Mâ-i Zemzem
İbn-i Abbas dedi ki:
“Ben Resûlullah’a
(sav) içmesi için Zemzem suyu verdim, o da Zemzemi ayakta içti.” (Sahîh-i
Buharî, 1232, 5617)
“Eğer bunun Hac farizasından bir parça olmasından çekinmeseydim, size kuyudan iple su çekmek için yardım ederdim.” (Sahih-i Buharî, 1234; İbni Huzeyme, 29426)
“İnsanlar için en iyi kuyu Zemzem, en iyi vadi Mekke Vadisi ve Hindistan’da Âdem’in gömülü olduğu vadidir.” (Sa’d İbn-i Mansur, Kitâb-ı Sünen)
“Zemzem suyu ne için içilirse ona yarar.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
İbn-i Abbas ne
zaman kendisini zayıf hissetti ise kendisini Zemzem içerek kuvvetlendirmeye
bakardı ve asla misafirlerine Zemzem ikram etmeden yiyecek vermezdi.
Hepimizin ya
doğrudan kaynağına giderek, ya da tanıdıklarımızın Hacc veya Umre dönüşünde,
ziyâretlerine gittiğimizde içmek şerefine nâil olduğumuz Kur’ân Tilâveti gibi
lezzetli bu mâ-i Zemzem, İslâm’ın her mukaddesinde olduğu gibi, birçok hârikalar
ve ikrâmlarla dolu. Gerek ortaya çıkışı, gerek dünyanın en kurak mahallerinden
birinde bu kadar mükemmel bir suyun hiç kesilmeden ve her sene artarak
milyonlarca insanın içme suyu ihtiyâcını karşılaması ve gerekse de aç olanın
açlığını gidermesi gibi hârikalarıyla bizlere ne kadar büyük bir ikrâm-ı İlâhî
olduğunu gösteriyor.
Zemzem, yaklaşık 4000 sene önce Cenâb-ı Hakk’ın, Hz. Hacer ve İsmâil Aleyhisselâm’a bir lütfu olarak ortaya çıkmıştır. Ve günümüzde de hâlâ ehl-i îmânı maddî ve manevî olarak doyurmaya devam etmektedir.
Zemzem, yaklaşık 4000 sene önce Cenâb-ı Hakk’ın, Hz. Hacer ve İsmâil Aleyhisselâm’a bir lütfu olarak ortaya çıkmıştır. Ve günümüzde de hâlâ ehl-i îmânı maddî ve manevî olarak doyurmaya devam etmektedir.
ZEMZEMİN ORTAYA ÇIKIŞI
Cenâb-ı Hakk, İbrâhim Aleyhisselâm’a Hz. Hacer’le İsmâil Aleyhisselâm’ı, Mekke-i Mükerreme’ye götürmesini vahyettiğinde, İbrâhim Aleyhisselâm, emri yerine getirmek için binek olarak gönderilen Burak’a biner. İsmâil Aleyhisselâm’ı önüne, Hz. Hacer’i de terkisine bindirir.
Bu seyâhatte, Cebrâil Aleyhisselâm da yanlarında bulunuyor, İbrâhim Aleyhisselâm’a Beytullâh’ın yerini ve Harem’in sınırlarını gösteriyordur. Nihâyet Mekke’nin bulunduğu yere gelirler.
Cebrâil Aleyhisselâm:
“İn yâ İbrâhim!” der.
Mekke o zaman küçüklü büyüklü dikenli ağaçların bulunduğu çalılık bir yerdir. Mekke’de hiçbir kimse hattâ içecek su bile yoktur. Kâbe’nin yeri de kırmızı topraklı, kesekli, yerden yüksekçe tümseğimsi bir yerdir. İbrâhim Aleyhisselâm, Hz. Hacer’le İsmâil Aleyhisselâm’ı Mescid-i Haram’ın bulunduğu yerin yukarısındaki büyük bir ağacın yanına bırakır. Yanlarına içi hurma dolu meşin bir dağarcıkla, içi su dolu bir kırba bırakır. Şam’a gitmek üzere oradan izi sıra geri döner.
Hz. Hacer, İbrâhim Aleyhisselâm’ın arkasından seslenir:
“Ey İbrâhim bizi bu ıssız vâdide bırakıp da nereye gidiyorsun?”
Hz. Hacer sözünü
tekrârlar ise de İbrâhim Aleyhisselâm ona dönüp bakmaz. Bunun üzerine
Hz. Hacer:
“Yoksa bizi buraya bırakıp gitmeni sana Allâh mı emretti?” diye sorar.
Hz. Hacer:
“Yoksa bizi buraya bırakıp gitmeni sana Allâh mı emretti?” diye sorar.
İbrâhim Aleyhisselâm:
“Evet Allâh emretti.” diye cevap verir.
Hz. Hacer:
“Öyle ise Allah bize yeter. O, bizi zâyi etmez, himâyesiz bırakmaz.” dedikten sonra döner.
“Öyle ise Allah bize yeter. O, bizi zâyi etmez, himâyesiz bırakmaz.” dedikten sonra döner.
İbrâhim
Aleyhisselâm, Mekke’nin üst tarafındaki Seniye mevkiine kadar ilerledikten
sonra, onlar tarafından görülmeyecek bir yerde durup yüzünü, bugün Kâbe’nin
bulunduğu tarafa döndürür ve ellerini kaldırır:
“Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmail ile annesi Hacer’i), senin Beyt-i Haram’ının (Kâbe’nin) yanında, ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsûllerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.” (İbrâhîm Sûresi 37. Âyet)
diyerek duâ eder. Sonra da Şam taraflarındaki âilesinin yanına döner. Hz. Hâcer, İsmâîl Aleyhisselâm’ı getirip ağacın gölgesi altına yatırır. Su kırbasını da ağaca asar. İsmail Aleyhisselâm’ı bir yandan emziriyor, bir yandan da kırbadaki sudan içiriyordur. Kırbadaki su tükenince hem kendisi hem de İsmail Aleyhisselâm susarlar. Vakit geçtikçe İsmail Aleyhisselâm acıkmağa da başlar. Bir müddet sonra Hz. Hacer oğlunun açlıktan ve susuzluktan dolayı kıvranmasından şüphelenip, onu ölüyor zanneder ve kendi kendine:
”Bâri uzaklaşayım da, çocuğumun ölümünü görmeyeyim.” der.
İsmâîl Aleyhisselâm’ın elemli hâline daha fazla dayanamayarak Safâ tepeciğine doğru gider. Tepenin üzerinden vadiye doğru bakar. Bir ses işitmek veya bir kimse görmek ümidiyle etrafına bakınır. Fakat ne bir ses işitebilir, ne de bir kimse görebilir. Safâ tepesinden hızla inip vadide entarisinin eteğini topladıktan sonra, müşkül bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koşar ve vadiyi geçerek Merve tepesine gelir. Orada da biraz durur, fakat yine kimseyi göremez. Bu şekilde iki tepe arasında yedi defa gidip gelir. İki defa da İsmail Aleyhisselâm’ın yanına uğrar. Son defa Merve tepesinin üzerinde iken Cebrâil Aleyhisselâm görünür ve
Hz. Hacer’e:
“Sen kimsin?” der.
“Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmail ile annesi Hacer’i), senin Beyt-i Haram’ının (Kâbe’nin) yanında, ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsûllerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.” (İbrâhîm Sûresi 37. Âyet)
diyerek duâ eder. Sonra da Şam taraflarındaki âilesinin yanına döner. Hz. Hâcer, İsmâîl Aleyhisselâm’ı getirip ağacın gölgesi altına yatırır. Su kırbasını da ağaca asar. İsmail Aleyhisselâm’ı bir yandan emziriyor, bir yandan da kırbadaki sudan içiriyordur. Kırbadaki su tükenince hem kendisi hem de İsmail Aleyhisselâm susarlar. Vakit geçtikçe İsmail Aleyhisselâm acıkmağa da başlar. Bir müddet sonra Hz. Hacer oğlunun açlıktan ve susuzluktan dolayı kıvranmasından şüphelenip, onu ölüyor zanneder ve kendi kendine:
”Bâri uzaklaşayım da, çocuğumun ölümünü görmeyeyim.” der.
İsmâîl Aleyhisselâm’ın elemli hâline daha fazla dayanamayarak Safâ tepeciğine doğru gider. Tepenin üzerinden vadiye doğru bakar. Bir ses işitmek veya bir kimse görmek ümidiyle etrafına bakınır. Fakat ne bir ses işitebilir, ne de bir kimse görebilir. Safâ tepesinden hızla inip vadide entarisinin eteğini topladıktan sonra, müşkül bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koşar ve vadiyi geçerek Merve tepesine gelir. Orada da biraz durur, fakat yine kimseyi göremez. Bu şekilde iki tepe arasında yedi defa gidip gelir. İki defa da İsmail Aleyhisselâm’ın yanına uğrar. Son defa Merve tepesinin üzerinde iken Cebrâil Aleyhisselâm görünür ve
Hz. Hacer’e:
“Sen kimsin?” der.
Hz. Hacer:
“Ben İbrâhîm’in buraya bıraktığı zevcesiyim, oradaki ise oğlumdur.” der.
“Ben İbrâhîm’in buraya bıraktığı zevcesiyim, oradaki ise oğlumdur.” der.
Cebrâil Aleyhisselâm: “İbrâhim sizi kime ısmarladı?”
diye sorar.
Hz. Hâcer: “Bizi Allâhü Teâlâ’ya ısmarladı.” der.
Cebrâil Aleyhisselâm: “O, sizi en şerefli, en keremli ve yeterli Rabb’e ısmarlamış!”
der ve ayağının ökçesiyle yeri eşince, su kaynamaya başlar. Hz. Hâcer bu sudan içer ve sütü gelip çocuğunu emzirir.
Cebrâil Aleyhisselâm: “O, sizi en şerefli, en keremli ve yeterli Rabb’e ısmarlamış!”
der ve ayağının ökçesiyle yeri eşince, su kaynamaya başlar. Hz. Hâcer bu sudan içer ve sütü gelip çocuğunu emzirir.
Zemzem Kuyusu
Dünyanın yaratılışından itibaren hak din ehli için hep
en mukaddes yer olan Mekke-i Mükerreme şehri, Arap Yarımadası’nın
güneybatısında, İbrahim Vadisi’nin en düşük yükseltili orta yerinde tepeler
arasında kurulmuştur. İbrahim Vadisi’nin Mescid-i Haram’ın kuzeyinde bulunan
kısmına yüksek yer manasında muallâ, güneyindeki kısmına da alçak yer manasında
mesfele denir. Bu vadideki yeraltı suyu muallâdan mesfeleye doğru yerçekimi
tesiri ile akarken, ortada bulunan Zemzem kuyusuna uğrayarak Zemzem suyunu
meydana getirir.
Zemzem kuyusunun ağzı, Ka’be-i Muazzama’nın köşesinde bulunan Hacer-i Esved taşından yaklaşık 8-10 metre ötede, Makâm-ı İbrahim’den Kâbe’ye bakarken de sol tarafta, döşemenin 1,57 metre altında yer almaktadır. Kuyunun taşlarla örülmüş kısmı yaklaşık 13 metre derinliğe kadar inmektedir. Kuyunun örülmemiş dibi ise yaklaşık 17,20 metre kadar çok az çatlağı olan temel bir kayada biraz meyilli olarak kazılmıştır. Örülmüş ve örülmemiş kuyu kısımları arasına sıkışmış ve takriben 0,50 metre kalınlığında olan bir taşlık kısım vardır ki, bunun kuyu etrafındaki uzantısında Zemzem kuyusuna yeraltı suyunu taşıyan çatlaklar bulunur. Bütün bu hesaplamalardan Zemzem kuyusunun derinliğinin 30 metre civârında olduğu ortaya çıkar.
Zemzem kuyusunun ağzı, Ka’be-i Muazzama’nın köşesinde bulunan Hacer-i Esved taşından yaklaşık 8-10 metre ötede, Makâm-ı İbrahim’den Kâbe’ye bakarken de sol tarafta, döşemenin 1,57 metre altında yer almaktadır. Kuyunun taşlarla örülmüş kısmı yaklaşık 13 metre derinliğe kadar inmektedir. Kuyunun örülmemiş dibi ise yaklaşık 17,20 metre kadar çok az çatlağı olan temel bir kayada biraz meyilli olarak kazılmıştır. Örülmüş ve örülmemiş kuyu kısımları arasına sıkışmış ve takriben 0,50 metre kalınlığında olan bir taşlık kısım vardır ki, bunun kuyu etrafındaki uzantısında Zemzem kuyusuna yeraltı suyunu taşıyan çatlaklar bulunur. Bütün bu hesaplamalardan Zemzem kuyusunun derinliğinin 30 metre civârında olduğu ortaya çıkar.
Zemzem kuyusunu besleyen üç adet ana kaynak vardır:
1. Hacer-i Esved taşının bulunduğu Kâ’be’nin kuzeydoğu
köşesi hizasından gelen sular: Bu diğer kaynaklar arasında en bol su verendir.
Bu kaynağın Zemzem kuyusu civârındaki derinliği, yani Hacer-i Esved tarafına
doğru uzantısı 45 cm civârında, yüksekliği ise 30 cm’dir. Çatlağın bu boyutlara
ulaşmasında insan eli ile genişletilmiş olması ihtimâli yatmaktadır. Bu
derinliğin arkasında daha uzaklara uzanan tabi çatlaklar vardır.
2. Ebu Kubeys Dağı ve Safâ Tepesi hizasına uzanan çatlakların getirdiği sular: Bunun derinliği 7 cm, yüksekliği ise 30 cm kadardır.
3. Merve tepesi hizasından gelen çatlakların getirdiği sulardır.
Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki; Zemzem kuyusu suyu, aslında sadece bir kaynak değil, birbirinden farklı kaynakların bu kuyuya sularını vermesi netîcesinde ortaya çıkan bir karışımdır. İşte bu sebeple, Zemzem suyunun keyfiyeti, ona yakın olan bütün kuyuların keyfiyetinden farklılık arz eder. Bunun ana sebebi değişik yönlerden gelen suların Zemzem kuyusunda karışmasıdır.
2. Ebu Kubeys Dağı ve Safâ Tepesi hizasına uzanan çatlakların getirdiği sular: Bunun derinliği 7 cm, yüksekliği ise 30 cm kadardır.
3. Merve tepesi hizasından gelen çatlakların getirdiği sulardır.
Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki; Zemzem kuyusu suyu, aslında sadece bir kaynak değil, birbirinden farklı kaynakların bu kuyuya sularını vermesi netîcesinde ortaya çıkan bir karışımdır. İşte bu sebeple, Zemzem suyunun keyfiyeti, ona yakın olan bütün kuyuların keyfiyetinden farklılık arz eder. Bunun ana sebebi değişik yönlerden gelen suların Zemzem kuyusunda karışmasıdır.
ZEMZEMDEKİ FARKLILIK
Değişik yönlerdeki çatlaklı kayalardan gelen suların
Zemzem kuyusunda karışmaları ile Zemzem suyu ortaya çıkar. Zemzem kuyusu,
ortaya çıkışından bir müddet sonra ortadan kaybolmasından, Peygamber
Efendimiz’in (sav) büyükbabası Abdülmuttalib tarafından tekrâr bulununcaya
kadarki zaman diliminde gizli kalmıştır. Peygamber Efendimiz’in (sav)
büyükbabası Abdülmuttalib’e rüyâsında yeri ta’rîf edilmiştir. Yoksa rasdgele
kazılması hâlinde bu üç değişik yönden gelen çatlakların kesişim noktasındaki
Zemzem kuyusunun konumunu bulmak hiç de kolay değildir. Hattâ Mekke-i Mükerreme
gibi çöl ikliminin hâkim olduğu bir yerde imkânsız gibidir. Meselâ, Mescid-i
Haram’da Zemzem kuyusuna en yakın olan Davudiye kuyusunda böyle bir özellik
yoktur.
ZEMZEM SUYUNUN İÇMEYE HAZIR HÂLE
GETİRİLMESİ
Zemzem suyunun olabilecek her türlü mikroplardan
arındırılarak Hac ve Umreye gelenlere içirilmesi için Hicrî 1400 (1980)
senesinde teferruatlı çalışmalar yapılmıştır. Bunun için ultraviyole
ışınlarının kullanılması yoluna gidilmiştir. Bu ışınlar alçak basınç altında
çok özel camlardan yapılmış lambalar vasıtası ile sağlanır. Zemzem suyunun
arılaştırılması kimyevî terkibi hiç değiştirilmeden sadece mor ötesi güneş
ışınlarından geçirilerek yapılmaktadır. Işınlar özel bir cam muhâfaza içinde
bulunan cıva lambası vasıtası ile üretilmektedir. Böylece Zemzem suyunda
bulunması ihtimâl dâhilinde olan mikroplar giderilmiş olur. Bu işlem Zemzem
suyu tadında veya yukarıda sayılan diğer özelliklerinde hiçbir değişiklik
ortaya çıkarmaz.
ZEMZEMLE ALÂKALI HADÎS-İ ŞERİFLER VE
RİVAYETLER
İbn-i Abbas dedi ki: “Ben Resûlullah’a (sav) içmesi
için Zemzem suyu verdim, O da Zemzemi ayakta içti.”
(Sahîh-i Buharî, 1232, 5617)
“Eğer bunun Hac farizasından bir parça olmasından
çekinmeseydim, size kuyudan iple su çekmek için yardım ederdim.” (Sahih-i
Buharî, 1234; İbni Huzeyme, 29426)
“İnsanlar için en iyi kuyu Zemzem, en iyi vadi Mekke Vadisi ve Hindistan’da Âdem’in gömülü olduğu vadidir.” (Sa’d İbn-i Mansur, Kitâb-ı Sünen)
“Zemzem suyu ne için içilirse ona yarar.” (Sünen-i İbn-i Mâce)
Abbas bin
Abdülmuttalib: “Zemzem suyunun faydalarından birisi onun mideye ilaç olması ve
aç olanın açlığını, susuz olanın da susuzluğunu tatmin etmesidir.” “Kimse
Zemzemi midesini dolduruncaya kadar içmemektedir. Ama Allah (cc) onu içenin
midesinde bir ilaç kıldı. Kim ki onu susuzluğunda içer, susuzluğu gider, kim ki
onu açlığında içerse doymuş gibi tatmin olur.”
İbn-i Abbas ne zaman kendisini zayıf hissetti ise kendisini Zemzem içerek kuvvetlendirmeye bakardı ve asla misafirlerine Zemzem ikram etmeden yiyecek vermezdi.
İbn-i Abbas ne zaman kendisini zayıf hissetti ise kendisini Zemzem içerek kuvvetlendirmeye bakardı ve asla misafirlerine Zemzem ikram etmeden yiyecek vermezdi.
Kur’ân-ı Kerîm ve
Muhtasar Meâli, Hayrât Neşriyât
Peygamberler
Tarihi, Mustafa Asım Köksal TDV Yayınları
Manevî ve Bilimsel
Açıdan Zemzem Suyu, Zekai Şen, Su Vakfı Yayınları
Kısâs-ı Enbiyâ,
Ahmed Cevdet Paşa, Kültür Bakanlığı Yayınları
Tıbb’un-Nebevî,
İbn-i Kayyim El-Cevziyye, Hikmet Neşriyât
Ahmed Said GÜNDÜZ
Zemzemin
Husûsiyetleri
1. Saftır ve renksizdir.
2. Kokusuzdur.
3. Kendisine hâs bir tadı vardır.
4. Az tuzludur.
5. İçindeki bütün kimyevî iyon konsantrasyonları Dünya Sağlık Teşkilâtının öngördüğü sınırların altındadır.
6. Bütün mikroplardan arîdir.
7. Tadının değişmesi için tabiî hâdiselerin dışında özel bir sebep yoktur.
8. Bakteri ihtiva etmemektedir.
9. Sıhhate zararlı bütün unsurlardan ârîdir.
10. Bulanıklık değildir.
1. Saftır ve renksizdir.
2. Kokusuzdur.
3. Kendisine hâs bir tadı vardır.
4. Az tuzludur.
5. İçindeki bütün kimyevî iyon konsantrasyonları Dünya Sağlık Teşkilâtının öngördüğü sınırların altındadır.
6. Bütün mikroplardan arîdir.
7. Tadının değişmesi için tabiî hâdiselerin dışında özel bir sebep yoktur.
8. Bakteri ihtiva etmemektedir.
9. Sıhhate zararlı bütün unsurlardan ârîdir.
10. Bulanıklık değildir.
Zemzem Suyu Nasıl Içilir _ - Cübbeli Ahmet Hoca Efendi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.