasulullah
(s.a.s) şöyle buyurdu:
"Allah'a
ve ahiret gününe inanan hiç bir kadına herhangi bir ölü için üç günden
fazla yas tutmak caiz değildir. Kadın ancak ölen kocası için dört ay on gün
yas tutar."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Bain
talakla boşanan kadımn yas tutmasının vacib oluşuna gelince; yas tutmak,
duyulan üzüntüyü belirttiğine göre bain talakla boşanan kadının üzüntüsü
kocası ölen kadının üzüntüsünden daha çoktur. Zira kadın bain boşanma ile
ölümden daha çok kocasından uzaklaşmış olur. Nitekim kadın, ölen kocasını
yıkayabilir, fakat bain talakla boşandığı kocasını yıkayamaz.
2 - Kadının yas tutması; iddetini
beklemekte iken güzel koku kullanmaması, süslenmemesi ve eğer bir
zorunluluğu yoksa gözlerine sürme çekmemesi, saçına, yüzüne koku olsun
olmasın yağ sürmemesi, kına ile boyanmaması, safran veya asbur boyanmış
elbiseleri giymemesidir.
Ümmü
Atiye (r.a)'dan;
Bir
ölünün arkasından üç günden fazla süslenmemek ve koku sürünmemeye devam
etmemize müsaade edilmezdi. Ancak ölen koca olursa, bu iş dört ay on gün
sürerdi. Bu müddet içinde sürme çekmez, koku sürünmez ve boyanmış elbise
giymezdik. Yalnız, dokumadan önce ipliği
boyanmış
olan elbiseyi giyebilirdik. Hayızdan temizlenince ancak gusül ettikten
sonra bir nevi biraz sürünmeyeizin verilmişti.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei)
Ümmü
Hakim binti Esid (r.a) annesinden naklediyor: Onun (Ümmü Hakim'in annesi)
kocası ölmüştü. Gözlerinin ağrımasından şikayet ediyor ve sürme çekmek
istiyordu. Bu sebeble cariyesini Ümmü Seleme'ye göndererek sürme çekmeyi
sordu. Ümmü Seleme (r.a) "Mecbur kalmadıkça sürme çekemez. Şöyleki,
Ebu Seleme vefat ettiğinde ben gözüme "sabr" (mey vasi acı bir
ağacın usarası) sürmüştüm. O sırada
Rasulullah(s.a.s)
yanıma geldi ve:
"Yâ
Ümmü Seleme, bu nedir?" diye sordu.
"Bu
"sabr"dır, yâ Rasulallah! Onun kokusu yoktur" dedim.
Rasulullah:
"O,
yüzü renklendirip güzelleştiriyor. Onu ancak gece kullan. Saçlarına koku ve
kına sürme. Çünkü onlar boyadır" buyurdu. Ben:
"Peki,
saçlarımı ne ile tarayayım? Yâ Rasulallah!" diye sordum.
"Sıdr
ile, ondan başına bolca sürersin" buyurdu.
(Nesei. Ebu Davud Hasen senetle rivayet ettiler)
Sıdr:
Arabistan kirazı da denilen bir ağaçtır. Yemişi
hoş ve lezzetli olur. Yaprağı ile de yıkanılır. Sabun yerine kullanılır.
3- Müslüman olamyan veya büluğ çağına ermemiş
kadına, yas tutmak vacib değildir. Çünkü müslüman olmayan ve büluğ çağına
ermemiş olanlar şeriatin emirlerini yerine getirmekle yükümlü değildirler.
4- İddetini beklemekle olan kadına açık olarak
evlenmek teklifinde bulunulamaz. Fakat Kapalı bir şekilde teklif etmenin
sakıncası yoktur.
Allah ( c.c) Şöyle buyuruyor.
"İddette olan kadınlara kapalı bir şekilde
evleneme teklif etmenizde veya inizide olanlara evlenmeye karar vermenizde
size bir sorumluluk yoktur. Allah onlardan söz edeceginizi bilir sakın
meşru sözler dışında onlarla gizlice sözleşmeyin."
(Bakara:235)
İbni Abbas (r.a)
"Kadına kapalı bir şekilde evlenme teklifi
yapmak ona: Evlenmek istiyorum saliha bir kadın arıyorum" gibi şeyler
söylemektir " demiştir.
(Buhari)
5- Boşanan kadın ister rec'i ister bain
olarak boşanmış olsun iddeti bitmedikçe ne gece ve ne de gündüz evinden
dışarı çıkamaz. Kocası ölen kadın ise gündüzleri her zaman, gecenin de bir
kısmında dışarı çıkabilir.
Fakat, kendi evinden başka bir yerde yatamaz.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Boşandığınız kadınları apaçık bir
hayasızlık yapmadıkça evlerinden çıkarmayın, onlarda çıkmasınlar."
(Talak:1)
Kocası ölen kadına gelince, ona kocasının
terekesinden nafaka düşmedigi için gündüzleri dışarı çıkıp geçimini
sağlamak zorunda olur, bazen dışarıda kalması gece karanlığı basıncaya
kadar uzar. Boaşanan kadın ise ona kocasının malından nafaka düştüğü için
kocası ölen kadın gibi değildir.
6- İddetini beklemekte olan
kadın, kocası öldüğü veyahut onu boşadığı zaman daha önce devamlı yaşadığı
evde iddetini tamamlar.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Boşadığınız kadınları apaçık bir hayasızlık
yapmadıkça evelerinden çıkarmayın, onlarda çıkmasınlar."
(Talak:1)
Eğer kadın, babasının evine gittiği sırada kocası
onu boşarsa, oturduğu eve dönüp orada iddetini beklemek zorunda olur.
Malik el-Hudri'nin kızı Fürey'a dan:
Fürey'a (r.a) Rasullullah (s.a.v) e gelmiş ve "Beni
Hazredeki ailesine dönsün mü?" diye sormuştu.
Çünkü kocası kacmış olan kölelerini rayan çıkmış
ve kaddum denen mahalle gelince onlara yetişmş fakat köleler kendisini
öldürmüşlerdir. Fürey'a diyork ki:
Bunun üzerine Rasullullah (s.av)e kendi aileme
dönmem hususunda sordum zira kocam beni kendisine ait olan bir meskende
bıraktığı gibi nafaka da birakmamıştı.Rasullullah (s.av):
"Gidebilirsin " dedi. Bende çıktım. Rasullullah (s.av) odasına
veya mescide kadar uzaklaşınca, beni çağırdı ,çağırttıbunun üzerine döndüm.
Dönünce:
"Nasıl dedim?"diye tekrar sordu. Kocam
hakkındaanlattığım hadiseyi tekrar ettim. Bu sefer Rasullullah (s.av):"Evinde
otur , iddet bitinceye kadar gitme" buyurdu.
(Ebu Davud, Tirmizi,
Nesei, İbni Mace ,Ahmed) Tirmizi İbni Hibban ve Hakim bu hadis için sahih
demişlerdir.
7- Eğer kadın bain talakla
veya üç talakla boşanmış ise kocası ile arasında perde gerilmesi gerekir.
Eğer aralarında perde bulunursa birarada kalmaları sakıncalı degildir. ancak
, kadın kocasıın fasık olup kendisine sarkıntılık yapacağından kaygı
duyarsa o zaman sakıncalı olduğu için başka yere taşınır. Fakat, taşındığı
yerde dışarı çıkamaz. Bununla beraber kocasının çıkıpda onu evde bırakması
daha iyidir.
Eğer yanlarına güvenilirve birbirlerine
yaklaşmalarına engel olabilecek
bir kadını alabilrlerde iyi olur.
8- Eğer kadın kocası ile
birlikte Mekke'ye giderken kocası yolda ölür veya onu boşarsa ve kadının
bulunduğu yer ile oturduğu yer arasındaki uzaklık üç günden az olursa kadın
oturduüu yere döner.
Eğer aralarındaki uzaklık üç günden çok olursa
kadının beraberindemahrem bir kimsesi bulunsun veyabulunmasın, ister
oturduğu yere döner isterse yoluna devam eder. Ançak iddetini kocasının
evinde beklemesi için dönmesi daha iyidir. Eğer kocası onu bir şehirde
boşar veya ölürse o zaman kadın iddeti bitinceye kadar yerinden
ayrılmaz.iddeti bittikten sora eğer beraberinde mahremi olursa bulunduğu
şehirden ayrılabilir. Bu imam Ebu Henife'ye göredir. iki imam ise ; Eğer
beraberlerinde mahremi varsa, iddeti bitmeden de ayrılmasında
sakınca yoktur. Çünkü, yabancı yerde kalmak güç olduğu için sakıncalıdır.
Yola çıkması da ancak beraberinde bir mahrem bulunmadığı zaman
haramdır" demişlerdir.
İmam Ebu Hanife ise; "Kadının, iddetini
beklerken evinden dışarı çıkması yalnız olarak yola çıkmasından daha
haramdır. Nitekim, yolculuğu, namazın kısaltılması caiz olan uzaklıktan
daha az olduğu zaman yalnız olarak yola çıkabildiği halde, iddetini
beklerken mazeretsiz olarak evinin kapısından dışarı adım bile atamaz.
Kadına yalnız beklerken yola çıkmasının haram olması evveliyatla lâzım
gelir" demiştir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.