CENAZELER
ÖLMEK ÜZERE OLAN BİR KİŞİYE YAPILACAK İŞLEMLER
ÖLÜNÜN YIKANMASI
ÖLÜ NASIL YAKINIR
ÖLÜYÜ KEFENLEMEK
ERKEĞİ KEFENLEME ŞEKLİ
KADINI KEFENLEME ŞEKLİ
CENAZE NAMAZI
CENAZE NAMAZINI KİM KILDIRIR
CENAZE NAMAZININ KILINIŞ ŞEKLİ
ÖLÜNÜN (CENAZENİN) TAŞINMASI
ÖLÜNÜN (CENAZENİN) TOPRAĞA VERİLMESİ
ÖLMEK
ÜZERE OLAN BİR KİŞİYE YAPILACAK İŞLEMLER:
|
1- Hasta olan kişi can çekişir bir
duruma düştüğü zaman ölüme yaklaşmış olduğu için sağ yanı üzerine
döndürülüp yüzü kıbleye çevrilir.
Rasulullah (s.a.s) yattığı zaman
sağ yanı üzerine dönerek yatardı.
(Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi)
Ebu Katade (r.a) şöyle rivayet
etti:
"Rasulullah (s.a.s)
Medine'ye geldiğinde el-Berrâ b. Ma'rur'u sordu. Orada bulunanlar:
"Vefat etti ve yüzünün kıbleye doğru çevrilmesini vasiyet etti"
dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s): "Fıtrata uygun bir
işyaptı" buyurdu ve O'nun cenaze namazını kıldı."
(Hakim rivayet etti ve sahih dedi.)
2- Can çekişmekte olan hastaya
şehadet kelimesi hatırlatılır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle
buyurdu:
"Ölülerinize (yâni; ölmek
üzere bulunan hastalarınıza) "Lâilahe illallah" Kelime-i
Tevhidini telkin ediniz (hatırlatınız)."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
3- Hasta öldükten sonra gözleri
kapatılır.
Ümmü Seleme (r.a)'nın şöyle dediği rivayet edildi:
"Rasulullah (s.a.s) Ebû seleme öldüğü sırada
yanına geldi. Ebû seleme'nin gözü açık kalmıştı da gözünü kapattıktan
sonra:
"Muhakkak ruh kabzedildiği vakit, göz onu
arkasından takib eder" buyurdu. Bunun üzerine ev halkı feryat ve figan
edince Rasulullah (s.a.s): "Kendinize hayırdan başka duâ etmeyiniz.
Çünkü melekler söylediklerinize âmin derler" dedikten sonra:
"Ey Allah'ım! Ebû Seleme'nin günahlarını
affet. O'nun derecesini hidayete erenler arasında yükselt ve O'nun
arkasından ailesi arasında O'nun vazifesini üzerine al. Ey Alemlerin Rabbi!
Bizim ve O'nun günahlarını affeyle, kabrini geniş kıl, nurunu da bol
kıl" diye duâ etti.
(Müslim)
4- Ölünün gömülmesinde acele
etmek müstehaptır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Cenazyi kabre götürmekte acele ediniz. Çünkü, o
iyi bir kimse ise kabre götürdüğünüz bir hayırdır. O iyi bir kimse değilse
boynunuzdan atıp kabre koyduğunuz bir serdir."
(Buhari, Müslim, Ebu
Davud, Tirmizi, Nesei)
|
|
ÖLÜNÜN YIKANMASI
|
Hükmü: Ölünün yıkanması "Vacibi
kifâye"dir. Rasulullah (s.a.s) kızı Zeyneb vefâat ettiğinde ona gusl
yaptırmalarını emretti.
(Buhari, Müslim)
|
|
ÖLÜ NASIL YAKINIR:
|
1- Ölünün, yıkanılması esnasında
üzerine dökülen suların altında birikmemesi için bir teneşir üzerine
konulması gerekir. Avret yerlerinin görünmemesi için de üstüne bir bez
parçası atıldıktan sonra elbisesi çıkartılır. Sahih olan kavle göre yalnız
galiz avretinin örtülmesi kâfidir ki, kolaylıkla yıkanabilsin. Ölüye namaz
abdesti gibi âbdest aldırılır. Ancak suyu tekrar çıkarmak mümkün olmadığı
için ağzına ve burnuna su verilmez.
2- Ölünün suyu kaynatılır ve temin
edilebirse içine sedir yaprakları veya çöven konulur.
3- Ölünün abdesti tamamlanınca
öncelikle, hatmi denilen güzel kokulu bir ot ile başı ve sakalı taranmak
sızın yıkanır. Sonra sol tarafına çevrilerek tâki altına su kavuştuğu
anlaşılıncaya kadar yıkanır. Sonra sağ tarafına çevrilir ve sol tarafta olduğu
gibi aynı şekilde yıkanır.
4- Ölünün bu şekilde yıkanması
tamamlanınca oturtulur ve karnı ovulur. Bir şey çıkarsa o da yıkanır. Fakat
bunun için ölü tekrar yıkanmaz.
5- Yıkama işlemi bitince ölü,
havlu ile kurulanır, baş ve sakalına güzel kokulu şeyler sürülür. Secde
yerlerine kâfur sürülür.
6- Ölünün saçı, sakalı taranmaz,
tırnakları ve saçı kesilmez. Ümmü Atiyye (r.a)'nın şöyle dediği rivayet
edildi: "Rasulullah (s.a.s) ölmüş olan kızı Zeyneb'in cenazesinin
nasıl yıkanacağını anlatırken: "Sağ uzuvlarından başlayarak, önce
abdest uzuvlarını yıkayınız" buyurdu."
(Buhari, Müslim, Ebu
Davud, Tirmizi,i Nesei)
Ümmu Atiyye (r.a)'nın şöyle dediği rivayet edildi:
"Biz, Rasulullah (s.a.s)'in kızı Zeyneb'in
cenazesini yıkarken, Rasulullah (s.a.s) girip: "O'nu üç yahud beş defa
veya daha fazla su ve sidr (sabun gibi köpüren nesne) ile yıkayınız ve son
yıkayışınızda kâfur karıştırınız" buyurdu."
(Buhari, Müslim, Ebu
Davud, Tirmizi, Nesei)
Aişe (r.a) ölü bir kadının saçını, taranırken
görünce: "Ölülerinizin perçemini ne diye alıyorsunuz?" diyerek
buna itiraz etmiştir.
(Beyhaki, Abdurrezzak
"Musannefin"de. rivayet etti.)
|
|
ÖLÜYÜ KEFENLEMEK:
|
1 - Erkek ölü üç beyaz.kefen ile
kefenlenir. Bunlar sırasıyla şöyledir:
a) Kamis: Gömlek kısmı.
b) İzar: Don ve eteklik kısmı.
c) Lifafe: Bütün vücudu kaplayan
parça.
Yahya b. Said anlatıyor: Duyduğuma göre Hz. Ebu Bekr hastalandığı zaman Hz.
Aişe'ye Rasulullah (s.a.s)'in kaç kat kefene sarıldığını sordu. O da:
"Üç kat kefenle
sarıldı" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekr üzerine kırmızı
çamur mu yoksa zaferan mı sürülmüş olan elbiseyi işaret ederek:
"Alın bunu yıkayın, iki kat
dahaâbularak beni bununla kefenleyin" dedi. Hz. Aişe:
"Bu eski elbiseyle
mi?" diye sorunca, Hz. Ebu Bekr:
"Yaşayanlar yeniye
ölülerden daha çok muhtaçtırlar. Nasıl olsa çürüyüp gidecek, onun için yeni
olması gerekmez" cevabını verdi.
(Buhari, Malik)
2- Sadece izar ve lifafe ile
kefenlemek te caizdir.
Çünkü Hz. Ebu Bekr (r.a) vefat
ederken: "Benim bu iki parça elbisemi yıkayın ve onlarla
kefenleyin" diye vasi yet etmiştir.
(Ahmed ve Abdurrezzak "Musannefihi"nde
sahih senedle rivayet etti.)
3- Zaruret olmadan bir elbise ile
kefenlemek mekruhtur. Zira Mus'ab b. Umeyr (r.a) şehid düştüğü zaman
(zarurete binaen) O'nu, sadece bir elbise ile sarmışlardır.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Abdullah b. Amr b. As (r.a) anlatıyor:
"Ölü, bir gömlek, bir etek, bir de bunların
üze rine üçüncü kat bir bezle kefenlenir. Bu üç kat bulunmaz da sedece bir kat kefen
bulunursa onunla iktifa edilir."
(Malik)
|
|
ERKEĞİ KEFENLEME ŞEKLİ:
|
Önce lifafe (sargı) yere serilir. Ondan sonra
izar, lifafenin (sargının) üzerine ve kamis (gömlek) de izarın üzerine
serildikten sonra ölü, gömleğin üzerine konulur. Ondan sonra parçalar birer
birer önce soldan, sonra sağdan ölüye sarılır. Şayet kefenin açılmasından
korkulursa kefenler bir ince sargı ile bağlanır.
Gömlek; boyun
kökünden ayaklara kadar uzanır. İzar; baştan ayaklara kadar olan
kısmı kaplar.
|
|
KADINI KEFENLEME ŞEKLİ:
|
1- Kadının kefeni de erkeğinki
gibidir. Sadece fazla olarak kadının baş örtüsü, bir de göğüslerine
bağlanan göğüs örtüsü olmak üzere beş parça içinde kefenlenir, izar, lifafe
ve bir de baş örtüsü ile kefenlemek te caizdir.
2- Ölü kadına önce gömlek
giydirilir. Ondan sonra saçı iki örgü yapılarak ve göğsü üzerine
sarkıtılarak gömleğin üstüne gelecek şekilde konulur. Ondan sonra ona
başörtüsü giydirilir. Ondan sonra izar ve daha sonra da boydan boya olan
parça ona sarılır.
Leyla b. Kânif es-Sekafiyye
(r.a)'nın şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.s)'in kızı Ümmü
Gülsüm öldüğü vakit cenazesini yıkayanlar arasında idim de Rasulullah
(s.a.s)'in bize ilk verdiği şey (Hika) denilen elbise, sonra gömlek, sonra
baş örtüsü, sonra da milhafe
(kadınların sarındığı bol
elbise) idi. Bunlardan sonra da (bütün vücudunu kaplayan) bir elbise içine
konuldu.Leylâ devam ederek: (Bu sırada) Rasulullah (s.a.s) yanında Ümmü
Gülsüm'ün tekfini için kullanılacak elbise olduğu halde kapıda duruyor ve
bunları birer birer bize
veriyordu.
(Ebu Davud, Ahmed)’Zayıf hadis.
Kefen henüz ölü içine
konulmamışken buhurlanır. Hişam b. Urve (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir:
Hz. Ebu Bekr (r.a)'nün kızı Esma, ailesine:
“Öldüğüm zaman kefenimi
buhurlayın” diye vasiyet etti.
(Malik, Hakim, Nevevi rivayet ettiler ve sahih dediler.)
|
|
CENAZE NAMAZI
|
Hükmü: Cenaze namazı "‘Farz-ı
kifâye"dir. Ebu Hureyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Her takvalı ve günahkâr
müslümanın cenaze namazını kılın."
(Beyhaki "Sünen"de rivayet etti.)
|
|
CENAZE NAMAZINI KİM KILDIRIR:
|
1- Ölünün namazını kıldırmak
herkesten önce, eğer hazır bulunuyorsa halifenin hakkıdır. Çünkü kendisi
hazırken başkasının kıldırması onu küçük düşürür.
2- Şayet halife hazır bulunmazsa
hüküm sahibi olduğu için müslüman hakim veya vali kıldırır.
3- Eğer hakim veya vali de hazır
bulunmazsa mahalle veya köy imamı kim ise o kıldırır. Çünkü ölü, sağlığında
bu kimseyi imam kabul etmiştir.
4- Eğer imam da yok veyahut
orada bulunmazsa, o zaman ölünün velisi ölünün namazını kıldırır. Ancak,
bir kimsenin babası oğlundan önce gelir.
‘ Eğer ölünün namazı, bu
söylenen kimseler dışında birisi tarafından kıldırılırsa yukarıda
söylediğimiz namaz önce velinin hakkı olduğu için (veli) isterse bir daha
kılabilir. Fakat eğer veli kılarsa, veliden sonra herhangi bir kimse için
kılmak caiz değildir. Zira, farz velinin kılması ile eda edilmiştir. Cenaze
namazını sünnet olarak kılmak ta meşru değildir. Bunun içindir ki
Rasulullah (s.a.s) efendimizin mübarek cesedi, kabrinde bugün dahi olsa
sağlam durduğu halde herhangi bir kimsenin, mübarek kabri üzerinde namaz
kıldığını göremiyoruz.
MESELE: Ölü, namazı kılınmadan
defnedildiğinde, cesedin dağıtmadığına kuvvetli kanaat hasıl olunca, kabri
üzerine cenaze namazı kılınır.
Huneyf'in torunu Ebu Umame b.
Sehl anlatıyor: Miskine hastalanmıştı. Durum hemen Rasulullah'a habe’r
verildi. Rasulullah, düşkünleri ziyaret eder, on-Lrın hal ve hatırlarını
sorardı. Bu sefer: "Ruhunu teslim edince bana haber verin"
buyurdu. Cenazeyi ged hazırladılar. Fakat o saatte Rasulullah (s.a.s)'i
rahatsı] etmeyi uygun bulmayarak sabahı beklediler. Sabah olunj ca olanlar
Rasulullah (s.a.s)'e bildirildi. Rasulullah:
-"Bana haber verin demedim
mi?" diye çıkışınca] ashap:
-"Yâ Rasulallah! Seni
uyandırıp geceleyin cenazeyi götürmeyi uygun bulmadık" diye karşılık
verdiler. Bunul üzerine saf yaparak cemaat halinde dört tekbirle ölünüj
kabri üzerine cenaze namazını kıldılar.
(Maliki Sahih senedle)
Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle
rivayet etmiştir:
-"Esmer bir hanım, yahut
bir genç erkek, devamlj Mescid(i Saadeti) süpürüp temizliyordu. Birgün
Rasulull lah (s.a.s) onu göremeyince, o (emektar) kadını, yahuj erkeği
sordu. Ashab:
-"Öldü" dediler. Rasulullah
(s.a.s):
-"Niye bana haber
vermediniz?" buyurdu."
Ebu Hureyre (r.a) der ki:
-"Sanki onlar, o hanımın,
yahut o adamın halini hakir gördükleri için ölümünü Rasulullah (s.a.s)'e
habef vermemişlerdi." Rasulullah (s.a.s)'in:
-"Onun kabrini bana gösteriniz"
buyurması üzerini ashab, kabrine kadar götürdüler. Rasulullah (s.a.s) mel
zar üzerine cenaze namazı kıldıktan sonra:
-"Muhakkak kabirler,
sahihleri üzerine karanlıkı larla doludur. Hiç şüphe yokki, Aziz ve Celil
olan Allat (CC) benim onlar üzerine kıldığım namazım sebebiyle, onların
karanlıklarını aydınlığa çevirir" buyurdu.
(Buhari, Müslim]
|
|
CENAZE NAMAZININ KILINIŞ ŞEKLİ
|
1 - Cenaze namazı kılınırken,
erkek ölünün başı, kadın cesedinin de ortası karşısında durulur.
Semûre (r.a)’nın şöyle dediği rivayet
edildi:
-"Rasulullah (s.a.s)'in
arkasında nifas halinde öllmüş olan bir kadının cenaze namazını kıldım da,
Rasulullah (s.a.s) cenazenin orta kısmının hizasında durarak! namaz kılmaya
kalktı."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud,
Tirmizi, Nesei)
Ebu Galib (r.a) şöyle demiştir:
“Enes (r.a) ile birlikte bir adamın cenaze namazı
kıldım da, cenazenin başı hizasında namaza durdu.
Sonra Kureyş'ten bir kadının cenazesini getirdiler ve:
-"Ey Ebu Hamza! Bu kadının cenaze namazını
kıldır" dediler. Buhun üzerine Enes (r.a) Musalla taşının ortasına
doğru kılmaya kalktı. Bunu gören A'lâ b. Zivad: "Rasulullah (s.a.s)'i
kadının cenazesini kıldırırken senin durduğun yerde, erkeğin cenazesini
kıldırırken de, yine senin durduğun yerde mi kılarken gördün?" diye
sorunca Enes (r.a): "Evet" dedi ve cenaze namazını bitirince:
"Belleyiniz" diye ilâve etti."
(Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Ahmed)
İbni Hibban ve İbni Muin bu hadis için Sahih
dediler.
2- Cenaze namazı dört tekbirden ibarettir. İlk tek
birde eller kaldırılır. Ondan sonraki tekbirlerde kaldırılmaz. Rasulullah
(s.a.s) bir cenaze namazını kıldırırken, tekbir alıp ilk tekbirde ellerini
kaldırdı ve sağ elini sol eli üzerine koydu.
(Tirmizi, Dare Kutni)’Zayıf hadis.
Ebu Hureyre (r.a)'den:
Rasulullah (s.a.s)'in Necâşi'nin
öldüğü günde, ölüm haberini verdiği ve müslümanlarla birlikte çıkıp onları
saff dizdikten sonra dört tekbir alıp (cenaze namazını kıldırdığı) rivayet
edildi.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud,
Tirmizi)
3- İlk tekbirden sonra kişi
Allah'a hamd olarak (Subhaneke duasını) okur. İkinci tekbirden sonra
Rasulullah (s.a.s)'e Salatü Selâm (Allahümme salli ve Allahümme bârik)
getirilir. Üçüncü tekbirden sonra namaz kılan kişi kendisine, ölüye ve
bütün mü'minlere dua eder. Dördüncü tekbirin akabinde de selâm verilir.
Çocuğun namazında üçüncü tekbirden sonra (Allahümme ecalhu lena feraten ve
zuhren ve'calhu lena şâfiğen müşeffeğen ) yâni; (Allahım onu bize işlenmiş
ve saklanmış bir sevab kıl, şefaatçi yap, şefaati kabul olunanlardan eyle.)
diye dua eder.
Humey b. Hâni (r.a)'den şöyle
rivayet edilmiştir:
-"Rasulullah (s.a.s) bir
kimsenin namazda dua ettiğini ve duasında Allah (CC)'yu yüceltmediğini,
Rasulul-’an (s.a.s)'e Selatu selâm da bulunmadığını işitti. Bunun ferine
Rasulullah (s.a.s): "Şu adam acele etti" buyurdu, ^onra adamı
çağırdı ve:
-"Biriniz namaz
kıldı"eı zaman. Aziz ve Celil olan Allah (CC)'yu ululamakla ve O'nu
övmekle başlasın. Sonra Rasulullah'a Selâtu selâm etsin. Bundan sonra
diledi- ‘ ği şeyle duâ etsin" buyurdu.
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Ahmed, Hakim)
Tirmizi ve Hakim bu hadis için Sahih dediler.!
Ebu Said el-Makburi (r.a) şöyle demiştir: Ebu
Hu-reyre (r.a)'ye: "Cenaze namazını nasıl kılarsın?" diye sordum.
Ebu Hureyre şöyle dedi:
- "Allah (CC)'ya yemin ederim ki, sana bunu
(olduğu gibi) haber vereceğim. Aile fertleri arasında cenazenin arkasından
giderim. (Namazı kılmak üzere) bırakıldığı vakit tekbir alıp Allah'a hamd
eder ve Rasulullah'a da Selâtu selâm getirdikten sonra: Ey Allah'ım! 0,
senin kulun ve kulunun evlâdı. Sen'den başka ibâdete lâyık ilah olmadığına,
Muhammed (s.a.s)'in de senin kulun ve Rasulün olduğuna şehadet ederdi. Sen
en iyi bilirsin. Ey Allah'ım! 0 iyi idiyse ona fazla ihsan et, kötü idiyse
onun kötülüklerini affet. Yâ Rabbi! Onun ec-| rinden bizi mahrum etme ve
bundan sonraki hayatımızda bizi imtihanda başarılı kıl" diye duâ
ederim."
(İmam Mâlik ve imam Safi rivayet
ettiler.)
Hasan (r.a) şöyle dedi:
- "Küçük çocuğun cenaze namazında (dua
maksadıyla) Fatiha okunur ve (Allahümme«çalhu lena feraten ve zuhren
ve'calhu lena şâfiğen müşeffeğen) diye duâ edilir."
(Buhari)
4 - Doğan bir çocuktan ses
duyulursa ismi konulur yıkanır ve namazı kılınır. Ses duyulmazsa bir beze
sarılarak gömülür. Cenaze namazı kılınmaz.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
- "Doğupta ses çıkarmadan ölen çocuğun cenaze
namazı kılınmadığı gibi kendisi de mirasçı olmaz, başkası da onun mirasçısı
olamaz."
(Tirmizi, Nesei, İbni Mace)
İbni Hibban ve Hakim bu hadis için Sahih dediler.
5 - Namazın başında bulunmayıp ta imam bir veyfl
iki tekbir getirdikten sonra namaza yetişen kimse, imal bir daha tekbir
almadıkça tekbir alıp namaza katliama» Çünkü cenaze namazının tekbirleri
diğer namazların r0İ katları yerine geçer. Diğer namazlarda bir veya iki
rfl kat kılındıktan sonra gelen kimse kaçırdığı rekatları i mam selâm
vermeden nasıl kılamıyorsa, bunda da kaçıl dığı tekbirleri imam selâm
vermeden alamaz.
6- Cami veya mescit içinde
cenaze namazı kıldırılamaz.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Kim ki bir ölü üzerine herhangi bir cami
içinde namaz kılarsa, o kimse için ecir yoktur."
(Ebu Davud, İbni Mace,
Ahmed, Beyhaki) İbni Kayyım bu hadis için Hasen dedi.
7- Eğer bir çocuk savaşta
anne ve babası ile birlikte esir alındıktan sonra Ölürse namazı kılınmaz.
Zira, çocuk anne ve babasının hükmüne tâbidir. Ancak, eğer farık ve
mümeyyiz iken müslümanlığı kabul ettiğini söylemiş ise o zaman namazı
kılınır. Çünkü farık ve mümeyyiz olan çocuğun ikrarı muteberdir. Eğer anne
ve babasından birisi müslüman olursa namazı yine kılınır.
8- Eğer bir kâfir ölür ve
müslüman olan bir velisi bulunursa, müslüman olan velisi onu yıkar,
kefenler ve gömer. Fakat cenaze namazını kılmaz. Ancak kâfir, yıkanırken
müslümanlar gibi özen ve itina ile yıkanmaz ve sıradan bir bez parçasına
sarılıp çukura atılır.
Ali (r.a) şöyle demiştir:
"Babam Ebu Talib öldüğü vakit, Rasulullah'a:
"Gerçekten, yaşlı ve sapık amcan öldü"
dedim. Rasulullah (s.a.s): "Git babanı göm. Sonra, bana gelene
kadar hiç bir şey söyleme" buyurdu. Gittim onu defnettim ve Rasulullah
(s.a.s)'e geldim. Bana gusletmemi emretti. Bu nun üzerine guslettim ve bana
duâ buyurdu." Başka bir rivayette: "Onu yıka, kefenle ve
göm" buyurdu.
(Ebu Davud, Nesei, İbni
Sa'd, Beyhaki, Ahmed)
|
|
ÖLÜNÜN (CENAZENİN) TAŞINMASI
|
1 - Cenaze, tabutu içinde
taşınırken tabutun dört tarafından dört kişi tutar. Abdullah b. Mes'ud
(r.a) şöyle demiştir: "Cenazeyi takip eden kimse tabutun bütün
taraflarını tutarak taşısın. Çünkü böyle yapmak sünnettendir. Sonra dilerse
(tekrar taşımakla) nafile yapsın. Dilerse taşımayı bıraksın."
(İbni Mace, Beyhaki, İbni Ebi Şeybe)
‘Zayıf hadis.
Eğer cenazeyi mezara götürenler
onu sıra ile taşıyorlarsa, sağdan başlamak sünnet olduğu için kişi önce
tabutun ön tarafındaki sol ayağını sağ omuzuna, ikinci kezde tahtanın arka
tarafındaki sol ayağını sağ omuzuna,. üçüncü kezde tahtanın ön tarafındaki
sağ ayağını sol omuzuna, dördüncü kezde de arka taraftaki sağ ayağını sol
omuzuna alır.
2- Ölüyü mezara götürürken biraz
hızlı ve kısa adımlarla gidilir.
Uyeyne b. Abdurrahman (r.a)'
den, O'da babasından şöyle rivayet edilmiştir:
Babası, Osman b. Ebi'l As'm
cenazesinde bulundu ve biz yavaş yavaş yürüyorduk. Ebu Bekr, bize
yaklaşınca sesini yükseltip bizim Rasulullah (s.a.s)'de beraberimizde
olduğu halde orta bir süratle yürüdüğümüzü gördüm
(Ebu Davud, Nesei, Hakim)
Nevevi bu hadis için Sahih dedi.
Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah
(s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Cenazeyi kabre götürmekte
acele ediniz. Çünkü o, iyi bir kimse ise kabre götürdüğünüz bir hayırdır.
İyi değilse ö, boynunuzdan atıp kabre koyduğunuz bir ser dir."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
3- Cenaze, kabrine götürülürken
arkadan takip edilmesi daha efdaldir. Rasuluilah (s.a.s) buyurdu ki:
"Cenaze, sesle ve ateşle takip edilemez ve önünde yürünmez."
(Ebu Davud)’Zayıf hadis.
Tavus (r.a) şöyle dedi:
"Rasulullah (s.a.s) ölünceye kadar hep cenazenin arkasından
yürürdü."
(Abdurrezzak rivayet etti.) El Hafız "Diraye" kitabında bu
hadis için
Mürsel-Sahih dedi.
4- Cenazenin beraberindeki
cemaatin mezara vardıkları zaman, cenazeyi omuzlardan indirmeden oturması
mekruhtur. Çünkü cenazeyi yere indirmek için başkalarının yardımına ihtiyaç
duyulur. Ayakta olan kimseler ise daha çabuk yetişebilirler.
|
|
ÖLÜNÜN (CENAZENİN) TOPRAĞA VERİLMESİ
|
1- Ölüyü gömmek için ona kabrin
kıble tarafında lahit açılır ve ölü, kıble tarafından kabre indirilir.
Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a) ölüm
hastalığında şöyle dedi: "Bana lâhid yapınız ve üzerime, Rasulullah
(s.a.s)’ e yapıldığı gibi kerpiç koyunuz."
(Müslim, Nesei, Ahmed)
Lâhid: Kabrin uzun kenarından, ölünün
sığabile ceği kadar yanlamasına açılan çukurdur.
2- Ölü, kabre indirilirken onu
lahde koyan kimse (Bismillahi ve alâ milletirasulillahi) der. (Yâni;
Allah Teâla'nın ismiyle Rasulullahm milleti üzerine seni gömüyoruz .)
İbni Ömer (r.a) şöyle demiştir:
Rasulullah(s.a.s) cenazeyi
kabire koyduğu vakit (Bismillahi ve alâ milletirasulillah) derdi.
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Ahmed)
İbni Hibban bu hadis için Sahih dedi.
3- Ölü, kabirde sağ tarafı
üzerinde yüzü kıbleye çevrilerek yatırılır. Bir zat: "Yâ Rasulallah!
Büyük günahlar nelerdir?" diye sordu. Rasulullah (s.a.s):
"Onlar dokuz tanedir"
cevabını verdi. Bunlar: Allah'a ortak koşmak, sihir yapmak (ve yaptırmak),
Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı insanı öldürmek (haklı öldürülen
müstesna), faiz yemek, yetim malı yemek, düşmanla karşı karşıya geldiği gün
harbten kaçmak, namuslu, bir şeyden habersiz mü'min kadınlara iftira etmek,
müslüman olan anne ve babanın hakkına riayet etmemek, hayatta ve ölümde
kıbleniz olan Beyti Haramı (Kabe'yi) helâl addedip hürmetini kaldırmaktır.
(Ebu Davud, Nesei, Hakim, Beyhaki) Hakim bu hadis için Sahih dedi.
4- Sonra lahit kerpiçlerle
kapatılır.
Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a) ölüm
hastalığında şöyle dedi: "Bana lahit yapınız ve üzerime, Rasulullah
(s.a.s)' e yapıldığı gibi kerpiç koyunuz."
(Müslim, Nesei, Ahmed)
Kadın kabre konurken lahit
kerpiçlerle kapatılır aya kadar kabrin üzerinde bir örtü gerilir. Erkeğin
Kabri üzerinde ise örtü gerilmez.'
5- Kabirde tuğla ve ağaç kullanmak
mekruhtur. Çünkü yapılarda tuğla ve ağaç sağlam ve daha uzun ömürlü olduğu
için kullanılır. Kabir ise çürüme yeridir.
6- Kabirde kamış kullanmak
müstehaptır.
Sabi (r.a) şöyle dedi:
"Rasulullah (s.a.s) öldüğü zaman kabrinin üzerine bir demet kamış
konuldu."
(İbni Ebi Şeybe
"Musannefi"nde rivayet etti.)
Mürsel hadis.
7- Lâhid:
(Kabrin uzun kenarından, ölünün sığabile ceği kadar yanlamasına açılan
çukurdur.) kapatıldıktan sonra kerpiçlerin üstüne,kabrin çukuru doluncaya
kadar toprak kürenir ve kabir,balık sırtı şeklinde yerden hafifçe
yükseltilir. Kabrin
dört köşeli ve üstünün düz olması iyi değildir.
Rasulullah (s.a.s) kabirleri seki gibi dört köşeli
ve düz yapmaktan nehyetmiştir.
(Muhammed b. el-Hasan
(r.a)"Kitabul Asar"da rivayet etti.)
Ebu Bekr b. Ayyaş'tan Süfyan et-Temmar'ırı
Rasulullah (s.a.s)'in kabrini balık sırtı şeklinde yerden biraz
yüksek olarak gördüğünü haber verdi.
(Buhari)
8- Kabri kireçlemek, üstünde
oturmak, üzerine ev veya kubbe inşa etmek caiz değildir.
Câbir (r.a) şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.s)
kabrin kireçlenmesini kabirler üzerine yazı yazmayı, üstünde bina yapmayı
ve üzerine basmayı men etti.
(Müslim, Ebu Davud,
Tirmizi, Nesei)
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.