İmam Ebu Hanife'ye göre
şehirlerde ve yolculukta olmayan erkekler tarafından cemâatle kılınan farz
namazların bitiminde arefe gününün sabah namazından bayramın birinci günü
ikindi namazının sonuna kadar olan sekiz vakitte birer defa tekbirleri
getirmek vacibtir.
Abdullah b. Mes'ud'un arefe
gününün sabah namazından bayramın birinci günü ikindi namazına kadar tekbir
getirdiği rivayet edildi.
(Taberâni ve İbn Ebu Şeybe Sahih senedle rivayet ettiler.)
Ali (r.a)'nün şöyle dediği rivayet edildi:
"Cuma namazı, Kurban bayramı günlerinde
getirilen tekbirler ve Ramazan ile Kurban bayramı namazları kalabalık
şehirlere mahsustur."
(Beyhaki, Abdurrezzak'ın
Musannefinde rivayet etti.) El Hafız "El-Diraye" kitabında senedi
Sahih dedi.
İmameyne göre, arefe gününün sabahından bayramın
dördüncü gününün ikindisine kadar olan yirmi üç vakitte tekbirleri
söylemek, ister cemâatle, ister tek kılınsın; kadın, erkek, şehirli, köylü,
mukim ve yolcu olan herkese vacibtir.
Ali (r.a)'nün arefe gününün
sabahından bayramın dördüncü gününün ikindisine kadar ve bu günün
ikindisinden sonra tekbir getirdiği rivayet edildi.
(Hakim, İbni Ebi Şeybe "Musannefinde" Sahih senedle rivayet
ettiler.)
Rasulullah (s.a.s) arefe gününün
sabahından bayramın dördüncü gününün ikindisine kadar farz namazından sonra
tekbir getirirdi.
(Dare Kutni)
Vacib oluşunun delili:
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah'ı belirli günlerde zikredin. Kim iki
gün içinde acele edip dönerse, ona bir günah yoktur. Kim de geri kalırsa ona da bir
günah yoktur."
(Bakara: 203)
Ayetteki "Allah'ı belirli
günlerde zikredin"den maksat Kurban bayramı günlerinde getirilen
tekbirdir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.